Ali Tavşanlı
atavsanli(x)yenifurkan.com
Bu çöküşü uzak gören veya nereden çıktı bu şimdi, alakasızlığı içinde olanlara lafımız yok. Lafımız; hâdiseleri azda olsa derinlemesine anlamaya çalışanlara.
Hangisi önce çökecek?...
Timothy Garton Ash’nin 21 Temmuz 2011 tarihli Radikal Gazetesi’ndeki yazısının başlığı şöyle: ABD ve AB çöküş yolunda yarışıyor…
Yani, Batılı entelektüeller çöküşle ilgili gidişatın farkındalar, fakat hangisi hangisini geçecek onu kestiremiyorlar. Yoksa, çöküşün mukadder olduğuna inanmışlar.
T.M Ash ABD’nin biraz daha şanslı olduğunu düşünüyor. ABD’de ideolojik ayrımlar var derken AB’nin milliyetçi ayrımlarından bahsediyor ki, bu Batı’nın oldum olası belasıdır. Ama İngiliz tarihçi on yıllar önce boşuna demiyordu: Irkçılık ve içki konusunu halletmesi için İslâm’ı davet etmek durumunda kalabiliriz...
Ash’nin felâket tellallığı yapmadan, sakince yazdığı şu satırlara bakalım: “İstersiniz bana Oswold Spengler deyin, fakat ABD ile Avrupa Birliği’nin(AB) bugün birbiriyle yarış hâlinde çöküşe gittiği hükmüne varmamak zor. Batı’nın iki önde gelen kurumsal yapısı, birbiriyle yakından bağlantılı liberal demokratik kapitalizm versiyonlarının yol açtığı borç ve bütçe açığı yüklerini kaldıramıyor gibi görünüyor”.
Bu satırları gerçeğin tam ifadesiyle bitirmiş Ash ki, biz o satırları önemine binaen büyük yazacağız. Zira, bu hâl topyekûn Batı’nın fotoğrafıdır: “SİYASETÇİLER İFLAS UÇURUMUNUN EŞİĞİNDE SARHOŞLAR MİSALİ DANS EDİYOR”.
Evet…
Batı’nın durumu vahim. Bu vahamete karşılık İslâm âleminin, bu yaralı hayvan psikozuna girmiş Batı’dan ölümcül yaralar almadan kurtulması da elzemdir. Batarken batırmasınlar.
Bir kıyamet yaşanıyor ki, Titanik misâli birazdan olacaklarına aldırış etmeden yaşayanlar hiçbir şeyin farkında değiller. Tabiî onların at gözlükleri hakikati değiştirmiyor.
Ash diyor ki :
Kıyametin Kıyısında
“Bugün AB liderlerinin Brüksel’de yapacağı acil durum toplantısı piyasalara güven vermezse, Euro bölgesinin bazı parçaları birkaç gün içinde çökebilir. Washington’da Amerikalıların kıyamet günü diye nitelediği 2 Ağustos’a doğru geri sayım devam ediyor; o gün ABD yönetimi 14.3 trilyon dolarlık mevcut borç sınırı dâhilinde borçlarını ödeyemez hâle geldiğini açıklayabilir. Dünyanın en büyük iki ekonomisi, Euro ve Dolar kıyametinin kıyısında sallanıyor”.
Euro kıyamet tehdidi tüm hızıyla devam ediyor... Dolar kıyamet hızının 2 Ağustos randevusu ise heyecanla beklenmekte...
Fakat.
İşin hakikat cebhesi şu ki, iktisaden değil, sosyolojik olarak çökmüş Batı’nın bu badireden kurtulması imkânsız... Ha bugün çökmüş, ha yarın, farketmez. Kaçınılmaz gerçek er geç kapılarını çalacak ve dünyanın en inceltilmiş vahşetine imza atmış Batı medeniyeti(!) arenadan çekilecek.
Bu çekilişin ifadecisi olan Ash diyor ki: “Amerika temeldeki sorunu halletmese de, uçurumun eşiğinden dönecekmiş gibi görünüyor. Ya Avrupa? Ben o kadar emin değilim.”
Anlaşılmıyor mu?
ABD uçurumun kenarından hasbelkader dönse de yıkılışın temek sorununu halletmiş sayılmıyor. Avrupa ise, ‘vah gidene’ pozisyonunda...
Batılılardan daha iyi bilecek değiliz ya! Anlatıyorlar, yazıyorlar açık açık herşeyi.
Birileri hâlâ ABD’yi Küllî irade zannetme salaklığını yaşıyorsa ona da diyecek bir şeyimiz yok; Allah şifa versin, demekten başka.
Büyük Tehlike
Asıl büyük tehlike haberi International Herald Tribune’de yazan Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz’den geldi:
“Ona göre, AB, borçlanma senetleri çıkararak Yunanistan’ın borçlarını karşılamalı. Böylece düşük faizli, uzun vadeli ve üye ülkelere ortak yükümlülük getiren bu Avrupa borçlanma senetleriyle, arzulanan para toplanabilir ve Yunanistan bir sorun olmaktan çıkar. Dolayısıyla Euro’nun da sürdürülebilirliği sağlanır.
Peki Yunanistan kurtarılmazsa ne olur? İktisatçı Stiglitz, Yunanistan battığı takdirde, Avrupa’nın model olmaktan çıkacağını ve Arab Baharı’nı yaşayan ülkelere örnek olan Batı demokrasisinin yerine fundamentalist İslam’ın, aşırı milliyetçiliğin ve popülizmin çeşitli türlerinin Arab dünyasında yaygınlaşacağını ileri sürüyor.
Gelelim, Yunanistan’ın kurtarılmaması hâlinde Arab Baharı’nın neden İslâmî fundamentalizme ya da aşırı Arab milliyetçiliğine kayacağına... Stiglitz’e göre, eski Doğu Avrupa ülkeleri AB ile bütünleşip demokratik piyasa ekonomisine dönüştü. Böylece fert başına gelirleri arttı ve refah seviyeleri yükseldi. Eğer Avrupa’nın büyük kısmı ekonomik bunalıma girer ve işsizlik hızla yükselirse, Avrupa, Arab ülkelerine örnek olmaktan çıkar. Sosyalizm zaten çökmüş durumda, bir de neoliberal piyasa modelinin çökmesi halinde, Arab ülkeleri modelsiz kalırlar ve İslâmî fundamentalizme ya da aşırı milliyetçiliğe sürüklenir. (Süleyman Yaşar, 21 Temmuz 2011, Sabah Gazetesi)
T.G Ash’nin değerlendirmelerine dönüp bakarsak meselenin hangi noktada duracağı belli oluyor.. Şöyle veya böyle, şu veya bu şekilde gelenin İSLÂM olduğu her halükarda belli... Zira, bu noktaya gerilemiş, moral gücünü yitirmiş, iktisadi şaşkınlığa düşmüş Avrupa’nın bu badireden kurtulması imkânsız. Fransız filozof ki, hocaların hocası diye takdim edilir, Newsweek Türkiye Dergisi’nde kendisine sorulan; Avrupa bu krizden kurtulabilir mi? sorusuna; HAYIR diyordu... HAYIR!
Dolayısıyla gidenin kim, gelenin KİM olduğu belli. Sabırla, sükûnetle ve şevkle bekliyoruz.