HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
Halifeyi Nasbetmenin Yolu
--------------------------------------------------------------------------------
Şer’iat İslâm ümmetine bir Halife belirlemeyi farz kılınca Halife’nin belirlenmesinin yolunu da belirlemiştir. Bu yol Kitap, Sünnet ve sahabelerin icmaı ile sabittir. Halife’yi belirlemenin yolu biattır. Müslümanların Allah'ın Kitabı ve Rasulullah'ın Sünneti üzerine yürüyecek bir Halife adayına biat etmeleriyle Halife belirlenmiş olur. Halife’yi belirlemenin yolunun biat olduğu sahabelerin Rasulullah’a biatları ve Rasulullah’ın da bize bir imama biat etmemizi emretmesi ile sabittir. Sahabenin Rasulullah’a biatları incelendiğinde onların biatlarının nübüvvet için değil yönetim için olduğunu görürüz. Bu biat risaletin tasdiki için yapılan bir biat değil yönetim için yapılan biattır. Bu biat ile Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in devlet başkanı olarak kabulü gerçekleşmiştir. Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in nübüvvvetini ve risaletini kabul etmek, biat değil doğrudan doğruya imandır. O halde geriye ona yapılan biatın ancak devlet başkanı sıfatı ile yapılmış olması kalıyor. Kur'an ve hadislerde "biat" geçmektedir.
Allah’u Teâla buyurdu ki:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَنْ لا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا وَلا يَسْرِقْنَ وَلا يَزْنِينَ وَلا يَقْتُلْنَ أَوْلادَهُنَّ وَلا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ "Ey Nebi, mü’min kadınlar hiçbir şeyi Allah'a şirk koşmayacaklarına, hırsızlık yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp getirmeyeceklerine, hiçbir marufta sana isyan etmeyeceklerine dair biat etmek için geldikleri zaman onların biatını al."[1] إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ "Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmişlerdir.. Allah'ın eli onların elleri üzerindedir."[2]
Buhari, kaydettiği bir rivayette şöyle demektedir: “Bize İsmail anlattı. Bana Malik b. Yahya b. Saîd'den naklederek dedi ki: Bana Ubade b. el-Velid Haber verdi. Bana babam Ubade b. es-Samit'ten haber vererek şöyle demiştir: "Rasululllah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e zor ve kolay günlerimizde işitip itaat edeceğimize, yöneticilerle (yönetimi ele geçirmek üzere) çekişmeyeceğimize, halkın kınamasından korkmayıp sadece Allah'tan korkacağımıza, nerede olursak olalım hakkı söyleyeceğimize dair biat ettik.”[3]
Bize Ali b. Abdullah anlattı. Bize Abdullah b. Yezid anlattı. Bize Ebu Eyyub'un oğlu Saîd anlattı. Bize Ebu Akîl Zühre b. Ma'bed Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e yetişen dedesi Hişam b. Abdullah'tan anlattı. Abdullah b. Hişam, Annesi, Zeyneb bint Humeyr ile Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e gider ve şöyle der: “Ey Allah'ın Rasulü onun (Abdullah b. Hişam'ın) biatını al. Bunun üzerine Allah'ın Rasulü şöyle dedi: هُوَ صَغِيرٌ "O küçüktür.” Başını okşadı ve ona dua etti...”[4]
Bize; Abdan’ın Ebu Hamza'dan onun A'meş'ten onun Ebu Salih'ten onun da Ebu Hüreyre'den rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle demiştir: ثَلاثَةٌ لا يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ عَلَى فَضْلِ مَاءٍ بِالطَّرِيقِ يَمْنَعُ مِنْهُ ابْنَ السَّبِيلِ وَرَجُلٌ بَايَعَ إِمَامًا لا يُبَايِعُهُ إِلا لِدُنْيَاهُ إِنْ أَعْطَاهُ مَا يُرِيدُ وَفَى لَهُ وَإِلا لَمْ يَفِ لَهُ وَرَجُلٌ يُبَايِعُ رَجُلاً بِسِلْعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ فَحَلَفَ بِاللَّهِ لَقَدْ أُعْطِيَ بِهَا كَذَا وَكَذَا فَصَدَّقَهُ فَأَخَذَهَا وَلَمْ يُعْطَ بِهَا "Üç kişi vardır ki Kıyamet Gününde Allah onlarla konuşmayacak ve onları temize de çıkarmayacaktır. Onlar için elim bir azap vardır.
Bunlardan birincisi; yol kenarında yeterli suyu bulup ta o sudan yolcuları faydalandırmayan kimse.
İkincisi; sırf dünya çıkarı için bir İmama biat edip eğer İmam kendisine istediklerini verirse biatına vefa gösterip istediğini elde edemezse biatından dönen kimse.
Üçüncüsü ise; ikindi namazından sonra birisine bir mal satıp da Allah adına yemin ederek -kendisine o fiyat verilmediği halde- mala şu kadar fiyat verildiğini söyleyip Allah adına yemin eden ve karşısındakini kandıran kimse.” [5]
Bu üç hadiste Halife’yi nasbetmenin yolunun biat olduğu açıkça görülmektedir. Ubade'den rivayet edilen hadiste, işitmek ve itaat etmek üzere Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e devlet başkanlığı noktasında biat edildiği zikredilmektedir. Abdullah b. Hişam hadisinde; büluğa ermediğinden biat yükümlülüğü olmayan çocuğun biatının kabul edilmemesi biatın yönetim için olduğuna delalet etmektedir. Ebu Hüreyre hadisi ise imama biat hususunda gayet açıktır. Hadiste geçen "İmam" kelimesi belirsiz isim olarak yani herhangi bir imam anlamında kullanılmıştır. İmam'a biatın kesin olarak zikredildiği başka hadisler de vardır.
Müslim’in, Abdullah b. Amr b. el-As'dan yaptığı rivayet şöyledir:
وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَدِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ إِنِ اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الآخَرِ "Kim bir imamın elini sıkıp ona biat ederse ve kalbiyle bağlanırsa gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkar da imamla (yönetimi ele geçirmek için) çekişmek isterse onun boynunu vurun.”[6]
Ebu Said el-Hudri'den rivayetle, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem buyurdu ki; إِذَا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ فَاقْتُلُوا الآخَرَ مِنْهُمَا "(Aynı anda) iki Halife’ye biat edilirse onlardan sonra geleni öldürün.”[7]
Yine Müslim, Ebu Hazim'den şu hadisi rivayet eder: "Ebu Hüreyre ile beş sene beraber bulundum. Bana Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'den şunu işittiğini söyledi: كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الأوَّلِ فَالأوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ "İsrailoğulları nebîler tarafından siyaset edilirdi. Bir nebî öldüğünde onu bir diğeri takip ederdi. Benden sonra artık nebî yoktur. Ancak birçok Halifeler olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne emredersin? Dedi ki; “İlk biat edilene vefakâr olun ve ona karşı olan görevlerinizi yerine getirin. Muhakkak ki Allah size karşı görevlerini yerine getirip getirmediklerini onlardan soracaktır.”[8]
Halife’yi nasbetme yolunun biat olduğuna dair Kitap ve Sünnetin nâsları gayet açıktır. Sahabelerin hepsinin bu husustaki anlayışı ve uygulaması da aynı olmuştur. Nitekim Ebu Bekir RadıyAllah’u Anh'ya Sakife'de biat edildikten sonra mescidde genel bir biat yapıldı. Biatlarına itibar edilen Ali b. Ebu Talib RadıyAllah’u Anh gibi kişilerden mescidde biat etmeyenler ise daha sonra biat ettiler. Ömer, Osman, Ali RadıyAllah’u Anh da aynı yolla yani biat yolu ile Halife oldular.
Biatın gerçekleşmesinin pratiğine gelince; Biatın gerçekleşmesinde izlenecek yol, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in vefatından hemen sonraki dört Halife’nin; Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadıyAllah’u Anh’un nasbında açıkça görülmektedir. Tüm sahabeler bu belirlemeye sükût ederek tasdiklerini gösterdiler. Eğer söz konusu biat şekilleri Şer’iata muhalif olsaydı kabul etmezlerdi. Çünkü bu, Müslümanların birliğinin ve İslâmi yönetimin bekasının kendisine bağlı olduğu en önemli şey ile alakalı bir iştir.
Dört Halife’nin belirlenmesinde meydana gelen olaylar incelendiğinde Müslümanların bir kısmı Beni Saide sakifesinde Halife adayları Sa'd b. Ubade, Ebu Ubeyde, Ömer ve Ebu Bekir'in Halifeliği için tartıştıkları görülür. Bu tartışmanın sonucunda Ebu Bekir'e biat edildi. Ertesi gün Müslümanlar mescide çağrıldılar ve onlar da Ebu Bekir'e biat ettiler ve Ebu Bekir Müslümanların Halife’si oldu. Sakife'deki biat olayı Ebu Bekir'i Müslümanların Halife’si yapan "in’ikad" biatıdır. İkinci gün mescitte yapılan biat ise "itaat" biatıdır.
--------------------------------------------------------------------------------
Şer’iat İslâm ümmetine bir Halife belirlemeyi farz kılınca Halife’nin belirlenmesinin yolunu da belirlemiştir. Bu yol Kitap, Sünnet ve sahabelerin icmaı ile sabittir. Halife’yi belirlemenin yolu biattır. Müslümanların Allah'ın Kitabı ve Rasulullah'ın Sünneti üzerine yürüyecek bir Halife adayına biat etmeleriyle Halife belirlenmiş olur. Halife’yi belirlemenin yolunun biat olduğu sahabelerin Rasulullah’a biatları ve Rasulullah’ın da bize bir imama biat etmemizi emretmesi ile sabittir. Sahabenin Rasulullah’a biatları incelendiğinde onların biatlarının nübüvvet için değil yönetim için olduğunu görürüz. Bu biat risaletin tasdiki için yapılan bir biat değil yönetim için yapılan biattır. Bu biat ile Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in devlet başkanı olarak kabulü gerçekleşmiştir. Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in nübüvvvetini ve risaletini kabul etmek, biat değil doğrudan doğruya imandır. O halde geriye ona yapılan biatın ancak devlet başkanı sıfatı ile yapılmış olması kalıyor. Kur'an ve hadislerde "biat" geçmektedir.
Allah’u Teâla buyurdu ki:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَنْ لا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا وَلا يَسْرِقْنَ وَلا يَزْنِينَ وَلا يَقْتُلْنَ أَوْلادَهُنَّ وَلا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ "Ey Nebi, mü’min kadınlar hiçbir şeyi Allah'a şirk koşmayacaklarına, hırsızlık yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp getirmeyeceklerine, hiçbir marufta sana isyan etmeyeceklerine dair biat etmek için geldikleri zaman onların biatını al."[1] إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ "Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmişlerdir.. Allah'ın eli onların elleri üzerindedir."[2]
Buhari, kaydettiği bir rivayette şöyle demektedir: “Bize İsmail anlattı. Bana Malik b. Yahya b. Saîd'den naklederek dedi ki: Bana Ubade b. el-Velid Haber verdi. Bana babam Ubade b. es-Samit'ten haber vererek şöyle demiştir: "Rasululllah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e zor ve kolay günlerimizde işitip itaat edeceğimize, yöneticilerle (yönetimi ele geçirmek üzere) çekişmeyeceğimize, halkın kınamasından korkmayıp sadece Allah'tan korkacağımıza, nerede olursak olalım hakkı söyleyeceğimize dair biat ettik.”[3]
Bize Ali b. Abdullah anlattı. Bize Abdullah b. Yezid anlattı. Bize Ebu Eyyub'un oğlu Saîd anlattı. Bize Ebu Akîl Zühre b. Ma'bed Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e yetişen dedesi Hişam b. Abdullah'tan anlattı. Abdullah b. Hişam, Annesi, Zeyneb bint Humeyr ile Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e gider ve şöyle der: “Ey Allah'ın Rasulü onun (Abdullah b. Hişam'ın) biatını al. Bunun üzerine Allah'ın Rasulü şöyle dedi: هُوَ صَغِيرٌ "O küçüktür.” Başını okşadı ve ona dua etti...”[4]
Bize; Abdan’ın Ebu Hamza'dan onun A'meş'ten onun Ebu Salih'ten onun da Ebu Hüreyre'den rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle demiştir: ثَلاثَةٌ لا يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ عَلَى فَضْلِ مَاءٍ بِالطَّرِيقِ يَمْنَعُ مِنْهُ ابْنَ السَّبِيلِ وَرَجُلٌ بَايَعَ إِمَامًا لا يُبَايِعُهُ إِلا لِدُنْيَاهُ إِنْ أَعْطَاهُ مَا يُرِيدُ وَفَى لَهُ وَإِلا لَمْ يَفِ لَهُ وَرَجُلٌ يُبَايِعُ رَجُلاً بِسِلْعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ فَحَلَفَ بِاللَّهِ لَقَدْ أُعْطِيَ بِهَا كَذَا وَكَذَا فَصَدَّقَهُ فَأَخَذَهَا وَلَمْ يُعْطَ بِهَا "Üç kişi vardır ki Kıyamet Gününde Allah onlarla konuşmayacak ve onları temize de çıkarmayacaktır. Onlar için elim bir azap vardır.
Bunlardan birincisi; yol kenarında yeterli suyu bulup ta o sudan yolcuları faydalandırmayan kimse.
İkincisi; sırf dünya çıkarı için bir İmama biat edip eğer İmam kendisine istediklerini verirse biatına vefa gösterip istediğini elde edemezse biatından dönen kimse.
Üçüncüsü ise; ikindi namazından sonra birisine bir mal satıp da Allah adına yemin ederek -kendisine o fiyat verilmediği halde- mala şu kadar fiyat verildiğini söyleyip Allah adına yemin eden ve karşısındakini kandıran kimse.” [5]
Bu üç hadiste Halife’yi nasbetmenin yolunun biat olduğu açıkça görülmektedir. Ubade'den rivayet edilen hadiste, işitmek ve itaat etmek üzere Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'e devlet başkanlığı noktasında biat edildiği zikredilmektedir. Abdullah b. Hişam hadisinde; büluğa ermediğinden biat yükümlülüğü olmayan çocuğun biatının kabul edilmemesi biatın yönetim için olduğuna delalet etmektedir. Ebu Hüreyre hadisi ise imama biat hususunda gayet açıktır. Hadiste geçen "İmam" kelimesi belirsiz isim olarak yani herhangi bir imam anlamında kullanılmıştır. İmam'a biatın kesin olarak zikredildiği başka hadisler de vardır.
Müslim’in, Abdullah b. Amr b. el-As'dan yaptığı rivayet şöyledir:
وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَدِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ إِنِ اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الآخَرِ "Kim bir imamın elini sıkıp ona biat ederse ve kalbiyle bağlanırsa gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkar da imamla (yönetimi ele geçirmek için) çekişmek isterse onun boynunu vurun.”[6]
Ebu Said el-Hudri'den rivayetle, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem buyurdu ki; إِذَا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ فَاقْتُلُوا الآخَرَ مِنْهُمَا "(Aynı anda) iki Halife’ye biat edilirse onlardan sonra geleni öldürün.”[7]
Yine Müslim, Ebu Hazim'den şu hadisi rivayet eder: "Ebu Hüreyre ile beş sene beraber bulundum. Bana Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'den şunu işittiğini söyledi: كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الأوَّلِ فَالأوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ "İsrailoğulları nebîler tarafından siyaset edilirdi. Bir nebî öldüğünde onu bir diğeri takip ederdi. Benden sonra artık nebî yoktur. Ancak birçok Halifeler olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne emredersin? Dedi ki; “İlk biat edilene vefakâr olun ve ona karşı olan görevlerinizi yerine getirin. Muhakkak ki Allah size karşı görevlerini yerine getirip getirmediklerini onlardan soracaktır.”[8]
Halife’yi nasbetme yolunun biat olduğuna dair Kitap ve Sünnetin nâsları gayet açıktır. Sahabelerin hepsinin bu husustaki anlayışı ve uygulaması da aynı olmuştur. Nitekim Ebu Bekir RadıyAllah’u Anh'ya Sakife'de biat edildikten sonra mescidde genel bir biat yapıldı. Biatlarına itibar edilen Ali b. Ebu Talib RadıyAllah’u Anh gibi kişilerden mescidde biat etmeyenler ise daha sonra biat ettiler. Ömer, Osman, Ali RadıyAllah’u Anh da aynı yolla yani biat yolu ile Halife oldular.
Biatın gerçekleşmesinin pratiğine gelince; Biatın gerçekleşmesinde izlenecek yol, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem'in vefatından hemen sonraki dört Halife’nin; Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadıyAllah’u Anh’un nasbında açıkça görülmektedir. Tüm sahabeler bu belirlemeye sükût ederek tasdiklerini gösterdiler. Eğer söz konusu biat şekilleri Şer’iata muhalif olsaydı kabul etmezlerdi. Çünkü bu, Müslümanların birliğinin ve İslâmi yönetimin bekasının kendisine bağlı olduğu en önemli şey ile alakalı bir iştir.
Dört Halife’nin belirlenmesinde meydana gelen olaylar incelendiğinde Müslümanların bir kısmı Beni Saide sakifesinde Halife adayları Sa'd b. Ubade, Ebu Ubeyde, Ömer ve Ebu Bekir'in Halifeliği için tartıştıkları görülür. Bu tartışmanın sonucunda Ebu Bekir'e biat edildi. Ertesi gün Müslümanlar mescide çağrıldılar ve onlar da Ebu Bekir'e biat ettiler ve Ebu Bekir Müslümanların Halife’si oldu. Sakife'deki biat olayı Ebu Bekir'i Müslümanların Halife’si yapan "in’ikad" biatıdır. İkinci gün mescitte yapılan biat ise "itaat" biatıdır.