Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
Dün gece kırık aynaların yüzüne düşürdüm öksüzlüğümü. Benim içim hiç şu anki gibi kokmadı. Hep çocukluk aktı damarlarımdan.
Geveze yanımı hiç satmadım eskiciye. Benim hiç senin ki gibi ışıklı bir kentim olmadı. İşte bu yüzden hep sancıyan öfkeler bıraktım kendime. Bu şehir de bulamadığım her neyse o sendeydi. Ya sen benim ışıklı kentimdin ya da ben senin hiçbir zaman demir atmadığın o kalabalık liman.
Neydi bizi her gün iki ye bölüp tekrar defalarca acıtan bu sessizlik?..
.
Adım hiç bir zaman yazılmadı adının karşısına. Ya hep sen hor gördün beni kendine ya da ben hep geç kaldım sana. Boğazıma adının harfleri dizildi.
Ağladım ama hala içimin ayazı akmadı. Yüzümden hep gece döküldü. Bir gece bıçak altına yatardım uykularımı. Hadi gece tut beni uykularımdan…
Sen hiç aynada sallanan siluetine darıldın mı?
Sokaktayım…
Bu defa kalbim biraz daha rutubetli. Aklım biraz daha nemli. Hiç başka yürekler taşımadı acımı.
Bu defa kalbim biraz daha rutubetli. Aklım biraz daha nemli. Hiç başka yürekler taşımadı acımı.
İnsan hem sakar hem de bu kadar toy’ken bütün çelimsizliğiyle sevebilir miydi? Ve bir kadın kendi sesiyle bu kadar susabilir miydi bir çocuğun masalına? Susmuştun sende diğerleri gibi. Diğerleri gibi görmezden geliyordun sızılarımı? Ne merhemiydin acıyan dilimin ne de meleğiydin masalımın.
Islak yüreğime değen ayak izlerinin gürültüsünü topladım. Avazım öldüğü kadar konuştum. Ve sonra sanrılı bir sokakta sana tutkalladım kendimi... Bak yine ikiye bölündük susturulduğumuz yerden…
Sen hiç gelmeler içindeyken gitmelere yenik düştün mü?
Sağ yanım ağır geliyor sol yanıma. Ben hiç başkaları kadar güçlü biri olmadım. Başkaları ki ellerinin nasırlarında saklıyordu çocukluğunu.
Hiç nasırlarım olmadı benim. Üçüncü yanlışın bir doğruyu öldürdüğünü çok sonraları öğrendim. Senin haricin de hiç doğrum olmadı .Senin dışında hep yanlışlar buldu beni. Öldün mü sende diğer doğrular gibi?
Şehrin bütün sokaklarını sana kundakladım. Ve yine sondan başlıyorum yaşamaya. İnadına Gözyaşımı yıkıyor, Sus sus bitmiyorum. Ağzımda koca bir –hiç büyüyor. Ve ben yine paldır küldür düşüyorum kendime…
Sen hiç benim kadar susabildin mi?