Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Harut ile Marut’u Merak Edenler (1 Kullanıcı)

GunahkarKuL

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2008
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Harut ile Marut’u Merak Edenler
Hidayet önderi peygamberlerimizden biri olan Hz. Süleyman, insanları Allah'a iman etmeye davet edip ahiret gününe karşı uyarmakla ve din ahlakını tebliğ etmekle sorumlu kılınmıştır. Kuran’da bildirildiği üzere Hz. Süleyman’ın yaşadığı dönemde sihre rağbet eden ve bunu kötü amaçları için kullanan bazı insanlar da bulunmaktaydı. Bu olayın bildirildiği kıssa, günümüzde tüm insanların sihir gibi sapkınlıklardan titizlikle sakınmaları için önemli bir yol göstericidir.

Hz. Süleyman; Hz. Nuh’un soyundan gelen, kendisine Allah Katından hidayet verilen mübarek bir peygamberdir. Çok üstün bir ahlaka ve samimi bir Allah korkusuna sahip olan Hz. Süleyman'ı Allah ihtişamlı bir zenginlik ve çeşitli ilimlerle desteklemiştir. Hz. Süleyman da bu ihtişamlı zenginlik ve ilimleri en hikmetli şekilde kullanarak dünyada Allah’ın izniyle din ahlakını hakim kılmak üzere güçlü bir iktidar elde etmiştir.

Hz. Süleyman, aynı zamanda Kuran'da kendisi hakkında ayrıntılı bilgiler verilen peygamberlerimizden biridir. Hz. Süleyman'la ilgili olarak Kuran'da haber verilen bir kıssada o dönemde bazı insanların, Allah'ın haram kıldığı fiillerden olan sihre rağbet ettikleri anlaşılmaktadır. Onlar şeytanlardan sihir öğrenmişler ve kötü amaçları için kullanmışlardır. Bu konuyu haber veren ayette şöyle buyrulur:

"Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı..." (Bakara Suresi, 102)

Tüm inananlar için önemli hikmetler içeren Harut ve Marut kıssasını bu ayet doğrultusunda inceleyecek ve iman edenlerin sihir gibi sapkınlıklardan neden şiddetle kaçınmaları gerektiğini ortaya koyacağız.

Harut ve Marut Kıssasından Bazı Hikmetler

Şeytana Uyanların Bozgunculukları

Ayette haber verildiği üzere Hz. Süleyman'a karşı harekete geçen şeytan, etkisi altına aldığı bazı kişiler aracılığıyla halkı Hz. Süleyman'ın sahip olduğu büyük mülk ve zenginlik ile ilgili olarak kışkırtmış olabilir. Bunun sonucunda bazı insanlar Hz. Süleyman ve sahip olduğu güçlü devlete karşı örgütlenmiş ve onun aleyhinde çalışmalar yapan çeşitli karanlık örgütler kurmuş olabilirler. Şeytanın sevkiyle kurulan bu örgütler, Hz. Süleyman'ın yönetimini türlü şekillerde çökertmeye çalışmış, bunun için her türlü kirli yöntemi kullanmış olabilirler. (En doğrusunu Allah bilir.) Nitekim tarihi kayıtlar, Hz. Süleyman'ın vefatının ardından, Müslüman İsrail Krallığı'nın iç karışıklıklar nedeniyle ikiye bölündüğünü bildirmektedir.

Şeytanın Fitnesi: Sihir

Bakara Suresi’nin 102. ayetinin devamında şöyle bildirilir:

"... Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi." (Bakara Suresi, 102)

Şeytanlar insanları yoldan saptırmak için onlara, Harut ve Marut'tan öğrendikleri sihirleri öğretmişlerdir. Oysa Harut ve Marut ayette bildirildiği üzere, sahip oldukları bilgiyi, öğrenmek isteyenlere önce kendilerinin Allah'tan bir deneme olduklarını söylemiş ve inkara düşmemeleri için onları uyarmışlardır. Ancak ondan sonra bu bilgiyi öğretmişlerdir. Bu nedenle de insanların sihrin bir fitne olduğunu bilmeleri ve bundan şiddetle kaçınmaları gerekmektedir.

Her şeyden önce günümüzde de bu yöntemlere yani sihir ve benzeri yöntemler başvuran herkes çok iyi bilmelidir ki,
• Allah izin vermeden insanların öğrendikleri ve uyguladıkları büyülerin bir sonuç vermesi kesinlikle mümkün değildir. Çünkü büyünün etkisini bir hikmet üzere yaratan da Allah'tır.
• O'nun izni ve bilgisi olmadan hiçbir insanın zenginlik, güç ya da başka bir imkanı sihir benzeri yöntemlerle elde etmesi mümkün değildir.
• Sonsuz güç sahibi olan Allah, büyünün etkisine inanan ve bu gibi yöntemlerle kendilerine menfaat sağlayabileceklerine inanan insanlara, bu şeytani yöntemleri bir bela olarak musallat edebilir.
• Onlar batıl yollara saptıkları için, Yüce Allah onlara buna göre bir karşılık vermekte; büyü, bu insanlar için dünya hayatında bir azap haline gelmektedir. Bu, Allah'ın hidayet yolundan sapan insanlara dünyada verdiği bir cezadır.


Müminler Yalnızca Allah’a Yönelir

İman eden bir insan; Yüce Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemeyen ve Kuran ahlakından uzak yaşayan insanlardan farklı olarak sihirle ve benzeri konularla ilgilenmez ve vakit kaybetmez. İnsanların arasını bozmak için bu tip şeytan kışkırtması boş işlerle uğraşmak, hak yoldan uzaklaşıp batıl inanışlarla vakit geçirmek şeytanın oyununa gelmektir. Kuran’da belirtildiği üzere şeytanın tek amacı insanları doğru yoldan engellemek ve bunun için tüm yöntemleri kullanmaktır. Sihir benzeri işlerle uğraşanlar, şeytanın aldatmacalarına kanmış ve onun istekleri doğrultusunda hareket etmiş insanlardır. Bu gibi batıl inanışların Kuran ahlakında hiçbir şekilde yeri olmadığı Felak Suresi'nde şu şekilde bildirilmektedir:

"De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren-kadınların şerrinden ve haset ettiği zaman, hasetçinin şerrinden" (Felak Suresi, 1-5)

Harut ve Marut'tan bahsedilen ayetlerde de aynı konu bildirilmiştir. Ne sihrin, ne de Felak Suresi'ndeki ayette bildirilen "düğümlere üfüren kadınların" hiçbir güçleri, etkileri yoktur. Kainattaki tek güç ve hüküm sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Bu nedenle mümin sadece Allah'a güvenip dayanır, O'ndan yardım ister, her türlü ihtiyacını sadece Yüce Allah'a bildirir ve sonsuz güç sahibi Rabbimiz’i dost ve vekil edinir. Tek güç sahibinin sadece ezelden gelen ve ebede giden Yüce Allah olduğu ve başka yerlerden yardım beklemenin boş bir çaba olduğu bir ayette şu şekilde haber verilmiştir:

“Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse müminler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.” (Al-i İmran Suresi, 160)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 27. sayı (Eylül 2006) 30. sayfada yayınlanmıştır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt