Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Harika bir yarını bugünden müjdeleyenler (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
HARİKA BİR YARINI BUGÜNDEN MÜJDELEYENLER
Hayreddin Soykan

Bilirsiniz ki, dâva ve aksiyonunda sebat etmesini bilenler için, "Bugünün hayâlleri, yarının gerçekleridir!". Geçmişte atılan fikir tohumlarından neşvünemâ bulan bugünün irfan filizleri de, aynı şekilde yarının abidevî medeniyet çınarının dallarıdır; yine yarının, herbiri binlerce tohumu bağrında taşıyan olgun meyvelerle mücehhez irfan ağaçlarıdır. Fikir, ilim, sanat, aksiyon; her sahada aynı hikmet...
Kâinattaki varlığının anlamı her nasılsa doğmak, yemek, içmek, üremek, dünyevî gaileler için didinmek ve didişmekten ibaret olan "günlük" nefesler, tıknefesler, ne murâdımızı anlayacak, ne rüyamızı paylaşacak, ne de bizimle aynı azîz hürriyet havasını soluyacaklardır. Boşverin onları; bugünden yarına "ot gibi" yaşayıp öleceklerin ihtiyaç duyabileceği maddî ve organik gıdalardan, ölümlü dünyanın fanî meşgalelerinden sözetmiyoruz zaten. Fanî dünya ve ölümlü bedenimizin içinden kalbimize, oradan muhayyile ve müfekkiremize, ruhun yolundan sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe açılan "manevî kapı"yı aralayanlara sesleniyoruz biz. Kalbin en derin noktasına hitab eden fikir hazinelerini temâşâya yol arayanlar, hayatı ve ideali yalnız buna perçinli olanlar, bu en derûnî hususiyet ve insanî haysiyete namzed olanlar... Muhatabımız onlardır!..
Kaldı ki, sadece kağıt ve mürekkeple iştigal meselesi de değil bu. Kalbe düşen “oldurucu” ilham ve “varedici” aksiyon iradesi, zevk sezişi ve şuur berraklığı mikyasınca birbirinden ayrılır hâlisle sahte, hamla olgun, mâlikle mahrum... Kimin şahsiyet aynasından yansıyorsa bu hasletler, işte “insan” da odur. İnsan ki, sonsuzluğa açık biricik varlık!..
İşte İBDA’yı zahirî ve geçici, gevşek ve yeltenici heves ve merakların, hayatın belli devrelerine has cılız hobi ve kısır heyecanların ötesinde tanıyanlar, tanımaya başlayanlardır ki, insanlık haysiyetine hitabımızın belki en başta gelen muhatablarıdır.
Onlar, bu azîm fikri, ne dünyevî makam, ne maddî ganimet, ne de her ulvî fethin peşisıra sökün eden yağma ve çapul vesilesi gördüler, addettiler, zannettiler! Onlar, bu “diriltici” nefeste sonsuzluğun çekimini, hürriyetin zevkini, ölümsüzlüğün bestesini duydular; böylece inandılar, bağlandılar, yaşadılar... Yayıldılar, derinleştiler ve muazzez vatan toprağında, artık asla yokedilemeyecek bir bünye hâlinde kökleştiler!..
Ve yine onlar, tarihin mislini görmediği bir barbarlıkla, belki hiçbir fanînin bu şiddette yaşamadığı işkence ve zulümlere, fizikî olandan kat kat ağır ruhî saldırılara maruz bırakılan; hem de yaşarken gömülmek, silinmek, çıldırtılmak ve katledilmek istenen o Şanlı Fikir Kahramanı’nı, minicik kollarıyla da olsa savundular... Birbirleriyle kenetlendiler ve şerîr devlere karşı o cüsseleriyle kafa tutmakla kalmayıp, sinsi hesablar icabınca çil yavrusu gibi dağılacakları vehmedilirken, fikir ve aksiyon geleneğini “kesintisiz” yaşattılar, pekiştirdiler ve üstelik, keyfiyet çıtasını yükselttiler... Ve bu süreçte, fikrin o muhteşem inkılâbını, o özlenen istikbâlini bugünden müjdeleyen verimlere imza attılar... Tümüne selâm olsun!..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com


Selamün Aleyküm değerli abimiz.
Rahman razı olsun, güzel bir makaleydi. Emeğinize sağlık..
Bu dava kolay değil şüphesiz.. Davanın neferliğine talip olmak; karda ateş, ateşte ise buz olmak demektir... Dava sevgisini, an be an daha da arttırabilmektir.. Sahabe-i Kiram bu vesileyle nur saçtılar, kendinden sonrakilere meş'ale oldular.. Fikri ile büyüyenlerden, savunduklarıyla şereflenenlerden; varlıklarıyla davaya ivme katanlardan eylesin Rabbimiz bizleri.. Dava gönüllülerinden daim feyiz almak nasip olsun inşallah.
Rabbimize emanet olunuz. Selam ve Dua ile.


