istikbal
Kayıtlı Kullanıcı
Yahyâ bin Muâz ki, evliyânın büyüğü,
Verâ ile takvâda, vardı çok üstünlüğü.
Meşhurdu insanlara, vâz ile nasîhati,
Çok insan o sâyede, buldular hidâyeti.
Buyurdu:"Ey insanlar, gafleti atın artık,
Dünyâ uyku gibidir, âhiret uyanıklık.
Uyuyup rüyâsında, ağlarsa biri şâyet,
Uyanınca sevinir, ferâhlanır o gâyet."
Öyleyse Allah için, ağlayın ki bu demde,
Rahata eresiniz o ebedî âlemde.
Buyurdu ki: "Bir sevgi, hakîkî ise şâyet,
Bir iyilik görmekle, hiç artmaz o muhabbet,
Ve yine bir kötülük, görse de sevdiğinden,
Ona olan sevgisi, azalmaz eskisinden."
Buyurdu: "Sen ne kadar, edersen Hakk'a tâat,
İnsanlar da o kadar, sana eder itâat.
Sen Allah'a ne kadar, eylersen günah, isyân,
Sana dahi o kadar, karşı gelir çok insan."
Ve yine buyurdu ki: "Doğru, hâlis âlimler,
Sana, ebeveyninden, daha şefkatlidirler.
Zîrâ onlar katarak, gündüze gecesini,
Cehennem ateşinden, kurtarır en son seni,
Ve lâkin ebeveynin, sana merhametinden,
Kurtarır ancak seni, dünyâ felâketinden."
Buyurdu ki: "Dünyâya, aldanma, iyi tanı,
O hep dolup boşalır, sanki bir yolcu hanı.
Bugün dünyâda isen, olmazsın belki yarın,
Hazırla azığını, gaflete gelme sakın!
Elini çabuk tut da, hazırlan bir an evvel,
Zîrâ yaşayanlara, âni gelir hep ecel.
Eğlenmeyi bırak da, ibâdet yapmaya bak,
Zevk ü safâ sürmeyi, gel âhirete bırak."
Buyurdu:"Bir âlimde, varsa dünyâ sevgisi,
Onun, hiçbir kimseye, olmaz bir fâidesi.
Zîrâ kendine bile, hayrı olmaz ki zâten,
Nerde kaldı gayriyi, kurtarsın felâketten."
Buyurdu:"Şâyet ölüm, konsa idi pazara,
Ehlullah, başka şeye, vermezlerdi hiç para.
Cehennem'e götüren, amelleri işleyip,
Sonra kalkıp Cennet'e, tâlip olmak ne garip.
Ahmak şu kimsedir ki, çok günah işlerde hep,
Sonra Hak teâlânın, affını eder talep.
Akıllı da şudur ki, dünyâyı terk etmeden,
Âhiret azığını, hazır eder gitmeden.
Bilir ki âhiretin, tarlasıdır bu dünyâ,
Eker tohumlarını çalışır ekseriyâ.
Kabire girmeden önce oraya hazırlanır,
Bilir ki her mümine, orada suâl vardır.
O, ölmeden öğrenir, cevabını onların,
Bilir ki kendisine, sorulur bunlar yarın."
Buyurdu ki: "Îmânın, tam doğruysa Allah'a,
Sana, bundan kıymetli, bir nîmet olmaz daha.
Öyleyse kork ve titre îmânın gitmesinden,
Zîrâ bir kelimeyle, gidebilir o senden."
alıntı
Verâ ile takvâda, vardı çok üstünlüğü.
Meşhurdu insanlara, vâz ile nasîhati,
Çok insan o sâyede, buldular hidâyeti.
Buyurdu:"Ey insanlar, gafleti atın artık,
Dünyâ uyku gibidir, âhiret uyanıklık.
Uyuyup rüyâsında, ağlarsa biri şâyet,
Uyanınca sevinir, ferâhlanır o gâyet."
Öyleyse Allah için, ağlayın ki bu demde,
Rahata eresiniz o ebedî âlemde.
Buyurdu ki: "Bir sevgi, hakîkî ise şâyet,
Bir iyilik görmekle, hiç artmaz o muhabbet,
Ve yine bir kötülük, görse de sevdiğinden,
Ona olan sevgisi, azalmaz eskisinden."
Buyurdu: "Sen ne kadar, edersen Hakk'a tâat,
İnsanlar da o kadar, sana eder itâat.
Sen Allah'a ne kadar, eylersen günah, isyân,
Sana dahi o kadar, karşı gelir çok insan."
Ve yine buyurdu ki: "Doğru, hâlis âlimler,
Sana, ebeveyninden, daha şefkatlidirler.
Zîrâ onlar katarak, gündüze gecesini,
Cehennem ateşinden, kurtarır en son seni,
Ve lâkin ebeveynin, sana merhametinden,
Kurtarır ancak seni, dünyâ felâketinden."
Buyurdu ki: "Dünyâya, aldanma, iyi tanı,
O hep dolup boşalır, sanki bir yolcu hanı.
Bugün dünyâda isen, olmazsın belki yarın,
Hazırla azığını, gaflete gelme sakın!
Elini çabuk tut da, hazırlan bir an evvel,
Zîrâ yaşayanlara, âni gelir hep ecel.
Eğlenmeyi bırak da, ibâdet yapmaya bak,
Zevk ü safâ sürmeyi, gel âhirete bırak."
Buyurdu:"Bir âlimde, varsa dünyâ sevgisi,
Onun, hiçbir kimseye, olmaz bir fâidesi.
Zîrâ kendine bile, hayrı olmaz ki zâten,
Nerde kaldı gayriyi, kurtarsın felâketten."
Buyurdu:"Şâyet ölüm, konsa idi pazara,
Ehlullah, başka şeye, vermezlerdi hiç para.
Cehennem'e götüren, amelleri işleyip,
Sonra kalkıp Cennet'e, tâlip olmak ne garip.
Ahmak şu kimsedir ki, çok günah işlerde hep,
Sonra Hak teâlânın, affını eder talep.
Akıllı da şudur ki, dünyâyı terk etmeden,
Âhiret azığını, hazır eder gitmeden.
Bilir ki âhiretin, tarlasıdır bu dünyâ,
Eker tohumlarını çalışır ekseriyâ.
Kabire girmeden önce oraya hazırlanır,
Bilir ki her mümine, orada suâl vardır.
O, ölmeden öğrenir, cevabını onların,
Bilir ki kendisine, sorulur bunlar yarın."
Buyurdu ki: "Îmânın, tam doğruysa Allah'a,
Sana, bundan kıymetli, bir nîmet olmaz daha.
Öyleyse kork ve titre îmânın gitmesinden,
Zîrâ bir kelimeyle, gidebilir o senden."
alıntı