Alem-i İslam ağlıyor
Eyvahlar, yazıklar olsun!...: duygulara kezzap tesiri veren bu hazin manzara sizin tahammülünüzü zorlayan bir elem olmayacak mıdır? Aziz, muhterem kardeşim binüçyüz seneden beri Alem-i İslam’ı ağlatan bütün Ehl-i haikata “Eyvahlar1 Yazıklar olsun!” dedirten Alem-i İslam’ın en dehşetli büyük yarasını deşmek düşünmek benim hususi meşrebimde tahammülüm fevkinde elem veriyor.
-Tevekkül ve Gözyaşı: Kalbinize gelen teellümün tevekküle inkılabıyla kaç kez sürur ve huzur bulduğunuz. Dinmez sandığınız feryadınızı ilahi fermana ram kıldığınız anlar neler hissettiğinizi ifade edebilir misiniz? Gözyaşı ikliminde içinizin yıkandığını inkar etmeniz mümkün müdür? Teslimiyetin dayanılmaz sabrına azmı rıza gösterdiniz? Emrine amade olduğunuz gözyaşların hasrete dilbeste kılındığı kutsi mekanların hatıraları sizi yürekten yaralamadı mı? Tevekkülün kanadına sığınmaktan başka ne çareniz vardı söyler misiniz? Tevekkül ve gözyaşların ruhumuza sundukları o teselli mevsiminde dirilir ve kendimizi buluruz.
Gençlik ve gözyaşı
“Şimdiki güldüklerine bedel”: Nefret ve elemle pişmanlık gözyaşları dökme gayri meşru eğlencelerin bir mahsulüdür. Çünkü ihtiyarlığın ağır mevsimi, günahlarda daha da ağırlaşmakta ve çekilmez bir hal almaktadır. Kabrin ve berzahın kışına tutulmak büyük bir nasipsizliktir. Üstad diyor ki: Evet gördüğüm hakikattır; hayal değil. Nasıl ki bu yaz ve güzün ahiri kıştır. Öyle de; gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır. Geçmiş zamanı elli sene evvelki hadisatı sinema ile hali hazırda gösterildiği gibi gelecek zamanın elli sene sonraki istikbal hadisatını gösteren bir sinema bulunsa, ehli delalet ve sefahatin elli altmış sene sonrası vaziyetleri onlara gösterilseydi, şimdiki güldüklerine ve gayri meşru keyiflerine nefretler ve teellümlerle ağlayacaklardı.
Eyvahlar, yazıklar olsun!...: duygulara kezzap tesiri veren bu hazin manzara sizin tahammülünüzü zorlayan bir elem olmayacak mıdır? Aziz, muhterem kardeşim binüçyüz seneden beri Alem-i İslam’ı ağlatan bütün Ehl-i haikata “Eyvahlar1 Yazıklar olsun!” dedirten Alem-i İslam’ın en dehşetli büyük yarasını deşmek düşünmek benim hususi meşrebimde tahammülüm fevkinde elem veriyor.
-Tevekkül ve Gözyaşı: Kalbinize gelen teellümün tevekküle inkılabıyla kaç kez sürur ve huzur bulduğunuz. Dinmez sandığınız feryadınızı ilahi fermana ram kıldığınız anlar neler hissettiğinizi ifade edebilir misiniz? Gözyaşı ikliminde içinizin yıkandığını inkar etmeniz mümkün müdür? Teslimiyetin dayanılmaz sabrına azmı rıza gösterdiniz? Emrine amade olduğunuz gözyaşların hasrete dilbeste kılındığı kutsi mekanların hatıraları sizi yürekten yaralamadı mı? Tevekkülün kanadına sığınmaktan başka ne çareniz vardı söyler misiniz? Tevekkül ve gözyaşların ruhumuza sundukları o teselli mevsiminde dirilir ve kendimizi buluruz.
Gençlik ve gözyaşı
“Şimdiki güldüklerine bedel”: Nefret ve elemle pişmanlık gözyaşları dökme gayri meşru eğlencelerin bir mahsulüdür. Çünkü ihtiyarlığın ağır mevsimi, günahlarda daha da ağırlaşmakta ve çekilmez bir hal almaktadır. Kabrin ve berzahın kışına tutulmak büyük bir nasipsizliktir. Üstad diyor ki: Evet gördüğüm hakikattır; hayal değil. Nasıl ki bu yaz ve güzün ahiri kıştır. Öyle de; gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır. Geçmiş zamanı elli sene evvelki hadisatı sinema ile hali hazırda gösterildiği gibi gelecek zamanın elli sene sonraki istikbal hadisatını gösteren bir sinema bulunsa, ehli delalet ve sefahatin elli altmış sene sonrası vaziyetleri onlara gösterilseydi, şimdiki güldüklerine ve gayri meşru keyiflerine nefretler ve teellümlerle ağlayacaklardı.