HASRET KOYDUM ADINI Çok olur ki aşktan maksat dert ve gam çekmektir.Bu dert ve gam kavuşma uğruna hatıra gelmez.Bu arama derdine nasıl vakit öldürmek derler ki;bu dert ve elem o zavallı aşığın ömrünün sermayesi olmuştur.
Hayal etmek kavuşmaktır.Ama bu hayal öylesine erişilmez ki,uzaklaşır uzaklaştıkça kaybolur.Kavuşmak artık hayal bile olamaz.Geriye sadece yakan kavuran ama ayakta tutan bir aşk kalır.Ve aşk uğruna..
Gerçek aşık,aşık olduğuna ,aşık olmakla en büyük fedakarlığı yapmıştır.
Ölüm mü ?
O zaten kavuşmak değimli ?Yemendeki sevdiğinin başı ağrıdığında İstanbul da beynine sancılar giren aşığında arzusu güzel ölmektir.
Sevgiliye kavuşup ve sevgilide kendini bularak,dünyayı unutup,gerçek sevgiliye huzurla gitmek...
Şimdi o aşk yok..Daha…Sevginin ve ölmenin isteği de…
EĞER AŞK OLMASAYDI
Söğütteki incir çekirdeğinden büyük tohum,ulu çınar olup dünyayı gölgelermiydi ?
Ve aşk olmasaydı !
On dokuz yaşındaki delikanlı serden geçti ilk gidişte öleceğini bildiği halde ‘ille de sefer’ diye tuttururmuydu?
Ve aşk olmasaydı!
Diğer talebelerin aksine Taptuk Emre’nin dizinin dibine çökmeyip,dağdan odun taşıyan dertli Yunus gözde olur muydu?
Sevgili,ona doğru koştukça uzaklaşmaz,uzaklaştıkça kaybolan sevgili, aşık olmaya değer mi?Aşıklar güneş doğarken göz yaşı dökerler.
Sabır,tevekkül ve teslimiyet içerisinde.Sabır; kavuşmanın verdiği acı içinde.
Tevekkül; sevgilinin verdiği acılara karşı.
Teslimiyet; ‘ben seninim’ diyen duyguların verdiği hal.
Yanaklardan damla damla süzülen yaşları,kavrulan ruha serinlik verir.zaman şarkısının hızı kesilir,sessiz dinleyişe geçer kainat.Sessiz bir yalvarışa şahit olur güneş.
AŞKI TARİF ETMEK ÇOK ZOR!
Çünkü aşk kimini veli eder kimini deli..Sevgi ağaçlarının altında kaç aşık oturur,bilinmez,lakin ölüm gelecektir..
Ya kavuşturmak için,yada ayırmak için.
Neyse…Ben anlatamadım ama anlatanlar var.Ölümden, ölüm ötesinden şüphelenenler korkar.Seven,sevgilisine varmayı neden korkutucu bulsun ki.
BİŞRİ HAFİ
Hayal etmek kavuşmaktır.Ama bu hayal öylesine erişilmez ki,uzaklaşır uzaklaştıkça kaybolur.Kavuşmak artık hayal bile olamaz.Geriye sadece yakan kavuran ama ayakta tutan bir aşk kalır.Ve aşk uğruna..
Gerçek aşık,aşık olduğuna ,aşık olmakla en büyük fedakarlığı yapmıştır.
Ölüm mü ?
O zaten kavuşmak değimli ?Yemendeki sevdiğinin başı ağrıdığında İstanbul da beynine sancılar giren aşığında arzusu güzel ölmektir.
Sevgiliye kavuşup ve sevgilide kendini bularak,dünyayı unutup,gerçek sevgiliye huzurla gitmek...
Şimdi o aşk yok..Daha…Sevginin ve ölmenin isteği de…
EĞER AŞK OLMASAYDI
Söğütteki incir çekirdeğinden büyük tohum,ulu çınar olup dünyayı gölgelermiydi ?
Ve aşk olmasaydı !
On dokuz yaşındaki delikanlı serden geçti ilk gidişte öleceğini bildiği halde ‘ille de sefer’ diye tuttururmuydu?
Ve aşk olmasaydı!
Diğer talebelerin aksine Taptuk Emre’nin dizinin dibine çökmeyip,dağdan odun taşıyan dertli Yunus gözde olur muydu?
Sevgili,ona doğru koştukça uzaklaşmaz,uzaklaştıkça kaybolan sevgili, aşık olmaya değer mi?Aşıklar güneş doğarken göz yaşı dökerler.
Sabır,tevekkül ve teslimiyet içerisinde.Sabır; kavuşmanın verdiği acı içinde.
Tevekkül; sevgilinin verdiği acılara karşı.
Teslimiyet; ‘ben seninim’ diyen duyguların verdiği hal.
Yanaklardan damla damla süzülen yaşları,kavrulan ruha serinlik verir.zaman şarkısının hızı kesilir,sessiz dinleyişe geçer kainat.Sessiz bir yalvarışa şahit olur güneş.
AŞKI TARİF ETMEK ÇOK ZOR!
Çünkü aşk kimini veli eder kimini deli..Sevgi ağaçlarının altında kaç aşık oturur,bilinmez,lakin ölüm gelecektir..
Ya kavuşturmak için,yada ayırmak için.
Neyse…Ben anlatamadım ama anlatanlar var.Ölümden, ölüm ötesinden şüphelenenler korkar.Seven,sevgilisine varmayı neden korkutucu bulsun ki.
BİŞRİ HAFİ