HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
HAYBER GAZVESİ (Harbi)
Resul (sas), Hudeybiye'den dönüşünden sonra Medine'de ancak 15 gece kaldı. Daha sonra kendisiyle beraber savaşa ancak Hudeybiye'de bulunanların katılması kaydı ile insanların Hayber Gazvesine hazırlanmalarını emretti. Zira Resulullah'a Hudeybiye seferinden önce Hayber Yahudilerinin Kureyş ile Medine'ye baskın düzenlemek ve müslümanları ortadan kaldırmak üzere görüşmelerde bulundukları haberi ulaşmıştı. Aralarındaki bu görüşmeler gizli idi.
Resul (sas) Kureyş'le kendi arasında suküneti sağlamak için, onunla barış planını yürütmek istedi. Daha sonra Yahudileri ortadan kaldırmaya başvurabilirdi. Hudeybiye'de barış planını kâmil bir şekilde tamamlayınca Kureyş ile Hayber arasını ayırmış oldu. O planının arta kalanın uygulamaya başvurdu ki o da Hayber'de Yahudileri ortadan kaldırmaktı.
Nitekim Hudeybiye'den hemen dönüşünde ordunun hazırlanmasını emretti. Resul (sas) 1600 piyade ve 100 süvari müslümanla yola çıktı. Onların hepsi de Allah'ın yardımına güveniyorlardı. Onlar Medine ile Hayber arasındaki mesafeyi üç günde kat ettiler ve Hayber'e ulaştılar. Bu esnada Hayberliler onları hissetmediler. Hatta müslümanlar onların kalelerinin önünde gecelediler. Sabah oldu. Hayber'in işçileri beraberlerinde kürekleri ve büyük sepetleriyle birlikte arazilerine gitmek için kalelerinden çıkmaya başladılar. Resulullah (sas)'i ve askerleri görünce, "Muhammed ve onunla beraber asker var" diye bağrıştılar. Resulullah (sas) de onların söylediklerini işitince dedi ki:
"Hayber harab oldu. Biz bu kavmin yanına inersek o korkanların günü ne kötü olur."
Yahudiler, Resul'ün kendileriyle savaşacağını bekliyorlardı. Zira onlara Hudeybiye sulhu ve Kureyş'in Resul'le antlaşması ulaşınca, onu Kureyş'in geri dönmesi olarak itibar ettiler. Onların bazıları onlara nasihat ettiler ki, Medine'ye saldırmak için onlardan ve Vadi'l Kurâ ve Tayma'yı Yahudilerden bir kütle oluşturmakta acele etsinler. Özellikle Kureyş'in Resul ile antlaşma yapmasından sonra savaşta Arablara itimad etmiyorlardı. Fakat diğerleri Resul ile antlaşmaya girmeyi düşünüyorlardı ki, belki kendilerine duyulan nefreti yok edebilirler. Onlar öyle müzakere ediyorlardı. Çünkü tehlikenin kendilerine yaklaşmakta olduğunu hissediyorlardı ki, Resul onların Kureyş ile olan görüşmelerini keşfetti ve kesinlikle onlara saldırır. Fakat onlar Resul'ün saldırısının bu kadar süratli olacağını beklemiyorlardı. Onun için Resulullah ordusuyla birlikte onların karşısına ansızın çıkıverince onlar şaşırdılar ve Gatafanlılardan yardım istediler. Gatafanlıları Resul'ün önüne yerleştirmeyi ve kalelerinde siper edinmeyi denediler. Fakat müslümanların ordusu vurmakta çok süratli idi. Onların karşı koymaları fayda vermedi. Bütün kaleleri düştü. Ta ki kendilerinde umutsuzluk hakim oldu ve kanlarını koruması üzere Resulullah'tan sulh istediler. Resulullah, onlardan bu sulhu ve ülkelerinde kalmalarını kabul etti. Ancak arazileri ve bağları feth hükmüyle ona verildi. Onların orada kalmaları; orada çalışmaları ve gelirlerinin yarısına sahip olmaları, yarısını da Resul'e vermeleri anlaşmanın şartı idi. Onlar bunu kabul ettiler. Sonra Resulullah Medine'ye döndü. Kaza Umresine gidinceye kadar orada kaldı.
Hayber'in siyasî otoritesinin ortadan kaldırılması ve onların müslümanların otoritesine boyun bükmeleriyle birlikte Resul (sas) Şam'a doğru Kuzey kesiminden emin oldu. Aynı şekilde Hudeybiye sulhu ile de Güney kesiminden emin oldu. Böylece Arab Yarımadası'nın içine ve dışına doğru Davetin önüne yol açılmış oldu.
Resul (sas), Hudeybiye'den dönüşünden sonra Medine'de ancak 15 gece kaldı. Daha sonra kendisiyle beraber savaşa ancak Hudeybiye'de bulunanların katılması kaydı ile insanların Hayber Gazvesine hazırlanmalarını emretti. Zira Resulullah'a Hudeybiye seferinden önce Hayber Yahudilerinin Kureyş ile Medine'ye baskın düzenlemek ve müslümanları ortadan kaldırmak üzere görüşmelerde bulundukları haberi ulaşmıştı. Aralarındaki bu görüşmeler gizli idi.
Resul (sas) Kureyş'le kendi arasında suküneti sağlamak için, onunla barış planını yürütmek istedi. Daha sonra Yahudileri ortadan kaldırmaya başvurabilirdi. Hudeybiye'de barış planını kâmil bir şekilde tamamlayınca Kureyş ile Hayber arasını ayırmış oldu. O planının arta kalanın uygulamaya başvurdu ki o da Hayber'de Yahudileri ortadan kaldırmaktı.
Nitekim Hudeybiye'den hemen dönüşünde ordunun hazırlanmasını emretti. Resul (sas) 1600 piyade ve 100 süvari müslümanla yola çıktı. Onların hepsi de Allah'ın yardımına güveniyorlardı. Onlar Medine ile Hayber arasındaki mesafeyi üç günde kat ettiler ve Hayber'e ulaştılar. Bu esnada Hayberliler onları hissetmediler. Hatta müslümanlar onların kalelerinin önünde gecelediler. Sabah oldu. Hayber'in işçileri beraberlerinde kürekleri ve büyük sepetleriyle birlikte arazilerine gitmek için kalelerinden çıkmaya başladılar. Resulullah (sas)'i ve askerleri görünce, "Muhammed ve onunla beraber asker var" diye bağrıştılar. Resulullah (sas) de onların söylediklerini işitince dedi ki:
"Hayber harab oldu. Biz bu kavmin yanına inersek o korkanların günü ne kötü olur."
Yahudiler, Resul'ün kendileriyle savaşacağını bekliyorlardı. Zira onlara Hudeybiye sulhu ve Kureyş'in Resul'le antlaşması ulaşınca, onu Kureyş'in geri dönmesi olarak itibar ettiler. Onların bazıları onlara nasihat ettiler ki, Medine'ye saldırmak için onlardan ve Vadi'l Kurâ ve Tayma'yı Yahudilerden bir kütle oluşturmakta acele etsinler. Özellikle Kureyş'in Resul ile antlaşma yapmasından sonra savaşta Arablara itimad etmiyorlardı. Fakat diğerleri Resul ile antlaşmaya girmeyi düşünüyorlardı ki, belki kendilerine duyulan nefreti yok edebilirler. Onlar öyle müzakere ediyorlardı. Çünkü tehlikenin kendilerine yaklaşmakta olduğunu hissediyorlardı ki, Resul onların Kureyş ile olan görüşmelerini keşfetti ve kesinlikle onlara saldırır. Fakat onlar Resul'ün saldırısının bu kadar süratli olacağını beklemiyorlardı. Onun için Resulullah ordusuyla birlikte onların karşısına ansızın çıkıverince onlar şaşırdılar ve Gatafanlılardan yardım istediler. Gatafanlıları Resul'ün önüne yerleştirmeyi ve kalelerinde siper edinmeyi denediler. Fakat müslümanların ordusu vurmakta çok süratli idi. Onların karşı koymaları fayda vermedi. Bütün kaleleri düştü. Ta ki kendilerinde umutsuzluk hakim oldu ve kanlarını koruması üzere Resulullah'tan sulh istediler. Resulullah, onlardan bu sulhu ve ülkelerinde kalmalarını kabul etti. Ancak arazileri ve bağları feth hükmüyle ona verildi. Onların orada kalmaları; orada çalışmaları ve gelirlerinin yarısına sahip olmaları, yarısını da Resul'e vermeleri anlaşmanın şartı idi. Onlar bunu kabul ettiler. Sonra Resulullah Medine'ye döndü. Kaza Umresine gidinceye kadar orada kaldı.
Hayber'in siyasî otoritesinin ortadan kaldırılması ve onların müslümanların otoritesine boyun bükmeleriyle birlikte Resul (sas) Şam'a doğru Kuzey kesiminden emin oldu. Aynı şekilde Hudeybiye sulhu ile de Güney kesiminden emin oldu. Böylece Arab Yarımadası'nın içine ve dışına doğru Davetin önüne yol açılmış oldu.