―Başbakan'ın BM'deki konuşmasını nasıl karşılamamız gerekiyor?
―Bu bir milâd sayılabilir. 'Bir dakika' çıkışı, Mavi Marmara özrü, şehidlerin ailelerine tazminat, Gazze ablukasının kırılması derken iş buralara geldi... Anlaşılıyor ki, Türk hükümeti duruma fevkalâde hâkim. Birleşmiş Milletler toplantısında başta İsrail olmak üzere birçok ülkenin suratına böylesine şiddetli tokatlar atabilen bir Türkiye sözkonusu. Rumların Akdeniz'de petrol aramasına sert tepkiler, Somali'yi aç bîilaç bırakan eski sömürgeye fırçalar, İsrail'i tarihlerinde hiç olmadık şekilde azarlamalar vs...
Başbakan BM kürsüsüne öylesine hâkimdi ki, sanki düne kadar BM'nin her kararına çarnâçar boyun eğen biz değilmişiz gibi... Başta da söyledim, hâdiseler o kadar hızlı gelişiyor ki, 2012'nin sonunda dünya hiç kimsenin tahmin edemediği, tanıyamadığı bir hâl alırsa şaşırmam.
―Bir bakıma, bu güne kadar olanlar, olacakların işareti diyebiliriz!
―Evet ama, olanları hangi zâviyeden nasıl detaylandırdığınız önemli. Hâlâ; yok canım bu Batı batmaz. Toparlanırlar. Bize yedirecek hâlleri yok ya, diyenlere şâhid oluyoruz... Aslında Batı'nın batıp batmamasından bahsetmek bile abes. Görünen köy hesabı, Titanik’in buz dağlarına çarpıp su almaya başladığı andan îtibaren işinin bittiği anlaşılmıştı. İçinde hâlâ tepinenler, hayatın tadını çıkarmaya çalışanlar varmış, ne farkeder?
―Başbakan'ın çıkışlarından da bu mânâyı mı anlamalıyız? Yâni, derinlemesine hâdisenin kritiğini yapıp yollarına öyle devam ediyorlar diyebilir miyiz?
―Evet, diyebiliriz. BM'de öyle keyfine fırça atamazsın. Yedirmezler. Ama görüyoruz ki, Başbakan mağrur ifadelerle karşısındakileri fareye çevirdi. Bunlar olacak şeyler değil. Zannettiğimizden çok şey değişmiş. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Almanya ziyaretine bakın, Roj Tv gün boyu yayın yapıp PKK'lıları konuşma salonunun önünde protestoya çağırıyor. Gelenlerin sayısı 30'u 40'ı geçmeyince bomba ihbarı yapıyorlar. Alman makamları; ahmaklıklarından mıdır, hâinliklerinden midir bilinmez, Cumhurbaşkanı'na toplantıyı erteleyin teklifi getiriyorlar. Gül, hayır diyor ve toplantıda Almanlara verip veriştiriyor. Türkiye'ye döndüğünde unutamayacakları şeyler söyledim diyor... Yani, bu kadar açıktan. Hem fırçalıyor, hem de bunu kendi ülkesinde bir daha tekrarlıyor... Anlıyoruz ki, bir yerler fena hâlde göçmüş.