''İki göz vardır,onlara ateş değmez:Allah (c.c.) için ağlayan gözle Allah (c.c.) yolunda yolunda uyanık sabahlayan göz." (Tirmizi,Fedailu'l-Cihad 7)
الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe ****ürür. İyilik de cennete ****ürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye ****ürür. Kötülük de cehenneme ****ürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 1
“Ümmetimden öyleleri var ki, musallaya elbise bulamadığı için gelemeyenler vardır. Hayaları sebebiyle halktan da isteyemezler. İşte bunlardan biri de Üveys el-Karanidir.”
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.
1560. Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kul, herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet gökyüzüne çıkar. Semânın kapıları ona kapanır. Sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır. Sonra sağa sola bakınır, girecek yer bulamaz da lânet edilen kişiye döner. Eğer gerçekten lânete lâyık ise onda kalır, değilse lânet edene döner."
Abdullah bin Mes'ud'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Vallahi sizden hiç kimse yoktur ki, birinizin gördüğü dolunayla başbaşa kaldığı gibi Rabbiyle başbaşa kalmasın. Sonra Allah ona şöyle buyurur:
Ey Ademoğlu, benim hakkımda seni ne aldattı?
Ey Ademoğlu benim için ne amel işledin?
Ey Ademoğlu, Benden ne kadar hayâ ettin?
Ey Ademoğlu, peygamberlere ne cevap verdin?
Ey Âdemoğlu, sana helâl olmayana bakarken Ben gözlerinin üzerinde gözcü değil miydim?
Sana helâl olmayan şeyleri dinlerken Ben kulaklarının üzerinde kontrolcü değil miydim?
Ey Âdemoğlu, sana helâl olmayan şeyleri söylerken Ben dilinin üzerinde murakıp değil miydim?
Sen ellerinle helâl olmayan şeyleri tutarken, Ben onların üzerinde gözcü değil miydim?
Ayaklarınla sana helâl olmayan şeylere giderken Ben ayaklarının üzerinde gözetleyici değil miydim?
Sana helâl olmayan şeylerle kalben ilgilenip dururken Ben, kalbinin üzerinde murakıp değil miydim?
Yoksa sana olan yakınlığımı ve sana gücümün yettiğini inkâr mı ettin
الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe ****ürür. İyilik de cennete ****ürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye ****ürür. Kötülük de cehenneme ****ürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 1
“Ümmetimden öyleleri var ki, musallaya elbise bulamadığı için gelemeyenler vardır. Hayaları sebebiyle halktan da isteyemezler. İşte bunlardan biri de Üveys el-Karanidir.”
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.
1560. Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kul, herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet gökyüzüne çıkar. Semânın kapıları ona kapanır. Sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır. Sonra sağa sola bakınır, girecek yer bulamaz da lânet edilen kişiye döner. Eğer gerçekten lânete lâyık ise onda kalır, değilse lânet edene döner."
Abdullah bin Mes'ud'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Vallahi sizden hiç kimse yoktur ki, birinizin gördüğü dolunayla başbaşa kaldığı gibi Rabbiyle başbaşa kalmasın. Sonra Allah ona şöyle buyurur:
Ey Ademoğlu, benim hakkımda seni ne aldattı?
Ey Ademoğlu benim için ne amel işledin?
Ey Ademoğlu, Benden ne kadar hayâ ettin?
Ey Ademoğlu, peygamberlere ne cevap verdin?
Ey Âdemoğlu, sana helâl olmayana bakarken Ben gözlerinin üzerinde gözcü değil miydim?
Sana helâl olmayan şeyleri dinlerken Ben kulaklarının üzerinde kontrolcü değil miydim?
Ey Âdemoğlu, sana helâl olmayan şeyleri söylerken Ben dilinin üzerinde murakıp değil miydim?
Sen ellerinle helâl olmayan şeyleri tutarken, Ben onların üzerinde gözcü değil miydim?
Ayaklarınla sana helâl olmayan şeylere giderken Ben ayaklarının üzerinde gözetleyici değil miydim?
Sana helâl olmayan şeylerle kalben ilgilenip dururken Ben, kalbinin üzerinde murakıp değil miydim?
Yoksa sana olan yakınlığımı ve sana gücümün yettiğini inkâr mı ettin