Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadis-i şerifleri anlayabilmek için nelere dikkat etmeliyiz? (1 Kullanıcı)

syk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Sünnetleri, ancak Peygamberimizin hadisleriyle iştigal etmek suretiyle öğrenebiliriz. Gösterilen gayretler neticesinde bugün nerde olursak olalım, istediğimiz zaman hadis alanında tasnif edilmiş kaynaklara ulaşmamız mümkündür. Ancak bu hadisleri okurken dikkat etmemiz gereken bazı hususlar vardır.

Öncelikle, hadisin kaynağına dikkat etmemiz gerekmektedir. Zira hadislerin bir kısmı sahîh, bir kısmı hasen, bir kısmı da zayıf olduğu gibi mevzu yani uydurma olanlar da vardır. Hadislerin sıhhat derecesini bilmek önemlidir. Bu nedenle âlimlerin şehadet ettiği kitaplara yönelmek en doğrusudur.

Hadisleri anlayabilmek için yapılmış tercümelere ve şerhlere ihtiyaç duyarız. Zira hadisler asıl itibariyle Arapçadır. Bazı hadislerde Arap dilinin gereği olarak Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yer verdiği teşbihli ifadeler vardır. Bu çeşit rivayetlerde, kullanılan kelimelerin lügat manası değil, bunun gerisinde asıl kastedilen mananın araştırılması gerekir. Yine hadis ahkâma taalluk eden bir hadisse yani haram, helâl gibi bir hükme delalet ediyor, muamelât veya kul hakkını ilgilendiren konulara giriyorsa, tercüme ve şerhe müracaat bir zaruret olur. Kur’ân’ı ve dolayısıyla İslâm’ı sünnet’e mürâcaat etmeden anlamak ve yaşamak ne kadar mümkünse, şerhlere baş vurmadan hadis okumak suretiyle İslâm’ı anlayıp yorumlamak da ancak o kadar mümkündür. Çoğu yerde insan, kendi anlayışının yetersizliği sebebiyle sıkıntıya düşebilir.

Hadislerin şerh ve tercümesinde de başvurduğumuz kaynakların âlim ve ehliyetli kimseler tarafından hazırlanmış eserler olmalarına dikkat etmemiz gerekir. Zira her ilim dalında olduğu gibi bu mevzuda da kifayetsiz kimselerin telif ettikleri eserleri okumak dinimiz açısından zararlı olabilir.

Kendi Başımıza Hadislerden Hüküm Çıkarabilir Miyiz?

Fıkhî bir hükme delalet eden hadislerden mezhep imamlarının beyan ettikleri içtihatlardan bağımsız olarak kendi yorum ve anlayışına göre hüküm çıkarmak veya hadisler arasında tercih yapmak isteyen bir kimsede bazı şartların bulunması gerekir:

1- Böyle bir kişinin ilk olarak okumuş olduğu hadis-i şerifin Peygamberimize nispetinin sabit olup olmadığını yakînen bilebilmesi gerekir ki, bu da hadis usulünü bilmesini gerektirir. Usûl bilmeyince hadîslerden ahkâm çıkarmak imkânsız hâle gelir. Hadis usulü, kabul ve ret yönünden hadisin senet ve metnini inceleyen ilim dalıdır. Bu ilim bünyesinde hadisle ilgili muhtelif birçok meseleyi kapsar. Genel itibariyle bu meseleleri şu şekilde özetleyebiliriz.

Rivâyetü'l-hadis ilmi, Rasûl-i Ekrem (s.a.v)'in söz, fiil, takrir ve hâllerini; bunların zabtedilip usulüne uygun olarak sonraki nesillere nakledilmelerini (rivayetlerini) konu edinen ilim dalıdır.

Dirayetü'l-hadis ilmi, ‘senet ve metnin durumlarını anlamaya imkan veren kaideler ilmi’ olarak tarif edilmektedir.

Cerh ve tâ'dil ilmi, Sahâbe’den itibaren bütün hadis râvilerinin doğruluk ve güvenirlik durumlarının incelendiği, râvilerde hadis rivayetinde kusur sayılan bazı hallerin bulunup bulunmadığını araştıran bir ilim dalıdır.

Râviler tarihi ilmi, râvilerin hallerini, doğum-ölüm tarihlerini, kimlerden hadis aldıklarını, hadis alış yer ve tarihlerini, kendilerinden rivayette bulunanları, seferlerini konu alır.

Hadislerin vurûd sebepleri ilmi, hadislerin söyleniş veya bir fiil bildiriyorsa işleniş sebeplerini konu alan ilme denir. Kur’ân-ı Kerîm için ‘Esbâb-ı Nüzûl İlmi’ ne ise, hadisler için ‘Esbâb-ı Vurûdu’l-Hadis İlmi’ odur.

Garîbu'l-hadis ilmi, hadis lafızlarında anlaşılmayan sözleri açıklayan ilme denir. Hadislerin iyice anlaşılabilmesi için bu ilme kesin ihtiyaç vardır. Çünkü bir hadisten hüküm çıkarma, ancak onun iyice anlaşılabilmesi ile mümkündür. Hadis iyice anlaşılmazsa çıkarılan hüküm yanlış olur.

İlelü'l-hadis ilmi, herkesin fark edemediği, ancak hadis uzmanlarının tespit edebildiği ve hadisin sıhhatine engel olan gizli kusurları araştıran bir ilimdir.

Muhtelifu'l-hadis ilmi, gerçekte olmadığı halde dış görünüşü bakımından aralarında çelişki var gibi görünen hadisleri ele alır ve görünürdeki bu çelişkiyi giderir.
Nâsih ve Mensûh ilmi, biri diğerinin hükmünü ortadan kaldıran hadisleri konu edinen bir ilimdir.

2- Arap dili ve ifade özelliklerini ilmen ve dirâyeten kâfi dere¬cede bilmesi lazımdır. Hadis metinleri yüksek belagat, fesahat ve beyan seviyesine sahip bu¬lunduklarından bunların anlaşılması Arap dili ve edebiyatını (nahiv, sarf, belagat, meânî, beyân, edebî sanatlar, şiir, nesir, hitabet ve benzeri üsluplar) çok iyi bir derecede bilmekle olur.

3- Kur’ân-ı Kerîm ve ahkâmını bilmesi gerekir. Zira Peygamberimizin hadis ve sünnetleri Kur’ân-ı Kerîm’in açıklayıcısıdır.

4- Fıkıh usûlü ilminden haberdar olmalıdır. Çünkü usûl ilmi, nasslardan hüküm çıkarmada temel taşı mesabesindedir.

5- Hadislerin hükümlere delâlet yönlerini bilmelidir. Zira sünnet hükümlere delalet edişi bakımından bazen mütevâtir sünnette olduğu gibi kat’i, bazen de âhâd ve meşhur sünnette olduğu gibi zannî olur.

6- Hadislerin diğer hadis ve âyetler arasında asıl itibariyle olmayıp da var gibi görünen teâruzu (zıtlığı) giderme yollarını bilmesi lazımdır.

7- Yine Hz. Peygamber (s.a.v)’in Kur’ân-ı Kerîm'in tefsirini yaparken ve Kur’ân'da olmayan yeni hükümler koyarken or¬taya koyduğu istinbât metodunu bilmesi gerekir.

8- İnce bir idrake, zihnî bir berraklığa, basiret ve kalp gözü işlerliğine sahibi olması gerekir. Bu fıtrî istidat ve kabiliyete sahip olmadan şahıs, saydığımız ve olması gereken diğer başka şartlara hâiz olsa bile hüküm çıkarmaya yetkili olamaz.

İşte saydığımız bu şartlara haiz olmayan bir kimsenin böyle bir işe kalkışması caiz değildir. Bu şartlara sahip olmadan böyle bir işe kalkışan kimse heva ve hevesine tabi olmuş demektir ki bu da büyük bir mesuliyet ve uhrevî büyük bir cezayı gerektirir.

Rabbim razı olduğu bir şekilde Rasûlü’nü sevmemizi, sünnetlerine ittiba etmemizi ve ahirette şefaatine ermemizi biz günahkâr ve aciz kullarına nasip eylesin. Âmin!
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Kalbi aminler inşallah..Allah c.c hakkıyla anlayıp amel etmeyi nasip etsin bizlere.. Selamün Aleyküm kardeşim..Faydalı ve önemli bir paylaşımdı..Emeğinize sağlık..Allah c.c razı olsun inşallah..
Rabbimize emanet olunuz..Selam ve dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt