Gönül gözü, bize yüce Allah'ı görmek için verilmiştir. Kalp, yüce Allah'ın nazar ettiği yer. Bunun için insan kalbi çok özel ve kıymetli. Yüce Sevgili'yi görmek için yaratılan bu kalp gözü her insana verilmiştir. İnsan bu gözünü kullanır ve Ebedi Sevgili'ye nazar ederse, en büyük mutluluğu elde etmiş olur. Buna dinimizde müşahede denir.
Müşahede, gönül gözüyle bütün varlıklarda yüce Allah'ın tecellilerini seyretmektir. Bunun için kalbe nur gerekir. Nur içinse aşk ve amel... Allah dostlarının biricik hedefleri gönüllerini tertemiz yapıp yüce Sevgili'yi müşahede etmektir. Bir başka hedefleri de bunu diğer aşıklara öğretmektir. Allah dostları bu hedefe ulaşmak isteyen aşıklara Kuran ve sünnetten aldıkları birçok usul ve edep öğretir. Her mümini ilgilendiren bu usullerden biri ''nazar ber kadem'' dir. ''Nazar ber kadem'' farsça bir ifadedir; kısaca ''bakış ayak üzerinde olacak'' demektir. Bununla kastedilen; insan edep içinde yürümeli önündeki işe bakmalı, hedefine kilitlenmeli, sürekli ilerleyip hep kendini kontrol etmeli ve kalbi sadece Sevgili'ye yönelmeli. Göz yolda, gönül yarda olmalı... Bu prensip özetle şu edepleri içerir:
YOLDA EDEP
Hak aşığı mümin yolda yürürken önüne bakmalı, yolunca yürümeli edepli olmalı, adımlarını sakince atmalı, sevimsiz hal ve hareketlerden, kibirli tavırlardan sakınmalı. Bu konuda bizlere en güzel örnek teşkil eden Efendimiz'e (s.a.v.) uymalıyız. Alemlere rahmet Efendimiz (s.a.v.), yolda yürürken gereksiz yere sağa sola bakmaz, önüne nazar buyurur, gideceği yöne yönelirdi. Yürüyüşü çok dengeli ve intizamlıydı. Kibirli bir şekilde salınarak yürümez, adımlarını hızlı fakat sakince atar, yüksekçe bir yerden iniyormuş gibi yürürdü. Adımlarını atarken yeryüzü saadetli ayakları altında dürülüyormuş gibi olurdu. Bir kimseye yöneleceği zaman sadece mübarek başını çevirmez, bütün vücuduyla ona dönerdi. Kimseye arkasından seslenmeyip yanına varınca konuşurdu.
BAKMADA EDEP
Hak aşığı mümin, gözünü haramdan ve kalbini karıştıracak şeylerden korumalı. Gözünü haramdan korumayanın gönlü ilahi muhabbetten mahrum kalır. Bu yolda ciddi olmayan kimseden ciddi işler çıkmaz. Her mümin, Yüce Dost'un şu emrine ''baş üstüne'' demeli:''Mümin erkeklere ve kadınlara söyle, gözlerini haramdan çeksinler.''(Nur 24/30-31)
DAVRANIŞTA EDEP
Mümin , devamlı kendi gidişatını ve ahlakını kontrol etmeli. Önce kendine bakıp kendinde kusur aramalı. Daima nefsinin davranışlarını kontrol edip kusurunu düzelterek iyi işlere yönelmeli. Başkasında kusur aramak en büyük kusurdur. Kardeşinde bir kusur gören müminin yapacağı şudur: O hataya üzülerek usulünce söyşeyip örtmek ve düzelmesi için o kişiye mühlet verip Allah'tan yardım ve affını istemek.
İŞTE EDEP
Hak aşığı mümin daima kendi işine bakmalı. Gözü ve gönlü aynı hedefte olmalı. Dünya ve ahiret işlerinde başarıya ulaşmak isteyen herkes, ciddiyetle hedefe yönelmeli. Aksi halde yolda kalır. Aklı, fikri, kalbi ve kalıbı aynı noktaya yönelmeyen kimselerin bütün işleri başarısızdır. Kalp ve kalıbın birleşmediği ibadet tatlı olmayıp bu şekilde gerçekleştirilen iş ve hizmetler de başarıya ulaşmaz. Müminin her işinde dikkat edeceği tek hedefi Allah rızası olmalı ve bütün gayretlerini bu yolda kullanmalı. Zevki zeval bulacak şeylere kendini feda etmemeli. İbadet, zikir ve hizmetinde insanlardan bir şey beklememeli. Hatta ahiretteki muhtemel sevap ve nimetleri dahi düşünmemeli. Her ne yaparsa sadece yüce Allah'ın rızası ve sevgisi için yapmalı.
HALDE EDEP
Hak aşığı müminin sözü ile işi bir olmalı. İçinde bulunduğu hale uygun konuşup davranmalı. Ehli olmadığı, bilmediği, tatmadığı, içine adım atmadığı hallerden ve ilimlerden bahsetmeyip kendisine mal etmemeli. Halini ve haddini bilmeli. Ulaşamadığı manevi bir hale ulaşmış gibi görünenler veya elde etmediği şeyle övülmeyi sevenler o halden mahrum kalır. Hem bunda gizli bir münafıklık vardır. Allah dostlarının içi de dışı da güzeldir, ancak içleri daha güzeldir. Aşığı Allah süslemiştir. Allah'tan daha güzel süs veren kimdir?..
AMELDE EDEP
Mümin güzel işlerde gözünü yükseklere dikmeli. Hedef yüksek olunca gayert de yükselir. Bu yolda sürekli hareket istenir, tembelliğe cevaz yoktur. Boş oturan kınanır. Çalışan Allah'ın dostudur. Müminin gözü hayra doymaz, gönlü hayırdan usanmaz, taki Ebedi Sevgili'ye kavuşana kadar... Her mümin ibadet, vazife ve hizmetlerinde canlı olmalı. ''iki günü eşit olan kimse zarardadır.'' hadisiyle yenilenip ilerlemeli. Yüce Allah'a dostluk ve kulluk bir günlük veya bir mevsimlik değildir. Güzel ahlakın bir sonu yoktur. Bu çaba ve özlem ölene kadar sürer. Dinlenme ve rahatlık inşallah ahirettedir.
AHLAKTA EDEP
Mümin güzel ahlakta kendisinde ilerdeki insanları örnek alıp gayrete gelmeli. Hiç bir hayırlı kimseye haset etmemeli. Aksine onları hayırla anarak hayırda örnek almalı. Garip, zayıf ve düşkünlere şevkat nazarı ile bakmalı. Kimseyi küçük görmeyip böbürlenmemeli. Dünyada edep caddesinde gidenlerin ahirette varacağı yer ebedi cennettir.
Rabbim hepimize nasip etsin...
Müşahede, gönül gözüyle bütün varlıklarda yüce Allah'ın tecellilerini seyretmektir. Bunun için kalbe nur gerekir. Nur içinse aşk ve amel... Allah dostlarının biricik hedefleri gönüllerini tertemiz yapıp yüce Sevgili'yi müşahede etmektir. Bir başka hedefleri de bunu diğer aşıklara öğretmektir. Allah dostları bu hedefe ulaşmak isteyen aşıklara Kuran ve sünnetten aldıkları birçok usul ve edep öğretir. Her mümini ilgilendiren bu usullerden biri ''nazar ber kadem'' dir. ''Nazar ber kadem'' farsça bir ifadedir; kısaca ''bakış ayak üzerinde olacak'' demektir. Bununla kastedilen; insan edep içinde yürümeli önündeki işe bakmalı, hedefine kilitlenmeli, sürekli ilerleyip hep kendini kontrol etmeli ve kalbi sadece Sevgili'ye yönelmeli. Göz yolda, gönül yarda olmalı... Bu prensip özetle şu edepleri içerir:
YOLDA EDEP
Hak aşığı mümin yolda yürürken önüne bakmalı, yolunca yürümeli edepli olmalı, adımlarını sakince atmalı, sevimsiz hal ve hareketlerden, kibirli tavırlardan sakınmalı. Bu konuda bizlere en güzel örnek teşkil eden Efendimiz'e (s.a.v.) uymalıyız. Alemlere rahmet Efendimiz (s.a.v.), yolda yürürken gereksiz yere sağa sola bakmaz, önüne nazar buyurur, gideceği yöne yönelirdi. Yürüyüşü çok dengeli ve intizamlıydı. Kibirli bir şekilde salınarak yürümez, adımlarını hızlı fakat sakince atar, yüksekçe bir yerden iniyormuş gibi yürürdü. Adımlarını atarken yeryüzü saadetli ayakları altında dürülüyormuş gibi olurdu. Bir kimseye yöneleceği zaman sadece mübarek başını çevirmez, bütün vücuduyla ona dönerdi. Kimseye arkasından seslenmeyip yanına varınca konuşurdu.
BAKMADA EDEP
Hak aşığı mümin, gözünü haramdan ve kalbini karıştıracak şeylerden korumalı. Gözünü haramdan korumayanın gönlü ilahi muhabbetten mahrum kalır. Bu yolda ciddi olmayan kimseden ciddi işler çıkmaz. Her mümin, Yüce Dost'un şu emrine ''baş üstüne'' demeli:''Mümin erkeklere ve kadınlara söyle, gözlerini haramdan çeksinler.''(Nur 24/30-31)
DAVRANIŞTA EDEP
Mümin , devamlı kendi gidişatını ve ahlakını kontrol etmeli. Önce kendine bakıp kendinde kusur aramalı. Daima nefsinin davranışlarını kontrol edip kusurunu düzelterek iyi işlere yönelmeli. Başkasında kusur aramak en büyük kusurdur. Kardeşinde bir kusur gören müminin yapacağı şudur: O hataya üzülerek usulünce söyşeyip örtmek ve düzelmesi için o kişiye mühlet verip Allah'tan yardım ve affını istemek.
İŞTE EDEP
Hak aşığı mümin daima kendi işine bakmalı. Gözü ve gönlü aynı hedefte olmalı. Dünya ve ahiret işlerinde başarıya ulaşmak isteyen herkes, ciddiyetle hedefe yönelmeli. Aksi halde yolda kalır. Aklı, fikri, kalbi ve kalıbı aynı noktaya yönelmeyen kimselerin bütün işleri başarısızdır. Kalp ve kalıbın birleşmediği ibadet tatlı olmayıp bu şekilde gerçekleştirilen iş ve hizmetler de başarıya ulaşmaz. Müminin her işinde dikkat edeceği tek hedefi Allah rızası olmalı ve bütün gayretlerini bu yolda kullanmalı. Zevki zeval bulacak şeylere kendini feda etmemeli. İbadet, zikir ve hizmetinde insanlardan bir şey beklememeli. Hatta ahiretteki muhtemel sevap ve nimetleri dahi düşünmemeli. Her ne yaparsa sadece yüce Allah'ın rızası ve sevgisi için yapmalı.
HALDE EDEP
Hak aşığı müminin sözü ile işi bir olmalı. İçinde bulunduğu hale uygun konuşup davranmalı. Ehli olmadığı, bilmediği, tatmadığı, içine adım atmadığı hallerden ve ilimlerden bahsetmeyip kendisine mal etmemeli. Halini ve haddini bilmeli. Ulaşamadığı manevi bir hale ulaşmış gibi görünenler veya elde etmediği şeyle övülmeyi sevenler o halden mahrum kalır. Hem bunda gizli bir münafıklık vardır. Allah dostlarının içi de dışı da güzeldir, ancak içleri daha güzeldir. Aşığı Allah süslemiştir. Allah'tan daha güzel süs veren kimdir?..
AMELDE EDEP
Mümin güzel işlerde gözünü yükseklere dikmeli. Hedef yüksek olunca gayert de yükselir. Bu yolda sürekli hareket istenir, tembelliğe cevaz yoktur. Boş oturan kınanır. Çalışan Allah'ın dostudur. Müminin gözü hayra doymaz, gönlü hayırdan usanmaz, taki Ebedi Sevgili'ye kavuşana kadar... Her mümin ibadet, vazife ve hizmetlerinde canlı olmalı. ''iki günü eşit olan kimse zarardadır.'' hadisiyle yenilenip ilerlemeli. Yüce Allah'a dostluk ve kulluk bir günlük veya bir mevsimlik değildir. Güzel ahlakın bir sonu yoktur. Bu çaba ve özlem ölene kadar sürer. Dinlenme ve rahatlık inşallah ahirettedir.
AHLAKTA EDEP
Mümin güzel ahlakta kendisinde ilerdeki insanları örnek alıp gayrete gelmeli. Hiç bir hayırlı kimseye haset etmemeli. Aksine onları hayırla anarak hayırda örnek almalı. Garip, zayıf ve düşkünlere şevkat nazarı ile bakmalı. Kimseyi küçük görmeyip böbürlenmemeli. Dünyada edep caddesinde gidenlerin ahirette varacağı yer ebedi cennettir.
Rabbim hepimize nasip etsin...