Rasulullah (A.S.) Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurdu: ”Kıyamet gününde bir adamı Allah’ın huzuruna getirirler. Kazancı haram, masrafı da haramdır. ‘Bunu cehenneme ****ürün’ denir. Başka bir adamı getirirler. Helal kazanmış, haram sarfetmiştir. Onu da cehenneme gönderirler. Bir diğeri de haramdan kazanmış, helale sarfetmiştir. Onu da cehenneme gönderirler.
Sonra başka birini getirirler. Helalden kazanmış, helale sarfetmiştir. Ona, bu serveti kazanırken farzlardan bir ibadeti geçirip geçirmediğini sorarlar. Hiçbir farzı bırakmadığını açıklar. Bu servete birinin hakkı geçti mi; mesela işçilerinin ve hayvanlarının hakkını verdin mi? diye sorarlar. Onları da verdiğini söyler. Bakmakla mükellef olduğu kimselere vaktinde nafakalarını ulaştırıp ulaştırmadığını sorarlar. Bu sırada çalıştırdığı kimseler getirilir, hakları karşılaştırılır. O da temiz çıkınca, ‘Verdiğimiz nimetlere karşı ne gibi şükürde bulundu? Onun hesabını görelim.’ derler.”
Şükür, Allah’ın verdiği nimetlerle Allah’a isyan etmemektir. Bir kimse parayı Allah’ın rızası olan yerlerde şükrederek kullanmadıysa cennete giremez. Anlaşılıyor ki, insan hayatı nefsin, şeytanın ve dünyanın türlü halleriyle meşgul edilmektedir. Dünya, önce yaldızlı şeylerle insanı aldatır, sonra helâk eder.
Sonra başka birini getirirler. Helalden kazanmış, helale sarfetmiştir. Ona, bu serveti kazanırken farzlardan bir ibadeti geçirip geçirmediğini sorarlar. Hiçbir farzı bırakmadığını açıklar. Bu servete birinin hakkı geçti mi; mesela işçilerinin ve hayvanlarının hakkını verdin mi? diye sorarlar. Onları da verdiğini söyler. Bakmakla mükellef olduğu kimselere vaktinde nafakalarını ulaştırıp ulaştırmadığını sorarlar. Bu sırada çalıştırdığı kimseler getirilir, hakları karşılaştırılır. O da temiz çıkınca, ‘Verdiğimiz nimetlere karşı ne gibi şükürde bulundu? Onun hesabını görelim.’ derler.”
Şükür, Allah’ın verdiği nimetlerle Allah’a isyan etmemektir. Bir kimse parayı Allah’ın rızası olan yerlerde şükrederek kullanmadıysa cennete giremez. Anlaşılıyor ki, insan hayatı nefsin, şeytanın ve dünyanın türlü halleriyle meşgul edilmektedir. Dünya, önce yaldızlı şeylerle insanı aldatır, sonra helâk eder.