Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hafızamızı tanıyalım, güçlendirelim (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Hayatınızın tüm alanlarında kullanabileceğiniz güçlü bir hafızaya sahip olmaya hazır mısınız? Güçlü bir hafızayı gerçekten istiyor musunuz? Bunu gönülden, heyecanla, tüm kalbinizle istemelisiniz. Şu halde doğru yerdesiniz.

Beyin kapasitesi

a. Beynin çalışırken ihtiyaç duyduğu enerji: Beyin elektrikle çalışır. Elektriğin en temel iki kaynağı vardır: Oksijen ve glikoz. Şu halde bol oksijen alan kişinin beyni daha etkili çalışır, beyin etkili çalışmaya devam ederse etkinlik deresi sürekli artış gösterir. Glikoza gelince, bu doğru beslenme yolu ile sağlanır. Doğru beslenme çok besin almak demek değildir. Doğru beslenme sadece ihtiyaç kadar besini kurallarına göre almaktır.

b. Beyinde bilgi iletimini sağlayan nöro transmitterler: Bunlar küçük kimyasal maddelerdir. Bir nörondan aldıkları bilgiyi sinir ağları aracılığıyla diğer nörona iletirler. Eğer beyinde nöro transmitterler ölürse beyin hiç bir işlem yapamaz ve ölür. Nöro transmitterler hücre değildirler ve ölebilirler. Oların ölümüne ve azalmasına yol açan en önemli faktör sürekli strestir. Ayrıca aşırı cinsellik de ölümlerine yol açar. Alkol ve oksijensizlik hem bu kimyasal maddeleri, hem de beyin hücrelerini öldürebilir.

c. Nöronlar arasındaki bağlantılar: Beyindeki 1 milyar nöronun tamamı birbirine bağlı değildir. Beynimizdeki bağların çok az kısmı anne karnındaki yaratılış sürecinde oluşur. Neredeyse tüm bağlar dünya hayatında oluşmuştur. Bu bağların sayısı arttıkça zekamız, yani beynimizle yapabileceğimiz iş gelişir. Bu bağları bilinçli veya bilinçsiz olarak geliştiririz. Bu bağların gelişmesinin tek yolu bilgilerin birbirleriyle ilişkilendirilmesidir. Bu ilişkilendirme iki bilgiyi yan yana düşünmek suretiyle olur. İki bilgiyi doğal halinde yan yana izlerseniz beyninizde bu iki bilgi bağlanır. Doğal halde izlemeyip kendi hayalinizde ilişkilendirirseniz yine bu bilgiler bağlanır.

Sonuç olarak: Kim daha çok öğrenir ve daha çok düşünürse o daha zeki olur, daha kapasiteli bir beyne sahip olur.

Hafıza engelleyicilerini engelleyin

Beyne yeterli malzemenin sağlanmaması
Bildiğiniz gibi benzinsiz arabayı çalıştıramazsınız. Sınırlı malzemelerle bir inşaatı hızla bitiremezsiniz. Beynimiz her dakika 100 bin ile 10 milyon arasında kimyasal işlem yapmaktadır. Tüm bu işlemler için çok miktarda glikoz, oksijen ve bir kısım enzimleri kullanmaktadır. Vücudumuzun tükettiği oksijenin çok önemli bir bölümünü beynimizin kullandığını biliyor muydunuz?

Beynin çalışma akışının bloke edilmesi
Beynimiz vücudumuzu ölmekten koruyan özel bir mekanizmayla donatılmıştır. İnsan sürekli stres yaşadığında vücut gerilir. Vücudun gerginliğinin devam etmesi halinde beyin ve vücut kısa sürede mevcut glikozu yakar; enerjisini tüketir ve insan ölür. İşte beyin stresin devamlılığı durumunda gerilmenin ölüme yol açmasını engellemek için devreye girer. Salgılanan bir uyuşturucu hormonun etkisiyle düşünce akışını yavaşlatır, hatta durdurur. İnsan düşünemez hale geldiğinde vücudu da gerilerek ölmekten kurtulmuş olur: Ama bu arada kişinin beynine ve hafızasına olan olur. Stresin nedeni biziz.

Beyin kapasitesinin eksik kullanılması
Son yapılan araştırmalara dayanılarak beyin kapasitemizin binde bi rini kullandığımızı ileri sürülmektedir.
Beyin kapasitemizin kullanılan alanının arttırılması mümkündür. Bunun en kolay yolu Ornsteinin araştırmalarına dayanmaktadır. California Üniversitesinden Prof. Robert Ornsteinin araştırmaları beynimizin sağ ve sol lobunu birlikte kullandığımız taktirde kapasitemizi daha yüksek bir düzeyde (10-15 kat fazla) kullanabileceğimizi göstermektedir. Beynimizin sol lobunu kullanmaya alışkın olduğumuz doğru. Daha çok mantık ve matematiksel düşünme biçimimizi kullanıyoruz. Sanat, renk, ritim, müzik gibi olguları yöneten sağ beyin lobunu aktive etmemiz gerekiyor.

Beyin kapasitesinin zayıflatılması
a) TV seyretmek
TV seyrettiğimizde beynimiz uyarımdan yoksun kalmaktadır. Almanya Beyin Antrenman kurumu Başkanı Prof. Bernd Fischer beynin bir kaç saat uyarımdan yoksun kalmasının düşünme yeteneği

kaybına neden olduğunu ve bu kaybı geri almak için bir kaç hafta zihin çalışmasına gerek olduğunu tespit ettiklerini söylemiştir.

b) Kontrolsüz hayal kurmak
İdeallerine ulaşmak için çalışmayı göze almayanlar çoğu zaman rüya görür gibi hayal kurmayı (day-dream) kolay buluyorlar. Hayal kurma zihni boş bırakma ve boş çağrışımların eline teslim etme durumudur. Zihin boş iken konudan konuya sıçrarız. Kontrolsüz hayal kurup kurmadığınızı anlamak mı istiyorsunuz? Belli bir anda şunu sorun: Şu anda düşündüklerimin amacı ne? Kafamda dolaşan bu seslerle ve görüntülerle hangi sorulara cevap arıyorum veya bu düşündüklerimi hangi amacım için kullanacağım? Cevap bulamıyorsanız, sadece hatırladığınız için veya düşünmek istediğiniz için öylesine meşgul bir zihne sahip olduğunuzu anlıyorsanız tuzağa düştüğünüz kesindir. Bu yolla zihninizi hızla köreltmektesiniz. Einstein "hayalin bilimden önemli olduğunu" söyler. Ancak onun sözünü ettiği hayal bir soruya cevap, bir soruna çözüm arayan hayaldir.

c) Cinsel imgelere saplanmak
Cinsel objelere odaklanan, onlarla ilgili imajları zihninde tekrar eden "insanın zihnindeki mesaj akışı üst loblardan çekilerek cinselliğin yönetildiği alt kısımlarda -hipotalamus- gerçekleşmeye başlar. Beyin çalışmakta, ama beynin düşünce mekanizması durmaktadır. Bu tıbbi tespiti doğrulayan dini eksenli bir yaklaşımın mezhep imamlarından İmam-ı Şafii (r.a.) tarafından ortaya konduğu bilinmektedir. İmam-ı Şafii, "Harama bakmak unutkanlık verir" demiştir.

Sistemsiz düşünme alışkanlığı
Sistem bir bütünde birbiriyle ilişkili olan; birbirine bağlı çalışan parçalar arasındaki uyumu ifade eder. Örneğin insan vücudu bir sistemdir; kalp, böbrekler, mide, beyin gibi organlar bu sistemde ayrı görevler ifa ederler ama birbirlerinin çalışmaları sayesinde varlıklarını sürdürebilirler.

MİLLİ GAZETE
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt