Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK (1 Kullanıcı)

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
Gençler, ana, baba ve milletin elinde bir emânettir. Ana-baba olarak, millet olarak bu gençliğe sahip çıkmazsak emânete hıyânet etmiş oluruz. Bu hıyânetin cezâsını dünyada da, âhırette de çekeriz.

Bir babanın, evlâdını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden, dünyalık sıkıntılardan korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları ve harâmları öğretmekle ve ibâdete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. İslâm ahlâkı üzere yetiştirmekle olur.

Bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır. İnsanın üç büyük düşmanı olan, nefs, şeytan ve kötü arkadaştan en tehlikelisi, kötü arkadaştır. Bunun için her ana-baba, çocuğunu takip etmelidir. Kimlerle arkadaşlık kuruyor, nerelere gidip geliyor, hâl ve hareketleri nasıldır, bunları adım adım takip etmelidir.

Başı boş bırakılan çocuğu sokak yetiştirir. Eskiden gence evde verilen bir islâm terbiyesine karşı, sokak ya'nî cemiyet, toplum dokuz veriyordu. Şimdi tersi oldu. Çocuk, evde verilen on terbiyenin dokuzunu sokağa, cemiyete çıktığı zaman kaybediyor.

Her âlimin, evliyânın çocuğu her zaman iyi bir müslüman olur, denemez. Çünkü, hidâyet Allahtandır. Az sayıda da olsa, âlimin oğlu zâlim, zâlimin oğlu âlim olabilir. Ancak herkes sebeplere yapışmak zorundadır.

Namazında, abdestinde bir müslümanın, âkıl bâliğ yaşına gelmiş evlâdı, Kur'ân-ı kerîm okumasını, namaz sûrelerini ve namazın nasıl kılınacağını bilmiyorsa, bu gösterir ki, babası bunları ona öğretmemiş. Babası elinden geleni yapmış, fakat çocuğu namaz kılmıyorsa, baba sebeplere yapıştığı için vebâle girmez. Emânete hıyânet etmiş olmaz. Kısacası, bizler önce üzerimize düşeni yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz, buna bakmamız lâzımdır.

Ba'zı ana-baba çocuklarına kıyamıyor. Meselâ, onları sabah namazına kaldırmıyor. Bu, ana-babanın çocuğuna yapmış olduğu en büyük kötülüktür. Çocuğunu kendi eli ile ateşe, Cehenneme atmasıdır. Ağaç yaş iken eğilir atasözü meşhurdur. Çocuk küçükken buna alışırsa, büyüyünce kalkması kolay olur. Alışmamış ise, daha sonra zor gelir ve böyle devam eder.

Peygamber efendimiz, (Bütün çocuklar müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları hıristiyan, yahûdî ve dinsiz yapar) sözü ile müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en önemli işin, gençlikte olduğunu bildiriyor. Eğer çocuğa âkıl bâliğ olduğu hâlde, bilmesi gereken îmân bilgileri öğretilmemiş ise, bu çocuk mürted olur. Çocuklarına îmânı, islâmı öğretmeyen analar babalar, çocuklarını müslüman olmaktan mahrûm etmiş, kâfir olmalarına sebep olmuş olurlar. Çocukları ile birlikte, kendileri de Cehennemde bunun cezâsını, azâbını çekerler. Namazları, oruçları ve hacca gitmeleri, kendilerini bu azâbdan kurtaramaz.

O hâlde, her müslümanın birinci vazîfesi, evlâdına islâmiyeti ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmektir. Evlâd, büyük ni'mettir. Ni'metin kıymeti bilinmezse, elden gider.

İslâm düşmanları da, bu mühim noktayı anladıkları içindir ki, asrımızın en tehlikeli dinsizlik ocakları, (Gençliğin ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz) diyorlar. Bunlar, islâmiyeti yok etmek ve Allahü teâlânın emirlerinin öğretilmesini ve yaptırılmasını engellemek için de, (Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din bilgilerini büyüyünce kendileri öğrenirler.) diyorlar. Maksatları o yaşa kadar bu bahane ile öğrenmelerine mâni olmaktır: Daha sonra zaten çocuğun bunları öğrenmesi zordur.
 

ruveyda28

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
314
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK

S.A.Nekadar önemli bir konuya değinmişsiniz,Allah razı olsun.evet şu zamanda çocuk yetiştirmek çok zor hep bunu düşüşünüyorum benimde 2 tane çocuğum var daha çok küçükler ama...Rabbim hepimize hayırlı dini bütün evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin inşallah..dua ile..
 

derya_gulu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2007
Mesajlar
474
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK

selamünaleyküm kardeşim yazılanlar malesef hayatımızdaki yaşadığımız gördügümüz gerçekler ne yazıkki anne baba olarak yaptıgımız ve düzeltmeye çalıştıgımız yanlışları bir kez daha okumama sebep oldun Allah c.c. razı olsun Allah'a c.c. emanet olun
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK

S.A.ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM.EVET MAALESEF TABLO BU.AMA BİZLER BUNUN FARKINDA OLARAK ADIMLARIMIZI ATAR,İHLASLA ALLAH TAN YARDIM İSTER VE BAĞLARIMIZI GÜÇLENDİRİR,AYRILIKLARA DÜŞMEZSEK,NİCE AZLAR NİCE ÇOKLARA GALEBE ÇALMIŞTIR HAKİKATİNİN GÜZELLİKLERİNİ YAŞARIZ İNŞAALLAH.ALLAHIN VAADİ HAKTIR VE DİNİNİ ÜSTÜN KILACAKTIR.GEVŞEMEK,ÜZÜLMEK BİZE YAKIŞMAZ.A.E.O.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK

gul.gif
selamün aleyküm ablam
gerçekten üzerinde durulması gereken bir konu.. günümüzdeki gençlik birçok şeyle oyalanmakta, islamdan koparılmaya çalışılmakta. anne ve babalara büyük sorumluluklar düşüyor.. rabbim islamla amel eden gençlik olmamızı nasip etsin inş.
emeğinize sağlık.. selametle
gul.gif
 

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK

GENÇLERE NEDEN GÜVENMİYORUZ!


ALİ ÇANKIRILI



Günlerim gençlerle birlikte geçiyor. Fırsat buldukça, ders aralarında, sohbet ediyoruz. En büyük sıkıntıları, anne babaların ve öğretmenlerin kendilerine güvenmemeleri. Bilhassa anne babalar gençlere, nasihat ederken bile, iğneleyici, suçlayıcı ve yargılayıcı bir dille yaklaşıyorlar: “Biz senin yaşında iken gaz lambasının ışığında ders çalışırdık. Çocukluğumuz yokluk içinde geçti. Öğretmenlerimizi görünce kaçacak delik arardık. Ödevimizi yapmadan okula gitmezdik. Büyüklerimizin yanında lafa karışmazdık...” Uzayıp giden benzeri nasihatler. Genç içinden, “Ne zaman bitecek bu nasihat işkencesi?” der.


Gençlerin en mutlu çağı çocukluk çağıdır. “Çocuktur” der her şeyini anlayışla karşılarız. Okula başladığı andan itibaren bütün özgürlükleri elinden alınır. Artık o ders çalışmaktan başka işi olmayan bir makinedir. Öğretmenler bile çocuğa “ders çalışan makine” gözüyle bakarlar.


Anne babaların çoğu, çocuklarına yeterli zaman ayırmadıkları için, onları tanımıyorlar. Aralarında duygusal bir bağ yok. Eğer derslerine çalışıyor, iyi notlar alıyor, anne babanın sözünden dışarı çıkmıyorsa her şey yolunda demektir. Bir dersten zayıf aldığı zaman çatışma başlar. Öğrencilerimle yaptığım sohbetlerde sırf anne ve babalarını mutlu etmek için ders çalıştıklarını söylüyorlar. Takdir alan bir öğrencime belgesini verirken yüzünde hiç sevinç belirtisi görmeyince merak edip sordum: “Oğlum, takdir belgesi aldın, neden sevinmiyorsun?” Takdir belgesine alaylı bir gülüşle baktı: “Ben neden sevineyim hocam, dedi, annem sevinsin. Takdir belgesini eline alıp arkadaşlarına ve komşu hanımlarına gösterip hava atacak. ‘Benim oğlum takdir aldı’ deyip övünecek...”


Liselerde eğitim ve öğretim yok. Bütün çalışmalar üniversite sınavlarına endeksli ve ezbere dayalı. Üniversite sınavlarında çıkmayan konular atlanıyor. Gençler okuldan çıkıyor, dershaneye gidiyor. Dershaneden elinde bir tomar testle çıkıyor. Eve gidiyor, gece yarılarına kadar test çözüyor. Her biri kendisini yarış atı gibi hissediyor. Arkada kalmamak için koşturuyor. Çoğu test çözmekten sürmenaj oluyor, ruh sağlıkları bozuluyor. Hiçbir öğrencimin ders çalışmaktan zevk aldığını duymadım. Anne babalarını ve öğretmenlerini memnun etmek için kendilerini ders çalışmak zorunda hissediyorlar.


Gençlerin nasıl davranacağına, nasıl ders çalışacağına, neyi ne zaman yapacağına anne babalar ve öğretmenler karar verirler. Gençlerin ne düşündüğü önemli değildir. Kurallar belirlenirken ve program yapılırken onların fikri sorulmaz. Veli toplantısında, yatılı kalan çok başarılı bir öğrencinin annesi ayağa kalkıp söz istedi: “Gece saat 11’de bütün öğrencilerin yatmasını mecbur tutuyormuşsunuz. Halbuki benim oğlum, herkes yattıktan sonra, ders çalışmak istiyor. Gece 11’den sonra ders çalışmak isteyenlere bir oda ayıramaz mısınız?” Dayanamadım, hanımın sorusuna soru ile karşılık verdim: “Hanımefendi, dedim, acaba gece 11’den sonra ders çalışmayı oğlunuz mu istiyor yoksa siz mi istiyorsunuz? Bunu bir açıklığa kavuşturalım...” Gece yarısından sonra çocuğun ders çalışmasını isteyen elbette annesi idi. Çocuk çok zeki ve başarılı olmasına rağmen anne tatmin olmuyordu, onun daha çok ders çalışmasını ve okul birincisi olmasını istiyordu. Psikolojide biz bunlara mükemmeliyetçi tipler diyoruz. Her şeyin en iyi ve en mükemmel olmasını isterler. Hayallerindeki mükemmele ulaşamadıkları için de hayatları mutsuzluk içinde geçer.


Dehanın önündeki en büyük engel müdahaledir. “Onu öyle değil böyle yap!” dediğiniz zaman yeteneğini köreltir kendinize benzetirsiniz. Sizi memnun etmek için size benzemeye çalışan çocukta kişilik gelişmez. Kişiliği silik gölge bir tip olur. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenemez. Kendisini değerli hissetmez. Özgüven duygusu yoktur. Karşılaştığı problemlerini çözemez, yeni şeyler üretemez. Kendisi için değil başkaları için yaşar. Ne olmak istediğini, hayattan ne beklediğini bilemez.


Üniversite sınavlarına hazırlanan gençlere soruyorum: “Niçin üniversiteye girmek istiyorsunuz, amacınız nedir?” Çoğunun amacı iyi bir üniversiteye girerek ailelerini mutlu etmek. Anne babaların en büyük eğitim yanlışı, gençlerle konuşmadan, onların fikrini sormadan, onlar adına karar vermeleri ve gençlere de tartışmasız uymalarını istemeleri. Hal böyle olunca, gençler anne baba ile çatışmaya girmemek için iki yüzlü davranmak zorunda kalıyor. Sıkıştığı yerde yalan söylüyor. Lise ikideki bir öğrencimin bana yalvardığını hatırlıyorum: “Hocam ne olur benim yazılı sınavından aldığım şu kırkı altmış yapın!” Yazılı sınav notunu değiştiremeyeceğimi o da biliyordu, ama çok zayıf bir ümit de olsa benden bunu istiyordu. “Yazılı notunu değiştiremeyeceğimi bildiğin halde neden benden bunu istiyorsun?” dediğimde verdiği cevap çok düşündürücüydü. “Hocam, babam yazılıdan kırk aldığımı duysa beni eve koymaz. Ne olur, bari zayıf aldığımı babama söylemeyin. Çok çalışır bir sonraki sınavda düzeltirim.” Eğer bir öğrencinin baba ile ilişkileri nota endeksli ise, o ailede mutsuz bir genç var demektir.


Gençlerle anne baba arasındaki ilişkilerin temeli çocuklukta atılır. Eğer anne baba çocuğa yeterli zaman ayırıp onunla sıcak ilişkiler kuramamış, ona yeterli sevgi verememiş ise çocuk kendisini ailede değersiz biri olarak algılayacak, güven duygusu yeterince gelişmeyecektir. Kendisine değer verilen ve sevilen bir çocuk, bu değeri ve sevgiyi kaybetmemek için yanlış yapmamaya çalışacaktır. Deneme yanılma yoluyla elde edilen bilgi en kalıcı bilgidir. Çocuklarımıza deneme fırsatı verelim. Çünkü, çocuk ancak deneyerek yeteneklerinin farkına varabilir. Zayıf ve kuvvetli yönlerini keşfeder. Problemlerini kendi başına çözme alışkanlığı kazanır.


Çocukta kişilik gelişimini engelleyen faktörlerden biri de anne babanın sorumluluğu ele almasıdır. Eğe
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt