Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı (1 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Sevgili Yılmaz, (Bizim yasadigimiz donemde cocuklara dedelerinin adini koymak gibi adet vardi, bu aliskanlik hala suruyorsa, bu isimde bir torunum olabilir ama ben bu gelenegin bitmis olmasini umarim, zira sirf dedesinin adi Suayip diye hayati kayan yavrucaklar var.)

Sana bu mektubu iki bin yilindan yaziyorum. Gazeteden istediler. Sen simdi gazete nedir, diye sorarsin! Biz bu yillarda haberi kagitlara yazip dagitiyoruz. Kabul ediyorum, cok zor ve cok ilkel bir yontem ama o kadarda kotu durumda degiliz canim, gecen gun deden buyuk bir fiyakayla internette chat yapti. Henuz geyik muhebbetinde kullaniyoruz bilgisayari ama olsun. Ayrica ben senin yasindayken buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektup iki ton agirligindaydi! Magaranin duvarina kazimis, getiren arkadas az kalsin gocuk altinda kaliyordu. Yani beterin beteri var Yilmaz'cigim.

Aslinda bu mektubu sana biraz da ozur dilemek icin yaziyorum. Benden once yasamis cok akilli ve huzunlu bir Kizilderili'nin soyledigi "bu dunya bize atalarimizdan kalmadi, cocuklarimizdan odunc aldik" sozunu anlamasina anladik, hatta bir suru kartpostal da yaptik, cok guzel grafik tasarimlarla yazdik bu akilli adamin lafini ama yine de herseyi berbat ettik. Enerji lazimdi ve tepemizde gunes bazen on saat cayircayir donerdi ama biz kendimizi bir golgeye atip nukleer salakliklarla ugrasirdik. Yani su anda okul arkadaslarinin bazilarinin uc tane kulagi varsa bunda hepimizin sucu var. Ama sen benim torunum olduguna gore mutlaka yapmiyorsundur ama sakin o cocuga "kulagini ac da beni iyi dinle" turunden kulak memesi kivaminda sakalar yapma.

(Mektubun bu acikli bolumunun aynisi buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektupta da vardi maalesef. Umarim senin yazacagin mektup da boyle bir bolum olmaz.) Evet iklimi de degistirdik. Kitaplarda ya da bilgi kaynagi olarak ne kullaniyorsaniz iste onda yazanlar dogrudur. Bir ara dort mevsim vardi. Mesela bunlardan bir tanesinin adi bahardi ki inanamazsin butun insanlarda hatta hayvanlarda bile asik olma ihtiyaci uyandirirdi. Tabi bu durum kimi kazalara da yol acmiyor degildi ama yine de omrun en guzel mevsimiydi.
Sonra yaz... O muhtesem kamasma...
Ama hala anlamiyorum ayni yerde hem iseyip hem nasil yuzdugumuzu.

Sevgili Yilmaz , iki bin yilina gelene kadar cok aptalca seylerle mucizevi isleri birarada yapmis insanogullarindan sadece birisi olarak ve buyuk deden olma sifatiyla sana soylemek istedigim sudur: Ben bilimkurgu sevmem. Bizde gelecegi duslerken abartma adeti vardir. Inanmazsin benim cocuklugumda Uzay 1999 diye bir televizyon dizisi vardi ve orada anlatilanlar gercek olsaydi benim gecen sene Jupiter'deki yazligima tasinmam gerekiyordu ama su anda en buyuk numaramiz yukariya binlerce uydu gondermis olmamizdir. Antenin hallicesi iste... Ben yuz yil sonra isinlanmayi bile becerse insan, insan kalacaktir diye dusunurum. (Isinlanma bizim bilimkurgucularin buldugu bir laf, alay edeceksin onlarla, et")
Sevgili Yilmaz, ucan arabalara bile binsen, onur her insana lazimdir. Onurunu ve asik olma yetenegini asla kaybetme. Buyuk deden bunlara dikkat ederdi.Gozlerinden operim.
Haa bu arada 2071 yilinda saniyorum buyuk bir tantanayla Turkler'in Anadolu'ya girisinin bininci yili kutlanmistir. Merak ettim Malazgirt'in yolu da yapildi mi?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Cocuk dedigin uslu oturur.
Cocuk dedigin büyüklerin sözünü dinler.
Cocuk dedigin her lafa karismaz.
Cocuk dedigin ``yapma`` deyince yapmaz.
Cocuk dedigin ``yat`` deyince yatar.
Cocuk dedigin önüne konulani yer.
Cocuk dedigin yeni icatlar cikarmaz.Cocuk dedigin ders calisir.
Cocuk dedigin dik kafalilik etmez.
Cocuk dedigin cok soru sormaz.
Cocuk dedigin karsilik vermez.
Cocuk dedigin paylaninca önüne bakar.
Cocuk dedigin evi dagitmaz.
Cocuk dedigin her seyi istemez.
Cocuk dedigin her duydugunu söylemez.
Cocuk dedigin anasindan babasindan korkar.
Cocuk dedigin ``simdi seni gebertirim`` deyince sus pus olur.
Cocuk dedigin her önüne gelenle oynamaz.
Cocuk dedigin büyüklerini üzmez.
Cocuk dedigin ikide birde zirlamaz.
Cocuk dedigin büyüklerin vurdugu yerde gül bitecegini bilir.
Cocuk dedigin agaca da cikmaz.
Cocuk dedigin kapinin önüne cikar.
Cocuk dedigin durmadan islik calmaz.
Cocuk dedigin yemekten önce kiraz yemez.
Cocuk dedigin hep top pesinde kosmaz.
Cocuk dedigin kus pesinde de kosmaz.
Cocuk dedigin kiz pesinde hic kosmaz.
Cocuk dedigin büyüklerin bir dedigini iki ettirmez.
Cocuk dedigin zirt pirt televizyonu acmaz.
Cocuk dedigin söylenen isten kacmaz.
Cocuk dedigin anasinin babasinin odasini acmaz.
Cocuk dedigin kapi calininca kosar kapiyi acar.
Cocuk dedigin insanin tepesine binmez.
Cocuk dedigin aksama kadar bisiklete de binmez.
Cocuk dedigin kimsenin dalina basmaz.
Cocuk dedigin islak yerlere de basmaz.
Cocuk dedigin sofrada adam gibi oturur.
Cocuk dedigin büyüklerin yaninda oturmaz.
Cocuk dedigin haytalik etmez.
Cocuk dedigin cocuklugunu bilir.
Cocuk dedigin saygi suygu bilir.
Cocuk dedigin dersini de bilir.
Cocuk dedigin insanin kafasini sisirmez
Cocuk dedigin pirtlatmakicin avurdunu sisirmez.
Cocuk dedigin cok gülmez.
Cocuk dedigin cagrilinca gelir.
Cocuk dedigin yemek saatinde eve gelir.
Cocuk dedigin yüzüne bakilinca kendine gelir.
xxxx
Büyüklere gelince...
Onlar büyüktür, her seyi yapabilirler.
Ve cocuklar yaslanip ölünceye dek, her seyi sadece büyüklerin
yapabilecegine inanarak yasarlar.
 

hanife deniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
4,279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Konum
Bursa
Selamun Aleykum Gül Berra Kardeşim
Tefriciyene Başladık,Niyet yzmak istersen bilgin olsun
Selm ve Dua ile
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
‘Zevkleri kursakta bırakan’ bir konu ile sizlere merhaba dememi nasıl karşılayacaksınız bilemiyorum ama şunun altına imza atabilirim;
‘ölümü hatırlamak ve ölümden dersler çıkarmak işlenecek herhangi bir günahın cazibesini minimuma çekmek demektir.’
Bu açıdan bakıldığında gerçekten de yerinde bir konu seçtiğimi söyleyebilirim.
Dünya hayatının bir tiyatro sahnesinden ibaret olduğunu, her güneş doğduğunda ‘gündüz’, ay çıktığında ise ‘gece sahnesi’ oynandığını ve rolü bitenlerin de sahneden ayrıldığına inanan bir Müslüman olarak size hayatın en gerçek yüzünü hatırlatmak istiyorum.
Başkaların ölümüne şahit olmak ya da başkalarının ölümünü düşünmek kısa vadeli bir nasihat etmiş oluyor. Ama insanın kendisinin ölümünü düşünmesi hayatının formatını değiştirir…
Kalan ömrünün kıymete bindiğine ve boşa geçirecek bir saniyesinin bile olamayacağına yakini bir şekilde inanır…
Sizlere biçilen ömür kredinizin kalan bakiyesini daha güzel ve daha çok salih amellerle geçirmeniz için Allah’a dua ediyor ve sizi ölüm meleğiyle baş başa bırakıyorum.
Artık gerisini size bırakıyorum.
Gözlerinizi yumun ve tefekkür edin........
.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Zamanin iyi ve uretken olarak kullanimi konusunda zaman zaman kurslar
duzenleniyor. Iste bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmani ogretmen,
cogu hizli mesleklerde calisan ogrencilerine:

* "Hadi, kucuk bir sinav yapalim" demis. Ve masanin uzerine kocaman bir
kavanoz koymus. Sonra bir torbadan irice kaya parcalari cikarmis,
dikkatle ust uste koyarak kavanozun icine yerlestirmis.
Kavanozda tas parcasi icin yer kalmayinca sormus:

* "Kavanoz doldu mu?"

Siniftaki herkes,
* "Evet, doldu" yanitini vermis.

* "Demek doldu ha" demis hoca.
Hemen egilip bir kova kucuk cakil tasi cikartmis, kavanozun tepesine
dokmus, kavanozu eline alip sallamis, kucuk parcalar buyuk taslarin
sagina soluna yerlesmisler...

Yeniden sormus ogrencilerine:
* "Kavanoz doldu mu?"

Isin sanildigi kadar basit olmadigini sezmis olan ogrenciler,
* "Hayir,tam da dolmus sayilmaz" demisler.

* "Aferin" demis zaman kullanim hocasi. Masanin altindan bu kez de bir
kova dolusu kum cikartmis. Kumu kaya parcalari ve kucuk taslarin
arasindaki bolgeler tumuyle doluncaya kadar dokmus. Ve sormus yeniden:

* "Kavanoz doldu mu?"
* "Hayir dolmadi!" diye bagirmis ogrenciler. Yine
* "Aferin" demis hoca.

Bir surahi su cikarip kavanozun icine dokmeye baslamis.
Sormus:
* "Bu gorduklerinizden nasil bir ders cikardiniz?"

Atilgan bir ogrenci hemen firlamis:
* "Su dersi cikarttik. Gunluk is programiniz ne kadar dolu olursa
olsun,her zaman yeni isler icin zaman bulabilirsiniz."

* "Hayir" demis ogretmen. "Cikartilmasi gereken asil ders su; Eger buyuk
tas parcalarini bastan kavanoza koymazsaniz daha sonra asla koyamazsiniz."
Ve tabii, herkesin kendi kendisine sormasi gereken soruyu sormus:

* "Hayatinizdaki buyuk tas parcalari hangileri? Onlari ilk is olarak
kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup
buyuk parcalari disarda mi birakiyorsunuz?"

Ya siz? Kaya parcalarina oncelik veriyor musunuz
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...

Berber: " Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."

Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"

Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terkedilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..."

Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye birşey yok"
Berber: " Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."

Berber: " Hımmm... Berber diye birşey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?"

Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası da bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Tanrılar dünyayı ve insanı yaratırken, mutluluğu saklamaya ve insanın onu biraz zor bulmasına karar vermişler.

Mutluluğu nereye saklayacakları hakkında konuşmaya başlamışlar. Biri " Uzaya , yıldızlara" demiş Bir diğeri " Deniz diplerinin en derin noktasına"...
İçlerinden bir başkası " Yüksek dağların zirvesine, çiçeklerin özüne" demiş...
Biri de demiş ki, "Hiç biri olmaz, insan çok meraklıdır.
Araştırır, dediğiniz her yere bakar ve bulur" .
Ve sonunda biri "Buldum" diye bağırmış.. "Mutluluğu insanin içine saklayalım, insan her yere bakar da, kendi içine bakmak aklına gelmez"..
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İnsanın gözü kördür ışık olmadıkça,
Aşkın gözü kördür gerçekler olmadıkça,
Aklın gözü kördür ahlak olmadıkça,
Hırsın gözü kördür terazi olmadıkça,
Şöhretin gözü kördür tevazu olmadıkça,
Gücün gözü kördür erdem olmadıkça,
Paranın gözü kördür insaf olmadıkça,
Menfaatin gözü kördür empati olmadıkça,
Adaletin gözü kördür hakkaniyet olmadıkça,
Tabibin gözü kördür tıp etiği olmadıkça,
Medeniyetin gözü kördür bilgelik olmadıkça...

Nevzat Tarhan
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bugunlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasina,bir baska ülkeye,daglara, uzaklara...
Hayatindan memnun olan yok. Kiminle konussam ayni sey...
Her seyi, herkesi birakip gitme istegi.
Öyle ''yanina almak istedigi üç sey'' falan yok.
Bir kendisi.

Bu yeter zaten. Her seyi, herkesi götürdün demektir.
Keske kendini birakip gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
ani her seyi yüzüstü birakmak göze alinamiyor.
Böyle gidiyor iste. Bir yanimiz ''kalk gidelim'',
öbür yanimiz "otur'' diyor.
''Otur'' diyen kazaniyor. O yan kalabalik zira.
Is, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu..

En kötüsü aliskanlik.
Aliskanligin verdigi rahatlik, monotonlugun dogurdugu bikkinligi
yeniyor. Kaliyoruz.
Kus olup uçmak isterken agaç olup kök saliyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha dogurmalar...
Borçlara girmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.
Misal, ben...
Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum. Degil bu sehirden gitmek,
iki sokak öteye tasinamiyorum. Alip götürsem gelmez ki...
Bütün sokagin köpegi oldugunun farkinda.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
''Sirtinda yumurta küfesi olmak'' diye bir deyim vardir;
evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatimiz küfeler.
Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazim. Inadina kök salmak lazim.
Bari ufak kaçislar yapabilsek.
Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakasi.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif...
Denk olsa. Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 09.00, aksam 18.00.
Sonra baska mecburiyetler.
Sıkışıp kaldık.
Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli bu kadar agir olmamali.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi bir ömür yani.
Ne saçma.
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar ásik olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun... Istemek de güzel.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kırgınım…
Kime olduğunu, neye olduğunu bilmeden kırgınım…
Belki hayata, belki kendime kırgınım sadece…

Kırgınım…
Yüreğim bir yanardağ gibi kaynayarak yanarken,
Nasıl oluyor da bir buz dağı oluveriyorum bir anda…

Kırgınım…
İçim sevgi ile kavrulurken neden böyle yıkıcı,
Parçalayıcı oluyorum…
En çok sevdiğim varlıkları biranda kırıp,
Un ufak ediyorum…

Kırgınım…
Öfkeme, tat almayan yüreğime,
Sevmenin, sevilmenin değerini bilmeyen
Kalbime…

Kırgınım…
Yeşilin huzurunu, mavinin derinliğini,
Görmeyen gözlerime...
Kuşların nidasını işitmeyen kulaklarıma
Kırgınım…

Kırgınım…
Mantığımla kalbimin arasında gidip gelen
Benliğime…

Kırgınım…
Sonuçlandıramadığım sevgilerime,
Sarılmaya korktuğum sevgililerime…

Kırgınım çok kırgınım,
Beceriksizliğime, korkaklığıma,
Kırgınım…
Beklide bir hayalden ibaret oluşuma…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bilmelisin ki... Bilmelisin ki ...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki ...
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki ...
Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki ...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil

Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz

Bilmelisin ki ...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki ...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım.

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil,
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.

Sevmek ile sevilmenin yolu önce kendini sevmekten geçermiş,
Neden kendine aşık olduğunu anladım.

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım.

Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.

Ve sevilenle ağlayamıyor, kaçıyorsan ondan, çaresizliktenmiş,
Senin acın için odamda tek başıma hıçkırıklarla ağladığımda anladım.

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım.

Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her bir damla gözyaşına,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğin de anladım.

Ìyi niyet tokmakmış sevilenin başına bazen,
Başımda şişlikler oluşunca anladım.

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım.

Tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüysen, yanında tutanlar varmış,
Neden hiç yalnız kalmadığını anladım.

Ve Sana ihtiyacım var, gel diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana git dediğimde anladım.

Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım.

Dostun seni bir kez terk edermiş, bin kez değil,
Aslında hep yanımda olduğunu anladım.

Ve bir kez terk etti mi seni, affetmek çok zormuş,
Ben de affedemediğin şeyin ne olduğunu anladım.

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.

Özür dilemek değil, affet beni diye haykırmak istemekmiş, pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım.

Affedemem, çok geç demek kaltak bir gururdan başka bir şey değilmiş,
hala sevgi varsa içinde eğer,
Tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım.

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.

Sevgi emekmiş
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.

Daha bir çok şey anladım. Ama en önemlisi
Daha yolun çooook başında olduğumu anladım.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt