hayrunissa86
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 9 Nis 2007
- Mesajlar
- 612
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
İlme ve sanata ait konuşacak bir konu yoksa, insanlar, ilimden sanattan uzak olan gıybetle meşgul olur. Herkes gıybet yapabilir. Yani bir başkasının aleyhinde konuşabilir. Her haram gibi gıybet de zehirli bir bala benzer. Evvela tat verir. Sonra manen insanları zehirler.
Gıybet pek çok kavgalara, münakaşalara, dargınlıklara sebebiyet verebilir. Sakız gibi bir şeydir. Nasıl ki bazıları sakız çiğnemekten hoşlanır. Gıybet de öyledir. Bazı kimselerde gevezelik vasfı vardır. Bu vasfını sınırlandıramazsa taşkın seller gibi etrafı tahrip eder.
Allah insana konuşma kabiliyeti vermiş ki İslamiyet’i öğrensin ve anlatsın. İnsanlar bu kabiliyeti yerinde kullanmazsa zararlı sahaya kayar. Gıybet eden, kendisini üstün görür. Tepeden bakar. Aşağıdakileri insanlara anlatır. Gerçek ortaya çıktığında anlaşılır ki, gıybet eden alçakmış.
Nesimi bir şiirinde diyor ki:
“Kah çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi
Kah inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni”
Bir köye gitmiştim. Bir ayran içelim, dedik. Ayranı getiren adam dedi ki: “Biz burada kimin nesi var, kimin nesi yok, hepsini biliriz. Hatta insanların cebinde kaç lira var, onu da biliriz.” Çünkü o köyde gıybet yaygındı.
Bir muhterem insanı akın akın ziyarete giderlermiş. O şahıs gelenlere demiş ki: “Her gün bana geliyorsunuz, bir gün de kendinize gelin.”
“Çeşm-i insaf gibi âkile mizan olamaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz.”
İşaret parmağıyla birisini gösterin. Göreceksiniz ki, bir parmak başkasını gösterirken üç parmak bizi göstermektedir.
İnsanlar ekseriya aynaya bakar gibi konuşurlar. Yani kendilerini anlatırken başkasını anlattıklarını zannederler. Gıybet gibi hallerin en kötü tarafı, faydasız bilgi edinmek, onları da başkalarına anlatmaktır. Böylece zaman öldürülür. Zamanın kıymetini bilmeyen, kıymetsiz olur. İslam alimleri insanların kendisini beğenmesinden, şöhrete, makama, mala düşkünlüğünden çok endişe etmişlerdir. Şöhrete düşkün bir insan kendisini başkalarına beğendirmeye çalışır. Bunlar yükseldiklerini zannettiği kadar alçalmaktadır. Cenap Şahabettin, “Menfaat sandalyeye benzer. Başının üstüne alırsan alçalırsın. Ayaklarının altına alırsan yükselirsin.” demiştir. Mevlana, insan vücudunu bir gemiye, maddi dünyayı da denize benzetir. Der ki: “Gemi denizde yüzer, suyu içine alırsa batar.” Aynı şekilde menfaat dışımızdaysa yüzeriz. İçimize alırsak batarız. Abdulkadir Geylani Hazretleri’ni çekemeyen düşmanları onu öldürmeye karar verir. Derler ki: Onun bir atı var. Atını isteyelim. Vermezse kavga çıkaralım. Kavgada onu öldürelim. Abdulkadir Geylani Hazretleri’ne giderler. “Atını bize ver” derler. “At çayırda otluyor. Gidin alın.” der. Adamlar şaşkınca bakınırlar. Hazret der ki: “Atın kazığı çayıra çakılı, kalbime değil.” İnsanlar; el, göz, ağız gibi organlarını İslam’a uygun çalıştırırlarsa, dünya ve ahiretlerini cennet ederler. Gıybeti haram eden ayet ve hadisler vardır. Boş laflarla meşgul olanlar tefsir ve hadis okusalar kazançları çok olur.
Gıybet pek çok kavgalara, münakaşalara, dargınlıklara sebebiyet verebilir. Sakız gibi bir şeydir. Nasıl ki bazıları sakız çiğnemekten hoşlanır. Gıybet de öyledir. Bazı kimselerde gevezelik vasfı vardır. Bu vasfını sınırlandıramazsa taşkın seller gibi etrafı tahrip eder.
Allah insana konuşma kabiliyeti vermiş ki İslamiyet’i öğrensin ve anlatsın. İnsanlar bu kabiliyeti yerinde kullanmazsa zararlı sahaya kayar. Gıybet eden, kendisini üstün görür. Tepeden bakar. Aşağıdakileri insanlara anlatır. Gerçek ortaya çıktığında anlaşılır ki, gıybet eden alçakmış.
Nesimi bir şiirinde diyor ki:
“Kah çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi
Kah inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni”
Bir köye gitmiştim. Bir ayran içelim, dedik. Ayranı getiren adam dedi ki: “Biz burada kimin nesi var, kimin nesi yok, hepsini biliriz. Hatta insanların cebinde kaç lira var, onu da biliriz.” Çünkü o köyde gıybet yaygındı.
Bir muhterem insanı akın akın ziyarete giderlermiş. O şahıs gelenlere demiş ki: “Her gün bana geliyorsunuz, bir gün de kendinize gelin.”
“Çeşm-i insaf gibi âkile mizan olamaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz.”
İşaret parmağıyla birisini gösterin. Göreceksiniz ki, bir parmak başkasını gösterirken üç parmak bizi göstermektedir.
İnsanlar ekseriya aynaya bakar gibi konuşurlar. Yani kendilerini anlatırken başkasını anlattıklarını zannederler. Gıybet gibi hallerin en kötü tarafı, faydasız bilgi edinmek, onları da başkalarına anlatmaktır. Böylece zaman öldürülür. Zamanın kıymetini bilmeyen, kıymetsiz olur. İslam alimleri insanların kendisini beğenmesinden, şöhrete, makama, mala düşkünlüğünden çok endişe etmişlerdir. Şöhrete düşkün bir insan kendisini başkalarına beğendirmeye çalışır. Bunlar yükseldiklerini zannettiği kadar alçalmaktadır. Cenap Şahabettin, “Menfaat sandalyeye benzer. Başının üstüne alırsan alçalırsın. Ayaklarının altına alırsan yükselirsin.” demiştir. Mevlana, insan vücudunu bir gemiye, maddi dünyayı da denize benzetir. Der ki: “Gemi denizde yüzer, suyu içine alırsa batar.” Aynı şekilde menfaat dışımızdaysa yüzeriz. İçimize alırsak batarız. Abdulkadir Geylani Hazretleri’ni çekemeyen düşmanları onu öldürmeye karar verir. Derler ki: Onun bir atı var. Atını isteyelim. Vermezse kavga çıkaralım. Kavgada onu öldürelim. Abdulkadir Geylani Hazretleri’ne giderler. “Atını bize ver” derler. “At çayırda otluyor. Gidin alın.” der. Adamlar şaşkınca bakınırlar. Hazret der ki: “Atın kazığı çayıra çakılı, kalbime değil.” İnsanlar; el, göz, ağız gibi organlarını İslam’a uygun çalıştırırlarsa, dünya ve ahiretlerini cennet ederler. Gıybeti haram eden ayet ve hadisler vardır. Boş laflarla meşgul olanlar tefsir ve hadis okusalar kazançları çok olur.