Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayat kimine göre kırık bir testiden sızan su.... (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Hayat kimine göre kırık bir testiden sızan su....




İnsanoğlu, kâinattaki mevcudatın vasıf ve özelliklerini çok iyi bildiği halde hayatı insanı ve kâinatı yoktan var eden esas varlığı tanımıyor, hatta onun üzerinde düşünmek bile istemiyor. Hayatın derin mânâsı onu ilgilendirmiyor. Güneşin, ayın mahiyetini öğrenmek için tüm imkânlarını ve vaktini seferber eden insan onları bulundukları yere hassas ölçü ve mizanlarla kimin yerleştirdiğini aklına getirmiyor. “Hayat apartmanı yıkılıyor, ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını süratle çalıştırıyor” hakikatinden uzak bir hayat sürüyor.

İnsan bu dünyada bulunuş amacının ne olduğunu açık olarak bilemese de, bunu izah edemese de gayesinin sadece yemek içmek ve hayvanlar gibi yaşamak olamayacağını vicdanen hissetmektedir. Çamaşır makinasında bulaşık, bulaşık makinasında çamaşır yıkamak ne ise insanın yaratılış gayesinin dışında kullanılması da odur. İnsanın hedefinin yalnız para kazanmak maddî ve nefsanî heveslerin peşinde ömür tüketmek olmadığı gayet açıktır. Çünkü bu fani geçici dünyada ruhu huzura erdirecek ve onu tesellî edecek hiçbir fevkalâdelik yoktur. Zamanımızın insanı sadece karnının doyması ve maddî ihtiyaçlarının karşılanmasıyla mutlu olamıyor. Cazibedar oyuncakların, uyutucu hevesât ve fantaziyelerin çok ötesinde gerçek saadet ve ruh huzuru istiyor.

Ünlü filozof ve düşünür Konfüçyus’a talebeleri “Bize ölümden bahseder misiniz?” dediklerinde “Hayat hakkında ne biliyorsunuz ki size ölümden bahsedeyim.” diye cevap vermiş. Evet, günümüze kadar birçok kişi hayatı kendi kalp âyinesine göre yorumlamaya çalışmış ve ortaya yüzlerce hayat tarifi çıkmıştır. Peki hayat nedir? Ne değildir?

Hayat kimine göre kırık bir testiden sızan su, kimine göre hayâl dokuyan bir tezgâh, kimine göre de bağışlanıp hibe edilmiş değil, ödünç verilmiş bir nimettir. Bediüzzaman Hazretleri de hayatı kâinattan süzülmüş bir hülâsa olarak tarif eder. Evet, hayat; içine girip yerleştiği en küçük bir zihayatı mesela balarısını kâinatın bir nevi fihristesi, ekser mevcudatla alâkadar, küçük bir kâinat hükmüne getiriyor.

Kelebeksiz, bülbülsüz bir bahçe, âşıksız bir güzellik ne kadar anlamsız ise içinde hayatın ve hayat sahiplerinin bulunmadığı bir dünyayı düşünmek te o kadar mânâsız hatta imkânsızdır. Çünkü her şey hayat ile renklenmekte ve mânâ kazanmaktadır. Madem bu kâinatın en mühim bir neticesi ve mayası hayattır; elbette bu yüksek ve âli hakikat bu kısacık dünya hayatına has değildir. Belki taşıyla toprağıyla, ağacıyla hayattar olan saadet-i ebediyedeki hayattır. Kâinatı yaratan ve onu hayat ile renklendiren ve herşeyi yüce ve âli gâyelerle donatan Cenâb-ı Hak en büyük nimetlerden olan hayat nimetini bahşettiği insanı da, kendine tek muhatap kabul etmiş, arzın halifesi ünvanına lâyık görmüş, dağların ve arzın yüklenmekten çekindiği en büyük emaneti ona vermiştir.

Yüksek makamların ve rütbelerin mesuliyeti de o ölçüde büyüktür. Koca dünya bir hanesi, güneş sobası, ay lambası, yaz nimet sofrası, bahar sofrasının bir deste gülü, hayvanlar hizmetkârı, bitkiler de hanesinin süsleri olan kâinatın en nazik, nazenin ve en şerefli mahlukunun da elbette kendi makamına uygun vazifesi bulunacaktır. İnsanın bu vazifesi de kâinatı ve kendini yaratanı tanıyıp, acizliğini, fakirliğini ve kusurunu kulluk suretinde ilân edip nimetler içinde Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini ve şefkatini görüp ibretle tefekkür etmektir.

Evet insan ebed için yaratıldığından onun hakiki lezzeti ancak ALLAH’ı tanımak. O’na muhabbet etmek ve kendini ALLAH’a yaklaştıracak, O’nu tanıtacak marifetullah ilmiyle meşgul olmaktır.
Ne mutlu o hayat nimeti elindeyken kıymetini bilip ona uygun ameller yapabilenlere...
Serap Akıncıoğlu,
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt