Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,608
- Tepki puanı
- 970
- Puanları
- 113
- Yaş
- 66
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
Hedef sahibi olmak çok önemlidir. Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgar yardım etmez.
Hayatta ulaşmak istediğimiz bir hedef yoksa, kendimize bir hedef tespit edememişsek kendimizi motive etmemiz zorlaşır. Gayesi olmayan insanlar, kendini mahveder. İçki, kumar, uyuşturucu ve diğer eğlencelerin peşinde hayatlarını tüketirler. Bir gaye ve hedefi olmayan insanlara daima acımışımdır. Bizim gibi orta yaşlılar ve ihtiyarlar, ah gençlik bir daha elime geçse ne işler başarırım, diye hayıflanır dururuz. Gençlere bakıyorum, o müthiş enerjilerini, kendilerine hiç mi hiç faydası olmayacak şeylerle öldürmek için âdeta yarış ediyorlar. Meselâ, bir takım tutuyorlar, onun başarısına bedavadan seviniyor, yenilgisine yok yere üzülüyorlar. Ne manasız bir üzüntü, ne anlamsız bir sevinç! Şimdi geriye dönüp gençlik yıllarıma bakıyorum, moda olsun, arkadaşlar arasında mahcup olmayayım, bir takımım da benim olsun, diye takım tutmuşum, maçlarını takip etmişim, üzülmüşüm, sevinmişim, hepsi için bir yığın zaman harcamışım. Elime kocaman bir hiçten başka ne geçti? Keşke maç izlediğim zamanlarda kitap okusaydım… Hayatta başarılı olmuş insanların neler yaptıklarını, nasıl yaptıklarını öğrenseydim. Şimdi 20 kitabım var, o zaman 50 kitabım olurdu.
KALDIRIM MÜHENDİSLERİ VE KAHVELER
Okul bahçesinde, sokaklarda aylak aylak gezen gençler görüyorum. Hatta öbek öbek delikanlılar, sokak başlarında dikilip gelene gidene aval aval bakıyorlar. Kimi gençler de kahvede elli bir, altmış altı, okey vs. oynuyorlar. Zira yapacak bir şeyleri yok. Yani hedefleri yok. Zavallılar! Onların zamanı bende olsa, meselâ İngilizce ve Arapça öğrenirdim. Kaldırım mühendisliği yapacağıma kitap tercüme eder, para kazanırdım. Okuduğum güzel kitaplara bakar, onlardan daha iyisini yazmaya çalışırdım.
Kendime büyük ve üstün bir gaye edinirdim. O hedefe ulaşmak için okur, düşünür, büyük ve başarılı olmuş insanlarla sohbet eder, benim gibi düşünen arkadaş bulur, onlarla kafa kafaya verir, büyük işler başarmak için gayret sarf ederdim.
ON YIL SONRA
Her genç, dünyanın merkezine kendisini koymalı. Yaşayan en önemli varlık, benim , demeli. En önemlisi de kendisine şu soruyu sormalı:
“On yıl sonra ne olacağım ?”
Cevap olarak da dünyanın en büyük bilgisayar mühendisi, en iyi doktoru, en büyük yazarı, en dirayetli âlimi, en iyi futbolcusu diyebilmeli. Yani dünya ile yarışmayı göze almalı ve bunun için yarışmalı. Çok övündüğümüz atalarımız Osmanlılar, Selçuklular, Hunlar, Karahanlılar hep dünya çapında işler yapmışlar. Bir genç, yapacağı işte dünyanın en iyisi olmak için çalışırken, gayesine ulaşmasına engel olacak her şeyi terk etmeli; basit, lüzumsuz, önemsiz işlerle ilgilenmemeli.
Bilgisayar mühendisi olacak biri için hafta sonu maçlarının veya takım tutmanın ne önemi var? Onu futbolcu olmak isteyen takip etsin.Yazar olmak isteyen biri, kahvehaneye gidip nasıl oyun oynar?
Onun yeri kütüphane değil mi? İslâm âlimi olmak isteyen biri, kaldırım mühendisliği yaparak vakit öldürebilir mi? Gençlerimiz dünya ile yarışmazsa yarının Türkiye’si sınıfta kalır. Bugün ülkemizi yönetenler dersini iyi çalışmamış. Ne ekonomi, ne ilim, ne de teknik alanda dünya ile yarışabiliyoruz. Türkiye gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler sıralamasında 55 ülke arasında 46. olmuş.
Kalkınma sıralamasında Amerika 5 000 puan ile birinci olurken Türkiye bin puanın altında kalmış. O zaman dedelerimiz ve babalarımız tembelmiş ve ödevini yapmamış.
YARINI KURTARMAK İÇİN
Yarınlar bizim olsun istiyorsak gençler çok çalışmalı. Amerikalı, Japon, Alman gençlerle yarışmalı.
Yarını kucaklamak isteyen bir genç:
1. Mutlaka bir işi dünya çapında yapmalı.
2. Üniversite bitirmeli veya bir meslek öğrenmeli.
3. En az bir yabancı dil bilmeli.
4. Büyük idealleri ve hedefleri olmalı.
5. Takım çalışması yapmalı ve birlikte çalışma yapmayı örenmeli.
6. İnsanlarla iyi iletişim kurabilmeli.
7. Öğrenme yeteneğini geliştirmeli ve öğrenmenin süreklilik istediğini bilmeli.
8. En büyük meziyetin çalışmak olduğunu bilmeli.
9. Problemler karşısında yılmamalı, çözüm üretmeyi öğrenmeli.
10. Sırf kendisi için değil, insanlara faydalı olmak için çalışmalı. İyi bir Müslüman, meyve ağacı gibidir.
Hayatta ulaşmak istediğimiz bir hedef yoksa, kendimize bir hedef tespit edememişsek kendimizi motive etmemiz zorlaşır. Gayesi olmayan insanlar, kendini mahveder. İçki, kumar, uyuşturucu ve diğer eğlencelerin peşinde hayatlarını tüketirler. Bir gaye ve hedefi olmayan insanlara daima acımışımdır. Bizim gibi orta yaşlılar ve ihtiyarlar, ah gençlik bir daha elime geçse ne işler başarırım, diye hayıflanır dururuz. Gençlere bakıyorum, o müthiş enerjilerini, kendilerine hiç mi hiç faydası olmayacak şeylerle öldürmek için âdeta yarış ediyorlar. Meselâ, bir takım tutuyorlar, onun başarısına bedavadan seviniyor, yenilgisine yok yere üzülüyorlar. Ne manasız bir üzüntü, ne anlamsız bir sevinç! Şimdi geriye dönüp gençlik yıllarıma bakıyorum, moda olsun, arkadaşlar arasında mahcup olmayayım, bir takımım da benim olsun, diye takım tutmuşum, maçlarını takip etmişim, üzülmüşüm, sevinmişim, hepsi için bir yığın zaman harcamışım. Elime kocaman bir hiçten başka ne geçti? Keşke maç izlediğim zamanlarda kitap okusaydım… Hayatta başarılı olmuş insanların neler yaptıklarını, nasıl yaptıklarını öğrenseydim. Şimdi 20 kitabım var, o zaman 50 kitabım olurdu.
KALDIRIM MÜHENDİSLERİ VE KAHVELER
Okul bahçesinde, sokaklarda aylak aylak gezen gençler görüyorum. Hatta öbek öbek delikanlılar, sokak başlarında dikilip gelene gidene aval aval bakıyorlar. Kimi gençler de kahvede elli bir, altmış altı, okey vs. oynuyorlar. Zira yapacak bir şeyleri yok. Yani hedefleri yok. Zavallılar! Onların zamanı bende olsa, meselâ İngilizce ve Arapça öğrenirdim. Kaldırım mühendisliği yapacağıma kitap tercüme eder, para kazanırdım. Okuduğum güzel kitaplara bakar, onlardan daha iyisini yazmaya çalışırdım.
Kendime büyük ve üstün bir gaye edinirdim. O hedefe ulaşmak için okur, düşünür, büyük ve başarılı olmuş insanlarla sohbet eder, benim gibi düşünen arkadaş bulur, onlarla kafa kafaya verir, büyük işler başarmak için gayret sarf ederdim.
ON YIL SONRA
Her genç, dünyanın merkezine kendisini koymalı. Yaşayan en önemli varlık, benim , demeli. En önemlisi de kendisine şu soruyu sormalı:
“On yıl sonra ne olacağım ?”
Cevap olarak da dünyanın en büyük bilgisayar mühendisi, en iyi doktoru, en büyük yazarı, en dirayetli âlimi, en iyi futbolcusu diyebilmeli. Yani dünya ile yarışmayı göze almalı ve bunun için yarışmalı. Çok övündüğümüz atalarımız Osmanlılar, Selçuklular, Hunlar, Karahanlılar hep dünya çapında işler yapmışlar. Bir genç, yapacağı işte dünyanın en iyisi olmak için çalışırken, gayesine ulaşmasına engel olacak her şeyi terk etmeli; basit, lüzumsuz, önemsiz işlerle ilgilenmemeli.
Bilgisayar mühendisi olacak biri için hafta sonu maçlarının veya takım tutmanın ne önemi var? Onu futbolcu olmak isteyen takip etsin.Yazar olmak isteyen biri, kahvehaneye gidip nasıl oyun oynar?
Onun yeri kütüphane değil mi? İslâm âlimi olmak isteyen biri, kaldırım mühendisliği yaparak vakit öldürebilir mi? Gençlerimiz dünya ile yarışmazsa yarının Türkiye’si sınıfta kalır. Bugün ülkemizi yönetenler dersini iyi çalışmamış. Ne ekonomi, ne ilim, ne de teknik alanda dünya ile yarışabiliyoruz. Türkiye gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler sıralamasında 55 ülke arasında 46. olmuş.
Kalkınma sıralamasında Amerika 5 000 puan ile birinci olurken Türkiye bin puanın altında kalmış. O zaman dedelerimiz ve babalarımız tembelmiş ve ödevini yapmamış.
YARINI KURTARMAK İÇİN
Yarınlar bizim olsun istiyorsak gençler çok çalışmalı. Amerikalı, Japon, Alman gençlerle yarışmalı.
Yarını kucaklamak isteyen bir genç:
1. Mutlaka bir işi dünya çapında yapmalı.
2. Üniversite bitirmeli veya bir meslek öğrenmeli.
3. En az bir yabancı dil bilmeli.
4. Büyük idealleri ve hedefleri olmalı.
5. Takım çalışması yapmalı ve birlikte çalışma yapmayı örenmeli.
6. İnsanlarla iyi iletişim kurabilmeli.
7. Öğrenme yeteneğini geliştirmeli ve öğrenmenin süreklilik istediğini bilmeli.
8. En büyük meziyetin çalışmak olduğunu bilmeli.
9. Problemler karşısında yılmamalı, çözüm üretmeyi öğrenmeli.
10. Sırf kendisi için değil, insanlara faydalı olmak için çalışmalı. İyi bir Müslüman, meyve ağacı gibidir.