Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

gunah (1 Kullanıcı)

hasrettt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleykum sormak istedigim soru dunyada en buyuk gunah nedirr???
 

huzur8

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
323
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Benim bildiğim kul hakkı yemek.
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah'a baba demek
Allah'a şirk koşmak
Allah'ın rahmetinden ümit kesmek
Ana ve baba hakkına tecavüz etmek
Besmelesiz kesilen hayvanın etini yemek
Domuz eti yemek
Faiz yemek
Haksız yere öldürmek, intihar etmek
Harem-i Şerifte günah işlemek
Hırsızlık yapmak
İçki içmek
İftira etmek
Kan içmek
Kumar oynamak
Livata yapmak (arkadan ilişkide bulunmak)
Namuslu kadına zina isnat etmek
Rüşvet almak ve vermek
Savaştan kaçmak
Sihir, büyü yapmak
Söz gezdirmek, çekiştirmek
Yalan yere şahitlikte bulunmak
Yalan yere yemin etmek
Yetim malı yemek
Yol kesmek
Zina etmek

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
En büyük günah , Allahü teâlânın gazabına sebep olan günahtır. Bunu da biz bilemeyiz. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Onun için her günahtan kaçınmalıdır. Belki bizim büyük sanmadığımız bir günah, Onun gazabına sebep olabilir. Nefsine yenilip günah işleyen de, korku içinde olmalıdır. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Pervasızca günah işleyen mümine Allahü teâlâ gazap eder.)
[Ukaylî]
Günah, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak yani isyan etmek olduğu için, günahların hepsi de büyüktür. Çünkü Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde gizlidir. Günahların büyüğü, şahıslara, durumlara göre de değişebilir. Bazı günahlar, bazıları için, bazı durumlarda daha büyük günah olur. Küçük görülen günah, Allah indinde büyük günah olur. İki hadis-i şerif meali:

(Küçük günaha devam etmek, büyük günah olur.) [İ. Asakir]

(Küçük görünen günahlar, toplanınca sahibini helak eder.) [Taberani]


 

hasrettt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
peki gunahtan kurtulmak icin neyapmalidir??? yani tovbe etmek rabbine siginmak ve birdaha o gunahi islememktir degilmi peki baska yapilamsi gereken brisye varmidir???? ve o gunaha kaafanizda bile olsa hayalen bile dusunmek gunahmidir??
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Tevbenin Üç Şartı Vardır

Kalpden büyük bir pişmanlık duymak.
Dil ile Allah-u Zülcelal' e tevbe etmek.
Âzâları günahların üzerinden çekmektir.
İnsan pişman olmuş bir kalp, tevbe eden bir dil ve günahlardan korkan ve uzak durmaya gayret eden bir vücut ile Allah-u Zülcelal' in huzuruna çıkarsa, Allah-u Zülcelal de ona merhamet ederek, af ve mağfiret eder.

Bir kimse,

Günahların çirkinliğini ve sonunun ateş olduğunu bilir,
Allah-u Zülcelal' in azabına karşı kendi acizliğini hatırlarsa,
günahlardan kendisini muhafaza etmeye gayret etmiş ve tevbeye sarılmış olur.

Hiç kimse nefsinin hilelerinden emin olup tevbeyi terketmemelidir. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede:

“Fakat, insan ileriye doğru daima kötülük yapmak ister.” (Kıyame; 5)

buyurmuştur. Onun için insan daima kendisini kontrol altında tutmalı, daima tevbe üzere bulunmalıdır.

Tevbe, insan için hem dünyada hem de ahirette kurtuluştur. Allah-u Zülcelal tevbe edenleri methederek bir ayet-i kerimede:

“Ey Rabb'imiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al” (Ali İmran; 193) buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)' de bir hadis-i şeriflerinde:

“Her kim, tevbe etmeye devam ederse, Allah da onun sıkıntısını neşeye çevirir, darlığına bir çıkış yolu bulur ve ummadığı bir yerden onu rızıklandırır.” (Buhari Tirmizi) buyurmuştur.

Kim Allah-u Zülcelal' den korkar ve daima O' nun huzurunda olduğunu hatırlarsa, günah işlemeye cesaret edemez. Böylece de cehennemden kurtulur ve Cennet-i Alâ' nın nimetlerine kavuşur. Nitekim Allah-u Zülcelal tevbe edenlere ahirette büyük mükafatlar vereceğini beyan ederek bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah' a dönün. Umulur ki Rabb'iniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar.” (Tahrim; 8)

Tevbe, bütün müminlere farzdır. İnsan tevbe ettikten sonra kendisini bütün hata ve günahlardan uzak tutmaya gayret etmelidir. Onun için Hz. Ali (R.A) demiştir ki: “Tevbe etmek farzdır. Fakat tevbe etmeyi gerektiren şeyleri terketmek ondan önce farzdır.”

 

hasrettt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
elimizden geldiginden fazla tovbe etmek gerek... rabbim hepimizin gunahlarini affetsin...

birde su sorum olacak mesela rabnbimin en sevemdigi seyelrden biri bosanmak simdiki genclere gore bosanmak cok kolay etten puften sebeblerle basoniyorlar bosanmak hangi durumda gunah degildir??? illa zulum gormek dovulmek kufredilmesimi gerekiyor anlasmazlik olmasi yeterli degilmidir yada hangi sartlarda bosanmak caizdirrr???
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İslam, aile yuvasına önem verdiği gibi, bu yuvanın oluşumunu sağlayan nikah bağına da saygı gösterilmesini ister. Her önüne gelenin boşamayı diline dolamasını hoş görmeyen İslam, nikah üzerine yemin etmeyi de haram kılmıştır. Tirmizi, Hakim ve Ebu Davut'ta geçen bir hadisi şerifte, Allah'tan başkasının adı ile yemin etmek yasaklanmış; şirk olduğu ifade edilmiştir.

"Allah'tan başkasının adı ile yemin eden; şirk koşmuş olur.".denilmiştir.

Hz. Ömer(r.anh)'ın oğlunun boşanmasında olduğu gibi, hayızlı halde iken kadını boşamak hâram kılınmıştır. 'İslam'da Helal ve Haram' adlı kitabın 219. sahifesinde bu boşanmanın yasaklanmasının hikmeti şöyle izah edilmiştir.

"Aybaşı halinde ve temiz iken kendisiyle münasebette bulunulduktan sonra, kadını boşamak haramdır. Zira kim bilir, belki bu son birleşmede kadın gebe olmuştur ve gebe olduğunu ânladıktan sonra belki ondan ayrılma fikrinden vazgeçer ve karnındaki cenin sebebiyle onunla yaşamaya razı olur.

Eğer kadın, temiz olur da bu temizlik halinde erkek kendisine dokunmamışsa veya gebe olduğu belli ise, bu durumda boşanma sebebinin kuvvetli nefret olduğu anlaşılır ki, o zaman boşanmada mahzur yoktur."

Boşanmanın Nedenleri

Kur an'ı Kerim de, hangi nedenlerden boşanmanın zaruret haline geldiği açık bir şekilde belirtilmiştir.

1- Açık Edepsizlik (Zina)

Zina, İslam'da büyük bir suç, şirkle eş anlama gelecek kadar büyük bir günahtır. Zina, aile düzenini yerle bir eden; evlilik bağını hemen ortadan kaldıran, İslam hukuku açısından kadın ve erkeği ayrı konuma getiren korkunç bir fiildir. Böyle bir fiilin müslüman bir evde işlenmesi hiçbir zaman düşünülemez. Bu fiili müslümanın evine reva gören bir kadın ya da erkek, o eve layık olamaz ve derhal, hem de hiçbir hak iddia etmeden; mü'min olân eşinden boşanarak orayı terk etmelidir. Zina fiilini işleyen kadın ise bu kişi, aynı zamanda mehirden mahrum kalır ve mü'minlere nikahı haram olur.

"Onlara verdiklerinizin bir kısmını alıp götürmek için onları, sıkıştırmayın. Şayet apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçinin..." (4 NiSA, 19)

"Ey peygamber; kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın. Rabb'iniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa (fuhuş) başka..."(65 TALAK,1)

Zina fiili, bütün fıkhi anlaşmaları iptal eder. Zina eden kişi, müşrikierle aynı kategoriye girdiğinden ancak, zina eden veya müşrik olan biriyle evlenir. Müşrikler, kafir olduklarına göre, kafirlerle müminlerin nikahı haramdır. İşte bu konudaki ayetler.

"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik kadından başkasıyla evlenmez; zina eden kadın da zina eden veya müşrik erkekten başkasıyla evlenmez. Böyleleriyle evlenmek mü'minlere haram kılınmıştır." (24 NUR, 3)

"...Kafir kadınların ismetlerini tutmayın, harcadığınız mehri isteyin..." (60 MÜMTEHİNE, 10)

"Allah'a eş koşan kadınlarla, onlar inanıncaya kadar evlenmeyin..." (2 BAKARA, 221)

"...Bu size Allah'ın hükmüdür. Aranızda böyle hükmediyor..." (60 MÜMTEHİNE, 10)

"... Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kendisine yazık etmiş olur..:' (65 TALAK, 1)

2- Huzursuzluk Çıkarma, Fikri Anlaşmazlık

İslami bir toplumun, huzurlu bir ortam oluşturması için, toplumun çekirdeğini oluşturan ailenin huzurlu olması gerekir. Ailedeki huzuru ise, birbiriyle çok iyi anlaşan eşler sağlar. Ailedeki temel direkler, dengeli değilse aile yuvası her an yıkılmaya mahkumdur. Ailedeki huzuru ve sürekliliği sağlamak için, dengesiz olan direğin tamir edilerek düzeltilmesi, düzelmesi mümkün değilse değiştirilerek yenilenmesi, hem aile hem de İslam toplumu adına yararlı olacaktır.

Ailenin temel direklerinden biri olan kadın, kocasına karşı gelip evde huzursuzluk çıkarıyorsa, yani bir evde kadın, kocasının taşıdığı fikre destek vermiyor, köstekliyor, sözlü veya fiili olarak karşı çıkıp davasından döndürmeğe ya da alıkoymağa çalışıyorsa bu kadını boşamak, zaruri hale gelmiş demektir. Eğer erkek, bu kadını boşamazsa bu durumda iki şık ortaya çıkar.

Birinci şık, erkek karısına aldırış etmez, yoluna devam eder. Ancak, bu durumda evde huzursuzluk başgösterecektir. Huzursuzluğun baş göstermesi ile de, eğer varsa, çocuklar etkilenecek ve sonuçta bunalımlı bir nesil ortaya çıkacaktır. Bu nesil, belki de Allah'ı tanımayacak derecede dinden, imandan uzak bir nesil olacaktır. Çünkü kadın, evde devamlı çocukların yanında bulunduğundan dolayı onları daha fazla etkileyecektir. İstikbalde bu çocuklar, mücadeleci bir erkek için büyük bir kayıp ve davasına ağır bir darbe olacaktır. Ayrıca erkek, evde huzurlu bir ortam bulamadığından çalışmalarında başarısız olacak veya en azından istediği seviyeye gelemeyecektir. Birbirlerinin evliyası olması gereken mü'min erkek ve kadınlar, evde bu velayeti oluşturamamışlarsa, dışarıda hiç bir zaman oluşturamazlar; iyiliği emredemez, kötülükten alıkoyamazlar. O halde Kur an'ın emrettiği ölçüler içinde kadını boşamak şart olacaktır.

İkinci şık, mü'min erkek, karısının sözüne uyup davasından ve çalışmalarından vazgeçecektir ki, bu da o erkeğin, fasık olmasına ve dinden uzaklaşmasına neden olacaktır. Son yıllarda bunların birçok örnekleri bulunmaktadır.

"De ki: 'Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah'tan, Rasulünden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin. Allah fasık kavmi hidayete erdirmez." (9 TEVBE, 24)

"Ey iman edenler, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının..." (64 TEĞABUN,14)

Allah yolundan alıkoymak için çalışan her kadın, aynı zamanda kocasının da düşmanıdır. Bu düşmandan sakınmanın ve korunmanın yolu, ondan uzaklaşmaktır. Bunun en iyi yolu da, o kadını boşamaktır. Çünkü, bu tür kadınlar iyi kadınlardan değillerdir. İsyankar kadınlar, eğer düzelmezlerse onları boşamak en ideal yoldur.

"Allah, insanları birbirinden üstün kıldığından ve mallarından harcadıklarından dolayı erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Onun için iyi kadınlar itaatkar olup, Allah'ın, kendilerini korumasına karşılık kendileri de gizliyi korurlar. Dik kafalılık, şirretlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarından ayrılın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhinde başka bir yol aramayın. Çünkü Allah yücedir, büyüktür." (4 NİSA, 34)

Eğer nasihat edilmesine, yataklarından uzaklaşılmasına ve dövülmelerine rağmen, düzelip kendilerine çeki-düzen vermezlerse onları boşanmak en iyi çaredir. Ancak düzelmeleri halinde, aleyhlerinde bir yol aramak yasaklanmıştır.

3- Dünya Hayatını Ve Süsünü Allah'a Tercih Etmek

Kadın olsun erkek olsun kişi; yaratılışın temel gayesi olan Allah'â itaat (kulluk) etmek ve O'nun dini için çalışmakla mükelleftir. Yaratılışlarının şuurunda olanlar, hareketlerinin yönünü ona göre düzenlerler. Ve yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve hakimiyet yalnızca Allah'a ait oluncaya kadar çalışmak, inandığını söyleyen herkesin üzerine düşen bir görev ve sorumluluktur. İşte Kur'ani gerçekler:

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım:" (51 ZARİYAT, 56)

"... Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz..." (1 FATİHA, 4)

"Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki Allah, ne yaptıklarını görmektedir." (8 ENFAL, 39)

Yaratılış gayesini unutup dünya hayatının süsünü isteyen kadınları (ya da erkekleri) boşamak, her iman eden mücadele erinin yapması gereken bir davranış olmalıdır. Aksi halde, bu kadınlar ya da erkekler davetçiye ayak bağı olacak ve engel teşkil edeceklerdir. Bu yüzden onlardan boşanmak, kadın iseler mehirlerini verip onları salmak en iyi yoldur.

"Ey Nebi! eşlerine söyle: 'Eğer siz, dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size müt'a (mehrinizi) vereyim ve sizi güzellikle salayım. Eğer siz, Allah'ı ve ahiret yurdunu istiyorsanız Allah, sizden güzel hareket edenlere büyük mükafat hazırlamıştır." (33 AHZAB 28-29)

Allah'ın nizamının egemen olması için çalışmayıp dünya hayatını ve süsünü isteyen kadınlar ya da erkekler, Allah'ın nizamının egemen olmasına çalışan davetçilerin önlerinde bir kambur, bir engeldirler. Bu engelin giderilmesi de mü'minler için bir zarurettir. Çünkü yüce Rabb'imiz, dünya hayatını ve süsünü isteyenlerin ahirette nasiblerinin olmadığını bildiriyor. Ahirette nasibi olmayanın, ahirette nasibi olanlarla beraber olması söz konusu olamaz.

"İşte onlar, ahiret verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Onlardan azab hiç hafifletilmez ve onlara hiç yardım edilmez." (2 BAKARA, 86)

"Kimler dünya hayatını ve süsünü isterse onlara oradaki amellerini tam veririz ve onlar orada hiçbir eksikliğe uğratılmazlar. Ama onlar öyle kimselerdir ki, ahirette onlar için yalnız ateş vardır ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır. Amelleri hep batıl olmuştur." (11 HUD, 15-16)

"Kim ahiret ekinini istiyorsa onun ekinini artırırız; kim dünya ekinini istiyorsa ona da dünyadan bir şey veririz. Fakat onun, ahirette bir nasibi olmaz." (42 ŞURA, 20)

Dünya hayatını ve süsünü isteyenin, ahiret ekinini isteyenle hiçbir ilgi ve ilişiği olmayacağından, mü'min bir şahsiyetin yapacağı en güzel hareket, dünya süsünü isteyen eşini boşamasıdır.
 

hasrettt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
anladim bizim icin sanirim ikinci sik gecerli yanliz birinci sik dikaktimi cekti zina yazmasi bile korkunc erkek yada kadin zina yaptigi zaman derhal o evi terk etmelidir buyrulmus peki nikah dusuyormu boyle bir durumda cunki gunumuzde maalsef malum erkekler eslerini genelde aldatiyor hatta bayanlarda artik yazikki yazik. boyel bri durumda ozaman eslerin nikahi dusmusmu oluyor bunu anlamak lazim??
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt