Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hakiki Sevgi Ancak Allah'a Beslenir (1 Kullanıcı)

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Hakiki Sevgi Ancak Allah'a Beslenir


Bunlar bilindikten sonra anlaşılır ki her canlının kendine göre bir iradesi, sevgisi ve eylemi / hareketi vardır.

Hareket eden her şeyin hareketinin aslı sevgi ve iradedir.

Varlıkların iflahı ancak hareketlerinin (iradelerinin) ve sevgilerinin sadece yaratıcılarına ve yoktan var edicilerine ait kılınmasıyla mümkündür.

Nitekim onların hayatta olmaları da sadece, O'nun (c.c.) yoktan var etmesiyle olmuştur.

O yüzden yüce Allah:

"Şayet onlarda (yer ve gökte) Allah dışında bir takım ilâhlar bulunsaydı onlar (yer ve gökler) bozulur, ifsad olurdu." (Enbiya, 21) buyurmuştur.

Yüce Allah:

"Yer ve gökler varlık aleminde olmaz yok olurlardı" dememiş, "Onlar yok olup giderlerdi" de dememiştir.

Çünkü yüce Allah onları bozuk halleri üzere hayatta tutmaya kadirdir. Ancak, onların iyi hâl üzere olmaları sadece, ilâhın sadece Allah olmasıyla mümkündür.

Kainatta iki ilâh bulunsaydı nizamı tamamen bozulurdu. Çünkü her bir ilâh diğerine galebe çalmaya, üstün gelmeye, tek ilâh olmaya çalışırdı. Bu, şu değil sadece üstün gelen ilâh sayılırdı. Hiçbiri diğerine üstün gelmezse her birinin acizliği ortaya çıkar, tam ilâhlığı olmazdı. Bu durumda da bunların üstünde, bunlar üzerinde hakim ve galip başka hakiki bir ilâh bulunması icap ederdi. Aksi taktirde her biri yarattığı mahlûkât üzerinde hâkimiyet kurar, diğer ilâha karşı üstünlük sağlamaya çalışırdı. Bu durumda ise yer, gök ve bunlardakiler mahvolur, altüst olurlardı.

Nitekim iki kralın hükmettiği bir ülkenin, harap olduğu iki kocanın sahip olduğu bir kadının, iki erkeği bulunan bir dişi hayvanın mahvolduğu ezildiği görülür.

Yeryüzündeki fesadın aslı da kralların ve halifelerin ihtilaf etmelerinden kaynaklanmaktadır. O yüzden İslâm düşmanları müslümanlara hiçbir zaman göz dikememiş, ancak müslümanların hükümdarlarının birden çok olduğu, bunların ihtilaf ettikleri, her birini bir ülkeye hükmetme diğerinden güçlü ve üstün olup ona galebe çalma çabasında olduğu vakitlerde onları yenme ümidine kapılmışlardır.

İşte o yüzden göklerin ve yerin iyi ve düzgün olması, yaratıkların her işlerinin son derece mükemmel ve düzenli oluşu Allah'dan başka ibadete layık bir ilâh bulunmadığının, ortağının bulunmadığının, tüm varlıkların tek sahibi olduğunun, övgü ve senayı ancak O'nun hak ettiğinin, yaratıp öldürdüğünün, her şeye kadir olduğunun ve arşından yeryüzünün dibine kadar olan bölgede kendisine kulluk edilen ilahların hepsinin asılsız olduğunun tek kulluk edilecek zatın kendisi olduğunun apaçık göstergelerindendir.

Yüce Allah şöyle buyurur:

"Allah çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber hiçbir ilah yoktur. Öyle olsaydı her ilah, kendi yarattığını (alıp) götürürdü, (her ilah kendi yarattığına sahip çıkar, kendi mülkünü ötekinin mülkünden ayırmaya kalkardı) ve onlardan biri diğerine üstün gelmeğe çalışırdı. Allah, onların koştukları vasıflardan uzaktır. O, görünmeyeni ve görüneni bilir; onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir." (Müminin, 91-92)

"Yoksa (o müşrikler), birtakım ilahlar edindiler de (ölüleri) onlar mı diriltecek? Eğer yerde, gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı, ikisi de (yer de, gök de) bozulup gitmişti. Arş'ın sahibi Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir. O, yaptığından sorulmaz, ama onlar sorulurlar." (Enbiya, 21-23)

"De ki: Eğer dedikleri gibi O'nunla beraber (başka) ilahlar olsaydı o zaman onlar Arşın sahibine gitmenin yolunu ararlardı." (İsra, 42)

Bu âyetin tefsirinde şöyle denmiştir:

Hükümdarların birbirlerine yaptıkları gibi kendi aralarında ve aynı zamanda Allah'a karşı üstün gelmeye, üzerinde hakim olmaya çalışırlardı. Şu ayette de bu manaya delalet edilir:

"Her biri diğerinden güçlü ve üzerinde hakim olmaya çalışırdı."

Hocamız İbn Teymiye şöyle demiştir:

En doğrusu anlamın şöyle olmasıdır:

"Şayet öyle olsaydı diğer ilâhlar da Yüce Allah'a itaat ve kulluk etmek suretiyle O'na yakınlaşmaya çalışırlardı. Hâl böyleyken siz nasıl olur da Allah'ı bırakıp onlara kulluk ediyorsunuz. Halbuki onlar müşriklerin dediği gibi ilâh olsalardı bile Yüce Allah'ın kulu olurlardı."

Hocamız devamla söyle demiştir:

Bu tefsiri destekleyen delillerden bazıları şunlardır:

1 - Yüce Allah başka bir âyette:

"O yalvardıkları varlıklar da Rabbe yaklaşmak için vesile ararlar; O'nun merhametini umarlar, azabından korkarlar" (İsra, 5) yani benden başka kulluk ettikleriniz, sizin kullarım olduğunuz gibi kullarımdırlar. Rahmetimi umar, azabımdan korkarlar. Hâl böyleyken niçin beni bırakıp onlara kulluk ediyorsunuz?

2 - Yüce Allah burada "alâ" (üzerinde, O'na karşı) edatını değil "ilâ" (ona doğru, ona) edatını kullanmıştır, "ilâ" edatı ise sadece yaklaşmada kullanılır. Nitekim yüce Allah mü'minlere hitaben:

"Allah'tan sakının ve O'na yaklaşma vesilelerine başvurun." (Mâide, 35) buyurmuştur:

"Alâ" ise şu ayetlerde olduğu gibi karşı tarafa hakim olma, ona kötü elini uzatma anlamı ifade edilirken kullanılır:

"Şayet (dik başlılık yapan hanımlarınız) size itaat ederlerse onlara karşı bir yol aramayın." (Nisa, 34)

3 - Müşrikler kendi ilâhlarının yüce Allah'a galip ve O'nun üzerinde olacaklarını söylememişlerdir.

Yüce Allah da:

"De ki: Şayet -onların söyledikleri gibi- O'nunla birlikte ilâhlar bulunsaydı..." buyurmuştur.

Onların söyledikleri ise ilâhlarının Allah'a yaklaşmaya çalıştıklarını, kendilerini de O'na yakınlaştırdıklarını söylüyordu. Bunun üzerine onlara şöyle dendi:

Durum sizin dediğiniz gibi olsaydı o ilâhlar Allah'ın kulları olurlardı. Öyle olunca da ne diye O'nu bırakıp kullarına kulluk ediyor, onlara tapıyorsunuz?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt