Geçmişte sokak bozulmamış, toplum hayatında kötülükler kol gezer hale gelmemişti. O yüzden o günkü insanlardaki dindarlık ahiretini kurtarmaktan başka bir mânâya gelmiyordu. İnsanlar sadece ahiretini kurtarmak için dindarlaşıyor, mazbut olma gereği duyuyorlardı.
Ya bugün? Bugün de öyle mi?
Evet bugün öyle değil. İnsanlar ahiretlerini kurtarmak niyetinden önce dünyalarını kurtarmak için dindarlaşıyorlar, dindarlıktan faydalanıp kol gezen kötülüklerden kendilerini, çoluk çocuklarını korumaya çalışıyorlar.
İsterseniz bakın toplum hayatına. Her geçen gün bir yenisi çıkan kötülüklerden, bağımlılık ve ahlâkî sefaletten kendilerini en çok koruyanlar dindar olanlardır. Dinine bağlı kalanlardır.
Çünkü dinin insanı kötülüklere iten zaaflar hakkında yasaklayıcı hükümleri vardır. Bu hükümlere uyan dindarlar sadece ahiretlerini kurtarmakla kalmıyor, dünyalarını da kurtarıyor, gittikçe yaygınlaşan zaaflardan kendilerini ve çocuklarını da muhafaza ediyorlar.
İsra Sûresindeki ayetin (32) ikazına bakın lütfen
Zinaya yaklaşmayın!
Zina yapmayın! demiyor, yaklaşmayın! diyor.
Çünkü asıl mesele yaklaşmamaktadır. Yaklaşmazsanız kurtulmanız kolay olur. Yaklaştıktan sonraki gelişmelere dayanmanız zorlaşır, ateşe yaklaşanın içine düşmesi gibi bir sonuç çıkabilir.
Onun için zinaya vesile olabilecek, davetçilik mânâsına gelebilecek tahrikçi ve teşvikçi görüntüleri de yasaklayan din, müstehcene bakılmasını da caiz görmüyor, müstehcen dolaşılmasını da.
Hatta bu bakma konusunda bir diğer ayetin ikazı da bir başka ehemmiyet arz ediyor. İsterseniz bir de o ayetin ikazına bakalım
İnanmış erkek ve kadınlar gözlerini harama bakmaktan, kapasınlar! (Nur, 29 30 Hülasatül–Beyan)
Gözleri kapamak mümkün mü?
Hayır. Ya niçin kapasınlar diyor?
Öylesine gözlerini harama bakmaktan, müstehcene nazar etmekten korusunlar ki, sanki gözleri kapalıymış gibi hayallerini tertemiz tutsunlar, zihinlerini kirlenmekten korusunlar.
İmamı Şibli bu ayeti tefsir ederken
Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar kalp gözlerini de kapalı tutsunlar, hayallerine almasınlar haramları, diyor, hayali dahi korumak istiyor.
Gözle bakış konusunda neden bu kadar ısrarlı ikaz ediliyor insanlar?
Çünkü bütün günahlar, ahlakî bozulmalar, müstehcene bakışla başlar, bakışın ısrarıyla gelişir, sonra fiilî günaha dönüşür.
Üstelik gözler baktıklarının resimlerini de çeker hayal hanesine depo eder. Nereye gitse, nerede olsa artık çektiği bu resimler hayal âleminde gözlerinin önündedir.
Öğrenciyse dersine çalışamaz, işçiyse mesleğine tam yönelemez, fikir adamıysa zihnini toparlayamaz, derken her konuda gerileme ve düşüş söz konusu hale gelir.
Bu duruma düşmemek için din yasaklar koyar, mensuplarını böylesine gerilemelere düşmekten kurtarır.
Belki de bunlardan dolayı söylemiş Bediüzzaman Hazretleri şu meşhur sözünü
Dünyasını kurtarmak isteyen dinine sarılsın.
Ahiretini kurtarmak isteyen dinine sarılsın.
Her ikisini de kurtarmak isteyen dinine sarılsın...yazar:AHMET ŞAHİN
Ya bugün? Bugün de öyle mi?
Evet bugün öyle değil. İnsanlar ahiretlerini kurtarmak niyetinden önce dünyalarını kurtarmak için dindarlaşıyorlar, dindarlıktan faydalanıp kol gezen kötülüklerden kendilerini, çoluk çocuklarını korumaya çalışıyorlar.
İsterseniz bakın toplum hayatına. Her geçen gün bir yenisi çıkan kötülüklerden, bağımlılık ve ahlâkî sefaletten kendilerini en çok koruyanlar dindar olanlardır. Dinine bağlı kalanlardır.
Çünkü dinin insanı kötülüklere iten zaaflar hakkında yasaklayıcı hükümleri vardır. Bu hükümlere uyan dindarlar sadece ahiretlerini kurtarmakla kalmıyor, dünyalarını da kurtarıyor, gittikçe yaygınlaşan zaaflardan kendilerini ve çocuklarını da muhafaza ediyorlar.
İsra Sûresindeki ayetin (32) ikazına bakın lütfen
Zinaya yaklaşmayın!
Zina yapmayın! demiyor, yaklaşmayın! diyor.
Çünkü asıl mesele yaklaşmamaktadır. Yaklaşmazsanız kurtulmanız kolay olur. Yaklaştıktan sonraki gelişmelere dayanmanız zorlaşır, ateşe yaklaşanın içine düşmesi gibi bir sonuç çıkabilir.
Onun için zinaya vesile olabilecek, davetçilik mânâsına gelebilecek tahrikçi ve teşvikçi görüntüleri de yasaklayan din, müstehcene bakılmasını da caiz görmüyor, müstehcen dolaşılmasını da.
Hatta bu bakma konusunda bir diğer ayetin ikazı da bir başka ehemmiyet arz ediyor. İsterseniz bir de o ayetin ikazına bakalım
İnanmış erkek ve kadınlar gözlerini harama bakmaktan, kapasınlar! (Nur, 29 30 Hülasatül–Beyan)
Gözleri kapamak mümkün mü?
Hayır. Ya niçin kapasınlar diyor?
Öylesine gözlerini harama bakmaktan, müstehcene nazar etmekten korusunlar ki, sanki gözleri kapalıymış gibi hayallerini tertemiz tutsunlar, zihinlerini kirlenmekten korusunlar.
İmamı Şibli bu ayeti tefsir ederken
Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar kalp gözlerini de kapalı tutsunlar, hayallerine almasınlar haramları, diyor, hayali dahi korumak istiyor.
Gözle bakış konusunda neden bu kadar ısrarlı ikaz ediliyor insanlar?
Çünkü bütün günahlar, ahlakî bozulmalar, müstehcene bakışla başlar, bakışın ısrarıyla gelişir, sonra fiilî günaha dönüşür.
Üstelik gözler baktıklarının resimlerini de çeker hayal hanesine depo eder. Nereye gitse, nerede olsa artık çektiği bu resimler hayal âleminde gözlerinin önündedir.
Öğrenciyse dersine çalışamaz, işçiyse mesleğine tam yönelemez, fikir adamıysa zihnini toparlayamaz, derken her konuda gerileme ve düşüş söz konusu hale gelir.
Bu duruma düşmemek için din yasaklar koyar, mensuplarını böylesine gerilemelere düşmekten kurtarır.
Belki de bunlardan dolayı söylemiş Bediüzzaman Hazretleri şu meşhur sözünü
Dünyasını kurtarmak isteyen dinine sarılsın.
Ahiretini kurtarmak isteyen dinine sarılsın.
Her ikisini de kurtarmak isteyen dinine sarılsın...yazar:AHMET ŞAHİN