Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hastaların tevekkülü (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
Hastaların Tevekkülü NASIL Olmalıdır?

HASTALARIN TEVEKKÜLÜ


Tevekkül kalpte meydana gelen bir haldir.
Tevekkülün asıl anlamı, kalbin vekile güvenmesi, onu doğru ve güvenilir bilip onunla rahat bulmasıdır.
Tevekkül yüce ALLAH’a yakın olanların derecesidir.
Tevekkül sahibi, dünya malına gönül bağlamaz, dünya işlerinin bozulmasına üzülmez ve başına gelen olayların musibet ya da bela olduğunu aklına bile getirmez.
Her işte her musibet sanılan olayda ya da ceza zannedilen hastalıkta binlerce hayır olduğunu bilir.
Tevekkül eden kul Peygamberimizin ’’Yüce ALLAH tıpkı altının ateşte denenmesi gibi kulunu bela ile dener.’’ dediğini aklından çıkarmaz. Yüce ALLAH’ın acıdığı kullarını sıkıntı ve bele ile hastalık ile gafletten uyandırdığını bilir.

Yüce ALLAH buyuruyor ki: ’’ALLAH kendisine tevekkül edene kâfidir.’’ (Talak suresi ayet 3)

Peki, tevekkül etmek nasıl olur?

Bazı kimseler tevekkülün bütün işleri ALLAH’a havale etmek, kendi istekleriyle hiçbir şey yapmamak,
yani hiç çalışmamak, hastalığına ilaç almamak olduğunu sanırlar. Bunların hepsi hatadır. Kulun yapması gereken üzerine düşeni yapıp sonucunu ALLAHa bırakmaktır. Buna en güzel örnek çiftçilerdir. Çiftçi toprağının bakımını yapar, tohumunu serper, ürünü sular ve üzerine düşeni yapmış olur. Bundan sonrasını ALLAH’ın takdirine bırakır. Bu şekilde tevekkül etmiş olur. Ama hiç çalışmadan toprağının bakımını yapmadan, tohum ekmeden tarlanın ürün vermesini beklerse ahmaklık etmiş olur.

Nedense biz insanlar çoğu zaman orta yolu tutturamıyoruz ve iki yol arasında bocalayıp duruyoruz. Ya rızkı, şifayı ALLAH’ın bize biz hiç uğraşmadan yollayacağını düşünürüz. Doktora bile gitmeden şifa bekleriz. Ya da rızkımızdan ve hastalığımızın dermanın olmadığından endişe eder, isyana sürükleniriz.

Peki, bizler, engelli olarak nasıl tevekkül ediyoruz. Esasında. Kulluk görevini ifa etmek için engelli ya da engelsiz olmak hiç fark etmiyor. Önemli olan yaratana layık kul olabilmektir. Ama benim gözlemlediğim engelli kaderdaşlarımızın bu konuda bazen isyankâr ve tevekkülsüz oldukları.

Tevekkül, hastalığı herkesten gizleyip bildirmemek ya da her oturduğu yerde hastalığından bahsetmek değildir. Hastalığı herkese söylemek mekruhtur.
Ancak faydası dokunacaklara veya doktora anlatmak yahut aczini, zayıflığını belirtmek için söylemek mekruh değildir.
Nitekim hasta olan Hz. Ali’ye ‘’Nasılsın?’’ diye sordular.
’’İyi değilim’’dedi.
Oradakiler birbirlerine bakıp hayret ettiler.
Hz.Ali :’’ALLAH’a karşı güç gösterisinde mi bulunacağım ?’’dedi. Zira kuvvet ve büyüklük ile kendi aczini bilirdi.

Demek ki özür olmadan şikâyet yolu ile hastalığı bildirmek haramdır. Şikâyet şeklinde olmazsa, bildirmek caizdir. Ancak bildirmemek daha iyidir. Zira çok anlatmak şikâyet halini alabilir.

Şu halde yapmamız gereken şifa bulmamız için gerekli bütün yolları araştırıp uygulamaya çalışmak ve dermanı ALLAH’ın vereceğine inanmak.
Yoksa oturduğumuz yerden ah-u vah ederek şifa yollanmasını beklemek değildir.

Gül yolunda buluşabilmek dileğiyle ALLAH (c.c)’a emanet olun…





Fatma Şahin






 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt