Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

<<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYALIM. (1 Kullanıcı)

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
<<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYALIM.

Haydi, Namaz Seferberliğine!


Hatırlayabildiğiniz kadar gerilere gidin ve şöyle bir
hafızanızı yoklayın. Bugüne dek ne çok kampanya, boykot,
seferberlik gördünüz. Çoğu kez dünyayla ilgili bir amacı
olan bu toplu girişimlerin birçoğuna da katıldınız belki.
Sizi dünya ve ahiretinizi kurtaracak bir seferberliğe ça-
ğırıyoruz: Namaz kılmaya, kılıyorsanız dört elle sarılmaya,
hiç kazaya bırakmıyorsanız bile huşûyu keşfetmeye ve namaz
için çalışmaya var mısınız?
Rabbimizin Kur’an’da 70 kez emrederek en çok önem
verdiği ibadet olan namaz, Peygamberimizin (s.a.v.) ifadesiyle,
ahirette hesaba çekileceğimiz ilk amelimizdir.
Ne var ki, yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde beş vakit
namaz kılanların oranı yüzde 25. Bunların da ara sıra
kazaya bırakmak, aceleye getirmek, gereken önemi vermemek
gibi problemleri var.
Müslümanların yüzde 75’i niçin namaz kılmadıklarını
açıklarken, birçok bahane ileri sürüyorlar. “Kılmasını bilmiyorum”,
“Benim kalbim temiz”, “Yaşlanınca kılarım”,
“Çok yoğunum, zamanım yok”, “iş yerinde veya okulda fırsat
bulamıyorum”, “Hastayım”, “Yolcuyum” gibi bahanelerle
kendilerini kurtardıklarını sanıyorlar.

Oysa namazın önünde hiçbir engel olamaz. Dünya için yığınla
bilgi öğrenen insanlar, elbette namaz kılmasını da öğrenebilirler.
Kalbi temiz olmak ise, zaten güzel bir namaz kılmanın
şartlarındandır. Yaşlanıncaya kadar hiç kimsenin garantisi olmadığı
için genç ihtiyar herkes namaz kılmak zorunda. Her şeye
zaman bulan insanların, namaza vakit bulamamasını anlamak
güç. isteyen herkes namaz için her türlü ortamda fırsat bulabilir.
Hastalık ve yolculuk ise, namaza engel olmaz, sadece kolaylaştı
rılmasını sağlar.
Namazın en büyük engeli, onun ne muhteşem bir önem ve
değer taşıdığını bilmemektir. Ne yazık ki, namazı gündeme getirecek
ciddi bir faaliyet de yok ülkemizde. Namazın önemini
anlatan şlm, tiyatro, roman, şiir, ilâhî, program neredeyse bulamazsı
nız.
şükürler olsun ki, bu sahada yazılmış hiç değilse çok güzel
kitaplar var.
işte biz, namaz için yazanlar ve namaz davasına gönül verenler
olarak bir araya gelip namazı gündeme getirmeye karar verdik.
Bugüne kadar namazla ilgili birçok toplantı, konferans, panel,
program yaptık. Namazı anlatan kasetler, VCD’ler, şlmler,
radyo-TV programları da olsun istiyoruz.
Namazı anlamak ve yaşamak için sizi duyarlı olmaya çağırı-
yoruz.
Sizi her yerde ve her zaman katılabileceğiniz namaz seferberliğ
ine davet ediyorum...
Gelin, namazı her yerde, her zaman, herkese anlatmak için
çalışalım..
Namazın elinden tutun ki, o da kabirde ve sıratta sizin elinizden
tutsun.
Namazı sevin ki, Allah ve Resulü (s.a.v.) de sizi sevsin.
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

NAMAZ BİR TEVHİD EYLEMİDİr


Abdullah Yıldız
Araştırmacı-Yazar


Allah’tan başka ilâh yoktur esasına dayanan tevhîd inancı namazla eyleme
dönüşür. islâm’ın ilk farzı tevhîd’e îman, ikincisi namazdır. Yani, islâm’da
ilk farz kılınan ibâdet namazdır.
Namaz en faziletli, en kapsamlı ibadettir: Allah’ı tesbih ve tekbir etme,
O’na hamd, şükür, tevbe ve istiğfar, O’ndan yardım dileme, duâ, niyaz ve zikirdir.
Peygamberimizin “Dinin direği”, “Müminin miracı”, “Cennetin anahtarı”,
“Gözümün nuru” olarak tanımladığı namaz, islâm’ın olmazsa olmazıdır.
Onu terk eden cehenneme sürüklenir: “Sizi cehenneme sevk eden nedir? Derler
ki: Namaz kılanlardan değildik!”(Müddessir/42-43)
Namaz beş vakit farzdır. Hayatın hızlı koşusu içinde Allah’ı, ahireti, ölümü,
görev ve sorumluluklarını unutan insan günde beş kez namazla kulluğunu
hatırlar ve yeniden dirilir. Her namaz bir inkılâptır, diriliştir; kul onunla
şirk batağından tevhid atmosferine, geçici dünya zevklerinden ebedî ahiret
lezzetlerine, şeytanın etki alanından ilâhî huzur iklimine geçer.
Bu değişim süreci ezan ve abdestle başlar: Tevhid akîdesini en özlü
cümlelerle haykıran ezanla namaza ve kurtuluşa çağrılan mümin, abdest alarak
etrafını kuşatan şeytânî çemberi yarmaya ve arınmaya yönelir; maddîmanevî
kirlerden temizlenir: “Allah sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak
ister.”(Maide/6) Abdest sadece vücudu kir, pis ve pastan temizlemekle
kalmaz, aynı zamanda iç dünyayı da arındırır. Mümin, her âzâsını yı-
karken eliyle, ağzıyla, diliyle, gözüyle, kulağıyla, ayaklarıyla bilerek-bilmeyerek
yaptığı tüm günahlara tövbe edip vazgeçmeye karar verir.




Tertemiz bir kalp, tertemiz bir beden
ve elbise ile Allah’ın huzuruna çıkan kul, yönünü
kıbleye yani Kâbe’ye döner. Allah’ın evi olan
Kâbe’ye yönelen mümin, kalbini ve düşüncelerini Allah’a
odaklar; diğer kıblelerden yüzçevirir. Herkesin bir
kıblesi vardır. Yüzünü Kâbe’ye döndüğü halde özünde başka
varlık ve değerleri kıble edinenler, gerçekte istikbâl-i kıble yapmış
olmazlar.
Niyeti kalple yapmak esastır; dilde kalan sözler gerçek niyet olamaz. Zira
namaza Allah rızası için durulur.
Ellerini kaldırıp “Allâhu ekber” diyen mümin, artık dünyayı, dünyevî düşünce
ve kaygıları elinin tersi ile geriye atıp kalbini yüce Allah’a bağlar. Sübhaneke
duâsını okuyup Allah’ı hamd ile tesbih eder, ismini yüceltir ve
O’ndan başka ilâh olmadığını ikrar eder.
“Kur’ân okumak istediğinde kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!” (Nahl/9
şeytanın vesvesesinden Allah’a sığınan kul, E‘ûzü bi’llâhi min’eş-şeytân’ir-racîm
der ve besmele ile önce Fatiha’yı, sonra Kur’ân’dan kolayına geleni okur.
Namazın her rekâtında Fâtiha’yı okuyan kul, Yaratan’ıyla “kulluk sözleşmesi”
ni yeniler. Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olan Allah’a Ahiret Günü’nde
hesap vereceğinin bilinci içinde, hem kendisi hem de müminler adına söz verir:
“Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz.” Sonra, doğru yolda
olmak, nimete kavuşmak ve azaptan kurtulmak için Allah’tan yardım diler:
“Yâ Rab! Bizi, Dosdoğru yola hidayet eyle! O yol, kendilerine nimet verdiğin kimselerin
yoludur; gazaba uğrayanların, sapıkların, dalâlette olanların değil.” Âmin!
Hz. Ali(r.a), “Kendisinde anlayış ve idrakin bulunmadığı hiçbir ibadette ve
kendisinde düşünmenin bulunmadığı hiçbir kıraatte hayır yoktur” der. O halde,
namazda okunan âyet, sûre ve duâlar anlaşılmalı, hissedilmeli ve düşünülmelidir.
Yoksa o kutlu ifadeler birer tekrardan ibaret kalır.
Mümin, sadece namazda okuduğu âyet ve duâlarla değil beden diliyle de
kulluğunu ifade eder:
Rabbinin huzurunda huşû ile el-pençe divan duran kul, bu kıyâmın
aynı zamanda sahte tanrılara karşı bir başkaldırı anlamına geldiğini
bilmelidir.
Allah’a boyun eğip teslim olmayı ifade eden rükû
ile kul, sadece O’nun karşısında eğildiğini;
O’ndan başka hiçbir otoriteye boyun
eğmeyeceğini ilân eder: “Sübhâne
Rabbiy’el-Azîm: Azamet sahibi
Rabbimi yüceltir, O’nu noksan sıfatlardan uzak bilirim.”
Secde ise, ibadetin, itaatin ve de özgürlüğün zirvesidir:
“Secde et ve (Rabbine) yaklaş”(Alak/19). Secde
eden kul, Rabbini sonsuz yüceltip tesbîh ederken,
kendi acizliğini, hiçliğini itiraf eder. O’ndan başka
hiçbir varlığın karşısında yere kapanmayacağını
îlân eder: “Sübhâne Rabbiy’el-A‘lâ: Yüceler yücesi
Rabbimi tesbîh ederim.” iki kez secde ise, topraktan
gelip tekrar toprağa dönüşü ifade eder.
Kıyâm, rükû ve secde basamaklarını geçen mümin
teşehhüdde, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) mirâçta
Rabbi ile aracısız sohbet etmesi gibi, doğrudan
Yaratan’ına kalbini açıp kulluğunu arz eder: Tahiyye,
tayyibe ve salevâtı Allah’a; selâmı, rahmeti ve bereketi
de Nebî’ye ve O’nun adına salihlere sunar.
Tevhid inancını bir kez daha tekrarlar. Rasûl’e ve
âline salât u selâmdan sonra annesine, babasına ve
tüm müminlere hayırlar ve esenlikler diler; cehennemden
korunmayı diler, kendisinin ve zürriyetinin
dosdoğru ve sürekli namaz kılanlardan olmasını diler,
diler de diler...
Nihâyet “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah” diyerek
sağında ve solundakilere, tüm inananlara, salihlere,
meleklere selâm verir; böylece namaz biter
ama duâ, niyâz, hamd, tekbîr, tesbîh, zikir, fikir…
bitmez; zira bu müminin hayat tarzıdır.
Günde beş vakit böyle dosdoğru, özenle ve düzenli
kılınan namaz, müminleri dosdoğru yoldan
ayırmaz; onları Allah’tan başka varlıklara kulluktan
korur, kötülük ve çirkinliklerden uzak tutar; böylece
ebedi kurtuluşlarına vesile olur.
Bir tevhid eylemi olan namaz, müminleri pasif
nesneler değil, aktif özneler kılar. Hz.şuayb’ın kıldı-
ğı gibi bir namaz(Hûd/87), müminleri dünyadan eletek
çektirmez, aksine onları zulme, şirke ve küfre
karşı mücadeleye sevk eden bir dinamizm, bir direniş
ve bir diriliş kaynağı olur.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

selamün aleyküm canım kardeşim.. durumumuzu istatistikler de koymuş ortaya, acı sonuçlar gerçekten.. hele namaz konusunda bu gevşekliğin olması çok üzücü.. bizlerle paylaştığın için sağol..Allah razı olsun. selametle kal
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

NAMAZ İÇİN
AĞLANIR MI?


Cemil Tokpınar
Araştırmacı-Yazar


Yıllar önce bir otobüsle yolculuk
ederken sabah namazının vakti
girmişti. Her yolculukta yaşadığım
“namaz sancısı” her yanımı öylesine
kaplamıştı ki, uyuyamıyordum. şoför
bir türlü mola vermiyor, vakit gittikçe
daralıyordu.
Birlikte yolculuk ettiğimiz arkadaşı-
ma yöneldim:
- Namaz geçmek üzere. Ben şoföre
namaz için ricada bulunacağım.
Durmazsa ineceğim, dedim. Kaşlarını
çattı, alaycı bir ifadeyle:
- Ya sen aklını mı kaçırdın, dedi.
şaşırdım, üzüldüm, kırıldım. Namazları
nı kılan bir kimseydi o. Gerçekten
ben aklımı mı kaçırmıştım? Otobüste
mışıl mışıl uyuyup, Rabbimi düşünmeden
oturmalı mıydım?
Kendimi sorguladım. Sabah namazı
nı bu kadar düşünmekte haksız mıydı
m?
Oysa bir gece dayısına misaşr olan
babam, sabah hıçkırık sesleriyle uyanı-
yor. Dayısının oğlu çocuk gibi gözyaşı
döküyor. Sebebini sorduğunda aldığı
cevap ilginç:
- Sabah namazına kalkamadık. Baksana,
güneş doğmuş; onun için ağlıyorum.
Evet, namaz için ağlanır, namaz için
akıl kaçırılır, ona can ve canan feda
edilir. Ne yazık ki, şimdi bu gerçek tam
anlaşılmıyor.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, sabah
namazını düşünmek “delilik”, kalkamayı
nca ağlamak “gariplik” olabiliyor!
Gerçekten sabah namazını kaçırınca
üzülmemiz gerekmez mi?
“imandan sonra en büyük ve en
mühim mesele olan namaz”ın bir vakti
geçirilince hiçbir şey olmamış gibi normal
mi karşılamalıyız?
Sabaha kadar dünya kupası maçları-
nı izlemek mantıklı, ama Kur’an’da en
fazla emredilen ibadet olan namazı dü-
şünmek gereksiz mi? Oysa sabah uyanamadığı
için üniversite sınavını kaçı-
ran bir genç, üzüntüsünden, kahrından,
yeri göğü yıkabiliyor.
Peki, Peygamberimizin (s.a.v.), iki
ayrı hadiste, “Dünya ve içindekilerden
hayırlıdır” dediği sabah namazının sünneti
ve farzı, bir maç kadar önemli de-
ğil mi? Dünya ve içindeki tüm hazinelerden
daha değerli olan sabah namazı,
bir üniversite imtihanı kadar ehemmiyet
taşımıyor mu?
Bir ankete göre, ülkemizde namaz
kılanların oranı yüzde 25, kılmayanlar
ise yüzde 75. Beş vakit namaz kılan
mü’minler içinde, haftada, ayda veya
birkaç ayda bir namazını kaçıranların
sayısı oldukça fazla.
Oysa sabah namazı ve tüm farz namazlar,
başta Peygamberimiz (s.a.v.) ve
onun güzide ashabının üzerinde titrediğ
i muhteşem bir ibadettir. Bir
mü’min namazını kaçırdığında “aklını
kaçırmış gibi” deli divane olmalı, dünyası
kararmalı, yemek yiyecek bir iştah
bulamamalı, kendini cezalandırmalıdır.
Ve hepsinden önemlisi, namazı kaçı
rmayı kesinlikle “sıradan” bir olay gibi
görmemeli, “olabilir” kabul etmemeli;
nefsine, gaşetine, uykusuna isyan
etmelidir. Hemen, “Nerede hata ettim?
Hangi tedbiri almalıyım ki, bir daha
bu acıklı azaba düşmeyeyim?” diyerek
çözüm arayışına girmeli, çözümü
bulmalı ve derhal uygulamalıdır.
Çünkü söz konusu olan çocuk
oyuncağı değil, basit bir hadise değil,
üç günlük dünya hayatını ilgilendiren
bir mesele değil. Sözünü ettiğimiz; bizim,
kâinatın ve her şeyin Sahibi, Sultanı,
Yaratıcısı olan Allah’ın huzuruna
girme; Onun dergâhında secdeye kapanma;
canımız, cananımız, biricik varlığı
mız, sevenimiz, sevgilimiz olan Zât-ı
Zülcelâle ibadet etme meselesidir.
Dünyada hiçbir şey bundan daha
mühim, daha lüzumlu, daha sevimli,
daha vazgeçilmez olamaz. Eğer burada
bir eksiğimiz varsa, hata bizdedir. Kulu
olmakla iftihar ettiğimiz Rabbimiz bizden
namaza karşı umursamazlık, vurdumduymazlı
k istemiyor. Ümmeti olmakla
şereşendiğimiz sevgili Peygamberimiz
(s.a.v.), bize ihmalkârlığı değil,
aksine hassasiyeti emrediyor.
Namaz konusunda nasıl bir durumda
olursak olalım, ister onu haftada
bir, ister yılda bir, hatta birkaç yılda bir
kaçırıyor olalım; yeni bir ubudiyet şuuruyla
donanmak, yeni bir cehd ve gayret
kılıcını kuşanmak, yeni bir tebliğ ve
ikaz harekâtı başlatmak durumundayı
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

NAMAZ ANNE
KUCAĞIDIR

Esma Sayın Ekerim
Araştırmacı-Yazar




Namaz anne kucağıdır. Anne nasıl çocuklarının hepsini karşılıksız sever,
onları kucağına alır, bağrına basarsa, namaz da bütün ibadetleri kucağı-
na alır, şefkatle sinesine basar. Namaz kocaman bir kalptir. Bütün ibadetleri
içine alır.
Namaz, Allah’ın varlığı ve birliğine inancın duygusal, zihinsel ve ruhsal tasdikidir.
Allah’tan başka ibadet edilecek bir varlığın olmadığının itirafıdır. Böylece
namaz, tevhîdin hakikatini ifade eder.
Namazda yemeden-içmeden ve cinsel isteklerden vb. uzak kalarak, bütün
olumsuz duygu, düşünce ve davranışların kaynağı olan neşs kontrol altına alı-
nır. Böylece namaz, insanın zihnini kötü düşüncelerden, gönlünü kötü duygulardan,
dilini kötü sözlerden, kulağını kötü seslerden koruması yönüyle
oruç ibadetini içine alır.
Namaz zamanı, canı, malı Allah’ın sevgi ve yakınlığını
kazanma yolunda feda ederek ömrün
hesabına hazırlanma olması
sebebiyle zekât
ibadetini
içinde barındı
rır.
Eksi yirmi derecede Çeçen mücahidin arkasında
bombalar düşerken namazına devam etmesi, namazı
n insanı, Allah yolunda canını bile feda edebilecek
bir ruh zenginliğine ulaştırabileceğini gösterir.
Namaz insanlar arasındaki kardeşlik, birlik ve bütünleşme
duygularını kuvvetlendirmesi, sevgi ve güven
duygularını yaygınlaştırması sebebiyle hac ibadetini
de içine alır. Hacda kurban kesilir; namaz ibadetinde
de nefsin olumsuz duygu, düşünce ve istekleri
Allah yolunda kurban edilir. Yine hacda, vakfe esnası
nda insan dua edip hatalarını sorgular, Allah’tan
bağışlanma diler; namazda da kul, “O hesap gününün
sahibidir” diyerek aynı ruh halini yaşar. Safa ile Merve
arasında Rabbine ve Allah yolunda mücadeleye
koşan kul, namazda, “Bizi kendilerine nimet verdiklerinin
yoluna ilet” diyerek Rabbini tercih ettiğini ve
O’na sonsuz muhabbet duyduğunu belirtir.
Namaz tesbih ve tenzihi de engin gönlünün içine
alır. Namaz kılan kul, “Rabbimi övgüyle ve sonsuz bir
şükürle anıyor, secdede yüceler yücesi Rabbimi tesbih
ediyor, O’nu kullara ait bütün eksik sıfatlardan tenzih
ediyorum.” diyerek bütün kâinatla beraber Allah’ı anmanı
n ayrıcalığına kavuşur.
Namaz müminin kalbinin ilâcı olan dua ibadetini
de içine alır. Namaz kılan kul, “Beni doğru yola hidayet
et” diyerek istikametini diler.
Namaz kılan mümin, “Allah’ım, Hz. ibrahim’in ailesine,
dostlarına rahmet edip onları yücelttiğin gibi, Hz.
Peygamber’in ailesine, dostlarına da rahmet edip onları
yücelt” diyerek geçmiş ve gelecek bütün insanlık ailesi
için duada bulunur. Namaz âşığı, “Rabbim, bana
dünyada da ahirette de iyilik ver, beni ateş azabından
koru; beni, annemi, babamı ve bütün inananları hesap
gününde bağışla” duasıyla namazını tamamlar.
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

aliye_aliye yazdı:
selamün aleyküm canım kardeşim.. durumumuzu istatistikler de koymuş ortaya, acı sonuçlar gerçekten.. hele namaz konusunda bu gevşekliğin olması çok üzücü.. bizlerle paylaştığın için sağol..Allah razı olsun. selametle kal
aleykumselam..
bu istatistiklerı bozmak bızlerın ellınde......


[big]lutfen hepsı okuyalım....[/big]


namazı guzellıgı okadar guzel anlatılmıskı...
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Namazı özürsüz kılmayan kimseye, ALLAHü teâlâ onbeş sıkıntı verir.

Bunlardan altısı dünyada, üçü ölüm zamanında, üçü kabirde, üçü kabirden

kalkarkendir.


Dünyada olan altı azap:

Dünyada çekeceği azaplar:

1- Namaz kılmayanın ömründe bereket olmaz.

2- ALLAHü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendine kalmaz.

3- Hiçbir iyiliğine sevap verilmez.

4- Duâları kabûl olmaz.

5- Onu kimse sevmez.

6- Müslümanların birbirlerine yaptıkları iyi duâlarının buna fâidesi olmaz.


Ölürken çekeceği azaplar:

1- Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2- Aç olarak ölür.

3- Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.


Mezarda çekeceği acılar:

1- Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2- Kabri Cehennem ateşi ile doldurulur. Gece, gündüz onu yakar.

Cehennem ateşi dünya ateşine benzemez.

3- ALLAHü teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünya yılanlarına

benzemez. Hergün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.

Kıyâmette çekeceği azaplar:

1- Cehenneme sürükleyen azap melekleri yanından ayrılmaz.

2- ALLAHü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3- Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.)

Namaz kılmayanın ömründe, bereket olmaz. Ömründe, hayır ve menfaat

görmez. Ömrü çeşitli hastalıklarla, sıkıntılarla geçer. Ma'nevî huzûru

olmaz. Sahip olduğu dünyalıklar onu rûhî sıkıntıdan kurtaramaz
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

Namaz ve Mevlana Celalettin Rumi hazretleri

Gönül ustası Hazret-i Mevlânâ, insanı ilâhî huzura ulaştıran tekbir, kıyam, rükû, secde, selam ve dua gibi namaz rükünlerine oldukça düşündürücü mânâlar kazandırır.

Namaza tekbirle girmek, iİlâhî, biz senin huzurunda kurban olduk demektir. (Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza başlamak da "Allah"´ım, canımız sana feda olsun anlamındadır.)

Namazda kıyama durmak, Allah´ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonra hakkıyla yerine getiremediği kulluğundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükû´a eğilir.

Başı rükû´da iken Hakk´ın sualle-rine cevap ver diye İlâhî ferman gelir. Kul, rükûdan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüz üstü secdeye kapanır.

Tekrar ona "Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver" diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırırsa da, tekrar yüzüstüne kapanır.


"O ağır yükün tesirinden dizleri üstüne çöker. Sağa selam verir; peygamberler ve melekler tarafına bakar, onlardan şefaat talep eder. Onlar derler: "Çare ve yardım günü geçti. Çare, ancak dünyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadınız, o günler gitti."

Sola selam verir; akraba ve yakınlarının tarafına bakar. Onlardan da bir fayda göremez.

Herkesten ümidini kesince, dua için iki elini kaldırır.
"Ya Rabbi, herkesten ümidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve mağfiretine sınır yoktur"
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

Efendimiz (a.s.m.) namazda 103 sayfa okurdu

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) namaz kılışı öylesine muhteşemdi ki, onu tasvir etmekten insanlar aciz kalırdı.
Namaz vakti girince öyle bir hâle girerdi ki, Hz. Aişe (r.anha) Validemiz, şöyle demekten kendini alamamıştır:

— Resulullah (a.s.m.) ile konuşurduk. O bize bir şeyler anlatır, biz de ona bir şeyler anlatırdık. Namaz vakti geldi mi, Allah’ın kudret ve azametiyle meşgul olmaktan, sanki o bizi tanımaz, biz de onu tanımazdık. İbadetimiz bizi kendi dünyamızdan alır götürür, uhrevî atmosfer içine girerdik.

Bir sahabe de, Resulullah’ın namaz kılışını şöyle anlatır:

– Hazret-i Peygamber namaza başladığı zaman, çevresinde bulunanlar onun göğsünden, kaynayan buhar kazanının fokurtularına benzeyen bir fokurtu işitirlerdi.

O öyle bir namaz kılardı ki, görenler şaşırırdı. Namazda iken ayakta, rükûda ve secdede o kadar uzun dururdu ki, sanki vefat etti sanırlar, heyecanlanırlardı.

Bazen ayakta iken Fatiha’dan sonra 47 sayfa olan Bakara Sûresi’ni okur, hatta peşinden Âl-i İmran ve Nisa sûrelerini de ekleyerek bunu 103 sayfaya çıkardığı olurdu.

Rükû ve secdede uzun uzun dualar eder, her gece ayağı şişinceye kadar namaz kılardı.

Çünkü, namaz kılmaktan başta ruhanî ve kalbî olmak üzere bütün duygularıyla zevk ve lezzet alır, büyük bir huzur duyardı. Namazda hissettiklerini ifade etmek için ashabına şöyle derdi:

– Sizin yemek yemekten, su içmekten, muamele-i zev­ci­ye­den aldığınız lezzeti, ben namazdan alırım.

Namazı Yaşayanlar/Said Demirtaş/
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>

namaz kılmamanın zararları


Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur. Çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor.(Ettahiyyatü de)

Namaz kılmayan, her gün beş vakit namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır. (Dünyada kaç Mü'min var hesap etmeli! Hepsi namaz kılmayandan bunun hesabını alacaktır! Ne dehşetli bir borç!)

NAMAZ KILMAMANIN 6 ZARARI

Namaza gevşeklik gösteren müminler, yani namaza gereken önemi vermeyenler birçok azaba ve cezaya uğrarlar. Bunlardan dünyadaki 6 zararı şunlardır:

Birincisi: Ömründen bereket kalkar. Çeşitli hastalıklar, aşağılıklar, hakaretler ve zilletler içerisinde hayat sürer.

İkincisi: Cenâb-ı Hakkın hizmetinde bulunan kimselerin simalarında, kendi yaratılışlarındaki güzellik ve cemâlden ayrı olarak bir başka güzellik ve cemâl vardır ki, namaz kılmayanlarda bu yoktur.

Üçüncüsü: Allahü teâlâ hiçbir ameline ecir vermez. Yani günde müteaddit defalar sadaka verse, birçok yetim sevindirse, yedirse, giydirse, günlerce Kur’ân-ı kerîm hatmetse, başka buna benzer ibâdet, taat ve iyilikler yapsa, Cenâb-ı Hak ona zerre kadar ecir ve sevap vermez.

Dördüncüsü: Allahü teâlâ namaz kılmayanların duâlarını kabul etmez. Tıpkı dünya işlerinde, dilekçe yazan bir kimsenin, dilekçesinin bir yerde takılıp esas yerine ulaşamaması gibidir.

Beşincisi: Bütün mahlûkat kendine kızar ve düşman olur. Hepsi onu reddeder. Salihler, yani müminler, Allahü teâlâya yâr olanlar, namaz kılanlardır. Ancak bunlar hayır ve berekete ve rahmete vesile olurlar.

Altıncısı: Salihlerin duâlarından hisse alamaz. Yani Müslümanların duâlarının bereketinden mahrum kalır. Mezarı önünden geçen bir Müslümanın okuduğu fâtihalardan faydalanamaz.
[/b]
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

Gelin hep beraber ağlayalım..


Hakkını veremeden eda edilen namazlarımıza ağlayalım..
Hakkını veremeden eğilip kalkmalarımıza ve bunlara namaz deyişimize ağlayalım…
Aşıkla mâşuk misali ALLAH(c.c.) ile kulun buluşma noktası olan secdelerimizin ve seccadelerimizin hakkını veremeyişimize ağlayalım..
Günde en az beş defa sunulan af piyangosunu kaçırdığımıza ağlayalım..
Her bir namazda bütün günahlarımızdan arınma fırsatını kaçırdığımıza ağlayalım..
Uykunun kollarında gaflet içinde geçen zamanımıza ağlayalım..
Gaflet ile geçirilen ve boşa giden günlerimize ağlayalım..
Her gün onca hadise karşısında ürpermeyen kalplerimize ağlayalım..
Dünyaları yutsa da doymayan nefislerimize bende oluşumuza ağlayalım

Dua edin icabet edeyim diyen Rahman ve Rahim olan Rabbimize karşı dua etmeyişimize ağlayalım..
İsteyin vereyim diyen Rabbimize karşı sanki hakkında vaadinden dönmesi söz konusuymuş gibi, Ona güvensizliği işmam eder tarzda Ondan kamil iman, tam ihlas ve takva istemeyişimize ağlayalım..

Hiç ölmeyecekmiş gibi, toprak altına girmeyecek ve hesap vermeyecekmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım..
Kalbim temiz deyip her türlü fecaati işleyip kendimizi avutmamıza ağlayalım..

Evladımızın bizden, bizim de onlardan kaçacağımız günün gelip çattığı zaman keşkelerin hiçbir faydası olmayacağını bu dünyada anlamadan göçüp gideceğimize ağlayalım..
Her gün gözümüzün önüne serip sergilenen onca ibretlik hadiseler karşısında başımızı devekuşu gibi kuma sokup değişmeyen hakikat olan ölümü kendimizden uzak görüşümüze ağlayalım..
Ölenle ölünmez canım deyip üç gün sonra şen-şakrak şarkılar türküler söyleyip gafletle geçen ömrümüze ağlayalım..
Günahı günah bilmeden ve ona tevbe edemeden günahlarımızı yüklenip huzur-u İlahiye gitme tehlikesinden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..
Dağlar cesametindeki günahlarımızı gördüğümüzde ben bu günahları ne zaman işledim Ya Rab diyeceğimiz o günden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..
Kuran bize yeter deyip sünnete sırtımızı döndüğümüz güne ağlayalım..
Peygamberlerin bile Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem )e ümmet olmayı isteyeceği o gün bu ümmet-i merhûmeden olamama tehlikesi karşısında halimize ağlayalım..
ALLAH(c.c.) dostlarını tenkit edip, Peygamber Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem )i üzdüğümüz için ağlayalım..
Ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi bütün hayır ve hasenâtımızı bitiren hasedden ve gıybetten kurtulamayışımıza ağlayalım..
Azdıran zenginlik karşısında günümüzü gün edişimize ağlayalım..
Hayırlısı varken hakkımızda hayırsız olanı istemeye devam etme saygısızlığını gösterdiğimiz için ağlayalım..
Veren de alan da belli iken feryâd ü figân edişimize ağlayalım..
Gülün de dikenin de bağın da bahçevanın da sahibi belliyken onlara sahipmiş gibi davranma saygısızlığından dolayı ağlayalım..
Böylesine muhteşem bir saltanat sahibi karşında cüzî irademize bakıp da ulûhiyet işmam eden hallere girmek küstahlında bulunduğuz için ağlayalım..
Cüzî bir ibadetle ebedi cenneti vaad eden Sultanımıza karşı hak iddia etmek kabalığında bulunmamıza ağlayalım..
Yokluktan varlığı çıkaran ve sonra da ebedi bir hayat vaad eden ve onu verecek olan Rabbimize karşı günde birkaç saat ibadet ve hizmet etmekten kaçışımıza ağlayalım..
Altmış yıllık bir hayatta istikamet üzere yaşamaya mukabil 60 trilyon sene bile yanında bir hiç kalan ebedi bir hayatı vaad eden ALLAH(c.c.)ın sözüne itimat etmezmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım..
Bir ayağımız çukura girmişken bile mal mülk peşinde koşmaktan utanmayışımıza ağlayalım..
ALLAH(c.c.) için verin dendiğinde nefsimiz adına verdiğimiz için ağlayalım..
ALLAH(c.c.) var deyip ve fakat sanki yokmuş gibi yaşayışımıza ağlayalım..
Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz diye ferman eden Kurânın sesine ses vermeyişimize ağlayalım..
ALLAH(c.c.)ım vücudumu o kadar büyüt ki benden başkasına cehennemde yer kalmasın diyenlere mukabil cenneti kendimize cehennemi başkasına layık görüşümüze ve o mübareklere ettiğimiz vefasızlığa ağlayalım…
İyi günde unutup kötü günde hatırladığımız Rabbimize gösterdiğimiz vefasızlığımıza ağlayalım..
İyi-kötü, dinli-dinsiz, said-şaki, müslüman, putperest, hristiyan, mecusi, yahudi demeden, hiç ayırt etmeden her gün hepsine nimetlerini bol bol veren Rabbimize karşı kulluğun ifadesi olan namaz, zekât, oruç, sadaka verme, ALLAH(c.c.)ı zikretme, emr-i bi-l maruf gibi ibadetlerde gönülsüz davranışımıza ağlayalım..
Üç kuruş sadaka ile cenneti satın almış gibi bir havaya girişimize ağlayalım..
Şeytanın bizi ALLAH(c.c.), Rahimdir affeder diye diye kandırıp kulluk vazifelerimizi ihmal ettirme tuzağına düşürmesine ağlayalım..
Gelin hep beraber günahlarımıza ağlayalım..
Ağlayalım ağlanacak halimize güldüğümüze..
Kuruyan göz pınarlarımıza, yaşarmayan gözümüze ağlayalım..
Ve ağlayalım ağlayamadığımız için acınacak halimize..
Gelin hep beraber ağlayalım..
Ağlayamıyorsak bile hiç olmazsa GÜLMEKTEN UTANALIM….

Hakan Yılmaz
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

Namaza Koşmak

şaban Döğen
Araştırmacı-Yazar

Kâinatta en yüksek hakikatin önce iman, sonra da namaz olduğunu düşündüğ
ümüzde, namazda ne kadar çok sır ve hikmetin bulunduğunu
hemen anlarız.
Peygamberimiz (s.a.v.), “Bana dünyadan üç şey sevdirildi” buyururken, bu
üç şeyden birinin namaz olduğunu bildiriyor. Onun dilinde namaz, “gözümün
nuru” şeklinde nitelendirilecek derecede önemli. Nursuz, ışıksız gözün
görmesi mümkün olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da o kadar zor. Sahabenin,
“Biz namaz kılmayana nerdeyse kâşr derdik” demeleri de bundan.
Hz. Ömer’in şehadeti esnasında bile ağzından, “Namaz! Aman namaz! Sakın
namazı ihmal etmeyin” cümlelerinin döküldüğünü biliyoruz.
Allah Resûlü (s.a.v.), “Namaz dinin direğidir. Kim namazını kılarsa dininin
direğini dikmiş olur. Kim de namazını kılmazsa dininin direğini yıkmış olur” buyurmuşlardı
r.
Bir başka hadis-i şerife göre, kulun Allah’a en yakın olduğu an secde ânı-
dır. O halde, oturup düşünmeliyiz: Aklı, şkri, şuuru yerinde olan, sevmeyi
ve sevilmeyi bilen hangi insan Rabbine yaklaşmak için can atmaz?
Bir genel müdür, milletvekili, bakan, başbakan veya cumhurbaşkanı
yla görüşmek için can atanlar, nasıl olur da
Allah’ın, kulunu namazla huzuruna kabul ettiğinin
bilincinde olmazlar?
“Namaz mü’minin miracıdır” hadis-
i şeriş, kulun doğrudan huzur-
u ilâhî’ye kabul edildiğ
ini göstermiyor
mu? Bunun
sevinç ve
mutluluğundan
yerinde duramamalı,
neşe ve ferahtan
uçmalı değil mi insan? O
esnada bir nevî miraçta bulunduğ
unu düşünerek okuduğu her
bir âyet ve duânın ne kadar engin anlamlar
içerdiğini anlamakta da gecikmez.
Yetenekleri, duyguları şirazeden çıkmış, neye ne
kadar önem ve değer vereceğini bilemeyen, dengeyi yitiren
çağımızın insanı, dosdoğru yolun Allah’ın gösterdiği yol olduğunu, Kur’ân’ın
insanı dünya ve ahirette mutlu edecek bütün esasları içine aldığını, namazın
bu noktada çok büyük bir yere sahip olduğunu biraz düşünse hemen anlayacaktı
r.
Her şeyi bırakıp namaza koşması gereken insan, niçin namaz kılmakta
tembellik eder? Hangi iş, namaz kılmak kadar önemli ve öncelikli olabilir?
Faydayı, zararı bilen insan nasıl olur da namaza koşmaz? Namazın sayısız
fayda ve hikmetlerini niçin görmezlikten gelir?
Namaz, ideal noktaya ulaştırır insanı. Kıymetten düşüren her türlü davranı
ştan uzaklaştırır. Kur’ân’da, “Muhakkak namaz, insanı bütün kötülüklerden
alıkoyar” buyurulur. insan denilen canlı makinenin çalışma sistemini bozan,
aksatan kötülükler insanı huzursuz ve mutsuz etmekle kalmaz, stres ve
bunalımlara atar.
Dünyada ruh ve kalbin gıdası, stres ve sıkıntıların ilâcı; kabirde ışık, sı-
ratta burak olan namazın yerini başka ne doldurabilir?
Peki, zişri karanlıklardan daha karanlık olan kabirde ışığa ihtiyacı yok
mudur insanın?
Hayat sadece dünya hayatından ibaret olsaydı; ölüm, kabir, Mahşer,
Mahkeme-i Kübrâ, Cennet ve Cehennem olmasaydı, o zaman insanın kafası
na estiğince yaşamasının bir izahı olabilirdi.
Mahkeme-i Kübrâ’da kulun ilk hesaba çekileceği amelin namaz olduğunu
biliyoruz. Namazının hesabını kolay veren kişinin diğer sorgulamalarının o
ölçüde kolay geçeceği, veremeyenin ise zor geçeceği de bir gerçektir.
Kârını düşünen, zarardan kaçan insan için namaz kılmak kadar önemli
bir kazanç ve namaz kılmamak kadar büyük bir kayıp olabilir mi?
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

Meleklerin seyrettiği bir namaz kılmak ister misiniz?

Meleklerin seyrettiği bir namaz kılmak ister misiniz? O halde sabah namazını
kaçırmayın. Düşünün, tekbir alıyorsunuz, melekler şahit, rûkua gidiyorsunuz
melekler şahit, secde anındasınız yine melekler şahit.
Sabah namazını ne sıklıkla kılarsınız? Hiç kaçırmamaya mı dikkat edersiniz
yoksa arada bir kılmaya mı çalışırsınız? Şayet gönlü ötelere açık
kullardansanız harika, yok eğer dikkatli değilseniz sabah namazını kılma
hususunda, gelin, nimetten faydalanma adına, beraberce Yüce kitabımıza kulak
verelim: Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar, belli
vakitlerde namaz kıl, özellikle de sabah namazını. Çünkü sabah namazında
gece ve gündüz melekleri hazır bulunur (şahit olurlar). (İsra Sûresi, 7

Acaba Rabbimiz sabah namazına neden bu kadar önem veriyor? Çünkü, kalbin
ulvî olan her güzelliğe açık olduğu en huzurlu vakittir bu vakit. Çünkü,
başlanacak olan yoğun ve yeni bir güne hazırlanmanın en doğru ve bereketli
olduğu vakittir bu vakit. Çünkü tefekkür için en uygun vakittir bu vakit.
Farkına varabilenler için, cennet soluklarının, kalbin derinliklerine kadar
nefeslendiği vakittir bu vakit.

İnsan bazen taltif görmek ister ya hani. Yaptıklarının, sevdikleri
tarafından görülmesini ister. İşte Yüce Allah (cc), kullarına çok büyük bir
taltif yapıyor ve o nurdan meleklerini, ibadetimize şahit tutuyor. Düşünün,
tekbir alıyorsunuz, melekler şahit, rûkua gidiyorsunuz melekler şahit, secde
anındasınız yine melekler şahit. Zikrediyorsunuz Rabbinizi, salatü selamlar
gönderiyorsunuz Peygamberinize ve yine melekler yanınızda hazır ve şahit.

Gelin dostlar! Sabah namazlarını eğer kılıyorsanız, bu ayeti hatırlayarak,
seher vakitlerini daha bir bilinçli idrak edelim. Eğer ki, ihmal
ediyorsanız, bugünden tezi yok, beynimizi ve kalbimizi Sabah Namazı
Vakti ne ayarlayalım. Sahi insan ömründe kaç kere sabah namazı kılar ki? Bu
bilinmez belki; ama bilinen tek gerçek var ki, o vakitte Allah meleklerini
namaz kılan kulunun yanında hazır tutuyor. Haydi kalkın kaçırılmaması
gerekli olan sabah namazına ve hissedin o nurdan varlıkları, sağınızda yada
solunuzdadır belki kim bilir, dikkatli davranın o halde..
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA


KURANDAN NAMAZ .

Gündüzün iki vaktinde ve gecenin gündüze yakın kısımlarında namaz kıl. Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir. Bu, güzelce düşünenler için bir öğüttür.

Hûd Sûresi: 11/114
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

HADISTE NAMAZ..





Mü'minin nuru ve beyazlığı, abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.

Müslim, Tahâret 40. Ayrıca bk. Nesâî, Tahâret 109
 

semos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Kas 2006
Mesajlar
303
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

Allah c.c. razı olsun kardeşim. selametle inş.
 

EFSUN-C

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
84
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

S.A ALLAH RAZI OLSUN EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM.
ALLAHIM SENİ ZİKRETMEK, SANA ŞÜKRETMEK VE SANA ENGÜZEL ŞEKİLDE İBADET EDEBİLMEK İÇİN BİZE YARDIM ET A M İ N
SELAMETLE
 

yaso

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2007
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

NAMAZ GÜNAHLARI AFFETTIRIR

Resulullah (A.S.M.) ashabiyla mescitte idi. O esnada bir adam geldi ve:
- Ey Allah´in Resulü, ben bir günah isledim, bana cezasini ver, dedi.
Resulullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatü Vesselam yine sustu. Derken namaz vakti girdi ve namaz kilindi. Resulullah (a.s.m.) namazdan cikinca adam yine pesine düstü. Efendimizin (a.s.m.) verecegi vevabi merak eden Ebu Umame (r.a.) de adami takip etti. Efendimiz adama:
- Evinden cikinca güzelce abdest almis miydin, diye sordu. Adam:
-Evet, ey Allah´in Resulü, dedi. Bunun üzerine Efendimiz:
- Sonra da bizimle namaz kildinmi, buyurdu. Adam:
- Evet ey Allahín Resulü, diye cevap verince, Efendimiz:
- Öyleyse Allah Teala Hazretleri günahini affetti, müjdesini verdi.


N A M A Z I Y A S A Y A N L A R :
S A I D D E M I R T A S
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

semos yazdı:
Allah c.c. razı olsun kardeşim. selametle inş.
B)B)
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

RE: <<<<<Haydi, Namaz Seferberliğine! >>>>>ilk sayfadan itibaren OKUYA

yaso yazdı:
NAMAZ GÜNAHLARI AFFETTIRIR

Resulullah (A.S.M.) ashabiyla mescitte idi. O esnada bir adam geldi ve:
- Ey Allah´in Resulü, ben bir günah isledim, bana cezasini ver, dedi.
Resulullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalatü Vesselam yine sustu. Derken namaz vakti girdi ve namaz kilindi. Resulullah (a.s.m.) namazdan cikinca adam yine pesine düstü. Efendimizin (a.s.m.) verecegi vevabi merak eden Ebu Umame (r.a.) de adami takip etti. Efendimiz adama:
- Evinden cikinca güzelce abdest almis miydin, diye sordu. Adam:
-Evet, ey Allah´in Resulü, dedi. Bunun üzerine Efendimiz:
- Sonra da bizimle namaz kildinmi, buyurdu. Adam:
- Evet ey Allahín Resulü, diye cevap verince, Efendimiz:
- Öyleyse Allah Teala Hazretleri günahini affetti, müjdesini verdi.


N A M A Z I Y A S A Y A N L A R :
S A I D D E M I R T A S
ALLAH RAZI OLSUN BU SEFERBERLIKTE OLDUGUN İÇİN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt