Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Haram vasıtasıyla helâla ulaşılmaz (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
HARAM VASITASIYLA HELÂLA ULAŞILMAZ
(Gaye Bahane edilerek Her Vasıta Meşru Olmaz)
Bazı Müslümanların akılları onları, şer’î açıdan geçerli olduğuna dair hiçbir delil bulunmayan, yani belli bir şer’î nas için şer’î bir illet bulunmayan aklî kıyas metodu üzere hareket etmeye sürükledi. Hatta onlara göre aklî kıyas, kendisine delalet eden muayyen bir nas olmadığı halde aklın, şeriatın genelinden anladığı şey ya da aklın tespit ettiği birliktelik ve benzerlikten dolayı, şer’î naslarda adı geçen bir hükme gönderme dahi yapmaksızın hükmün hüküm ile kıyas edilmesidir. Veyahut da verilen şer’î hükmün veya diğer şer’î hükümlerin sırf maslahatından dolayı aklî bir tercih ile verilmiş olmasıdır.

İşte bütün bunlar hiç bir yönüyle caiz olacak şeyler değildir. Zira onlara göre şeriat bir bütün olarak dinin, nefsin, aklın, neslin ve malın korunup muhafaza edilmesi için vardır. Bakış açılarına göre bu beş şeyi muhafaza etmeye yarayan her şey, hakkında şer’î nas veya muteber sayılmasına delalet eden şer’î bir illet mevcut olmasa da makbuldur. Bu iddialarını sırf söz konusu iki şey arasındaki benzerliğe dayandırmaktadırlar. Böyle olunca da şeriatın zor durumda kalan Müslümana, haram olan şeyi yemeye veya şarap içmesine cevaz vermesine bakıp aynı şekilde zor durumda kalan Müslümanın faizli muamelelerde bulunabileceğini ileri sürdüler. Bunu yaparken de tek dayanakları aklın tespit ettiği iki durum arasındaki benzerliktir.

Bu çeşit kavrama metodu sahih kavrama metoduna aykırı olduğu gibi ona engel de olmaktadır. Zaten bu metodun vakıası bozukluğuna delalet etmektedir. Bu metoda güvenmek veya bu metod aracılığıyla herhangi bir hükmü almak doğru değildir. Esasen bu aklî kıyas dediğimiz şey, birbirine benzeyen şeylerin arasını bulmayı ve birbirinden farklı olan şeylerin de arasını ayırmayı gerektirir. Oysa şeriatın birbirine benzeyen birçok şeyin arasını ayırdığını, birbirinden farklı olan şeylerin de arasını, aklen kavranması mümkün olmayan konularda hükümler koyduğuna şahit olmaktayız. Bu durum tek başına kıyasın ne kadar çürük olduğunu göstermeye kafidir.




Birbirine Benzeyen Şeylerin Arasını Ayırmak



Bu konu münasebetiyle şunları zikredebiliriz: Şeriat, Müslümanlarca hep aynı olan zamanların arasını ayırır. Kadir gecesinin diğer zamanlardan daha şerefli ve faziletli olduğunu bildirir. Bütün mekanlar aynı olmasına rağmen onların da arasını ayırır. Mekke'nin, Medine'den, Medine'nin de diğer yerlerden daha faziletle olduğunu söyler. Namazları kısaltma konusunda onların arasını ayırır. Dört rekatlı namazların kısaltılmasına ruhsat verirken iki veya üç rekatlı namazların kısaltılmasına ruhsat vermez. Meni ve mezi aynı yerden çıkmalarına rağmen onların arasını ayırır. Meziyi temiz, meniyi de necis kabul eder. Meninin çıkması ile gusül farz olur, kasıtlı olarak meninin akıtılmasından oruç bozulurken bunlar mezi için söz konusu yapılmaz. Kız çocuğunun sidiği elbiseye bulaştığında yıkanması farz iken erkek çocuğun sidiği için sadece biraz su serpilmesini yeterli görür. Hayızlı kadına namazı değil sadece orucu kaza etmesini farz kılar. Üç dirhem veya o kıymette olan bir şeyi çalanın elini keser fakat bir katar ölçüsünde bir malı gasp edenin elini kesmez. Rahim ile ilgili durumları aynı olmasına rağmen boşanmış kadına üç kuru' beklemeyi vacip kılarken, eşi ölmüş olan kadının yeniden evlenebilmesi için dört ay beklemesini farz kılar. Aralarında bir benzerlik olduğu halde hükümlerin yukarıda olduğu gibi farklı olduğu daha bir çok hüküm mevcuttur. Bu gibi meselelerde hüküm verme işi akla verilirse muhakkak hata eder. Aklın vereceği hüküm şeriata aykırı düşer. İşte görüldüğü üzere şeriat onları ayrı değerlendirmiş ve her birine başka başka hükümler takdir etmiştir. Böylece akla dayalı kıyasın da batıl olduğunu göstermiştir.




Farklı Olan Şeylerin Arasını Bulmak



Şeriat birbirinden farklı olduğu halde arasını bulup aklî kıyasın kabul ve idrak edilmeyeceği bir şekilde aynı hükmü verdiği şeyler de pek çoktur. Toprak kirletici, su temizleyici olmasına rağmen şeriat temizlik hususunda ikisinin arasını bulup ikisinin de temizleyici olduğuna hükmetmiştir. Altın ve buğdayın birbirinden farklı şeyler olmasına rağmen faizi buğday hakkında da haram kılmıştır. Vakıaları farklı olduğu halde mürtede ve evli olduğu halde zina edene ölüm cezasını takdir etmiştir. Dinleri farklı olmasına rağmen Müslümanın da zımminin de kanını haram sayıp korumuştur. Durumları farklı olduğu halde namuslu kadına zina iftirasında bulunana da içki içene de aynı cezayı takdir ederek seksen sopanın vurulmasına hükmetmiştir. v.b.

Görüldüğü gibi vakıaları birbirinden farklı olduğu apaçık görünen ve aralarını bulacak hiç bir beraberliğe sahip olmayan daha bir çok hususta aynı hükmü vermiştir. Eğer bu hususları aklın kıyas yapmasına terk etseydi farklı hükümlerin verilmesine sebep olacaktı. Çünkü vakıaları muhtelif olduğunda akıl aynı hükümler vermeye muktedir olamaz. İşte bu, aklî kıyas metodunun bozukluğuna açık bir delildir.

Unutulmamalıdır ki şeriat, aklen kavranılması mümkün olmayan konularda hükümler koymuştur. Şeriat, birer alış-veriş olmaları bakımından aralarında fark olmadığı halde alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır. Katil, zinadan daha ağır bir suç olmasına rağmen zina için dört, katil için iki şahit şart koşulmuştur. Vasiyet hususunda kafirin şahadetiyle iktifa ederken, talaktan dönme hususunda şahidin Müslüman olmasını şart koşmuştur. İnsanı cezbedecek şekilde güzel olmasa da hatta çirkin olsa da bir Müslüman kadının saçlarını ve süslerini göstermesi haram kılınmışken ve Müslüman kadınlar, hür olmaları itibariyle erkeklerin gözlerini onlara bakmaktan alıkoymalarını emrederken, aynı hükmü köle olan kadınlar hakkında vermemiştir. Hatta köle olan kadınlar daha güzel ve çekici olsalar da. Ayrıca içi dışından daha bir önceliğe sahip olsa da mestin dışını meshetmeyi vacip kılmıştır. Nitekim efendimiz Ali (r.a.) da bu hususta şöyle demiştir: "Eğer din kıyasa (yani aklî kıyasa) dayansaydı, mestin içini meshetmek dışını meshetmekten daha doğru olurdu."

Bu durum, meşhur şair Ebü'l Ala el-Ma'ri'nin şu şiiri söylemesine neden olmuştur:

Bir elin diyeti beş yüz altınsa,

Çeyrek dinar için neden kesilsin!

Yani bir kişi haksız yere birinin elini keserse kendisinden diyet olarak beş yüz dinar istenmekteyse, neden sadece çeyrek dinar çaldığında kesilsin! Adı geçen kişi çeyrek dinar çalmaktan dolayı bir elin kesilmesini yanlış bulup ayıplamaktadır. Aklın verdiği

Islm'a Davet - HARAM VASITASIYLA HELLA ULAILMAZ
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt