vaktileyl
Kayıtlı Kullanıcı
Issız yağmurlardan geçiyorum, kan çanağı gözlerim. İçimde tuttuğum şiir buz gibi dursa da soluverecek. Bir kuru dala uzanayım derken çekildi suyu ellerimin. Ne değişir ömrümde, mülteci acıları anlatsam sana? Kuyuda gün geçmiyor ki dalaşmasın saçlarımla ak. Görsem treni son kez, iman etsem geceden sonra gelene. Ömrümün ikinci kasemi doğuverse… Dâre çekilen kırlangıçların hesabı var yarım kalan!... Doğurgan bir ağrı kuruldu kalbime. Trenle kaçırılmış gibiyim. Kaşımın üstünde kabzasız, hükmü mühreli bir hınç,
Görmüyor musun?
Kaç çeşit zehir vardır ko(r)kusuyla bitiren? Gönlündeki renkleri bağla kuşağıma! Hem odlara yaktım ben yaremi. Anestezik mumlara üflüyorum, tablada kül olmuş yüzüm. Bilmem kaç arşın oldu bu yalnızlık örgüsü? Hem benim inkâr edilmiş gerçeklerim var, revnakında gümüş dalı… Zülfü yâre dokunmalıyım bu vakit, yağmalanmalı dumanım! İçimde dört dönen tahassür halesi… Değsen çalacak gözlerini
Biliyor musun?
Bir murad ki bileği bükülmüş;
Koşarsam yakın olur musun?
/.//.///
Kalbim med ile cezr arasında / kıvranmakta
Eda Aktaş