Sedat Yıldırım
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Kas 2009
- Mesajlar
- 202
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 57
- Web Sitesi
- www.sairsedat.blogcu.com
Görünce adeta şok olmuştum...
1986'da ilk dükkanımı açmıştım.
Tv Tamir dükkanı.Kiralamış olduğum dükkan eski ahşap bir binadaydı.
Dükkan sahibinin benim dükkanımın yanında bir kahvehanesi vardı,ve
elektrik saatini ortak kullanıyorduk.Benim dükkanım küçüktü ve tek
florasan lamba kullanıyordum sadece akşamları.
Kahvede ise on Sekiz florasan lamba üç buzdolabı ve,buna karşılık sabah erken saatte açılıp,gece geç saatte kapanıyordu kahve.Ben yinede aradaki bu büyük farkı
kabulleniyordum,önemsemiyordum.Bir kaç ay böyle devam etti.Derken
dükkan sahibi elektrik faturalarını benim üzerime bıraktı ve ben
yatırıyordum elektrik parasını, ondan onun payına düşeni alarak.Dükkan
sahibi daha sonra elektrik parasını geciktirmeye başladı,faturalar
cezaya giriyor ve o para vermiyordu,banada cezaya sokmasaydın diye
itiraz ediyordu.Oysa para vermeyen kendisi idi.
Bir gün aramızda tartışma oldu,neden dedim paranı ödemiyorsunda
cezaya kalınca onuda benim üzerime yıkıyorsun.O da bana sesini
yükselterek konuşmaya başladı.
Sonra dahada çok bağırmaya başladı,kahvenin önündeki esnaflar bize
merakla bakmaya başladı.Artık dükkan sahibi avazı çıktığı kadar bana bağırıyordu.
Bağırarak dediki,ulan sen dua et topalsın diye sana bir şey demiyorum,eğer topal olmasaydın,sana yapacağımı bilirdim.Ben oradaki esnafların içinde çok rencide olmuştum ve çok üzülmüştüm.
Dedimki dükan sahibine,ağabey ben sana bir şey demiyorum,ben
anamdan topal doğmadım,sonradan topal oldum,kaldıki öylede olsaydım
fark etmezdi,nihayetinde bu topallığı bana Rab'bim verdi.
Topallığı bana veren Rab'bim senide görüyor benide.Ben seni
Rab'bime havale ediyorum dedim ve dükkanındanda çıktım.Bir İki yıl
sonrada İstanbul'a taşındım.Aradan On Beş yıl geçmişti ve duydumki o
kahvesini kapatmış benim bir berber arkadaşıma kahvehanesini kiraya
vermiş.
Her sene on Beş günlüğüne köye giderdim,en son gittiğimde,o berber
arkadaşımın yanına gittim,traş oldum ve berberden çıktım arabama
bindim,camı açtım,arabyı çalıştırdım gidecektimki,hoş geldin Sedat
diyen biri ses duydum.Soluma doğru baktımki,benim eski dükkan sahibi,beni
üzen,rencide eden kişiydi bu.
Ben bozuntuya vermedim,hoş bulduk dedim.Nasılsın dedi,hamd olsun
dedim.Derken haydi eyvallah dedi ve yürümeye devam etti.Ben gözlerime
inanamadım,gözlerimi ovuşturdum,tekrar baktım ve gördüklerimin doğru olduğunu gördüm.Adeta şok olmuştum.
Bana topal diyen o dükkan sahibi benden daha çok topallıyordu yürürken.
Hemen indim arabadan geri ve berber arkadaşıma sordum buna ne oldu böylede topallıyor diye.
Arkadaşım bana dediki,(af buyurun)onun bir bayan dostu vardı,dostunun akrabaları yakalamışlar ve kırılmadık yer bırakmamışlar komalık etmişler vede öldü sanarak bırakmışlar.
İki ay hastanede kalmış,iki ay sonrada hastaneden topal olarak çıkmış.
Bana bir zamanlar topal diye aşağılayan adam artık kendiside topaldı.
Rab'bim benim üzüntüme üzülmüştü ve ona cezasını vermişti her halde.
Özet olarak şunu hiçbir zaman unutmayalımki,her sağlıklı insan bir özürlü adayıdır.
Her ne şekilde özürlü olursa olsun,insanları hor görmemeli,empati kurarak,onların neler hissttiklerini anlamaya çalışmalı.
Rab'bim korusun,olurki bir gün o özür,bizide bulabilir.
Saygılarımla,Sedat Yıldırım.
1986'da ilk dükkanımı açmıştım.
Tv Tamir dükkanı.Kiralamış olduğum dükkan eski ahşap bir binadaydı.
Dükkan sahibinin benim dükkanımın yanında bir kahvehanesi vardı,ve
elektrik saatini ortak kullanıyorduk.Benim dükkanım küçüktü ve tek
florasan lamba kullanıyordum sadece akşamları.
Kahvede ise on Sekiz florasan lamba üç buzdolabı ve,buna karşılık sabah erken saatte açılıp,gece geç saatte kapanıyordu kahve.Ben yinede aradaki bu büyük farkı
kabulleniyordum,önemsemiyordum.Bir kaç ay böyle devam etti.Derken
dükkan sahibi elektrik faturalarını benim üzerime bıraktı ve ben
yatırıyordum elektrik parasını, ondan onun payına düşeni alarak.Dükkan
sahibi daha sonra elektrik parasını geciktirmeye başladı,faturalar
cezaya giriyor ve o para vermiyordu,banada cezaya sokmasaydın diye
itiraz ediyordu.Oysa para vermeyen kendisi idi.
Bir gün aramızda tartışma oldu,neden dedim paranı ödemiyorsunda
cezaya kalınca onuda benim üzerime yıkıyorsun.O da bana sesini
yükselterek konuşmaya başladı.
Sonra dahada çok bağırmaya başladı,kahvenin önündeki esnaflar bize
merakla bakmaya başladı.Artık dükkan sahibi avazı çıktığı kadar bana bağırıyordu.
Bağırarak dediki,ulan sen dua et topalsın diye sana bir şey demiyorum,eğer topal olmasaydın,sana yapacağımı bilirdim.Ben oradaki esnafların içinde çok rencide olmuştum ve çok üzülmüştüm.
Dedimki dükan sahibine,ağabey ben sana bir şey demiyorum,ben
anamdan topal doğmadım,sonradan topal oldum,kaldıki öylede olsaydım
fark etmezdi,nihayetinde bu topallığı bana Rab'bim verdi.
Topallığı bana veren Rab'bim senide görüyor benide.Ben seni
Rab'bime havale ediyorum dedim ve dükkanındanda çıktım.Bir İki yıl
sonrada İstanbul'a taşındım.Aradan On Beş yıl geçmişti ve duydumki o
kahvesini kapatmış benim bir berber arkadaşıma kahvehanesini kiraya
vermiş.
Her sene on Beş günlüğüne köye giderdim,en son gittiğimde,o berber
arkadaşımın yanına gittim,traş oldum ve berberden çıktım arabama
bindim,camı açtım,arabyı çalıştırdım gidecektimki,hoş geldin Sedat
diyen biri ses duydum.Soluma doğru baktımki,benim eski dükkan sahibi,beni
üzen,rencide eden kişiydi bu.
Ben bozuntuya vermedim,hoş bulduk dedim.Nasılsın dedi,hamd olsun
dedim.Derken haydi eyvallah dedi ve yürümeye devam etti.Ben gözlerime
inanamadım,gözlerimi ovuşturdum,tekrar baktım ve gördüklerimin doğru olduğunu gördüm.Adeta şok olmuştum.
Bana topal diyen o dükkan sahibi benden daha çok topallıyordu yürürken.
Hemen indim arabadan geri ve berber arkadaşıma sordum buna ne oldu böylede topallıyor diye.
Arkadaşım bana dediki,(af buyurun)onun bir bayan dostu vardı,dostunun akrabaları yakalamışlar ve kırılmadık yer bırakmamışlar komalık etmişler vede öldü sanarak bırakmışlar.
İki ay hastanede kalmış,iki ay sonrada hastaneden topal olarak çıkmış.
Bana bir zamanlar topal diye aşağılayan adam artık kendiside topaldı.
Rab'bim benim üzüntüme üzülmüştü ve ona cezasını vermişti her halde.
Özet olarak şunu hiçbir zaman unutmayalımki,her sağlıklı insan bir özürlü adayıdır.
Her ne şekilde özürlü olursa olsun,insanları hor görmemeli,empati kurarak,onların neler hissttiklerini anlamaya çalışmalı.
Rab'bim korusun,olurki bir gün o özür,bizide bulabilir.
Saygılarımla,Sedat Yıldırım.