Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Günümüz bid'at leri (1 Kullanıcı)

hakan74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2007
Mesajlar
22
Tepki puanı
0
Puanları
0
İbadetlere bir şey ilave etmek bid'attir, büyük günahtır. Dinimiz noksan değildir. Hâşâ Allahü teâlâ veya Peygamber efendimiz dinde bir şeyi eksik bırakmış da, daha iyisini biz mi yapacağız? İbadete bid'at karıştırmak, Allahü teâlânın dininde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur.

Mesela akşam namazının farzını 3 rekat yerine, daha fazla ibadet etmek için, 4 rekat kılmak bid'attir. 3 yerine de geçmez, namaz hiç kabul olmaz. Tesbihleri 33 yerine, çok sevap olsun diye 40 defa veya daha fazla çekmek bid'at olur. Halbuki hiç tesbih çekilmeden gidilse günah olmaz.

Namazlardan sonra âyet-el-kürsi okunur, tesbihler çekilir ve dua edilir. Dua ederken salâten tüncina okunur. Âyet-el kürsinin okunduğu yerde salâten tüncinayı okumak sünneti değiştirmek olur, yani bid'attir. Peygamber efendimiz nasıl ibadet etmişse, mezhebimiz bunu nasıl bildirmişse, o şekilde ibadet edilir. “Şunu da yapalım, ötekini de ilave edelim” demek, dinde değişiklik olur. Hadis-i şerifte, (İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir) buyuruluyor. Hoparlörle ezan okumak iyi ise, Allahü teâlâ, Peygamberine ibadetin iyisini niye bildirmedi? Allah hoparlörü yaratmaktan âciz mi idi? Binlerce mucizesi görülen Sevgili Peygamberimiz bunu yapamaz mıydı? Yapmadığına göre, hoparlörü ibadete sokmak bid’at olur.

Diğer bid’atlerden bazıları şunlardır:
İnce çoraba veya çıplak ayağa mesh etmek. (Dürer)

Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak. (Bezzâziyye)

Namazı hoparlör ile kıldırmak. (Mezahibi erbea, Elmalılı tefsiri)

Sünnet ile farz namaz arasında dua etmek, tesbih çekmek, üç İhlas okumak. (İbni Âbidin)

Müezzinin tesbihlere komuta etmesi. Hutbeyi Türkçe olarak okumak. (El edille)

Namaz kılıp, duadan sonra şükür secdesi yapmak. (Dürr-ül Muhtar)

Namazlardan sonra imam ile, eli göğse koyarak selamlaşmak. (S. Ebediyye)

Camide her namazdan sonra müsafeha etmek. [Tokalaşmak] (Redd-ül Muhtar)

Estağfirullahel'azim ellezi... diye başlayan istiğfarı müezzinin yüksek sesle okuması. (El İbda)

Vaazdan sonra, cenazede yüksek sesle dua etmek. (Mekâtib-i şerife)

Mezar taşı üzerine âyet-i kerime, şiir, methiye v.s. yazmak. (S. Ebediyye)

Aşure günü aşure pişirmeyi ibadet sanmak. (S.Ebediyye)

Bir kabirden başka bir yere nakledilirken tekrar cenaze namazı kılmak. (Hindiyye)

Eshab-ı kiramdan herhangi birini kötülemek. (Şerh-i Akâid)

Kadını bir defada üç talakla boşamak. (Mecmua-i Zühdiyye)

Cenazede yüksek sesle tekbir getirmek, ilâhi okumak. (Halebi)

Cenaze namazından sonra konuşma yapmak. (Zübdet-ül-makamât)

Ölü evinden helva vs. dağıtmak. Ölünün 3, 7, 40, 52 veya 53 üncü günlerini yapmak. (Tahtavi)

Kabir azabına inanmamak. (Akâid-i Şeybâniyye)

Yatırlara mum yakmak. Mezhepsiz olmak. (Tahtavi)

Zekeriya sofrası diye adak yapmak. (S.Ebediyye)

Bir kişinin bildirdiği hadislere inanmamak. (Tâtârhâniyye)

Mirac mucizesinin Kudüs’ten sonrasına inanmamak. (Bahr)

Kısa sakala sünnet demek. (Hadika)

Hazret-i Mehdi geldiği zaman, (Bir zaman gelir ki, Sünnet, bid'at gibi çirkin görülür, bid'at ise sünnet gibi rağbet görür) hadis-i şerifinde bildirildiği gibi, bid'at işlemeye alışmış olan Medine’deki âlim, bid'ati güzel sanıp ibadet olarak yaptığı için Hazret-i Mehdi’nin bid’at aleyhindeki sözlerine şaşıp "Bu adam bizim dinimizi yok ediyor" diyecektir. Hazret-i Mehdi, bu mezhepsizi öldürecektir. (Mek. Rabbani)

Bazı bid’atler:
Cennette, Allahü teâlânın görüleceğine inanmamak,
Gökte Allah var demek,
Allah dede demek,

Hazret-i Ali’yi diğer üç halifeden üstün sanmak,
Eshab-ı kirama veya fasık Müslümanlara bile lanet etmek bid’attir.

Namaza başlarken yalnız dil ile niyet etmek bid'attir. Kalb ile niyet şarttır.

Kur'anı, zikirleri, tekbirleri müzikle veya ney çalarak okumak bid’attir, tasavvuf müziği de bid’attir.

Ücretle Kur’an okumak bid'attir.

Hutbenin ikinci kısmında, aşağı basamağa inmek, sonra tekrar yukarı basamağa çıkmak,

Mest üzerine mesh etmemek ve çıplak ayağa mesh etmek bid'attir.

Vaazdan sonra toplanarak yüksek sesle dua yapmak,
Mübarek gecelerde, camilerde fazla ışık yakmak bid'attir.

Kısa sakal ile sünneti yerine getirdiğine inanmak,
Büyük zatların ölüm yıldönümlerinde matem tutmak bid'attir.

Cenaze olduğunu bildirmek için, minarelerde salât okumak,
Ölünün 40. ve 52. gecesini yapmak,
Mezar taşlarına resim koymak, Fatiha ve methiye yazmak bid’attir.

Türbe veya camilerde tavaf eder gibi dönmek bid’attir.


Allah yar ve yardımcımız olsun

not:Burada yazılmayan bid at ler varsa paylaşalım
 

kuyumcufaruk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Kas 2006
Mesajlar
73
Tepki puanı
0
Puanları
0
İbadetlere bir şey ilave etmek bid'attir, büyük günahtır. Dinimiz noksan değildir. Hâşâ Allahü teâlâ veya Peygamber efendimiz dinde bir şeyi eksik bırakmış da, daha iyisini biz mi yapacağız? İbadete bid'at karıştırmak, Allahü teâlânın dininde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur.

Allah (cc) râzı olsun bu güzel bilgileri paylaştığın için. Selâmetle.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
hoparlörle okumak bidatsa interneti kullanmak bidat değil mi?

Hoparlörle ezan okumak iyi ise, Allahü teâlâ, Peygamberine ibadetin iyisini niye bildirmedi? Allah hoparlörü yaratmaktan âciz mi idi? Binlerce mucizesi görülen Sevgili Peygamberimiz bunu yapamaz mıydı? Yapmadığına göre, hoparlörü ibadete sokmak bid’at olur.

haşa ! günümüz teknik imkanlarından kafırler yararlanıyor da müslüman niçin yaralanmasın?
bu çok nakıs bir görüştür.Müslüman ilmini geliştirmelidir, ''İlim Çinde de olsa alınız''
Bidat ile bir ilgisi yok!
 

hakan74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2007
Mesajlar
22
Tepki puanı
0
Puanları
0
günümüz bid at leri

günümüz bid at leri

Arkadaşlar lütfen kendi görüşlerinizi BENCE diyerek başlamınızı rica ediyorum.Gerçek hüküm sahibi sadece ALLAH c.c dur.Ben sadece okuduğum bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim bilgilenelim-bilgilendirelim.ALLAH yar ve yardımcınız olsun
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Arkadaşlar lütfen kendi görüşlerinizi BENCE diyerek başlamınızı rica ediyorum.Gerçek hüküm sahibi sadece ALLAH c.c dur.Ben sadece okuduğum bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim bilgilenelim-bilgilendirelim.ALLAH yar ve yardımcınız olsun

''İlim Çinde de olsa alınız''
Hadisi Şerif
 

boşnak_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
tanışma

tanışma

selamunaleykum arkadaşlar.ben aranıza yeni katıldım umarım seversin beni.bu bid'at mevzuları benimde bayağı ilgimi çekiyor.inşallah zamanla paylaşırız düşünce be bilgilerimizi
 

boşnak_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
hopalörle ezan okunmasa günümüzde ezanı duymak hele istanbul gibi bir beton kentte yaşıyorsanız çok zor.hem ibadet olsun diye hopalörden okunmuyorki.duyulsun diye okunuyor
 

2.diriliş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
sayin hakan arkadaşım sen hem konuyu eksik okumuşsun hem eksik cevaplar yazmışsın şimdi senin bu yazdıklarının ben ancak bir kısmını kabul edebilirim bak yarı ümmiliğimle bidati sana tarif edeyim bidat iki kısımdır bir bidatı hasene bir de kötü olan bidat bidatı hasene demek iyi bidat demek ezanın hoperlörle okunması iyi bidattır teravih namazının 20 rekat ve cemaatla kılınması iyi bidattır namazdan sonra tesbihin çekilmesi iyi bidattır sen konuyu çok eksik yazmışssın lütfen yeni baştan araştır fıkıh kitaplarına bak öyle hemen kestirip atma Allaha emanet ol
 

2.diriliş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
sellamma9.gif


Her yenilik bidat midir. Birçok gelişme oluyor aman kullanmayalım bu bidattir demek doğru mudur?
Bidat sapıklıktır deniyor. Bütün hayatımızı asrı saadetteki gibi yaşayabilir miyiz?Teknoljik gelişmeler Bidat midir ?
Bidat nedir?

Bid'atlar alanları itibariyle de kısımlara ayrılmaktadır. İtikadî konularla ilgili olanlara "itikadî bid'atler", iş ve hareketle ilgili olanlara da "amelî bid'atler" denir. Ayrıca mahiyetleri itibariyle küfrü gerektiren ve gerektirmeyen bid'atler vardır.

Günümüzde pek çok bid'at, müslümanların hayatına girmiştir. Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilâve mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır. Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur'ân ve Sünnet'tir.



Bidat öncekilere benzemeyen, evvel yok iken yeni ortaya çıkan veya çıkarılan şey demektir. İslâm ulemâsı bidatın tarifinde birleşmemiş, çeşitli tarifler ileri sürmüşlerdir. Bir grup bidatı dar mânâda ele almış ve "Hz. Peygamber'den (sav) sonra ortaya çıkan, din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme mâhiyetinde olan şey" diye tarif etmişlerdir. Bu tarife göre her bidat kötüdür, sapıklıktır, dini bozacağı, değiştireceği için onunla mücâdele etmek gerekir.
Diğer gruba göre bidat Hz. Peygamber'den (sav) sonra icad edilen, ortaya çıkan, moda haline gelen herşeydir. Bu tarif çok geniş olduğu için tek değerlendirmeye tâbî tutulmamış "mezmûme" ve "hasene" yâni kötü ve iyi kısımlarına ayrılmıştır. Bu arada şer'i delillere aykırı herşey ve davranışa bidat diyenler de olmuştur.

Birinci tarife göre herhangi bir âdet, âlet ve davranışın bidat olabilmesi için dine katılması, dinî telâkki edilmesi, iman ve ibâdet manzûmesine dahil bulunması gerekir. Meselâ bir kimsenin bedenini geliştirmek için her sabah bir müddet koşması sonra bir yerde durup belli hareketler yapması caizdir, bunlar Hz. Peygamber (sav) zamanında yapılmamış olsa dahi bidat değildir. Aynı hareketler ibâdet olsun diye yapılır veya ibâdet sayılırsa bidat olur ve caiz olmaktan çıkar. Çünkü İslâm'da ibâdetin yeri, zamanı ve şekli Allah Resûlü (sav) tarafından kesin çizgilerle açıklanmıştır. Hiçbir kimsenin bunları değiştirme, arttırma ve eksiltme selâhiyeti yoktur.

bidatlerle icatları birbirinden ayırmak, yani sonradan ortaya çıkan her şeyi bidat diyerek reddetmemek,
insanlığın gelişim seyrini ve insanların faydasına olan şeyleri bidat diye damgalamamak
gerektiğini fark etmek, bunlara bidat adı verilse bile onların makul ve makbul olduğunu
,
haram sayılan bidatlerden olmadığını kabul etmek icap ettiği; üçüncüsü de,
bidatin itikad/inanç ve amelde, genelde ibadetler alanında olanlara denildiğini bilmektir

İslam âlimleri, bid'ati, Bid'at-i hasene ve Bid'at-i seyyie diye ikiye ayırmışlar, mektep,kitap gibi sonradan çıkanlara Bid'at-i hasene demişlerdir. Hadika’da (Böyle bir bid'at, bir ibadetin yapılmasına yardımcı olduğu için, dinimiz izin verir) buyuruldu.

İmam-ı Rabbani hazretleri ise, dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid'at kelimesini bulaştırmamak ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş]demek gerektiğini bildirir. Sünnet, burada yol, iş demektir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Hadis-i şerifte,
Sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülüyor, Sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar kötüleniyor. (Müslim)

İmam-ı Rabbani hazretleri, bid’at-i hasene’yi kabul etmiyor gibi göstermek yanlıştır. O sadece verilen ismi uygun bulmuyor. Mesela bid’at için pislik dense, iyi pislik, kötü pislik diye ayırmamalı diyor, madem yapılan iyi bir şey ise ona sünnet-i hasene = iyi iş demeli, bid’at kelimesini güzel işlere bulaştırmamalı buyuruyor.
Dine aykırı bir şeymiş gibi, sanki bir problemmiş gibi bunu gündeme getirmek yanlıştır

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını
zannederek bid'at çıkarıyor, bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar.
Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir.
Dini noksan sanıp, tamamlamaya [çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya] çalışmak, Maide suresinin, (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) mealindeki 3. âyetine inanmamak olur. (m.260)

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri (k.s.) sünnetin ehemmiyetine dâir buyuruyor ki; (Mektubat 2/23)
“Bu zamanda İslâm’a garîblik gelmiş, Müslümanlar garîb olmuşlar ve bu garîblik zaman geçtikçe yer yüzünde Allâh diyen kimse kalmayıp, kıyâmet insanların şerlileri üzerine kopuncaya kadar da ziyâdeleşecektir.
Said (dünyâ ve âhirette bahtiyar) kimse, terk edilmiş olan sünnetlerden bir sünneti ihyâ eden ve
bid’atlerden bir bid’ati yok edendir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den bu zamana kadar (bu mektubun yazıldığı târihte) bin sene geçmiş olup bütün kıyâmet alâmetleri zuhûr etmiş, nübüvvet zamanından uzaklaşılması sebebiyle sünnetler gizlenmiş, yalan çoğalması sebebiyle de bid’atler yayılmış olduğundan sünnete yardım edecek ve bid’atleri yok edecek yiğit bir âlime ihtiyaç duyulmuştur.
Bid’atleri yaymak dinî tahrip ettiği gibi, bid’at sâhiblerine hürmet İslâm dinini yıkmaya sebeptir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim bid’at sahibine hürmet ederse, muhakkak İslâm’ın yıkılmasına yardım etmiş demektir.”
buyurmuştur. O halde; bütün himmet ve gayretle sünnetlerden bir sünneti yayıp, bid’atlerden bir bid’ati kaldırmak için gayret etmek lâzımdır. Her zaman, husûsi ile de İslâm’ın zayıf duruma düştüğü şu zamanda İslâmî merâsimleri tatbîk etmek sünneti yaymaya ve bid’atleri yok etmeye bağlıdır. Geçmiş bazı âlimler bir kısım bid’atleri güzel gördüler. Lâkin bu fakir (İmâm-ı Rabbânî Hazretleri) bu meselede onlara muvâfakat etmemekte, hiçbir bid’atte güzellik görmemekte ve bid’atlarda zulmet ve bulanıklıktan başka bir şey hissetmemekteyim.

Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Her bid’at dalâlettir, sapıklıktır.” buyurmaktadır. İslâm’ın bu gariplik ve zayıflıktan selâmet bulmasını sünnetleri işlemeye, helâkini de hangi bid’at olursa olsun bid’atleri yapmaya bağlı görüyorum. Bid’ati İslâm binasını yıkan bir balyoz, sünneti de dalâlet karanlıklarında yol gösterici parlak bir yıldız gibi görüyorum.
Zamanın ulemâsı hiçbir bid’ate güzel demedikleri ve yapılmasına, işlenmesine fetvâ vermedikleri için Allâhu Teâlâ onları muvaffak eylesin...

Hulasa-i kelam yenilik yapılır ama din adına ve dinden gibi göstermek doğru değildir.Daha önce mevcut olmayan, sonradan ortaya çıkan amel ve inançlardır.

Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm'dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibâdet kabûl edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlar olmalıdır.
Meselâ, Rasûlullah'a selam ve salât Allah'ın emridir.

Ama Rasûlullah'ı anmak için özel dini törenler yapmak ve mevlit okutmak kimin emridir?

Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Ama ölüler için mevlit okutup, kırkıncı, elli ikinci geceleri tertip etmek İslâm'ın hangi hükmüne dayanır. Allah için sadaka vermek, zekât ve fitre dağıtmak Allah'ın emri gereğidir. Ama ölen birisi için devir, yani ölünün ibadet borcunu düşürmek için mal ve para taksimi yapmak, sabun, iğne, iplik dağıtmak kimin emridir?
Aslında her iki gruba göre de dinin aslına olan ilâve ya da aslından yapılan eksiltmeler yasaklanmış olup, kötü bir bid'attir. Ancak ikinci grup âlimlerin bid'atin tarifi konusunda daha tutarlı oldukları görülmektedir. Çünkü ilk grubun bid'at-i hasene kapsamına soktukları şeyler, aslında sonradan çıkmış şeyler değildir; onların Kur'an ve Sünnet'te dayanakları vardır.

Bidat Bir amelin veya aletin davranışın dinden sayılması demektir. dinin yaşanması için yeniliklere kapalı olmak değildir. ama bu yeniliği dinden saymak bidattir.
örneğin tesbih çekmek bidat değildir. tesbihsiz olmaz demek bidattir.
sünnetleri camide kılarız ama evde kılınmaz demek bidattir.
kaşıkla yemek yeriz ama kaşıksız yenmez demek bidattir.
masada yeriz ama yerde yenmez demek bidattir.
namaz sonrası müezzin tesbihat yaptırır ama tesbihat yapmadan çıkana kızmak bidattir.

ölü arkasından kuran okumak sevaptır ama bunu belli günlere hapsetmek bidattir.






Peygamberler benimle iftihar ettikleri gibi, ben de Ebu Hanife ile iftihar ederim.
Onu seven, beni sevmiş olur. Onu sevmeyen, beni sevmemiş olur.


HAZRETİ
 

2.diriliş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
arkadaşım ben şimidilik bunları araştırdım hakan kardeşim inşallah bunlar okununca iş biraz daha düzeltilmiş olacak Allaha emanet olun
 

galibi400619

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Zuhuri ahir meselesi (Bid-ad)

hakan 74 arkadaşın dikkatine En büyük bid-ad i unutmuş onuda ben yazıyorum


Hicrî 5. asırdan bu yana yalnız Türkiye’de uygulanan, başka İslam âleminin bilmediği, bilmek de istemedikleri “zuhr-u âhir ” denen, ALLÂH’ın emri, Hazret-i Resûlullâh’ın sünneti ile hiç ilgisi olmayan, Moğol istilâlarının hüküm sürdüğü bir zamanda Konya’da ihdas edilen ek ibâdet usûlü ki, namaz değildir. Hükümet ve devletin olmadığı yerde, ulü’l-emrin icra edilmediği yer -ki, darü’l-harptir- darü’l-harpte ise cuma namazı kılınmaz, diye uyduruk fetva verenler, zamanımıza kadar..

“İslam’da yeri olmayan namaz” demeye hicap ediyorum, çünkü namazın iki kaynağı vardır: 1: Kitap, 2: Sünnet. Başka kaynak aranmaz. Beş vakit namazdaki farzlar, Cumâ namazı için de geçerli olup, hutbesiz Cumâ namazı geçerli değildir. Bayram namazlarında hutbe sünnettir. Okunmasa da namaz tamamdır.

Sünnetleri hafife almayasın. Kur’ân’da belirtilmemiş, Peygamber Efendimiz’in ibâdet ve amellerinde görülen hallerin cümlesine sünnet deriz. Sünnetleri emr-i ilâhînin dışında görme. Kur’ân’da sarih olarak görülmediği için sünnettir. İcmâ, kıyas edilleyi şeriye namaz için geçerli değildir.

Rabbımızın lütuf ve ihsânı olan en büyük bayram olarak belirtilen Cumâ günü, âyet ve hadisle ifâde edilen öğle vaktinde Cumâ namazı.. Hutbede bulunarak imam efendiye uyup iki rekat farzı kılan kişinin ALLÂH’ın emrine göre cumâsı tamamdır. Sünnetlerini de mezhebine tâbi olunan imam efendinin içtihâdına göre kılmaktır. Çünkü imam efendilerimizin aralarında sünnetlere dâir içtihat farklılıkları vardır. Hepsi de geçerli olup, cumânın sıhhatına halel getirmez.

İmâm-ı A’zam Hazretleri hicri 75 senesinde dünyâya teşrif ettiler. 150 senesinde irtihal eylediler. Makamları cennet olsun. Kendileri tâbiînden olup, ashâbın yaşlıları ile görüştüler. Ve îzah ettiler:

“Hazret-i Resûlullah (s.a.v) Efendimiz mescide gelmeden önce dört rekat sünnet kılar, mescide geldiklerinde hutbe îrad ederlerdi. İki rekat cumânın farzını cemaate kıldırır, hâne-yi saâdetlerine gider, dört rekat da orada sünnet kılarlardı.”

İmâm-ı A’zam Hazretleri bu türlü beyan ve içtihat etmişlerdir.

İmâm Şâfiî Hazretleri, İmâm-ı A’zam Hazretleri’nden sonra dünyâya teşrif ettiler. Cumânın sünneti hakkında buyurdular ki :

“Cumâdan evvel iki rekat, cumâdan sonra da iki rekat Hazret-i Resûlullâh’ (s.a.v.) sünnet kılardı.”

İmâm Mâlik ve İmâm Hanbel hazretlerinin içtihatları da :

“Cumâya gelmeden evvel Hazret-i Resûlullah (s.a.v.) iki rekat namaz kılar, farzdan sonra başka namaz kılmazdı.” şeklindedir. ALLAH cümlesinden râzı olsun.

Cumâ Sûresi’nde de müsta’celiyyet vardır : “ALLÂH’ın zikrinden sonra yeryüzüne yayılınız, rızıklarınızı arayınız.” On altı rekatlı hiç bir mezhep yoktur. Dikkat edilirse, yalnız sünnet üzerinde ihtilaf değil, içtihat değişikliği vardır. Kimsenin namaza rekat ilâve etmesi uygun olmayıp, hatâdır.

Bâzı kimseler çok ibâdet ve tâatla çok kazanacağını zannederler. Her şeyin ifrâtı yasaklanmıştır. Misâl olarak, seferde olan dört rekatlı farz namazları iki rekat kılmayı Hazret-i ALLAH emrediyor. Fazla kılarsan ne olur? Âsî olursun, emr-i ilâhîye karşı geldiğin için. “Hiç fazla namaz kıldı diye insanı döverler mi? Fazla mal göz mü çıkarır?” gibi sözlerle emr-i ilâhîyi basit bir hâdise gibi gösterip günâha girme. “Zuhr-u âhir” diye bir namaz yoktur. İslamiyette şüpheli ibâdet olmaz.şüpheli ibadete sıhhatlidir diye kimse cevaz veremez Evham, rûhî hastalıktır. Namaz husûsunda ilham ve rüyâ ile de amel edilmez. Sahîh-i Buharî’nin (Tecrîd-i sarîh Tercümesi) üçüncü cildinde Cumâ bahsinde bildirildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hutbe îrad edip, buyurdular ki : “Cumâ size kıyâmete kadar farz kılındı. İster âdil imam, ister zâlim imam zamânında olsun, kim ki, Cumâ namazını sebepsiz yere terk ederse, iki elim yakasındadır. ALLAH işini rast getirmesin.. onun Ne namazı vardır, ne orucu, ne haccı, ne de zekatı... Vaktâ ki, tövbe ve istiğfar etmiş ola.”

Büyük fıkıh âlimi İbn-i Nuceym buyururlar ki :

“Zuhr-u âhir kılan kişi ilim yoksunudur.”

Kütüb-i sitte’den olan Sünen-i Dârekutnî Tercümesi, 2. Cilt sahîfe 10’da şöyle ifâde olunur:

“Zuhr-u âhir kılan şüphesiz günahkardır.”

Diyânet İşleri Başkanlığı da Şerîat-i Muhammedî’de 92 hurâfa ve bidat tespit etti. Ama umûma îlânından çekindiler. Fakat ben bu listenin bir nüshasını elde ettim ve çoğaltıp, dağıttım. Bidat ve hurafaların başına yazmışlar, zuhr-u âhir diye bir namazın olmadığını. Merhum cennet-mekan Hamdi Akseki buyuruyor ki :

“İmam efendilerimizin cumânın sıhhati ve vücûbu hakkındaki ihtilafları “muhtelefun fîh”tir (kesin olmayan, ihtilaflı konulardandır). Cumânın farziyetine te’sir edici değildir. Şöyle ki, Cumânın vücûbunun sıhhati hakkında ictihâdî ihtilaflar musallînin (namaz kılanın) daha mutmain olması içindir. Hiç bir içtihat cumânın farziyetini bozmaz. Nitekim öyle olmuştur.”

Türkiye’den başka İslam ülkelerinde zuhr-u âhir diye bir şey bilmezler. Çünkü kesinlikle yoktur. Bir namazın iâdesi farzın terkinden îcap eder. Vâcibin terkinden, farzın te’hirinden sehiv (yanılma) secdesi lâzım gelir. Hazret-i ALLAH Türk milletini de bu gibi anlamsız ibâdetlerden kurtarsın.Amin.
 

galibi400619

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
نعىمة

نعىمة

hoparlörle okumak bidatsa interneti kullanmak bidat değil mi?

çok doru yazmıssın
Ankara etlikde bir cami vardı hoperlörden ezan okumazları bid-ad diye ama her türlü alet edavatı kullanırlardı
:T
 

galibi400619

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Zuhuri ahir meselesi
En büyük bidatı unutmuşsun hakan 74


Hicrî 5. asırdan bu yana yalnız Türkiye’de uygulanan, başka İslam âleminin bilmediği, bilmek de istemedikleri “zuhr-u âhir ” denen, ALLÂH’ın emri, Hazret-i Resûlullâh’ın sünneti ile hiç ilgisi olmayan, Moğol istilâlarının hüküm sürdüğü bir zamanda Konya’da ihdas edilen ek ibâdet usûlü ki, namaz değildir. Hükümet ve devletin olmadığı yerde, ulü’l-emrin icra edilmediği yer -ki, darü’l-harptir- darü’l-harpte ise cuma namazı kılınmaz, diye uyduruk fetva verenler, zamanımıza kadar..

“İslam’da yeri olmayan namaz” demeye hicap ediyorum, çünkü namazın iki kaynağı vardır: 1: Kitap, 2: Sünnet. Başka kaynak aranmaz. Beş vakit namazdaki farzlar, Cumâ namazı için de geçerli olup, hutbesiz Cumâ namazı geçerli değildir. Bayram namazlarında hutbe sünnettir. Okunmasa da namaz tamamdır.

Sünnetleri hafife almayasın. Kur’ân’da belirtilmemiş, Peygamber Efendimiz’in ibâdet ve amellerinde görülen hallerin cümlesine sünnet deriz. Sünnetleri emr-i ilâhînin dışında görme. Kur’ân’da sarih olarak görülmediği için sünnettir. İcmâ, kıyas edilleyi şeriye namaz için geçerli değildir.

Rabbımızın lütuf ve ihsânı olan en büyük bayram olarak belirtilen Cumâ günü, âyet ve hadisle ifâde edilen öğle vaktinde Cumâ namazı.. Hutbede bulunarak imam efendiye uyup iki rekat farzı kılan kişinin ALLÂH’ın emrine göre cumâsı tamamdır. Sünnetlerini de mezhebine tâbi olunan imam efendinin içtihâdına göre kılmaktır. Çünkü imam efendilerimizin aralarında sünnetlere dâir içtihat farklılıkları vardır. Hepsi de geçerli olup, cumânın sıhhatına halel getirmez.

İmâm-ı A’zam Hazretleri hicri 75 senesinde dünyâya teşrif ettiler. 150 senesinde irtihal eylediler. Makamları cennet olsun. Kendileri tâbiînden olup, ashâbın yaşlıları ile görüştüler. Ve îzah ettiler:

“Hazret-i Resûlullah (s.a.v) Efendimiz mescide gelmeden önce dört rekat sünnet kılar, mescide geldiklerinde hutbe îrad ederlerdi. İki rekat cumânın farzını cemaate kıldırır, hâne-yi saâdetlerine gider, dört rekat da orada sünnet kılarlardı.”

İmâm-ı A’zam Hazretleri bu türlü beyan ve içtihat etmişlerdir.

İmâm Şâfiî Hazretleri, İmâm-ı A’zam Hazretleri’nden sonra dünyâya teşrif ettiler. Cumânın sünneti hakkında buyurdular ki :

“Cumâdan evvel iki rekat, cumâdan sonra da iki rekat Hazret-i Resûlullâh’ (s.a.v.) sünnet kılardı.”

İmâm Mâlik ve İmâm Hanbel hazretlerinin içtihatları da :

“Cumâya gelmeden evvel Hazret-i Resûlullah (s.a.v.) iki rekat namaz kılar, farzdan sonra başka namaz kılmazdı.” şeklindedir. ALLAH cümlesinden râzı olsun.

Cumâ Sûresi’nde de müsta’celiyyet vardır : “ALLÂH’ın zikrinden sonra yeryüzüne yayılınız, rızıklarınızı arayınız.” On altı rekatlı hiç bir mezhep yoktur. Dikkat edilirse, yalnız sünnet üzerinde ihtilaf değil, içtihat değişikliği vardır. Kimsenin namaza rekat ilâve etmesi uygun olmayıp, hatâdır.

Bâzı kimseler çok ibâdet ve tâatla çok kazanacağını zannederler. Her şeyin ifrâtı yasaklanmıştır. Misâl olarak, seferde olan dört rekatlı farz namazları iki rekat kılmayı Hazret-i ALLAH emrediyor. Fazla kılarsan ne olur? Âsî olursun, emr-i ilâhîye karşı geldiğin için. “Hiç fazla namaz kıldı diye insanı döverler mi? Fazla mal göz mü çıkarır?” gibi sözlerle emr-i ilâhîyi basit bir hâdise gibi gösterip günâha girme. “Zuhr-u âhir” diye bir namaz yoktur. İslamiyette şüpheli ibâdet olmaz.şüpheli ibadete sıhhatlidir diye kimse cevaz veremez Evham, rûhî hastalıktır. Namaz husûsunda ilham ve rüyâ ile de amel edilmez. Sahîh-i Buharî’nin (Tecrîd-i sarîh Tercümesi) üçüncü cildinde Cumâ bahsinde bildirildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hutbe îrad edip, buyurdular ki : “Cumâ size kıyâmete kadar farz kılındı. İster âdil imam, ister zâlim imam zamânında olsun, kim ki, Cumâ namazını sebepsiz yere terk ederse, iki elim yakasındadır. ALLAH işini rast getirmesin.. onun Ne namazı vardır, ne orucu, ne haccı, ne de zekatı... Vaktâ ki, tövbe ve istiğfar etmiş ola.”

Büyük fıkıh âlimi İbn-i Nuceym buyururlar ki :

“Zuhr-u âhir kılan kişi ilim yoksunudur.”

Kütüb-i sitte’den olan Sünen-i Dârekutnî Tercümesi, 2. Cilt sahîfe 10’da şöyle ifâde olunur:

“Zuhr-u âhir kılan şüphesiz günahkardır.”

Diyânet İşleri Başkanlığı da Şerîat-i Muhammedî’de 92 hurâfa ve bidat tespit etti. Ama umûma îlânından çekindiler. Fakat ben bu listenin bir nüshasını elde ettim ve çoğaltıp, dağıttım. Bidat ve hurafaların başına yazmışlar, zuhr-u âhir diye bir namazın olmadığını. Merhum cennet-mekan Hamdi Akseki buyuruyor ki :

“İmam efendilerimizin cumânın sıhhati ve vücûbu hakkındaki ihtilafları “muhtelefun fîh”tir (kesin olmayan, ihtilaflı konulardandır). Cumânın farziyetine te’sir edici değildir. Şöyle ki, Cumânın vücûbunun sıhhati hakkında ictihâdî ihtilaflar musallînin (namaz kılanın) daha mutmain olması içindir. Hiç bir içtihat cumânın farziyetini bozmaz. Nitekim öyle olmuştur.”

Türkiye’den başka İslam ülkelerinde zuhr-u âhir diye bir şey bilmezler. Çünkü kesinlikle yoktur. Bir namazın iâdesi farzın terkinden îcap eder. Vâcibin terkinden, farzın te’hirinden sehiv (yanılma) secdesi lâzım gelir. Hazret-i ALLAH Türk milletini de bu gibi anlamsız ibâdetlerden kurtarsın.Amin.
 

2.diriliş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
selamaleyküm arkadaşlar islam dini sizin dediğiniz gibi öyle nasıl ğelmişse o şekilde kalmazki her türlü fenne ve tekniğe açıktır ama islam litaretürü icinde değerlendirmek şartıyla zaten yapılan bu yenilikler şu sözü hatırlatmıyormu zaman ihtiyarladıkça kuran gençleşiyor ben bidat konusu bir önceki mesajlarımda halletttiğim için Allahın izniyle daha artık onun için yazmıyacağım Allaha emanet olun
 

slmz61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Mar 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
kardeşlerim bu bilgileri aldığımız kitapları bi yazın bizde bilelim hakan kardeşim ihlas haber ajansından almış anlaşılan hani kitaplarında diğer cemaatlere sövüp sayanlar hoporlör kullanmak bidat olurmu hiç aklını kullan diye kaçkere söylüyo rabbim zorlaştırmayın kolaylaştırın sevdirin nefret ettirmeyin demiyomu resulullah s.a.v çatal kaşıkta bidatmı efendimiz a.s eliyle yermiş yemeğini sünnetlerin yerine farz kazası kılmak bidat deyilmi hemde o sünnetlerin kaza namazlarının yerine geçeceği bildirilmişken hem resulullah s.a.v uyalım hem sünnetleri kılmayalım eee gerçek bit ad bu olsa gerek efendimiz bunu yapmış mı ? söylemişmi ? yok burda atış yapmak yasak sanırım :) aklımızı kullanalım
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt