Efendimiz (a.s.m.) buyuruyor ki:
"Hayırlı hanım odur ki, bey eve gelip de ona bakınca huzur duyar, mutluluk hisseder."
Bunun mefhum-u muhalifi de malum:
"Hayırsız hanım da odur ki, bey eve gelip de ona bakınca huzuru kaçar, mutsuzluk hisseder, pişmanlık duyar!"
Öyle ise hanımefendi de kendini kontrol etsin. Hayırlı bir hanım mı, yoksa hayırsız bir hanım mı olduğuna kendisi karar versin. Beyine huzur mu veriyor, yoksa huzursuzluk mu?
Bana kalırsa hadisten mülhem olarak arzettiğimiz bu tarif ve tavsiflerin mesajı şudur:
Beyefendi! Eve gelince güleryüzlü, tatlı dilli ol! Hanımın yüzü gerilmesin, çocukların korku ve endişe ile kaçışmasın.
Hanımefendi! Sen de sabırlı ve anlayışlı ol! Bey eve gelince hemen dertleri sıralayıp, sıkıntıları ortaya yığma. Bey senin yanında huzur duysun, mutluluk hissetsin.
Bütün bunlardan sonra derim ki:
Aile içinde olması mümkün sitemleri, nazlanışları olağan şeyler olarak görüp geçiştirmek mümkünken, büyütüp de içinde boğulacak hale getirmeyin. Bakın ne büyük anlaşmazlıklar, belalar, hastalıklar, imtihanlar vardır bu âlemde. Bazan öylesine büyük imtihanlarla karşılaşılıyor ki, çaresi olmayan bir dert, ilacı bulunmayan bir hastalık insanların dünyasını karartıyor, bu gibi geçimsizlikler o zaman şeker, bal gibi geliyor, ama iş işten geçmiş, büyük bela, musibet kapıyı çalmıştır.
Onun için küçük şeyleri büyütmeyin. Geçiştirin sabırla, tahammülle. Sevabını düşünerek, hikmetini hesaba katarak. Daha çok sıkılırsanız meşhur cümleyi tekrar edip rahatlayın.
"Bu da geçer yâ hû" deyin üzerinde durmayın. Göreceksiniz ki, sıkıntı gitmiş, sevabı kalmış, yine siz kârlı çıkmışsınız.
"Hayırlı hanım odur ki, bey eve gelip de ona bakınca huzur duyar, mutluluk hisseder."
Bunun mefhum-u muhalifi de malum:
"Hayırsız hanım da odur ki, bey eve gelip de ona bakınca huzuru kaçar, mutsuzluk hisseder, pişmanlık duyar!"
Öyle ise hanımefendi de kendini kontrol etsin. Hayırlı bir hanım mı, yoksa hayırsız bir hanım mı olduğuna kendisi karar versin. Beyine huzur mu veriyor, yoksa huzursuzluk mu?
Bana kalırsa hadisten mülhem olarak arzettiğimiz bu tarif ve tavsiflerin mesajı şudur:
Beyefendi! Eve gelince güleryüzlü, tatlı dilli ol! Hanımın yüzü gerilmesin, çocukların korku ve endişe ile kaçışmasın.
Hanımefendi! Sen de sabırlı ve anlayışlı ol! Bey eve gelince hemen dertleri sıralayıp, sıkıntıları ortaya yığma. Bey senin yanında huzur duysun, mutluluk hissetsin.
Bütün bunlardan sonra derim ki:
Aile içinde olması mümkün sitemleri, nazlanışları olağan şeyler olarak görüp geçiştirmek mümkünken, büyütüp de içinde boğulacak hale getirmeyin. Bakın ne büyük anlaşmazlıklar, belalar, hastalıklar, imtihanlar vardır bu âlemde. Bazan öylesine büyük imtihanlarla karşılaşılıyor ki, çaresi olmayan bir dert, ilacı bulunmayan bir hastalık insanların dünyasını karartıyor, bu gibi geçimsizlikler o zaman şeker, bal gibi geliyor, ama iş işten geçmiş, büyük bela, musibet kapıyı çalmıştır.
Onun için küçük şeyleri büyütmeyin. Geçiştirin sabırla, tahammülle. Sevabını düşünerek, hikmetini hesaba katarak. Daha çok sıkılırsanız meşhur cümleyi tekrar edip rahatlayın.
"Bu da geçer yâ hû" deyin üzerinde durmayın. Göreceksiniz ki, sıkıntı gitmiş, sevabı kalmış, yine siz kârlı çıkmışsınız.