Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde günah kavramı (4 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ZEKAT ALMADA VE VERMEDE AŞIRILIK EDENİN DURUMU

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Zekatı alırken ve verirken haksızlık yaparak aşırılık yapan, zekata engel olan gibidir.”
(Ebû Dâvûd, Zekat: 5; İbn Mâce, Zekat: 14)

Tirmîzî:
Bu konuda İbn Ömer, Ümmü Seleme ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
Enes hadisi bu şekliyle garibtir. Ahmed b. Hanbel Sa’d b. Sinan hakkında söz etmiştir.
Ahmed b. Hanbel Sa’d b. Sinan hakkında söz etmiştir.
Leys b. Sa’d böylece: “Yezîd b. Ebû Habib’den, Sa’d b. Sinan’dan ve Enes b. Mâlik’den” demektedir. Denilir ki: Bu hadisin senedi Amr b. Hâris, İbn Lehia, Yezîd b. Ebû Habib, Sinan’dan ve Enes, şeklindedir.
Muhammed’den işittim şöyle demiştir: Doğrusu Sinan b. Sa’d’tır. Peygamberimizin “Zekat almada ve vermede aşırılık eden zekata engel olan gibidir.” Sözünün manası aşırılık edenin günahı zekat vermeyene yazılan günah gibidir demektir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Zekat böülümü
Bölüm 19 Hadis no 646
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ZEKAT VERMENİN DEĞER VE KIYMETİ

Kâsım b. Muhammed (r.a.)’in, Ebû Hüreyre’den işittiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah sadakayı kabul eder, sağ eliyle alır ve onu sizin atınızın yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür, öyle ki bir lokma büyüklüğünde bir sadakanın sevâbı bile uhud dağı kadar oluverir. Allah’ın kitabında bunun ölçüsü şudur: “Bilmiyorlar mı ki, kulların tevbesini kabul eden Allah’tır. Sadakaları da alıp kabul eden O’dur. Ve iyi bilin ki, tevbeleri çok kabul eden ve kullarına acıyan da O’dur.” (9 Tevbe: 104) “Allah faizli kazançları bereketten mahrum eder, ama karşılıksız yardımlar olan, sadakaları kat kat artırarak bereketlendirir. Allah kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenleri ve günahkarların hiçbirini sevmez.” (2 Bakara: 276)
(Buhârî, Zekat: 6; Müslim, Zekat: 19)

Tirmîzî:
Bu hadis hasen sahihtir. Âişe’den benzeri bir hadis daha rivâyet edilmiştir. Pek çok ilim adamı bu hadis ve benzeri rivâyetler ve belirlemelerle Allah’ın her gece dünya semasına inişi hakkında ki meselede şöyle diyorlar: “Bu tür rivâyetler sabittir bunlara inanılmalı vehme kapılarak nasıl olabilir? Denmemelidir.”
Aynı şekilde Mâlik, Sûfyân b. Uyeyne, Abdullah b. Mübarek bu çeşit hadisler hakkında diyorlar ki: “Bu tür hadisleri “nasıl” sız olarak kabul edip inanın, Ehli Sünnet vel cemaat ilim adamlarının görüşü böyledir.
Cehmiyye mezhebi bu tür rivâyetleri reddederek bu “benzetme” olur demektedir.
Allah, Kitabı’nın pek çok yerinde Yed (El), Sem’ (Kulak) ve Basar (Göz) tabirlerini zikrediyor. Cehmiyye ise bu ayetleri ilim adamlarının tefsirine aykırı yorumlayarak diyorlar ki: “Allah, Adem’i eliyle yaratmamıştır. Burada “el” kelimesi güç ve kuvvet anlamındadır.”
İshâk b. İbrahim şöyle diyor: “Teşbih” (benzetme) şöyle söylenirse olur: El gibi el, ele benzeyen el; Kulak gibi kulak, kulağa benzeyen kulak.
Allah’ın buyurduğu gibi “Yed (El)” “Sem (Kulak)” “Basar (Göz)” denir de nitelik ve özelliği araştırılmaz ise ve kulak gibi kulağa benzer denilmezse bu teşbih olmaz ve Allah’ın kitabındaki şu ayete benzemiş olur: “…Ama hiçbir yönde ve şekilde hiçbir şey Allah’ın benzeri olamaz…” (42 Şûrâ 11)

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Zekat böülümü
Bölüm 28 Hadis no 662
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
RAMAZAN AYININ DEĞER VE KIYMETİ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle haykırır: “Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç Allah’ın ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.”
(Müslim, Sıyam: 1; İbn Mâce, Sıyam: 2)
Tirmîzî:
Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Mes’ûd ve Selman dan da hadis rivâyet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 1 Hadis no 682
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
RAMAZAN AYININ DEĞER VE KIYMETİ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim gerçekten inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir. Her kim de inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Terâvîh: 1; Müslim, Sıyam: 40)
Tirmîzî:
Ebû Bekir, Ayyaş’ın, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis garibtir. bu hadisin Ebû Bekir b. Ayyaş’ın Ameş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’nin rivâyeti olduğunu sadece Ebû Bekr’in kendi rivâyetinden bilmekteyiz.
Muhammed b. İsmail’e bu hadisi sordum şöyle dedi: Hasen b. Rabi, Ebû’l Ahvas yoluyla A’meş’den naklederek Mûcâhid’in şöyle dediğini bize haber verdi: “Ramazan ayının ilk gecesi olunca…” diyerek hadisi aktarmıştır.
Muhammed diyor ki: Bu hadis bence Ebû Bekir b. Ayyaş’ın rivâyetinden daha sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 1 Hadis no 683
 

ya mucib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
1,037
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun kardeşimm
.....emegine saglıkk...selam ve dua iile
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ya mucib,
Sizden de Allah CC razı olsun
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NAFİLE ORUÇ TUTAN ORUCUNU BOZARSA NE OLUR?

Ümmü Hâni (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ondan içti ve bana da verdi bende içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. O da: “Hayır” deyince, “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular.
(Ebû Dâvûd, Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26)
Tirmîzî:
Bu konuda Ebû Saîd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 34 Hadis no 731
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ŞABAN AYININ ON BEŞİNCİ GECESİNİN DEĞER VE KIYMETİ

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’i yanımda olmadığını görerek çıktım ve ararken Bakî’ mezarlığında buldum. Allah ve Rasûlünün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun? Buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semesına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular. (Nesâî, Cenaiz: 103)
Bu konuda Ebû Bekir es Sıddık’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
Âişe (r.anha)’nın hadisini bu şekliyle sadece Haccac’ın rivâyetinden biliyoruz. Muhammed’den işittim bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. ebî Kesir’in, Urve’den işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertae, Yahya b. ebî Kesir’den hadis işitmemiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 39 Hadis no 739
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
KURBAN BAYRAMINDAN BİR GÜN ÖNCE ORUÇ TUTMAK

Ebû Katâde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına keffâret olacağını ümid ederim.”
(Müslim, Sıyam: 18; İbn Mâce, Sıyam: 40)

Tirmîzî:
Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
Ebû Katâde hadisi hasendir. İlim adamları Hac için arafatta olanlar hariç Kurban bayramı arefesinde oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 46 Hadis no 749
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
MUHARREM AYININ ONUNCU GÜNÜ OLAN “AŞÛR” DE ORUÇ TUTMAK

Ebû Katâde’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Aşûrâ günü orucunun bir önceki yılın günahlarına keffâret olmasını ümit ediyorum.”
(Ebû Dâvûd, Sıyam: 64; Müslim, Sıyam: 20)
Bu konuda Ali, Muhammed b. Sayfiy, Selemetübnül Ekvâ’, Hind b. Esma, İbn Abbâs, Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ, Abdurrahman b. Seleme el Huzaî’nin amcasından, Abdullah b. Zübeyr’den hadis rivâyet edilmiş olup Peygamber (s.a.v.)’in aşûrâ orucunun tutulmasını teşvik ettiğini söylemişlerdir.

Tirmîzî:
Peygamber (s.a.v.)’in “Aşûrâ günü orucu bir senenin keffaretidir” dediğini sadece Ebû Katâde rivâyetiyle biliyoruz Ahmed ve İshâk’ta, Ebû Katâde rivâyetiyle amel ederler.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 48 Hadis no 752
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
RAMAZAN GECELERİNİ İBADETLE DEĞERLENDİRMEYE TEŞVİK

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.) kesinlikle emretmeksizin Müslümanların Ramazan gecelerini ibadetle geçirmelerini teşvik ederek şöyle buyururdu: “Her kim inanarak ve karşılığını da Allah’tan bekleyerek Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirirse o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” Ramazan geceleri bu şekilde değerlendirilirken Rasûlullah (s.a.v.) vefat etti Ebû Bekir (r.a.)’ın halifeliği döneminde ve Ömer (r.a.)’ın halifeliğinin başlarına kadar bu şekilde devam etti.
(Müslim, Salatül Müsafirin: 25; Ebû Dâvûd, Ramazan: 1)
Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis aynı şekilde Zührî, Urve ve Âişe’den de rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Oruç bölümü
Bölüm 83 Hadis no 808
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HAC VE UMRENİN SEVÂBI

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hac ve Umreyi beraber yapınız çünkü Hac ve Umre günahları ve fakirliği giderir. Tıpkı demir, altın ve gümüşün kir ve pasını körüğün giderdiği gibi kabul edilmiş haccın sevâbı ise ancak Cennettir.”
(Nesâî, Menasik: 6)
Tirmîzî:
Bu konuda Ömer, Âmir b. Rabia, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Hubşî, Ümmü Seleme ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
İbn Mes’ûd hadisi hasen sahih garibtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 2 Hadis no 810
 
H

hado77

Nafile orucun(ibadetin )bozulması

Nafile orucun(ibadetin )bozulması

selamün aleyküm verahmetullahi ve berakatühü
yukarıdaki nafile oruç ile ilgili olan bölümde efendimiz(SAS) nafile bozulduğunda önemli değil demesi gibi bir şey olacağını zannetmiyorum çünkü;
genel olarak nafile ibadetler namaz, sadaka oruç vvs olanlar farzın dışında olup ALLAH(cc) yakınlaşma vesilesidir. farz borcu olmayanlar ile farzları eda edenlerin devam etmeleri dikkat edilimeli ki neredeyse emir edilecek ibadetlerdendir. en önemli delil efendimiz (sas) evlenemeyecek durumda olan gençlere nafile orucu emretmesi . tavsiye diyen de çıkacaktır ancak bunların hepsi esasında birer emirdir. namaz gibi ALLAH(cc) emrini en iyi ifa eden nafileibadetlerde bu yöndedir. kul böylece hakka olan kulluk borcunu değil hak(CC) olan bağlilığını ifade eder.
ikinci olarak ilmihal bilgisi gereği başlamış bir nafile ibadeti terk mekruhtur. buna efendimizin(SAS) ne şekilde cevaz verdiği kaynakla birlikte açıklanmalıydı. özellikle gençlere verilen oruç tavsiyesi de düşünüldüğünde istenildiği zaman terketmek kabule şayan belki ama başlanıpta ibadetin ÖZÜRSÜZ yarıda kesilmesi ibadet yapılanın(CC) tasvip edeceği bir durum değildir.
ayrıca nafile orucun özürsüz bozulması o nafile ibadeti keffaret bakımından vacip bir ibadete çevirir. nafile bir ibadetin vacip olması ise esasında ibadetlerin yapan bakımından bağlayıcılığını göstermesi Rab(CC) huzurunda uyanık bulunmayı ibadette gafletin ister farz ister nafile (kanaatimce günümüzde nafile ibadetler de esasen en azından vacip eviyesine kadar çıkmış bulunmaktadır) belli kurallara göre başlanır ve hitama erdirilir. ALLAH(cc) senden benden ve alem-i islamdan razı olsun. paylaşım için teşekkürler.
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
hado77
Vealeykümselam rahmetullahi ve berekatuhu değerli kardeşim yapmış olduğunuz katkı için teşekkür ederim.
Günümüzde nafile diye adlandırılan şey TATAVVU olarak geçmekte yani sizinde izah ettiğiniz gibi ibadet kastı ile icden gelerek Oruç,Namaz,sadaka,nisap dışı zekat vermek gibi fiillerde bulunmaktır. Nafile kelimesi ise günümüzde yapsanda yapmasanda birşey ifade etmez manasında kullanılmaktadır. Konuya açıklık getirmesi açısından Ebudavud daki hadisleri aşağıya yazdım inşaallah okuyuculara faydalı olur. Allah CC hepimizden razı olsun


2456
Ümmü Hânî (r.anha)'dan; nakledildiğine göre;
Mekke fethi günündeydi. Fâtıma gelip Rasûlullah (s.a,)'ın sol tarafına oturdu. Ümmü Hânî de sağında oturmakta idi. Bir câriye, içerisinde içecek olan bir kap getirip Peygamber (s.a.)'e takdîm etti. Rasûlulullah (s.a.) ondan içti. Sonra kabı Ümmü Hânîye verdi. Ümmü Hânî de içip şöyle dedi: Ya Rasûilallah, ben oruçlu idim, orucumu bozdum. Rasûlullah (s.a.).
"Sen, bir borcunu mu kaza ediyordun?" buyurdu. Ümmü Hânî,
Hayır, dedi. Rasûlullah (s.a.):
"Eğer nafile ise zararı yok" buyurdu.

Açıklama

Tirmizî,
hadisin senedinde kusur olduğunu söyler.
Ümmü Hân'in, Hz. Peygamber'in kendisine uzattığı şeyi oruçlu olduğu halde içip bunu sonradan haber vermesi, Efendimizin artığını reddetmemek içindir. Fakat içtikten sonra yaptığının günah bir şey olduğunu zannetmiş ve durumu Peygamber (s.a.)'e arz etmiştir.
Nitekim Tirmizî'nin rivayetinde Ümmü Hânî meseleyi şu şekilde aktarmaktadır. "Sonra Peygamber (s.a.) kabı bana uzattı, ondan içtim ve; "ben günah işledim, benim için istiğfar et", dedim..."
Hadis-i şerîf nafile oruca başlayan kişinin isterse orucunu bozabileceğine ve kendisine kaza gerekmediğine delâlet etmektedir.
Çünkü Rasûlullah (s.a.) Ümmü Hânî'ye orucunu kaza etmesini emretmemiştir.
Hz. Ömer, Ali, tbn Mesud, tbn Ömer, îbn Abbas Câbir, Huzeyfe, Ebu'd-Derdâ gibi meşhur sahâbîler ve İmam Şafiî ile Ahmed b. Hanbel'in görüşleri de bu istikâmettedir.
Bu görüşe ışık tutan başka hadisler de vardır. O hadislerde Peygamber (s.a.)'in nafile oruçlu iken orucunu bozduğu ifâde edilmektedir.
Ancak bu görüş sahiplerine göre, özürsüz yere orucun bozulması mekruhtur.
İma m-ı Azam ve İmam Mâlik'e göre,
nafile oruca başlayan bir kimsenin orucu tamamlaması gerekir. Özürsüz yere orucunu açması caiz değildir.
Bunlar "Amellerinizi bozmayınız" mânâsındaki âyete dayanırlar. Bu görüş sahiplerine göre, bir kimse özrü olmadığı halde başladığı nafile orucu bozarsa, günahkâr olur ve kendisine kaza icab eder.
Bir özürden dolayı bozarsa, günahkâr olmasa da Ebu Hanifeye göre kaza icâb eder.
Mâlikilere göre kaza da gerekmez.
Hanefilerin bu konudaki delilleri Ebû Dâvud, Tirmizî ve Malik'in Hz. Aişe (r.anha)'den rivayet ettikleri şu haberdir:
"Hâfsa ile ben oruçlu idik. Bize bir yemek getirildi ve ondan yedik. Sonra Peygamber (s.a.) geldi ve, "orucumuzu bozduk," dedik. Bunun üzerine Peygamber (s.a.); "onun yerine başka bir gün kaza ediniz" buyurdu."
Hanefî âlimlerinden Münlekâ sahibi, Kemal b. Hümâm ve Tacü'ş-Şeri'a başlanılan nafile orucu özürsüz yere de olsa bozmanın caiz olduğu görüşünü benimsemişlerdir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Oruç bölümü
Bölüm 72 Hadis no 2456

73. Nafile Orucu Bozana Kaza İcabettiğini Söyleyenler

2457
Aişe(r.anha)'den; demiştir ki:
"Biz oruçlu iken Hafsa ile bana bir hediye getirildi. Biz de orucumuzu bozduk, sonra Peygamber (s.a.) odaya girdi. Kendisine:
Ya Rasûlallah! Bize bir hediye getirildi, onu canımız çekti ve orucumuzu bozduk, dedik. Rasûluliah (s.a.):
"Size günah yok (ancak) onun yerine başka bir gün oruç tutunuz," buyurdu.

Açıklama

Ahmed b. Hanbel'in bir rivayetinden anlaşıldığına göre Hz.Aişe ve Hz. Hafsa'ya hediye edilen şey bir koyundu. Oruçlarını bozduktan sonra durumu Peygamber (s.a.)'e arz eden imam Mâlik'in Muvatta'daki rivayetine göre Hz. Hafsa'dır. İmam-ı Azam ve İmam Mâlik bu hadise dayanarak başladığı nafile orucu bozan kişiye kazanın vâcib olduğunu söylemişlerdir. Gerçi bu hadis zayıftır. Çünkü râvi-ler arasında tenkide uğrayan Zümeyl vardır. Fakat bu hadis İbn Hıbbân, İbn Ebî Şeybe ve Taberânî tarafından başka senedlerle de rivayet edilmiştir.
bu görüşte olanlar ayrıca önceki hadisin açıklamasında da işaret edilidği gibi "Amellerinizi bozmayınız", ve "orucu geceye kadar tamamlayınız' manalarındaki âyetleri de görüşlerine delil almışlardır. Çünkü bu son âyette, orucun geceye kadar tamamlanması emredilirken farz veya nafile olduğuna dair bir ayırım yapılmamıştır.
Şu mânâya gelen hadis de bu gurubun delilleri arasındadır: "Biriniz, bir yemeğe çağrıldığı zaman gitsin. Eğer oruçlu değilse yesin, oruçlu ise, yemesin, bereketlenmesi için dua etsin".
Eğer orucu bozmak caiz olsaydı, davete gidenin orucunu bozması daha evlâ olurdu.
Nafile orucu bozmanın kazayı gerektirmediği görüşünde olan Şafiî ve Hanbeliler bu delillere kendi görüşleri istikâmetinde cevaplar vermektedirler. Ancak bunlar sözü lüzumundan fazla uzatacağı için buraya almaya gerek görmedik.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Oruç bölümü
Bölüm 73 Hadis no 2457
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HAC VE UMRENİN SEVÂBI

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu: “Her kim hacceder ve bu yaptığı hac süresince her türlü kötü sözden ve Allah’ın çizdiği dosdoğru yolundan dışarı çıkmak gibi bir suç işlemezse geçmiş günahları affedilir.
(Buhârî, Hac: 4; Müslim, Hac: 79)
Tirmîzî:
Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.
Ebû Hazim, Küfeli olup kendisine “Eşcai” de denilir. İsmi Selman olup Eşca kabilesine mensup olan Azze isimli birinin azâd edilmiş kölesidir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 2 Hadis no 811
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
TAVAF ETMENİN DEĞERİ VE KIYMETİ

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim Ka’be’yi elli sefer tavaf ederse annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenir.”
(Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî:
Bu konuda Enes ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
İbn Abbâs hadisi garibtir. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum şöyle dedi: Gerçekten bu hadis İbn Abbâs’ın kendi sözü olarak rivâyet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 41 Hadis no 866
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HACCA MÜZDELİFE GECESİ YETİŞEN HAC YAPMIŞ SAYILIR MI?

Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) Arafat’ta iken Necidlilerden bazı kimseler O’na gelip hac hakkında sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’de bir kimseyi görevlendirip şöyle ilan ettirdi: “Hac Arafat’tır her kim Müzdelife’de bulunması gereken gece gün aydınlanmadan önce gelip orada bulunursa hacca yetişmiş olur. Minâ’da kalma süresi üç gündür acele edip memleketine dönüş için iki gün kalan günahkar sayılmaz üç günden fazla kalan da yine günahkar olmaz. Muhammed b. Beşşâr dedi ki: Yahya’nın rivâyetinde şu ilave vardır. “Bir adamı bu iş için görevlendirdi de o da bunu duyurdu.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik 203)

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 57 Hadis no 889
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
UMRE YAPMANIN DEĞERİ VE FAZİLETİ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Umre ikinci bir umreye kadar yapılan günahlara keffarettir. Kabul edilmiş haccın karşılığı ise ancak Cennettir.”
(Buhârî, Umre: 1; Müslim, Hac: 79)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.


SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 90 Hadis no 933
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HACER-ÜL ESVED’LE RÜKN-Ü YEMANÎ’Yİ SELAMLAMANIN DEĞERİ VE KIYMETİ

Ubeyd b. Umeyr (r.a.)’ın babasından rivâyete göre: İbn Ömer; Ka’be’nin, Hacer-ül Esved ve Rükn-ü Yemanî denilen köşelerine gelince oralara el sürebilmek için aşırı bir gayret ederdi. Bunun üzerine Ey Ebû Abdurrahman dedim; Peygamber (s.a.v.)’in ashabından iki rükne karşı el sürebilmek için aşırı gayret ediyorsun nedendir acaba?
İbn Ömer dediki: Öyle yapıyorsam şunu iyi bil ki; Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim; “Onlara el sürmek günahlara keffarettir” buyurdu. Yine ondan işittim: “Kim, Ka’be’yi yedi defa tavaf edip bunu güzelce yaparsa bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.” Yine ondan işittim: “Her kim Ka’be’yi tavaf esnasında attığı her bir adım sebebiyle Allah, bir günahını siler ve bir sevap yazar” buyurdu.
(Nesâî, Menasik: 149)
Tirmîzî:
Hammad b. Zeyd, Atâ b. Sâib’den, İbn Ubeyd b. Umeyr’den, İbn Ömer’den benzeri şekilde de rivâyet etmiştir. Fakat bu rivâyetinde “babasından” dememiştir.
Tirmîzî:
Bu hadis hasendir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Hac bölümü
Bölüm 111 Hadis no 959
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HASTALIKLARIMIZ BİZE SEVAP KAZANDIRIR MI?

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mü’min bir kişiye bir diken batsa veya başına daha büyük bir musibet gelse Allah o yüzden o kulun bir hatasını siler ve derecesini de yükseltir.”
(Müslim, bir Sıla: 14; Buhârî, Merda: 1)

Tirmîzî:
Bu konuda Sa’d b. ebî Vakkâs, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme, Ebû Saîd, Enes, Abdullah b. Amr, Esed b. Kürz, Câbir b. Abdillah, Abdurrahman b. Ezher ve Ebû Musa’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
Âişe hadisi hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Cenaze bölümü
Bölüm 1 Hadis no 965
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt