Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Gıybetiniz Bitince Haber Verin, Hemen Dönerim... (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Kur'ân-ı Kerîm gıybeti, ölmüş kardeşinin etini yemeye benzetiyor.

Yüce Yaratıcı'nın bu ikazına rağmen, Müslümanlar bu büyük günaha ara vermeden devam ediyorlar.

Gıybet, hakkında konuştuğumuz kişinin duyduğunda hoşlanmayacağı sözlerdir.

Başkalarını, yanımızda bulunmayanları, gıyaplarında çekiştirmektir.

Çoğu kişi söylenenler doğru olursa, gıybet sayılmayacağını sanıyor. Oysa söylenen doğruysa, gıybettir.

Eğer söylenen doğru değilse, o zaman çifte günah işleniyor demektir. Çünkü birine yapmadığı bir kötülük isnat edilirse, bu işin adı iftiradır.

Benim başıma sıkça gelmektedir. Gıybete başlayan birini ikaz ettiğim zaman, çoğu defa feveran ediyor ve diyor ki:

-Yemin ederim anlattıklarım tamamen doğrudur. Gözlerimle gördüm!

İşte budur gıybet...

Doğru da olsa, anlattığın yerde bulunmayan kişinin duyunca hoşlanmayacağı şeylerdir...

Beni bir dernek lokalinde sohbet için davet etmişlerdi. Sohbetin konusunu gıybet olarak tespit etmiştik. Bir saatlik konuşmanın sonunda, dinleyicilerimden nüktedan bir zat dedi ki:

-İyi de efendi, biz şimdi burada sabah akşam ne konuşacağız?

Bu arif kişi çok doğru söylüyordu.

Birçok sohbet mekânında, gerçekten gıybet yapılmasa, söz öylesine azalır ki...

Bakıyorsunuz, kahvede, lokalde, çayhanede, ev toplantılarında hep gıybet var.

Ya bir siyasînin, ya bir komşunun, ya bir sanatçının, ya bir akrabanın gıybeti yapılıyor.

Yani Kur'ân'ın deyimiyle, ölmüşünün eti yeniliyor.

Oysa bu türlü konuşmaların hiçbir faydası yoktur.

Üstelik insanın içini karartır, ümitsizleştirir ve toplumdaki güven duygularını yok eder.

Hem zaman israf edilmiş, hem de durduk yere günaha girilmiş olur...

Gıybet, yapanın içini karartır, kendine olan saygısını kaybettirir.
Hep başkalarıyla uğraşan, kendisinin değersizliğini kabul ediyor demektir.

Bahsedeceği şeyi bilmeyen, kültürsüz, fikirsiz insan hep konuşur. En kolay sohbet mevzuu olan gıybete kayar.

Çünkü kendi değerleriyle kendini kabul ettiremeyenler, başkalarının eksikliklerini söyleyerek bir varlık göstermek isterler. Ötekini batırarak kendini yüceltmeyse şerefli insanlara yakışmayan kötü bir haslettir.

Gıybet, yapısını, fıtratını bozduğu insanların meydana getirdiği toplumları da zehirler. Kimse kimseden emin olamaz.


Gıybet, içinde taşıdığı sû-i zan, zarar verme, kıskançlık gibi birçok kötü duygular sebebiyle toplum hayatını çürütüyor.

İnsan kendi nefsiyle kendi hata ve günahlarıyla uğraşacağı yerde hep başlarınınkiyle meşgul olmayı iş ediniyor. Başkalarının hatalarıyla uğraşansa, kendine dönüp bakma fırsatını bulamıyor.

Gıybet ağızdan ağza dolanırken şekil ve muhteva değiştiriyor.
İşin içine yalanlar karışıyor. Yani günah adedi artıyor.

Bazı gıybet konuları da ağızdan ağza eğrilerek dolaşıyor ve hakikatinden ayrılıyor.

Bu türlü gıybetlerin ne dinleyicisi, ne de taşıyıcısı olalım.
Çünkü hem insanlığa, hem de Müslümanlığa ters bir durumdur.

İmam-ı Şafii hâzretleri buyuruyor ki:

“Süt dolu bir tasın etrafında dolaşan ağzı süt bulaşığı bir kedi görseniz, kedinin o tastan süt içtiğine şahitlik etmeyin…”

Çünkü kedinin o tastan süt içtiğini söyleyebilmeniz için, kediyi süt içerken bizzat görmeniz gerekir.

Hasan Basrî Hazretleri, gıybetini yapan kişilere değerli hediyeler gönderirmiş... Sebebini soranlara da dermiş ki:

- Onlar benim gıybetimi yapmak suretiyle, iyiliklerinin ve ibadetlerinin sevabını bana hediye ediyorlar… Onların bana verdiklerinin yanında, benim onlara verdiğimin hiçbir kıymeti yoktur...

Gıybet iki kişiyle yapılır:

1) Söyleyen,
2) Dinleyen.

Dolayısıyla gıybet edenle, gıybete kulak veren, suç ortağıdır.

Çünkü dinlemek söyleneni paylaşmaktır.

Hele bu gıybet çirkinliğini basın yoluyla yapanlar, bir anda bir gıybeti binlerce, milyonlarca kişiyle paylaşmış ve çoğaltmış oluyorlar…

İnsanların özel hallerine, mahrem mekanlarına, şahsi sırlarına ulaşmak ve bunları söze, sohbete konu yapmak, hangi yolla, kim tarafından ve kim için yapılırsa yapılsın gıybettir…

Bir toplantıda, hepsi de benden küçük yaşta bulunan insanlar gıybete başlayınca kalkmış ve demiştim ki:

-Beyler, ben dışarıya çıkıyorum. Gıybetiniz bitince haber verin, hemen dönerim...

Beni özür dileyerek oturttular. Sonra da toplantıya başkanlık eden genç işadamı dedi ki:

-Arkadaşlar, hocam doğru düşünüyor... Gıybet etmeyelim, arkadaşlarımızı çekiştirmeyelim. Çünkü biz de onları çekiştirirsek, onarın durumuna düşmüş oluruz…

Toplumumuz Öylesine bir gıybet bataklığına dönüşmüş ki, "gıybet etmeyelim" derken de gıybet ettiriyor. Böyle bozulmuş bir ortamda bile bana güzel gönüllü insanlar rastlar.

Derler ki:

-Hakkınızı helâl ediniz ve bizi bağışlayınız... Biz sizi böyle bilmiyorduk, çok gıybetinizi yaptık geçmişte… Acaba bildikleri gibi olsam, gıybet yapmaya hakları olacak mıydı? Ama hiç olmazsa helallik alıp bir kul hakkından kurtulmuş oluyorlar.

Bu şekilde helallik isteyenlere yumuşak ve dostça davranalım ki, sayıları çoğalsın...

Biz de gıybetini ettiklerimize korkusuzca başvurup af isteyelim…

-Sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? diyerek gıybeti, hem aklen, hem kalben, hem insaniyetten, hem vicdanen, hem fıtraten ve hem de milliyeten kötüleyen ve yasaklayan Kur’ân-ı Kerîm’dir.

Bu sebeple, Müslümanlar gıybeti de artık büyük günahlar arasına almalı, uygulamalıdırlar.

Gıybet düşmanlığı iş edinenlerin, kıskançların ve inatçıların en çok kullandıkları alçakça bir silahtır. “İzzet-i nefis sahibi, bu pis silaha tenezzül edip kullanmaz. Nasıl meşhur bir zat demiş:

-Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf, zelil ve aşağıların silahıdır.”

Büyüklerden öğrendiğimize göre, gıybet ancak bazı özel hallerde yapılabilir:

1) Hakkını yiyen bir adamın, ilgili makama şikayet suretinde yapılan gıybeti gıybet değildir.

2) Bir kötülüğü, bir yolsuzluğu, bir günahı önlemek amacıyla, belli yerlere be makamlara anlatmak…

3) Kendisiyle meşveret eden birine, başka biri hakkında fikir söylemek de gıybet değildir. Mesela kendisiyle ortaklık yapılacak olan biri soruluyorsa, gerektiğinde, “Onunla ortaklık etme zarar görürsün!” denilebilir.

4) Tahkir ve teşhir amacı taşımadan, sırf tanıtmak için biri hakkında konuşulabilir. İcabında tuhaf ve saçma da olsa lâkabı söylenebilir.

5) Günahı açıktan işleyen, fenalıktan sıkılmayan, hatta onunla da yetinmeyip işlediği günahla iftihar edeni zulmünden lezzetlenen kişiler için de gıybet söz konusu değildir. Çünkü bunlar zaten kötülüğü açıktan yapan, mütecahir fasıktırlar. Başka bir art niyet taşımaksızın, sırf Hak rızası ve iyilik olsun diye, bu konularda konuşulanlar gıybet sayılmamıştır.

Aksi halde, işin içine başka niyetler karışırsa, Efendimiz’in (SAV) diliyle,

“Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, gıybet de Salih amelleri yer bitirir.”

.: VEHBİ VAKKASOĞLU :.
 

hcttpli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
tşkkürler kardeşim paylaşımın için...
 

emin-43

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
581
Tepki puanı
0
Puanları
16
Yaş
71
Selamun Aleykum ALLAH C.C. Razı olsun , Cümlemizi kul hakkından

korusun . Gıybeti meslek edinen tv , radyo , vs. insaf versin.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Selamun Aleykum ALLAH C.C. Razı olsun , Cümlemizi kul hakkından

korusun . Gıybeti meslek edinen tv , radyo , vs. insaf versin.

Aleykümselam evet dediğin gibi dedikodu makinaları
Çok ince bir çizgi hakkaten gıybet noktası...Sık dile getirilen gerekçelerden

Ama bu onda var, ben yalan söylemiyorum ki, olan bişeyi söylüyorum...

Rabbim bu hatadan bizi muhafaza eylesin inşAllah.Müminin tavrının çok önemli olmasına binayen, konuşma seyri bakıyoruz gıybete doğru kayma aşamasında; gerekli uslup yada bi fiiliyatla seyri değiştirmemiz gerekiyor.Bulunulan mekanı terk etmek mesela..İnanıyorum ben ki, gıybet yapılmaya başladığı anda mekanı terk edelim ve bunu bi kaç icraatımızla insanlara yansıtalım; yanımızdaki böyle bir tehlikeyi off konumuna getirmiş oluruz Allah ın inayetiyle.Unutmamak gerekir ki gıybeti yapan kişi biz olmasak bile, dinlememiz; gıybet yapmış insan sınıfına dahil olmaya yetiyor..
Sondaki hadisde bizim için bir uyarıcı olabilir, sık hatırlanması gereken:“Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, gıybet de Salih amelleri yer bitirir.”:H
 

ŞEB-İ ARUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Mar 2008
Mesajlar
1,904
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
37
Konum
"Lâ taknetû min Rahmetillâh"
hafıze anne cok dogru bi konuyu elel almişsin gıybetten uzak duralım inşa-ALLAH ama bu o kadar zor oluyor ki bu zamnda inşa-ALLAH faydalanır nasipleiniriz emegıne saglık annem yazan buyugumuzden ve paylaşan senden okuyan nasiplenenlerden razı olsun yaradan
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
hafıze anne cok dogru bi konuyu elel almişsin gıybetten uzak duralım inşa-ALLAH ama bu o kadar zor oluyor ki bu zamnda inşa-ALLAH faydalanır nasipleiniriz emegıne saglık annem yazan buyugumuzden ve paylaşan senden okuyan nasiplenenlerden razı olsun yaradan

çok önemli bir konu fakat üzere en çok es geçilen konulardan biri ne kadar önemli oldugunu bilsek de farkinda olmadan yapiyoruz bu hatayi...

Rabbim insAllah bu günahimizi affeder..(amin,amin
)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
855663227.jpg

Süfyan bin Uyeyne bu açık seçik yorumuyla demiş oluyor ki:

- Siz siz olun, gıybete dilinizi alıştırmayın, çevrenizle dostluğunuzu, kardeşliğinizi zedeleyecek, itimat ve hürmetinizi yok edecek gıybetçilikten yılandan akrepten kaçar gibi kaçın. Varsa alışkanlığınızla mücadele edin, itimat edilen dost, saygı duyulan komşu vasfınızı hep koruyun, emin dost ve komşu olma özelliğinizi hep muhafaza edin!.. Şayet, mahşerde sevaplarınızı gıybetini yaptığınız kimselere dağıtmak, yetmeyince de onların günahlarını yüklenmek zorunda kalmak istemiyorsanız tabii...
4.gif

Ahmet ŞAHİN
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
yanlıs konu acıyonuz yazıncada suclu oluyoz
kesin benim gıybetimi yapmısınızdır
hemen dönerim demisiniz ne zaman döneceksiniz acaba
tamam bu konunuza bisey demiyom bak


senin gıybetini niye yapayım kendi günahım kendime yetmiş seninkini almaya hiç niyetim yok o zaman sen doğru konu konu aç biz okuyalım :a35:
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Gıybet

Gıybet

Gıybet

Belli bir mümin veya zimmi kâfirin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Gıybet, haramdır.
Gıybet olunan kimse, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde, evinde, hayvanında bulunan bir kusur, arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur. Duyunca üzüleceği bir sözü yüzüne karşı da söylemek günahtır.
Kapalı söylemek, işaret ile, hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybettir.
Bir müslümanın günahı ve kusuru söylendiğinde, hafızların, din adamlarının, (Elhamdülillah, biz böyle değiliz) demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Birisinden bahsedilirken, (Elhamdülillah, bizi hayasız yapmadı) gibi, onu kötülemek, çok çirkin gıybet olur. (Falanca kimse çok iyidir, ibadette şu kusuru olmasa, daha iyi olurdu) demek de gıybet olur.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Birbirinizi gıybet etmeyiniz.) [Hucurat 12]

Gıybet, adam çekiştirmek demektir. Birisini gıybet etmenin, ölmüş insanın etini yemek gibi olduğu bildirildi. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi.) [Ebu Davud]

(Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir.) [Harâiti]
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt