B) Gel! Ey can ilini
yağmaya veren, Gel! Ey
dermanını dertlere
bağışlamış anlayışlı kişi,
Manalara gözlerini aç,
Sırlara kulak ver. Şanla
şerefe çoktan boşver mişim,
Ben bir demirim mıknatıstan
kaçıyorum, Bir saman
çöpüyüm ben mıknatıslara
yan çizmişim.Çareme nasıl
yol bulayım bilmem ki, Seni
gördüğüm günden bu yana
akıl mı kaldı bende, fikir mi
kaldı sanki. İşte gönül
yurdunun kapısı ardına
kadar açık. İşte her yanda
ayak izlerin senin, Nerde
senden bir söz açan görsem
Hep onun ağzına bakar
harap olur biterim. Ey
Tabipler tabibi!
Gözlerimde yaşlar kurudu,
yüzüm zoraki
gülümsemelerle donup
kaldı... Bahçem dağıldı,
gülüm soldu…Yokluk
dehlizinde varlık peşindeyim,
varlık denizinde yokluk
içinde naçarım. Gücüm
dermanım kalmadı.
Yüreğim kor gibi, yüreğim
çölde savrulan kupkuru toz
gibi. Ey Şefkat Yağmuru,
Ey Mü’minlerin umudu!
Şefkat kanatlarını örtüver
üzerime. Utanıyorum
gelmeye huzuruna.
Yanarım, yakar sevgim,
aşkım, yakar acı ve hüznüm,
ateşler dağlar yüreğimi.
Ölesiye sevdim seni. Aşkın
için ölmeyi! Aşkınla sonsuza
gülmeyi. Bir tebessümün
avutur gönlümü. Aşkın,
öldürür ölümü. Su olsam,
ellerine dökseler beni.
Rüzgar olsam hep essem
Sana. Ağlayanı bilmez ki
gülen, derdimi Senden başka
yok ki bilen. Ne olu beni
bırakma! Ne olur
Seni bırakmama izin verme! B)