YOL GÖSTERİCİ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 29 Eyl 2008
- Mesajlar
- 99
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 68
Bu dünya âleminde hepimize zaman zaman haz veren, mutlu eden zevkler vardır. Bunları genelde iki sınıfa ayırmak mümkündür..
Önce bedensel zevklerden bahsedelim. Geçici dünya hayatında bedenimizin hormonlarımız vasıtası ile bize verdiği zevkleri düşünürsek, bunların hep kısa süreli zevkler olduğunu görürüz.
Mesela yemek yemek… lezzetli bir yemek ağzımızda değişik bir tat ve hormonların vasıtası ile beynimizde bir zevk uyandırır. Damak tadı adını verdiğimiz bu zevk, yemek yediğimiz süre içersinde bize haz verir fakat bir süre sonra biter. Ve bu zevki normal şartlar altında günde üç kez tadarız.
Kimi insanlar içki içmekten haz duyarlar. Bu onlara beyindeki serotonin hormonunu tetiklediği için zevk verir. Sarhoş olup mutlu olurlar. Fakat sabah uyandıklarında bu zevkin de geçip gitmiş olduğunu görürler.
Cinsel birleşme de bedeni zevklerimiz arasında sıralayacağımız bir zevk çeşididir. Aslında iki farklı bedenin birbirine teması değildir bize zevk veren. Bu temasın beynimizde salgılanan endorfin adını verdiğimiz doğal bir uyuşturucu olan hormonun salgılanması ile ortaya çıkan bir zevktir ve genelde bu zevkin de süresi birkaç dakikadan hatta saniyeden fazla uzun sürmez. Kimi insanlar ise, aldıkları bu zevkin süresini uzatabilmek için kimyasallar kullanırlar. Kimileri ise işi daha da ileri götürerek afyon veya morfin eşliğinde bu zevki daha fazla uzatmak isterler. Fakat süresi ne kadar olursa olsun sonuçta bu duyulan haz da bir süre sonra biter.
Kimi insanlarda ise adrenalin tutkusu vardır. Tehlikeyi, ölümle burun buruna gelmeyi zevk edinmişlerdir. Bu kişiler yamaç paraşütü veya motorlu sporlar gibi hız tutkunluğu ile böbreküstü bezleri tarafından salgılanan adrenalin hormonunun vücutta oluşturduğu etki ile haz duyarlar.
Buraya kadar anlattıklarım, bedenimizin hissettiği zevklerdir. Bir de ruhumuzun duyduğu zevkler vardır ki, bunlar bedeni zevklerimizden daha uzun süreli hazlardır.
Mesela bir ceninin anne rahmine düştüğü andan itibaren, o annenin hissettiği manevi haz ki, bu anne ile bebek arasındaki bedeni bir bağ olmasına karşın bedeni bir zevk değildir. Anne yüzünü bile daha görmediği o bebeğe karşı tarifi imkansız bir sevgi duyar ve bu ona manevi bir haz verir. Öyle ki, bebeğin karnında attığı tekmelerden bile şikayetçi olmaz. Aksine o içinde kıpırdandıkça mutlu olur. Hatta eğer bebek bir süre kıpırdanmaz ise, onun hayatından endişe duymaya başlar ve sonra bebeğin yeniden attığı bir tekme canını acıtır fakat bebeğinin yaşıyor olduğunu bilmek, onu yeniden mutluluğa boğar. Bu Cenab-ı Allah’ın annelere lütfetmiş olduğu bir sevgi ve dolaysı ile duyulan bir hazdır. Ve bunu yaşamayan bir kadın asla bilemez.
Kimi insanlar vardır, mevki, unvan sahibi olmaktan ve etrafındaki dalkavuklar tarafından alkışlanmaktan zevk duyarlar.
Kimileri de, güzellikleri ile etrafın beğenisini kazanmaktan mutluluk duyarlar. Ve güzel olabilmek adına, çeşitli acılara katlanarak, avuç dolusu para sarf ederler.
Kimi insanlar da, zengin olmaktan zevk alırlar. Ne kadar zengin olurlar ise, o kadar mutlu olacaklarını sanırlar. Çünkü onlar için para güç demektir ve onlar güçlü olmayı severler.
Oysa bazı insanlar çok daha basit şeyler ile mutlu olabilirler. Mesela insanlarda bulamadığı sevgiyi, bir köpeğin sahibine o minnet dolu bakışında bulur ve onunla haz duyarlar.
Buraya kadar saydıklarımın dışında öyle bir haz vardır ki, onu ancak tadanlar bilir. İşte bu haz, gecenin ilerleyen bir saatinde sessiz ve loş bir ortamda ellerini açarak kendisini yaratan Rabbine, özlem ve gözyaşları içinde dua etmektir. İşte insan ruhunun aldığı zevklerin içindeki doruk noktası budur. Ve o hazzı duyan insanlar, bir mıknatısın çekişine kapılıp gider, o seccadenin üzerinden bir türlü kalkmak istemezler.
Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle/Kur'an'ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle/Kur'an'la tatmin bulur. RA’D SURESİ 28.
Orada dökülen gözyaşları, kendisini Yaratana duyduğu özlem ve minnetin bir ifadesidir ve bu onlara doyumsuz bir haz verir.
Ağlamak da bir zevktir. Bu yüzden çok ağlayınız (Hz. Mevlana; mesnevi, cilt 5, 134-143)
İşte insan ruhunun bu dünyada duyabileceği zevkler içersinde en güzel, en değerli ve en uzun süreli olanı bu hazzın doruk noktasıdır.
Allah hepimizi bu hazza nail olanlardan eylesin.
ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN
(Akın Örsmen 16.4.2009)
YOL GÖSTERİCİ
Önce bedensel zevklerden bahsedelim. Geçici dünya hayatında bedenimizin hormonlarımız vasıtası ile bize verdiği zevkleri düşünürsek, bunların hep kısa süreli zevkler olduğunu görürüz.
Mesela yemek yemek… lezzetli bir yemek ağzımızda değişik bir tat ve hormonların vasıtası ile beynimizde bir zevk uyandırır. Damak tadı adını verdiğimiz bu zevk, yemek yediğimiz süre içersinde bize haz verir fakat bir süre sonra biter. Ve bu zevki normal şartlar altında günde üç kez tadarız.
Kimi insanlar içki içmekten haz duyarlar. Bu onlara beyindeki serotonin hormonunu tetiklediği için zevk verir. Sarhoş olup mutlu olurlar. Fakat sabah uyandıklarında bu zevkin de geçip gitmiş olduğunu görürler.
Cinsel birleşme de bedeni zevklerimiz arasında sıralayacağımız bir zevk çeşididir. Aslında iki farklı bedenin birbirine teması değildir bize zevk veren. Bu temasın beynimizde salgılanan endorfin adını verdiğimiz doğal bir uyuşturucu olan hormonun salgılanması ile ortaya çıkan bir zevktir ve genelde bu zevkin de süresi birkaç dakikadan hatta saniyeden fazla uzun sürmez. Kimi insanlar ise, aldıkları bu zevkin süresini uzatabilmek için kimyasallar kullanırlar. Kimileri ise işi daha da ileri götürerek afyon veya morfin eşliğinde bu zevki daha fazla uzatmak isterler. Fakat süresi ne kadar olursa olsun sonuçta bu duyulan haz da bir süre sonra biter.
Kimi insanlarda ise adrenalin tutkusu vardır. Tehlikeyi, ölümle burun buruna gelmeyi zevk edinmişlerdir. Bu kişiler yamaç paraşütü veya motorlu sporlar gibi hız tutkunluğu ile böbreküstü bezleri tarafından salgılanan adrenalin hormonunun vücutta oluşturduğu etki ile haz duyarlar.
Buraya kadar anlattıklarım, bedenimizin hissettiği zevklerdir. Bir de ruhumuzun duyduğu zevkler vardır ki, bunlar bedeni zevklerimizden daha uzun süreli hazlardır.
Mesela bir ceninin anne rahmine düştüğü andan itibaren, o annenin hissettiği manevi haz ki, bu anne ile bebek arasındaki bedeni bir bağ olmasına karşın bedeni bir zevk değildir. Anne yüzünü bile daha görmediği o bebeğe karşı tarifi imkansız bir sevgi duyar ve bu ona manevi bir haz verir. Öyle ki, bebeğin karnında attığı tekmelerden bile şikayetçi olmaz. Aksine o içinde kıpırdandıkça mutlu olur. Hatta eğer bebek bir süre kıpırdanmaz ise, onun hayatından endişe duymaya başlar ve sonra bebeğin yeniden attığı bir tekme canını acıtır fakat bebeğinin yaşıyor olduğunu bilmek, onu yeniden mutluluğa boğar. Bu Cenab-ı Allah’ın annelere lütfetmiş olduğu bir sevgi ve dolaysı ile duyulan bir hazdır. Ve bunu yaşamayan bir kadın asla bilemez.
Kimi insanlar vardır, mevki, unvan sahibi olmaktan ve etrafındaki dalkavuklar tarafından alkışlanmaktan zevk duyarlar.
Kimileri de, güzellikleri ile etrafın beğenisini kazanmaktan mutluluk duyarlar. Ve güzel olabilmek adına, çeşitli acılara katlanarak, avuç dolusu para sarf ederler.
Kimi insanlar da, zengin olmaktan zevk alırlar. Ne kadar zengin olurlar ise, o kadar mutlu olacaklarını sanırlar. Çünkü onlar için para güç demektir ve onlar güçlü olmayı severler.
Oysa bazı insanlar çok daha basit şeyler ile mutlu olabilirler. Mesela insanlarda bulamadığı sevgiyi, bir köpeğin sahibine o minnet dolu bakışında bulur ve onunla haz duyarlar.
Buraya kadar saydıklarımın dışında öyle bir haz vardır ki, onu ancak tadanlar bilir. İşte bu haz, gecenin ilerleyen bir saatinde sessiz ve loş bir ortamda ellerini açarak kendisini yaratan Rabbine, özlem ve gözyaşları içinde dua etmektir. İşte insan ruhunun aldığı zevklerin içindeki doruk noktası budur. Ve o hazzı duyan insanlar, bir mıknatısın çekişine kapılıp gider, o seccadenin üzerinden bir türlü kalkmak istemezler.
Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle/Kur'an'ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle/Kur'an'la tatmin bulur. RA’D SURESİ 28.
Orada dökülen gözyaşları, kendisini Yaratana duyduğu özlem ve minnetin bir ifadesidir ve bu onlara doyumsuz bir haz verir.
Ağlamak da bir zevktir. Bu yüzden çok ağlayınız (Hz. Mevlana; mesnevi, cilt 5, 134-143)
İşte insan ruhunun bu dünyada duyabileceği zevkler içersinde en güzel, en değerli ve en uzun süreli olanı bu hazzın doruk noktasıdır.
Allah hepimizi bu hazza nail olanlardan eylesin.
ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN
(Akın Örsmen 16.4.2009)
YOL GÖSTERİCİ