Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hak teâlâ ile yarışa kalkışmanın neticesi! (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Evimize yeni bir cihaz alınca, önce cihazı monte eden yetkili servis elemanlarından nasıl kullanacağımızı göstermesini isteriz. Bununla kalmaz, cihazın kullanma kılavuzunu dikkatlice okur. Buna uygun kullanmaya çalışırız. Burada peşin bir kabulümüz var. O da şu: Bu cihazı imal eden mühendisler, bunun verimli bir şekilde nasıl kullanılacağını bizden çok iyi bilirler. Bu cihazdan istenilen faydayı tam olarak elde edebilmek için bunu imal eden mühendislerin tavsiyelerine uymak zorundayız. Aksi takdirde bozulur devre dışı kalır.
Bunun gibi insan da, milyonlarca sistemden müteşekkil akıl almaz bir “cihaz”dır. Ayrıca insanın bir de ruhî yönü vardır. Çünkü insan, belli bir maksatla ruh ve bedenden yaratılmıştır. Yaratılış maksadına uygun kullanılması için onun ruh ve beden sağlığını korumak şarttır. Bu da ancak kullanma kılavuzuna uygun kullanmakla mümkündür. İnsanın yaratıcısı olan, Cenab-ı Hak, peygamberler vasıtası ile bunları bildirmiş. İnsan buna uymayıp, kendi kafasına göre kullanma kılavuzu yazmaya kalkışırsa işler karışır. Allahü teâlâ, insanın, bedenen ve ruhen sağlam kalabilmesi için, ölçüler bildirmiş, sınırlar koymuş. Bu sınırları aşan sıkıntıya düşer.

Telafisi mümkün
olmayan sosyal yara
Günümüz insanı bu gerçeği unutup, insan için yeni bir kılavuz veya kılavuzlar çıkartma gayretine girmiş bulunmaktadır. Çıkarttığı kılavuzlar, insanın yaratılışına gerçek kılavuza uymadığı için de toplumlar sıkıntıdan sıkıntıya, felaketten felakete sürükleniyor.
Bu konuda pek çok örneği ele alabiliriz. Ben aileyi ele almak istiyorum. Yaratıcımız, Cenab-ı Hak, sosyal hayatta ailenin yerini bildirmiş, ailenin huzuru için kurallar koymuş. Fuhuşu, zinayı, gayri meşru ilişkiyi yasaklamış... Bu kuralları yok farzedip yeni kurallardan medet beklemek seraptan su beklemek kadar abestir. Yeni kurallar, yeni düzenler topluma çok pahalıya mal olmuştur. Telafisi mümkün olmayan sosyal yaralar açmıştır. Şimdi size bununla ilgili bir örnek sunayım:
1950’li yıllarda, porno yayınların, müstehcenliğin çok yaygın olduğu İsveç’te, bilim adamları, sosyologlar toplanıp bir rapor hazırladılar. Raporda da, “Bu zararlı furyadan kurtulabilmek için, bunları serbest bırakalım; bu bir hevestir, yasağa karşı bir tepkidir. Piyasa belli bir doyuma ulaştıktan sonra, bunun zararlı bir şey olduğunu herkes anlar ve kendiliğinden ortadan kalkar bu tehlike” diye belirtmişler.
Bunun üzerine, İsveç Parlamentosu, gayri meşru ilişkiyi kısıtlayan bütün yasaları ortadan kaldırdı bir çırpıda. Peki bu serbestliğin neticesinde ne oldu? Aksine, piyasa doymak bilmedi. Bu furya her gün hızını daha da artırarak ilerledi. Normal ilişkilerin yanında her türlü sapık ilişkiler boy göstermeye başladı. Bununla da kalmadı; arkasından alkolizm ve uyuşturucu furyası başladı. Bu sapıklıklar tabiî bir hâl aldı.
Artık iş çığırından çıkmıştı İsveç’te. Birtakım ruh ve sinir hastalarının yaşadığı, intihar olaylarının en önde olduğu bir ülke oldu İsveç. Mutluluk için yaptıkları yanlış tedavi sonunda, İsveç; alkol ve uyuşturucu müptelâsı, ruhen tükenmiş bunak, melânkolik, şizofren insanlarla dolu mutsuzluk ülkesi oldu. Aile hayatı bitti. Aile şirket hâline dönüştü. Karı koca arasındaki sevgi ve muhabbetten eser kalmadı. İsveç, “Açık hava akıl ve ruh hastalıkları hastanesine” dönüştü. Yalnız İsveç mi? Hayır. Bu bulaşıcı ruh hastalığı, kısa zamanda, diğer Avrupa ülkelerine, Amerika’ya da yayıldı.

Çekilen sıkıntıların sebebi
Bugün bu ülkeler geri dönüşün yollarını aramaya başladı. Aileyi tekrar kazanabilmek için, meşru evliliği, aileyi destekleme faaliyetlerini başlattı. Bu maksatla, aile hayatını özendirici filmler hazırlanıyor, evlenen gençlere maddi destek sağlanıyor. Fakat istenilen neticeyi alamıyorlar. Çünkü iş çoktan çığırından çıkmıştı. Evlenme oranının düşmesi, boşanmaların büyük artış göstermesi ve doğan çocukların yüzde 30’unun evlilik dışı olması, Güney Avrupa ülkelerinde evlenmeden birlikte yaşamayı tercih eden çiftlerin oranı yüzde 70’e yükselmesi, bunun bir göstergesiydi.
Geçenlerde, ev bahçelerinde gömülü yeni doğmuş 15 çocuk cesedi bulundu. Çöp bidonlarında cenin eksik olmaz oldu. Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, çöplerden ve bahçelerden çıkan bebek cesetlerine çare arıyor. Avrupa’da, “Babyklappe” (bebek kutusu) uygulaması başlatıldı. Günün her saatinde kadınlara bebeklerini buralara bırakabilme imkânı verildi. Buldukları çare de bu! Baştan yanlış yola girilip, her şeyi serbest bırakmakla insanlara iyilik yaptıklarını zannedenlerin yapabilecekleri ancak bu olur. Trafik kazalarını önlemek için tedbir almayıp hatta kazaları artırıcı teşviklerde bulunup kazadan sonra, ölüleri defnetmenin, yaralıları tedavi etmenin yollarını aramaya benziyor yaptıkları.
Bütün bu sıkıntıların sebebini son devrin İslam büyüklerinden Abdülhakim-i Arvasî hazretleri bakınız nasıl izah ediyor: “Gördüğünüz her musibet her felaket, hakkı tanımamanın, zulüm ve haksızlık etmenin cezasıdır. Bu da, kuralları kendiniz koymaya kalkışmanın, Hak teâlâ ile yarışa kalkışmanın neticesidir...”

www.mehmetoruç.com

Sanma Ki Şeref Mal ve Nesebledir
İnsanın şerefi ilim ve edeplidir..
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Allah razı olsun
ders almak ümidiyle
selametle
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt