vaktileyl
Kayıtlı Kullanıcı
İnsanlık tarihi gidilen yollar noktasında sayılamayacak kadar tecrübeye sahiptir. Hep beşeriyetin mutmainliği için gidilmiştir. Beşer fıtratı bu gidişlerle tahrip edilmiş, her beşeri gidiş fıtratın üzerindeki örtüyü kalınlaştırmış, güzel olan yol kapanmaya çalışılmıştır. Ama bir yol var ki, fıtratı şaha kaldırmakta, kişiyi kendisine karşı ayaklandırmakta, ona yolların en güzeli olanı sunmakta. Öyle ki yollardan bir yol olarak değil; asıl olan, tabi olunması, üzerinde sebat edilmesi gereken sıratı müstagiym dediğimiz yol. İşte bu yol fıtrat yoludur. Kainatın yolu, Rabbin yoludur ki, gitmekten kastımız da budur zaten.
O yol üzere gitmek; fıtratın derinliklerinde değişimi hissetmektir. O yolda kuram ve eylem bütünlüğünü yakalayarak gitmek güzeldir.
Hayatın her noktasındaki ferdi değişimi hissederek gitmek güzeldir. Yalnız olmadığını, olamayacağını hissederek gitmek, şahdamarından daha yakın olanla yürümek. Emir-komutayı ona vererek, yolun her noktasında ona yönelerek, onun kutlu elçisinin rehberiyetinde gitmek güzeldir.
Fıtratın tercihleri noktasında, Rabbani olmak,iradenin seçimini yaptığı "O" anda Rabbanilerle beraber yürümek güzeldir.
Yeryüzünün her yerinde bu yolun yolcularının acılarını acı bilip hissederek, paylaşarak gitmek güzeldir.
Pratik hayatta vahyin nüzulünü, adeta ilk defa iniyormuşcasına hissederek yürümek güzeldir.
Secde anında O'na en yakın olduğunun idraki içerisinde, sair durumlarda da aynı ruhu hissederek gitmek güzeldir.
Mahzun olmadan, üzülmeden, hüzünlenmeden vahyin fıtrattaki inkişafını tüm benliğimizde hissederek gitmek güzeldir.
İnandık demekle kurtulamayacağımızın bilincinde, gidenlerin yolunu sürdürerek, yolun üzerindeki handikapların şuuru ile gitmek güzeldir.
Yediğinden yediren, içtiğinden içiren, giydiğinden giydiren velhasıl emri altındaki çalışanlarına alnının teri kurumadan emeğinin karşılığını verebilen, kul hakkı gibi bir yükü taşımadan gidebilmek güzeldir.
Mülkün sahibince bahşedilen nimetler karşısında şükredip, azmadan; mustazaf yığınların, ümmetin açlıktan, fakirlikten kırıldığı bir dönemde şükrünü ifa eden bir bilinçle Rabbin rızasını kazanmış bir kul olarak gidebilmek güzeldir.
Emperyalist, siyonist işgalcilerin halihazırda yapmakta oldukları zulmü, işkenceleri görsel ve yazılı medyada izlerken, bunu tüm benliğinde hissedip, direniş bilinciyle yaşamını sürdürürken gidebilmek güzeldir.
Şeytan ve dostlarının pratik hayattaki her türlü uzlaşı yaklaşımları karşısında, teslimiyet yolunu değil, inatçı takva yolunu seçip, idrakin gereklerini yapabilerek gitmek güzeldir .
İzzetli ve aziz oluş mercii olarak önce Rabb'i,Resulünü ve müminleri görüp, fıtrat inkılabını benliğinde gerçekleştirip, bunu sosyalleştirerek gidebilmek güzeldir.
Söz ve eylemlerinde kendi ıstılahi kavramlarını kullanıp, bu kavramlar üzerindeki cahili örtüleri kaldırma noktasında azim ve cehd sarfederken gidebilmek güzeldir.
Hayat düsturu olan Kitabullahı, raflardaki tozlanmış kılıfından çıkarıp, ilk günkü gibi her türlü cahili düşüncelerden arınıp net ve berrak bir şekilde yaşantıda konuşturma mücadelesini verirken gidebilmek güzeldir.
Gidebilmek güzel, yol güzel, çağıran güzel, çağırdığı güzel.
Ne mutlu bu güzellikleri idrak ederek gidebilenlere. Varsın kalanlar kalsın. Bu güzelliklerle gidebilenlere selam olsun!...
Mükerrem BULUT