bezmi safa
Kayıtlı Kullanıcı
Hadis veya fıkıh ile risâle-i Nur birbirine mugayir, muhalif veya zıt bilgiler içermiyor. Risâle-i Nur’un bizim için önemi şudur: Elimize hadisi ve fıkhı doğru yorumlayan imanî ölçüler veriyor. Bu ölçüler önemlidir; çünkü bu ölçüler olmadığında, mesela, dünyanın öküz üstünde olduğu rivâyetini ya klasik İlahiyatçılar gibi inkâr edeceğiz, ya da avam gibi dünyayı öküzün boynuzuna bindireceğiz. Oysa bu hadisi risâle-i Nur izah ediyor. Risâle-i Nur’un izahıyla bu hadisin hadis olduğunu anlıyoruz ve içindeki hikmeti kavrıyoruz. Aksi takdirde ortalıkta gezip hadis bildiğini iddia eden iddiacılarla birlikte biz de doğru bir hadis yorumuna ulaşamayacağız.
2- Müteşabih denilen, mânâsı ilk bakışta anlaşılmayan, yani mânâsı çok net olmayan, mânİsını ancak âlimlerin anlayıp açıklayabildiği âyetler ve hadisler vardır. Şu âyet bunu bildiriyor: “Sana Kur’ân’ı indiren O’dur. O Kur’ân’ın âyetlerinden bir kısmı, hüküm ve mânâsı açıkça ve kolayca anlaşılan muhkem âyetlerdir ki, kitabın aslı ve anası bunlardır. Bütün hükümler bu âyetlere göre verilir. Diğer bir kısım âyetler ise, değişik şekillerde anlaşılması mümkün olan Müteşabih âyetlerdir ki, bunların asıl mânâsını herkes kolayca anlayamaz. İşte kalplerinde sapıklığa meyil bulunan kimseler muhkem âyetleri bırakır da, fitne aramak ve yalan yanlış yorumlayıp halkı şüpheye düşürmek için Müteşabih âyetlere yönelirler. Hâlbuki o âyetlerin tefsirini Allah’tan ve ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlardan başkası bilemez. İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar, ‘Biz buna inandık. Muhkem âyetler de, Müteşabih âyetler de hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir.’ Derler. Bunları ancak akıl sahibi olanlar düşünüp anlarlar.”1
Mânâsı herkese açık olmayan müteşabih âyet ve hadisleri yorumlarken yanlışa düşmemek için risâle-i Nur bilgisine ekmek ve su gibi ihtiyacımız vardır. Çünkü risâle-i Nur’un sahibi ilimde rasih olan, hikmette derinliği bulunan ve istikamet içinde giden bir âlimdir, bir allamedir. Ve doğru biçimde âyet ve hadisleri yorumlamıştır. Bundan kendimizi sakınırsak, kendimize iyilik etmiş olmayız. âyet ve hadisleri doğru yorumlamakta zafiyetler yaşarız.
3- Bundan dolayıdır ki, önce risâle-i Nur’un rahlesine bir diz çökelim. Daha sonra hadisi de, fıkhı da okuyalım.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Suresi: 7
2- Müteşabih denilen, mânâsı ilk bakışta anlaşılmayan, yani mânâsı çok net olmayan, mânİsını ancak âlimlerin anlayıp açıklayabildiği âyetler ve hadisler vardır. Şu âyet bunu bildiriyor: “Sana Kur’ân’ı indiren O’dur. O Kur’ân’ın âyetlerinden bir kısmı, hüküm ve mânâsı açıkça ve kolayca anlaşılan muhkem âyetlerdir ki, kitabın aslı ve anası bunlardır. Bütün hükümler bu âyetlere göre verilir. Diğer bir kısım âyetler ise, değişik şekillerde anlaşılması mümkün olan Müteşabih âyetlerdir ki, bunların asıl mânâsını herkes kolayca anlayamaz. İşte kalplerinde sapıklığa meyil bulunan kimseler muhkem âyetleri bırakır da, fitne aramak ve yalan yanlış yorumlayıp halkı şüpheye düşürmek için Müteşabih âyetlere yönelirler. Hâlbuki o âyetlerin tefsirini Allah’tan ve ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlardan başkası bilemez. İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar, ‘Biz buna inandık. Muhkem âyetler de, Müteşabih âyetler de hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir.’ Derler. Bunları ancak akıl sahibi olanlar düşünüp anlarlar.”1
Mânâsı herkese açık olmayan müteşabih âyet ve hadisleri yorumlarken yanlışa düşmemek için risâle-i Nur bilgisine ekmek ve su gibi ihtiyacımız vardır. Çünkü risâle-i Nur’un sahibi ilimde rasih olan, hikmette derinliği bulunan ve istikamet içinde giden bir âlimdir, bir allamedir. Ve doğru biçimde âyet ve hadisleri yorumlamıştır. Bundan kendimizi sakınırsak, kendimize iyilik etmiş olmayız. âyet ve hadisleri doğru yorumlamakta zafiyetler yaşarız.
3- Bundan dolayıdır ki, önce risâle-i Nur’un rahlesine bir diz çökelim. Daha sonra hadisi de, fıkhı da okuyalım.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Suresi: 7