ferahhfeza
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ağu 2007
- Mesajlar
- 10,922
- Tepki puanı
- 8
- Puanları
- 0
- Yaş
- 47
- Web Sitesi
- ferahhfeza.blogcu.com
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse, yiyecek, içecek ve binecek masraflarına mâlik olup da Beytullâh’a gitmek mümkün iken haccetmezse, onun yahûdî veya hristiyan olarak ölmesine hiçbir mânî yoktur!” (Tirmizî, Hac, 3)
*
“Hac ile umreyi ardı ardına yapmak, ömrü ve rızkı artırır, fakirliği ve günâhı, körüğün demirdeki pası giderdiği gibi giderir.”(Ahmed, III, 446-447)
*
“Hacla umrenin arasını birleştirin. Zîrâ bunlar günâhı, tıpkı körüğün demirdeki pası temizlemesi gibi temizler.” (Nesâî, Menâsik, 6; İbn-i Mâce, Menâsik, 3)
*
“Bir umre, diğer umreye kadar arada işlenenler için kefârettir. Hacc-ı Mebrûr’un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!” (Buhârî, Umre, 1)
*
“Her kim, şu Kâbe-i Muazzama’ya hac niyetiyle gelip de, fısk ve refes işlemeden haccını îfâ ederse, anasından doğduğu gibi günahsız bir şekilde tertemiz olarak evine döner.” (Müslim, Hac, 438)
*
“Bir kimse, yiyecek, içecek ve binecek masraflarına mâlik olup da Beytullâh’a gitmek mümkün iken haccetmezse, onun yahûdî veya hıristiyan olarak ölmesine hiçbir mânî yoktur!” (Tirmizî, Hac, 3)
*
“Haccedecek kimse, acele etmelidir!” (Cem‘u’l-Fevâid, II, 77)
*
“Hac ve umre, kuyumcunun kezzabının altın ve gümüşü temizlediği gibi günahları temizler.” (Nesâî, Tirmizî)
“Allâh yolunda haccı edâ eden kimse, hevâ ve hevesine kapılmazsa, günâh işlemezse, anasından yeni doğmuş gibi günâhsız olur.” (Ebû Dâvûd hariç bütün sahîh hadis kitapları)
*
“Beni vefâtımdan sonra ziyâret eden kimse, sanki beni hayâtımda ziyâret etmiş gibidir!” (Dârekutnî, Sünen, II, 278)
*
Rasûl-i Ekrem Efendimiz, haccı esnâsında Beytullâh’ı görünce ellerini kaldırmış ve:
“Ey Allâh’ım! Bu Beyt’inin şerefini, azametini, keremini ve heybetini artır. Ona hac ve umre ile tâzîmde bulunanların da şereflerini, keremlerini, heybetlerini, tâzîmlerini ve iyiliklerini artır!”diyerek duâ etmiştir.(İbn-i Sa’d, II, 173)
*
Bir hadîs-i kudsîde şöyle buyrulmaktadır:
“Allâh Teâlâ buyuruyor: Ben bir kuluma sıhhat ve âfiyet ihsân edip rızkını da bol verdiğim hâlde, o her dört senede bir Bana gelmezse (yâni hac veya umre ziyâretinde bulunmazsa) o kimse gerçekten mahrum biridir.” (Heysemî, III, 206)
*
“Telbiyede bulunan hiçbir müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın. Bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hudûduna kadar devam eder.” (Tirmizî, Hac, 14/828)
*
“Kim bu Beyt’i, haram kazançtan elde ettiği parayla ziyâret ederse Allâh’a itaatten çıkmış olur. Böyle bir insan hacca niyet eder, ihrâma bürünerek bineğinin üzengisine ayağını basıp devesini hareket ettirdikten sonra; «Lebbeyk Allâhümme lebbeyk» derse, semâdan bir münâdî şöyle seslenir:
«Sana ne lebbeyk ne de sa’deyk! Çünkü senin kazancın haram, azığın haram, bineğin haramdır. Hiçbir sevap almadan günahkâr olarak dön! Hoşlanmayacağın şeyle karşılaşacağından dolayı üzül!»
Fakat kişi helâl parayla hac yolculuğuna çıkar, bineğinin üzengisine ayağını basıp onunla hayvanını hareket ettirir ve «Lebbeyk Allâhümme lebbeyk» derse, semâdan bir münâdî şöyle seslenir:
«Lebbeyk ve sa’deyk! Sana icâbet ettim. Çünkü senin bineğin helâl, elbisen helâl, azığın helâldir. Haydi çok büyük sevaplar elde etmiş ve hiç günâha girmemiş olarak dön! Seni memnun ve mesrûr edecek şeyle karşılaşacağın için sevin!»” (Heysemî, III, 209-210)
*
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- bir gün Kâbe-i Muazzama’ya hitâben şöyle buyurmuştur:
“Sen ne büyüksün (ey Kâbe!). Senin şânın ne yücedir. Fakat gerçek bir mü’minin Allâh katındaki şerefi senden de üstündür.”(Tirmizî, Birr, 85)