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Selamün Aleyküm değerli abimiz.
Rahman razı olsun, güzel bir makaleydi. Emeğinize sağlık..
Bu dava kolay değil şüphesiz.. Davanın neferliğine talip olmak; karda ateş, ateşte ise buz olmak demektir... Dava sevgisini, an be an daha da arttırabilmektir.. Sahabe-i Kiram bu vesileyle nur saçtılar, kendinden sonrakilere meş'ale oldular.. Fikri ile büyüyenlerden, savunduklarıyla şereflenenlerden; varlıklarıyla davaya ivme katanlardan eylesin Rabbimiz bizleri.. Dava gönüllülerinden daim feyiz almak nasip olsun inşallah.
Rabbimize emanet olunuz. Selam ve Dua ile.


ALEYKÜMSELAM GÖNÜLDAŞ..Allahcc yar ve yardımcın olsun...Allahcc seni iki cihanda mesut ve bahtiyar eylesin...Allahcce emanet ol..O en güzel vekildir...BESMELE...SELAM...DUA...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
HARİKA BİR YARINI BUGÜNDEN MÜJDELEYENLER

Hayreddin Soykan
Bilirsiniz ki, dâva ve aksiyonunda sebat etmesini bilenler için, "Bugünün hayâlleri, yarının gerçekleridir!". Geçmişte atılan fikir tohumlarından neşvünemâ bulan bugünün irfan filizleri de, aynı şekilde yarının abidevî medeniyet çınarının dallarıdır; yine yarının, herbiri binlerce tohumu bağrında taşıyan olgun meyvelerle mücehhez irfan ağaçlarıdır. Fikir, ilim, sanat, aksiyon; her sahada aynı hikmet...
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
39
selamun aleyküm..
ALLAH razı olsun paylaşımın için..
RABBE emanetsin...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
NECİP FAZIL'DAN - SANATKAR VE CEMİYET



Farzedin ki, ben deli divane bir milyonerim. Kafamı okşayacak, bana hoş görünecek en saçma bir fikir uğruna varımı yoğumu dökmekten çekinmem.
Anadolunun sessizlikte, ıssızlıkta, kimsesizlikte, cansızlıkta eşi olmıyan bir yerini bulup orada bir dükkân açmak istiyorum. Issızlıkların arasından bir ormandan geçer gibi geçerek, en koyu hiçliğin ve en dipsiz yokluğun yuva kurduğu noktayı arıyorum. Nihayet herhangi bir tarafta, meselâ Kopdağının tepesinde, üzerinden insan değil, çakal değil, kuş değil, bulut bile geçmiyen; üzerinde ağaç değil, çalı değil, ot değil, yosun bile bitmiyen, siyah, keskin, cılk, kabir azabı şeklinde donmuş korkunç bir kayalık buluyorum. Dükkânımı hemen oracıkta, masmavi gökle kapkara yer arasında kuruveriyorum.
Bu dükkânda ne satacağımı biliyor musun?
On milyonluk şehirlerde bile sayısı on kişiye varmıyan en şık, en mükemmel kadınlara mahsus ipekli çoraplar...
Bundan sonra yapacağım iş pek kolay. Plânını dünyanın en büyük mimarına yaptırdığım ve içini en usta mobilyacısına döşettiğim dükkânımda yan gelerek Kıyamete kadar, müşteri beklemek...
Ah dostum, benim dostum!
Sanat, önü kalabalık br çeşmedir. Kimi bu çeşmenin bilek kalınlığında dökülen kevseriyle avuçlarını doldurup içer, kimi dolu avuçlardan fışkıran damlacıklarla dilini ıslatır, kimiçeşmenin yalağındaki sulara başını gömer, kimi de bu artık suların toprak üzerinde akan ayaklar altında ezilen bulanık ve çamurlu yollarına yüzükoyun kapanır.
Aradaki eskilik ve yenilik, soyluluk ve piçlik, ciddîlik ve gülünçlük farkiyle (Homer)den (Filorinalı Nazım)a kadar bu tılsımlı suya imrenmiş kaç kişi gelmişse bunların içinde suyu menbaından içebilmiş tek bir sanatkâr yoktur ki, Kopdağında ipekli kadın çorabı satan zavallının azabından birşeyler duymuş olmasın...
Ve acaba böyle kaç tane sanatkâr gelmiştir? Herhalde dünyanın kıt’a bölümünden fazla değil... Şöyle seslensek:
Ey sanatkâr! Arının balı damağımıza, ağacın yemişi midemize ve ipek böceğinin sihirli ipekleri derimize göre yapılmış değildir. Onlar bu eserleri iki üç çiçekle üç dört dut yaprağı buldukları, bir damla suyla bir zerre güneşi yakaladıkları her yerde, kendi kendilerine ve bizi düşünmeden verirler. Eğer damağımızda bala ve derimizde ipeğe karşı bir hassasiyet mekanizması olmasaydı, arı, ipek böceği ve elma ağacı, Kopdağında birer dükkân açmaya gideceklerdi. Kimbilir damağımızda bala ve derimizde ipeğe bir hassasiyet uyanıncaya kadar kaç bin sene bekledik?
Dudağa göre lezzet değil, lezzete göre dudak...
Sanatkâra muhatap olan herkes ve bu herkesin kurduğu her cemiyet, sanatkârı kendi kanunlarına ve seviyesine göre doğurduğu kadar sanatkârın da kanunları baş kesmeye ve seviyesine tırmanmağa mahkûmdur. Çünkü o, fert halinde kendi remzinden başka bir şey değildir.
Kumaşını ilk rasgeldiğin müşterinin şartlarına göre ördüğün ve onu oturduğun dağın karmakarışık yollarına tırmanmak zahmetinden kurtardığın gün, heykeltraşsan nalbanttan, ressamsan badanacıdan, şairsen “eskiler alayımcı”dan farkın kalmayacaktır.
Sen daima Kopdağının tepesinde otur ve dükkânında ocinsten şeyler sat ki, o eşyanın kıymeti, Paris’ten yola çıkıp Kopdağının tepesindeki cevheri aramanın zorluğuyla ölçülsün.
Ah dostum, benim dostum!
Sana, sanatkârı anlattım; sanatkârdaki şahsiyet ve kendi iç âleminden gelen ulvî benlik dâvasını... Ama sakın zannedeyim demeyisin ki, küçük ve zayıf nefsaniyetin üstündeki bu ulvî benlik, insanı Kopdağına çeker ve orada dostsuz, cemiyetsiz, ihtilâtsız ve beşeriyetsiz, tek başına yaşamaya memur eder. Hayır, hayır! Sen, ebedî hakikat adına, gerekirse Kopdağına çıkacak ve ondan sonra da oraya bütün insanlığı dâvet etmenin çaresini arayacaksın. Tek kelimeyle kalabalıkların ayağına düşmiyeceksin, kalabalıkları ebedî hakikatin ayağına çekeceksin...
(1947)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ve yine onlar, tarihin mislini görmediği bir barbarlıkla, belki hiçbir fanînin bu şiddette yaşamadığı işkence ve zulümlere, fizikî olandan kat kat ağır ruhî saldırılara maruz bırakılan; hem de yaşarken gömülmek, silinmek, çıldırtılmak ve katledilmek istenen o Şanlı Fikir Kahramanı’nı, minicik kollarıyla da olsa savundular... Birbirleriyle kenetlendiler ve şerîr devlere karşı o cüsseleriyle kafa tutmakla kalmayıp, sinsi hesablar icabınca çil yavrusu gibi dağılacakları vehmedilirken, fikir ve aksiyon geleneğini “kesintisiz” yaşattılar, pekiştirdiler ve üstelik, keyfiyet çıtasını yükselttiler... Ve bu süreçte, fikrin o muhteşem inkılâbını, o özlenen istikbâlini bugünden müjdeleyen verimlere imza attılar... Tümüne selâm olsun!..
 

arifyavuz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2009
Mesajlar
49
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
ALLAH Razı Olsun. Selam ve dua ile din kardeşlerim.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bilirsiniz ki, dâva ve aksiyonunda sebat etmesini bilenler için, "Bugünün hayâlleri, yarının gerçekleridir!".
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt