Büyük arif Ebu Talib el-Mekkî (k.s) 386/996) tasavvuf ve ahlâk sahasında yazdığı "Kutu'l-Kulub" isimli meşhur eserinde der ki:
"Kulun tövbesinin tam olarak gerçekleşmesiAllah'a dönüşünün güzel olması ve günahları iyiliklere çevrilen kimselerden sayılması için gerçekten eski hâlini değiştirmesi ve yeni hayatı benimsemesi gerekmektedir. Eğer insandaki bu değişme dünyada olursa kötü ameller iyi amellere çevrilmektedir. Bunu şu ayetten anlıyoruz:
"Gerçek şu ki insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez." Ra'd
13/11
Demek ki insanlar içlerindeki bir kötülüğü iyiliğe çevirdiklerinde kötü halleri iyiliklere çevrilmiş olur ve bu durumda şu ayetin müjdesi gerçekleşir:
"Ancak tövbe ve iman edip salih amel işleyenlerin Allah kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah çok affedici ve çok acıyandır." Furkan 25/70.
Gerçek pişmanlık önceki kötü duruma dönmemek ve eldeki vakitleri boş yere harcamamaktır.
Ariflerden Ebu Süleyman ed-Dârânî (k.s) der ki:
"Akıllı bir kimse kalan ömründe sadece daha önceki ibadet ve taatsız geçirdiği vakitlerine ağlasa bu onu ölene kadar hüzün içinde ağlatmaya yeterdi. Kalan ömrünü
önceki gibi cehalet ve gafletle geçiren kimsenin hâli nasıl olur düşünün!"
Tövbe eden kimse boşa geçen günlerine üzülmeli kalan ömründe de ilahî emirlere ciddi olarak sarılıp yasaklardan uzaklaşmalıdır. Bunların tamam olması ancak her işinde sağlam ilme göre hareket etmesi ve salih amellere sarılmasıyla mümkündür. O zamanAllah u Teala'nın övdüğü şu kimselerden olur
"Kötülüğü iyilikle giderirler" Ra'd 13/22 Yani daha önce yapmış oldukları kötülükleri işledikleri yeni hayırlarla giderip temizlerler. Bu durumla ilgili olarak
Rasulullah (s.a.v) Efendimiz Ebu Zerr'e hitaben şöyle buyurmuştur
"Bir kötülük işlediğin zaman ondan sonra hemen bir iyilik yap. Gizli günaha karşı gizlice
No: 27; Münâvî açık olana karşı da açıkça hayır yap ki onu temizlesin." Ahmed K. Zühd Feyzu'l-Kadir No: 763.
Rasulullah (s.a.v)
Muaz b. Cebel'e (r.a) yaptığı bir vasiyyetinde de:
"Kötülüğün peşinden bir iyilik yap ki
onu temizlesin." Tirmizî Birr 55 Dârimî Rikak 74; Ahmed Müsned V -153 158 buyurmuştur.
Yukarıda saydığımız vasıfta tövbe eden bir kimse salihler arasına girer.Nitekim Allah u Teala bir ayet-i kerimede:
"İman edip salih ameller işleyenleri hiç şüphesiz salihlerin arasına katarız." Ankebut 29/9 buyurmuştur.
Sonra tövbe eden kimseye gücü yettiği kadar daha önce elinden kaçırdığı fırsatları ve zayi ettiği vakitlerini telafî için hayırlarda koşması ve bu şekilde salihlerden olmaya çalışması gerekir. İşte bu makama çıktığında Mevla'sının huzuruna layık bir kul olur. O zaman Allah u Teala onu muhafaza ve himayesine alır. Nitekim
ayet-i kerimede:
"O salihleri dost edinip işlerini üstlenir." A'raf 7/196 buyrulmuştur.
Tövbede kula gereken şeyler özetle on şeydir
tövbe etmek olduğu söylenmiştir. Ayrıca ömrün uzamasını veya güzel bir ölümü istemek olduğu da söylenmiştir. Ancak kendilerinden önce geçen kimselere yapıldığı gibi
onların bu arzularına engel olunur. Aslında kulun geçirmiş olduğu her saat bu son saat gibi kıymetlidir. Sahibi anlayacak olsa
her saati bütün dünyadan kıymetlidir. Bunun için denilmiştir ki; "Kul Allahu Teala'nın kullarına dilediği şekilde tecelli ettiğini ve bunun bir hikmetle gerçekleştiğini yakinen bilince artık kalan ömrünün hiçbir kıymeti kalmaz."
Allahu Teala'nın: "Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen demeden önce." Munâfikûn. 63/10 ayetinde geçen "yakın vakte kadar" ifadesi hakkında şöyle denmiştir:
"Kul gözünden perde kalkıp ahiret hallerini görünce ölüm meleğine:
-Ölümü bir gün tehir et de Rabbime kulluk edeyim günahıma yanayım ve nefsim için salih bir amel hazırlayayım der. Melek kendisine:
-Bütün günlerini boş yere tükettin artık sana hiçbir gün yok der. Kul:
-Bir saat olsun mühlet ver der. Melek de:
"Kötü işleri yapıp dururken kendisine ölüm gelince: 'Ben şimdi tövbe ettim' diyen kimsenin tövbesi makbul değildir." Nisa 4/18
İşte bu
kötü akıbettir. Bu durumdan Allah'a sığınırız. Bu kimsenin
münafık olduğu söylenmiştir. Ayette anlatılanın günahta devam ve ısrar eden kimse olduğu da söylenmiştir.
Allahu Teala kimin tövbesini kabul edeceğini şöyle beyan buyurur:
"Allah'ın kabul edeceği tövbe ancak cahillikle bir kötülük yapıp da çok geçmeden tövbe edenin tövbesidir." Nisa
4/17
Bu tövbenin ölümden önce ve ahiret alametleri zuhur etmeden son nefes gelmeden yani can boğaza dayanmadan önce yapılan tövbe olduğu söylenmiştir.Çünkü Allahu Teala ahiret alametleri zuhur ettikten sonra tövbenin kabul edilmeyeceğini bildirmiş ve hükmünü şöyle vermiştir.
"Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün önce inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış kimseye artık o andaki imanı bir fayda sağlamaz." En'am 6/158
Ayette geçen hayrın tövbe olduğu söylenmiştir. Çünkü tövbe
imanın kazancı ve hayırların temelidir. Ayette geçen hayrın salih ameller olduğu da söylenmiştir. Çünkü salih ameller imanın artmasını temin eder ve yakîn alametidir.
Ariflerden birisi demiştir ki:
"Allahu Teala'nın kuluna ilham yoluyla söylediği iki tane sırrı vardır: Bunlardan birisi şudur: Kul annesinin karnından çıkıp doğunca Allahu Teala kendisine: "Ey kulum! Seni temiz ve nezih bir şekilde dünyaya çıkarttım sana ömrünü emanet ettim ve seni onu emniyetle koruman için görevlendirdim. Artık bu emaneti nasıl koruyacağına ve huzuruma ne şekilde geleceğine bak."
Diğeri de kulun ruhu çıkarken olur. O zaman Allahu Teala kula: "Ey kulum! Sana verdiğim emanetimi nasıl kullandın? Bana kavuşuncaya kadar seninle yaptığım ahde riayet ederek onu korudun mu? Eğer onu korudu isen ben de senin bu vefana karşılık olarak ecrini veririm. Eğer onu zayi etti isen sana hesabını sorar cezanı veririm."
Kulun
üstlendiği emanete sahip çıkması ve Allahu Teala'nın kulundan onun muhafazasını istemesi
şu ayetlerde ifade edilmiştir:
"Onlar
emanet ve ahidlerini korur gözetirler." Müminûn
23/8
"Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ben de size vadettiklerimi vereyim." Bakara 2/90
Kulun ömrü
kendisine verilmiş bir emanettir; eğer onu hak yolda geçirerek korursa emanetini yerine getirmiş ve sahibine güzelce iade etmiş olur. Eğer onu küfür ve isyanla zayi ederseAllah u Teala'nın emanetine hainlik yapmış olur. Hiç şüphesiz Allahhainleri sevmez.
İbnu Abbas (r.a)
bu konuda demiştir ki: "Kim
Allah'ın farzlarından birisini terk ederek veya ihmal ederek zayi ederse Allah 'ın korumasından çıkmış olur. Kul nasuh bir tövbe edince
kötülükleri temizlenir ve cennete girmeye hak kazanır." (Buraya kadar verdiğimiz bilgiler için bkz: el-Mekkî Kutu'l-Kulûb I 179-181.)
Tövbe eden bir kimse üzerindeki hakları ödemelidir. Bu haklar 'Allahın hakları ve kulların hakları olmak üzere iki kısımdır.
Geçmiş namaz borcu varsa kaza etmeli
vermediği zekatlarını ödemeli
farz olmuş ise yerine getirmelidir. Ayrıca malını çaldığı veya hile ile aldattığı kimselerin malını ve hakkını geri verip kendisiyle helalleşmelidir. Eğer hak sahibi ölmüş ise ona ait malı varislerine vermelidir. Varisi yoksa o malı onun adına fakirlere sadaka olarak dağıtmalıdır.
Gıybetini ettiği haksız yere kötülediği kimselerle helalleşmeli bir daha yapmayacağını söylemeli haksız suçlama alay ve hakaretlerine keffaret olarak onu övmeli ve iyi sıfatları ile anmalıdır.
Allah ile kul arasında kalan günahlara karşılık olarak onların zıddı olan hayırları yapmalıdır. Meselâ; haram çalgı ve türküye karşılık olarak Kur'an dinleyip zikir meclislerine katılmalıdır. İçki içmesine karşılık olarak insanlara su dağıtıp hayır yapmalıdır. Günahların yayılması için yapılan harcamaların yerine hayır hizmetlerine ve vakıflara yardımcı olmalıdır. Kötü amelleri ve çirkin halleri anlatmanın karşılığı olarak güzel ve hayır şeyleri anlatmalı Allahu Teala'nın nimetlerini zikretmeli insanlara O'nu sevdirmeye çalışmalıdır.
İki insanın veya ailenin arasını bozmaya karşılık olarak küskünleri barıştırmalı insanların hoşuna gidecek haberleri yaymalı her müminin selameti için hayır dua etmelidir. Harama bakmanın yerine Kur'an'a
salihlerin yüzüne ve ibretle kainata bakmalıdır. Ayrıca fakir ve yetimlerle oturmalı onlara şefkatle bakmalı ve hizmetlerini görmelidir.
Zina ve namusla ilgili suçları kimseye açmamalıdır. Onlara güzelce tövbe edip bir daha yapmamaya kesin söz vermeli ve o işlerin muhitinden uzaklaşmalıdır.
Anne ve babaya karşı yapılan kusurlardan tövbe ettikten sonra kendilerinden özür dilenmeli artık onlara karşı saygı ve hizmette kusur etmemeli kendilerine yumuşak ve güzel sözlerle hitap etmelidir.
Ailesine karşı yaptığı haksız ve kaba hareketlerin yerine muhabbet ifade eden sözler söylemeli edepli adaletli ve mert olmalıdır.
İmam Gazalînin (rah.) belirttiği gibi (Tövbe konusunda geniş bilgi için İmam Gazalî'nin "İhyau Ulûmi'd-Dîn" adlı eserinin dördüncü cildine bakılmalıdır.) her hastalık zıddı ile tedavi edilmelidir. Çünkü kalbi kaplayan günah kirleri ancak onun zıddı olan ilâhî nur ile temizlenir. Bu nur ve rahmet de ancak Allahu Teala'nın razı olduğu ibadet ve hayırlarda bulunur.
Dr.Dilaver Selvi
"Kulun tövbesinin tam olarak gerçekleşmesiAllah'a dönüşünün güzel olması ve günahları iyiliklere çevrilen kimselerden sayılması için gerçekten eski hâlini değiştirmesi ve yeni hayatı benimsemesi gerekmektedir. Eğer insandaki bu değişme dünyada olursa kötü ameller iyi amellere çevrilmektedir. Bunu şu ayetten anlıyoruz:
"Gerçek şu ki insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez." Ra'd
Demek ki insanlar içlerindeki bir kötülüğü iyiliğe çevirdiklerinde kötü halleri iyiliklere çevrilmiş olur ve bu durumda şu ayetin müjdesi gerçekleşir:
"Ancak tövbe ve iman edip salih amel işleyenlerin Allah kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah çok affedici ve çok acıyandır." Furkan 25/70.
Gerçek pişmanlık önceki kötü duruma dönmemek ve eldeki vakitleri boş yere harcamamaktır.
Ariflerden Ebu Süleyman ed-Dârânî (k.s) der ki:
"Akıllı bir kimse kalan ömründe sadece daha önceki ibadet ve taatsız geçirdiği vakitlerine ağlasa bu onu ölene kadar hüzün içinde ağlatmaya yeterdi. Kalan ömrünü
Tövbe eden kimse boşa geçen günlerine üzülmeli kalan ömründe de ilahî emirlere ciddi olarak sarılıp yasaklardan uzaklaşmalıdır. Bunların tamam olması ancak her işinde sağlam ilme göre hareket etmesi ve salih amellere sarılmasıyla mümkündür. O zamanAllah u Teala'nın övdüğü şu kimselerden olur
"Kötülüğü iyilikle giderirler" Ra'd 13/22 Yani daha önce yapmış oldukları kötülükleri işledikleri yeni hayırlarla giderip temizlerler. Bu durumla ilgili olarak
"Bir kötülük işlediğin zaman ondan sonra hemen bir iyilik yap. Gizli günaha karşı gizlice
Rasulullah (s.a.v)
"Kötülüğün peşinden bir iyilik yap ki
Yukarıda saydığımız vasıfta tövbe eden bir kimse salihler arasına girer.Nitekim Allah u Teala bir ayet-i kerimede:
"İman edip salih ameller işleyenleri hiç şüphesiz salihlerin arasına katarız." Ankebut 29/9 buyurmuştur.
Sonra tövbe eden kimseye gücü yettiği kadar daha önce elinden kaçırdığı fırsatları ve zayi ettiği vakitlerini telafî için hayırlarda koşması ve bu şekilde salihlerden olmaya çalışması gerekir. İşte bu makama çıktığında Mevla'sının huzuruna layık bir kul olur. O zaman Allah u Teala onu muhafaza ve himayesine alır. Nitekim
"O salihleri dost edinip işlerini üstlenir." A'raf 7/196 buyrulmuştur.
Tövbede kula gereken şeyler özetle on şeydir
- 1-Allahu Teala'ya isyan etmemenin kendisine farz olduğunu bilmek.
2-Bir günaha düştüğünde onda ısrar etmemek.
3-Günahtan Allah'a tövbe etmek.
4-İşlediği günaha pişman olmak.
5-Ölene kadar istikamet üzere itaat içinde yaşamaya azmetmek.
6-Günahın cezasından korkmak.
7-Mağfireti ümit etmek.
8-Günahı itiraf etmek.
9-O günahı Allahu Teala'nın takdir ettiğine ve onun Allahtarafından bir zulüm değil sadece adalet olduğuna inanmak.
10-İşlediği kusura bir keffaret olması için Rasulullah'ın (a.s "Kötülükten sonra bir iyilik yap ki onu temizlesin" hadisine uyarak günahın peşinden salih amel yapmak.
- "Kendileriyle istedikleri şeyler arasına engel çekilir." Sebe 34/54
Allahu Teala'nın: "Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen demeden önce." Munâfikûn. 63/10 ayetinde geçen "yakın vakte kadar" ifadesi hakkında şöyle denmiştir:
"Kul gözünden perde kalkıp ahiret hallerini görünce ölüm meleğine:
-Ölümü bir gün tehir et de Rabbime kulluk edeyim günahıma yanayım ve nefsim için salih bir amel hazırlayayım der. Melek kendisine:
-Bütün günlerini boş yere tükettin artık sana hiçbir gün yok der. Kul:
-Bir saat olsun mühlet ver der. Melek de:
- Bütün saatlerini harcadın artık bir saat olsun vakit yok der. Ruh boğaza ulaşır gırtlağa gelince hançerede tutulur. Artık tövbe kapısı kapanır. Kulun dünya ile irtibatı kesilir ameller son bulur. Böylece vakitler gitmiş ve bitmiş olur. Nefesler yükselir
"Kötü işleri yapıp dururken kendisine ölüm gelince: 'Ben şimdi tövbe ettim' diyen kimsenin tövbesi makbul değildir." Nisa 4/18
İşte bu
Allahu Teala kimin tövbesini kabul edeceğini şöyle beyan buyurur:
"Allah'ın kabul edeceği tövbe ancak cahillikle bir kötülük yapıp da çok geçmeden tövbe edenin tövbesidir." Nisa
Bu tövbenin ölümden önce ve ahiret alametleri zuhur etmeden son nefes gelmeden yani can boğaza dayanmadan önce yapılan tövbe olduğu söylenmiştir.Çünkü Allahu Teala ahiret alametleri zuhur ettikten sonra tövbenin kabul edilmeyeceğini bildirmiş ve hükmünü şöyle vermiştir.
"Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün önce inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış kimseye artık o andaki imanı bir fayda sağlamaz." En'am 6/158
Ayette geçen hayrın tövbe olduğu söylenmiştir. Çünkü tövbe
Ariflerden birisi demiştir ki:
"Allahu Teala'nın kuluna ilham yoluyla söylediği iki tane sırrı vardır: Bunlardan birisi şudur: Kul annesinin karnından çıkıp doğunca Allahu Teala kendisine: "Ey kulum! Seni temiz ve nezih bir şekilde dünyaya çıkarttım sana ömrünü emanet ettim ve seni onu emniyetle koruman için görevlendirdim. Artık bu emaneti nasıl koruyacağına ve huzuruma ne şekilde geleceğine bak."
Diğeri de kulun ruhu çıkarken olur. O zaman Allahu Teala kula: "Ey kulum! Sana verdiğim emanetimi nasıl kullandın? Bana kavuşuncaya kadar seninle yaptığım ahde riayet ederek onu korudun mu? Eğer onu korudu isen ben de senin bu vefana karşılık olarak ecrini veririm. Eğer onu zayi etti isen sana hesabını sorar cezanı veririm."
Kulun
"Onlar
"Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ben de size vadettiklerimi vereyim." Bakara 2/90
Kulun ömrü
İbnu Abbas (r.a)
Tövbe eden bir kimse üzerindeki hakları ödemelidir. Bu haklar 'Allahın hakları ve kulların hakları olmak üzere iki kısımdır.
Geçmiş namaz borcu varsa kaza etmeli
farz olmuş ise yerine getirmelidir. Ayrıca malını çaldığı veya hile ile aldattığı kimselerin malını ve hakkını geri verip kendisiyle helalleşmelidir. Eğer hak sahibi ölmüş ise ona ait malı varislerine vermelidir. Varisi yoksa o malı onun adına fakirlere sadaka olarak dağıtmalıdır.
Gıybetini ettiği haksız yere kötülediği kimselerle helalleşmeli bir daha yapmayacağını söylemeli haksız suçlama alay ve hakaretlerine keffaret olarak onu övmeli ve iyi sıfatları ile anmalıdır.
Allah ile kul arasında kalan günahlara karşılık olarak onların zıddı olan hayırları yapmalıdır. Meselâ; haram çalgı ve türküye karşılık olarak Kur'an dinleyip zikir meclislerine katılmalıdır. İçki içmesine karşılık olarak insanlara su dağıtıp hayır yapmalıdır. Günahların yayılması için yapılan harcamaların yerine hayır hizmetlerine ve vakıflara yardımcı olmalıdır. Kötü amelleri ve çirkin halleri anlatmanın karşılığı olarak güzel ve hayır şeyleri anlatmalı Allahu Teala'nın nimetlerini zikretmeli insanlara O'nu sevdirmeye çalışmalıdır.
İki insanın veya ailenin arasını bozmaya karşılık olarak küskünleri barıştırmalı insanların hoşuna gidecek haberleri yaymalı her müminin selameti için hayır dua etmelidir. Harama bakmanın yerine Kur'an'a
Zina ve namusla ilgili suçları kimseye açmamalıdır. Onlara güzelce tövbe edip bir daha yapmamaya kesin söz vermeli ve o işlerin muhitinden uzaklaşmalıdır.
Anne ve babaya karşı yapılan kusurlardan tövbe ettikten sonra kendilerinden özür dilenmeli artık onlara karşı saygı ve hizmette kusur etmemeli kendilerine yumuşak ve güzel sözlerle hitap etmelidir.
Ailesine karşı yaptığı haksız ve kaba hareketlerin yerine muhabbet ifade eden sözler söylemeli edepli adaletli ve mert olmalıdır.
İmam Gazalînin (rah.) belirttiği gibi (Tövbe konusunda geniş bilgi için İmam Gazalî'nin "İhyau Ulûmi'd-Dîn" adlı eserinin dördüncü cildine bakılmalıdır.) her hastalık zıddı ile tedavi edilmelidir. Çünkü kalbi kaplayan günah kirleri ancak onun zıddı olan ilâhî nur ile temizlenir. Bu nur ve rahmet de ancak Allahu Teala'nın razı olduğu ibadet ve hayırlarda bulunur.
Dr.Dilaver Selvi