Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Gök Sofrasına Konuk Olmak..... (1 Kullanıcı)

zehracan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Gök Sofrasina Konuk Olmak
“Katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nîce anlasın, ummân olan anlar bizi..”


Sen Gök Sofrası nedir bilir misin?..

Ve...

Ona talip yürekleri?...

Bilir misin sahi?..

Gök sofralarında yüreğini bölüştüğün oldu mu hiç?..

Ya bir gök muştusunu?..

Ya, O En Güzelin sevdasını, bölüştün mü biriyle?..


Sen, Kelime-i Şehâdet nasıl bölüşülür bilir misin?..

Dinle;

Ayrılık vaktinde, İkiden biri, “Lailaheillallah” der,

Diğeri, “MuhammedunResûlullah”..

Bölüşürler o şehâdeti ki, vuslat olsun ayrılıkları..

Ki, birleşsin gönülleri tevhidde, hiç ayrılmasın..

Çünkü bilirsin, o iki kelime hiç ayrılmazlar..

Lailaheillallah sende, MuhammedunResûlullah onda..

Bir yüzü sen ayrılığın, öte yüzü; vuslat içre vuslat..

İşte anla: Bu, tevhid diliyle meydan okumaktır ayrılığa...



Sen hiç dost yüreğiyle kuşanıp, acılara meydan okudun mu?..

Bir gülüşü, bir gözyaşını paylaştığın oldu mu?..

Bir şiiri, bir ezgiyi tam ortadan bölüştün mü hiç biriyle?..

Sesini katıp ta sesine, sen hiç türkü söyledin mi çağa karşı?..

Gözyaşlarını ruhunla sildin mi hiç?..

Dualarını düşürdün mü dost peşine?..

Yüreğini çıkarıpta yollara, kupkuru öylece bekledin mi sen hiç?..



Ne çok söylenir bu kelime: “dostluk”, “dost” ..

Var mı sahi gerçek bir dost?.. Kaldı mı?..

Var mı böyle bir dostu olan?..

Yokluğuna yaslayıp ta yüreğini, varolduğun..?



Ah! Hep yitirdik güzellikleri..

Hiç sızlamadan yüreklerimiz, bir bir tükettik dostlarımızı umarsızca..

Ne yazık..


Nedir ki dost?..

Herkes kendine mi bakar aynalarda acep dost denince?..

Belkide hep ulaşılmak istenen anlatılır..

Kimbilir..


Oysa Dost,

Aynalarını yüreğine tutandır senin.. Ve, Yüreğine aynalarını tuttuğun..

Seni farklı kılanın bilincinde, yüreğini yüreğine katandır dost..

Seni alır da onca kalabalık arasından, yüreğine asar.. İşte dost!..


Ve dostluk; hedeflenen şey değil, gönül gönüle hedefe yürüten şeydir..

Bir ucu sana, bir ucu ona bağlı bir zincirdir dostluk..

Hiç açılmasa da, tükenmeyen umutlarla, dost kapısında özlemekten yorulmaktır..

Hiç arayıp sormasa da peşine düşmektir, VEFAdır dostluk..


Ve dost,

Meyli sana değil, sendeki O’NA olandır..

Evet dost, sendeki O’nun talipçisidir..

Gerçek dostun vurulmuşluğu sana değil;

Geceleri bıraktığın aydınlığa,

Yüzündeki secde izlerine, o gök aklığınadır..

O’na adanmış bahçelerine,

Yaşadığın bildiklerinedir senin..



Dostun meyli;

Vakti kuşanmana,

Tüm cazibesiyle sana gelen dünyanın, çarpıp döndüğü o manevî zırhınadır hep senin..

Mânâ Âleminden topladığın çiçekleredir tutkunluğu..

O’na adadığın varlığına, O’na sattığın emânetlerine,

Dünyada da sana verilmiş olan cennetlerinedir meyli..



Dostun talep ettiği,

ÇAĞA KARŞI DURUŞUNDUR SENİN.. Başka değil.

Var mı böyle bir dost bulan?.. Oldu mu hiç senin böyle bir dostun?.

Gün ortası, gece yarısı aniden yürek vuruşlarıyla seni çağıran bir dostun oldu mu hiç?..

Yüreğinde, aklında, her zaman ve mekânda taşıdığın bir dostun var mı senin?..

Diyeceksin belki, ne dostluğu bu olsa olsa bir sevdadır..

Ah! Mevlana gönüllüm!, Yunus meşreblim!..

Sevda nedir bilir misin sen?..

Ya Şems’i?.. Ya Mevlâna’yla Şems’in sevdasını, yani dostluklarını duydun mu hiç?..

Ki, dünya daha öyle sevda, öyle dostluk görmedi..

Ne yazık, görmeyecek te...


“Mevlâna geliyor!” haberine tüm mal varlığını veren Şems’in, “Yalanınadır bu verdiklerim, doğrusuna can vermek, baş vermek gerek”dediğini bilir misin?..

Adına sevda de, dostluk de! Ne önemi var ki..


BU, birlikte gönül sofralarına konuk olmaktır..

BU, gök sofralarından nasiplenmektir..

Öteler ötesinde ağırlanmaktır bu...


Mevlâna’yı dedik, Şems’i dedik, Ya Yûnus’u bilir misin?..

“işitin ey yârenler! Aşk bir güneşe benzer,

Aşkı olmayan kişi, misâli taşa benzer.”


Diyen Yunus’umu?..

Ya Hallac’ı?.. Bilir misin sahi?.

Hani “aşk nedir?” dediklerinde, “bugün ve yarın görürsün” diyen.. O gün asılan, ertesi günde cesedi yakılan Hallac’ı?.. Hani cesedinin külleri Dicle’ye atılanda, kabaran Dicle’yi, bir hırkasının yatıştırdığı mazlum ve mahzun, o ebedîleşmiş gök erini?..


Ah! bilir misin ne yürekler harcadık, ne dostluklar tükettik,

Çağın acımasız karanlığında, zamanın çarklarında..


Sadece bugün değil, HER GÜN, HER DÜN, HER DÜNLER....

Ne yürekler harcadık bir bilsen..


BİZİ HAKİKAT KAPILARINDAN ÇAĞIRAN nice dost yürekleri,

Şeriat kapılarında mahkûm ettik, idam ettik hep..

NE YAZIK..


Yanlış mı peki?..

Oradan bakılırsa yanlış diyemem sana..

LÂKİN,

Hak mıdır bu?.. Revâ mıdır dost yüreklere?..

Hallac’ın teninde Şibli’nin gülleri kor olur..

Ah! Dedirtir güller, taşlara gülen bedenine..

Çünkü o gül de olsa, atan dost elidir..

Revâ mıdır Hallac’a bunca aşksızlık?..


Bir Molla Kâsım gelir, sigâya çeker, âşığım Yûnus’umu o kapılarda..

Reva mıdır Hakk aşkına?..


Şems’i, ebedî dostu, sevdalısı Mevlâna’nın oğlu öldürür, çağın kokuşmuş kışkırtmasıyla..

Revâ mıdır Şems’e?..

O kâinâtı içine alan yüreğe, o gök sevdalarına revâ mıdır?..


Onlarınki nasıl gelişlerdir öyle kapılarımıza, gökler dolusu sevdalarla?..

Ya bizimki nasıl bir reddediştir böyle?..

Nasıl reddedişlerdir?..

Onlarınki nasıl duruşlardır öyle, çağlara karşı..

Dimdik, hiç eksilmeden..

Asırlar ötesinden bize ulaşan nasıl sevdalardır onlar öyle?..

Bugünün kuru gönüllerini, Mevlânaca arttırıp, Yunusca ıslatan ne bereketli yağmurlardır onlar..

“Âşık öldü diye salâ verirler// Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez.”


Ya Rab! Lutfet! Ay çıksın.. Sular yükselsin..

Dualarımız dâim medler içindir, cezirlerde gönüller..


Hiç arama! Bulamazsın!..

Yok ki öyle bir dost!..

Çünkü biz, tüm dost yürekleri sorgusuz- sualsiz idâm ettik..

Varsa da tek-tük, aldanma!

Hüküm verilmiş, kalemler kırılmıştır mutlaka..

İnfaz vakti, ha geldi ha gelecek..

Beklemede yürekler..


Ah! Güzel insanlar güzel atlara binip, hep gittiler..

Gittiler ve terkettiler..

Bâkî kalan bu kubbede hoş bir sadâ imiş..

Bak dinle, ne söyler Yûnusum;

“Dost kılıcından Yunus ölürse gam değil,

Dost göğünden uyanan ma’şuk burcundan doğar..”


ALLAH DOST..

HUVE’L BÂKÎ..

Monaroza 10/4/2001


__________________
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim.
Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun inşallah.
Paylaşımınız çok güzel ve anlamlıydı..
Rabbimiz c.c ibretlenmeyi nasip eylesin cümlemize..
Hakiki dosta rağbet edenlerden olmak temennisiyle..
Allah c.c razı olsun.
Selam ve dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt