Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Geçici Olan Şey Sevilmez.. (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki:

İnsanlar rahim kapısından bu dünyaya gelmişlerdir, kabir kapısından da çıkacaklardır. Yani yolcudurlar, dünyada kalıcı değildir.
Geçici olan şey sevilmez, buna bağlanılmaz. Bu bakımdan insanları bu geçici dünyaya ısındırıcı her şey onun için beladır. Bu geçici dünyadan kalplerini soğutucu, ünsiyetlerini kesici her şey de nimettir.


O halde bunu bilen bir kimsenin belalara şükretmesi düşünülebilir. Beladaki bu nimeti bilmeyen bir kimsenin ise şükretmesi düşünülemez.
Çünkü şükür, zarurî olarak nimetin bilinmesine tâbidir. Kim musibetin sevabının musibetten daha büyük olduğuna inanmazsa, o kimsenin musibetten dolayı şükretmesi düşünülemez.

Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Allah kim için hayrı irade ederse, ona musibet verir.”

Allahü teâlâ bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır:

“Kullarımdan birine, bedeninde veya malında veya evladında bir musibet verdiğim zaman, musibeti güzel bir sabır ile karşılarsa, kıyamet gününde onun için bir mizan kurmaktan veya onun için bir defter açmaktan hayâ ederim.”
Herhangi bir kul, herhangi bir musibete düçar olduğunda, Allah’ın buyurduğu gibi, ‘Biz Allah içiniz ve O’na döneceğiz’ (Bakara/156) ve ‘...Ey Allahım, bu musibetle götürdüğünün daha hayırlısını bana ver!’ derse, muhakkak Allahü teâlâ onun için isteneni yapar.

Allahü teâlâ bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır: “Kimin iki gözünü alırsam onun karşılığı evimde (cennetimde) daimî durmak ve yüzüme bakmaktır.”
Bir kişi ‘Ey Allah’ın Resûlü! Malım gitti, bedenim hastalıklı oldu!’ diye şikayette bulununca, Hazreti Peygamber cevap olarak şöyle buyurmuştur:
“Malı gitmeyen ve bedeni hastalanmayan bir kulda hayır yoktur. Muhakkak ki Allah, herhangi bir kulunu sevdiği zaman ona bela verir. Ona bela verdiği zaman da kendisine sabır verir.”, “Kişi Allah katında büyük bir derece sahibi olabilir. O dereceye hiçbir amelle varamaz ancak bedenine isabet eden bela ile o bela vasıtasıyla o dereceye varır.”

 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
‘...Ey Allahım, bu musibetle götürdüğünün daha hayırlısını bana ver!’ derse, muhakkak Allahü teâlâ onun için isteneni yapar.

Rabbim herzaman yardımcımız olsun, sabrı ve şükrü bilenlerdn eylesin inşaallah... :a03:
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Es-Selamü Aleyküm Hanımefendiciğim...
Emeğinize sağlık ALLAH razı olsun...
ALLAHım vermiş olduğun nimetlere hakkıyla şükredenlerden ve Kazana razı olup sabrı isteyen kullarından Eyle...

ALLAHa emanet olunuz
Selam ve Dua ile...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
‘...Ey Allahım, bu musibetle götürdüğünün daha hayırlısını bana ver!’ derse, muhakkak Allahü teâlâ onun için isteneni yapar.




Rabbim herzaman yardımcımız olsun, sabrı ve şükrü bilenlerdn eylesin inşaallah... :a03:


İmam-ı Gazali hazretleri de, nefsine hitaben buyuruyor ki:

“Ey nefsim! Anladım ki, dünyanın nimetlerine ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Cennete ve Cehenneme inanmıyorsan, bari ölümü inkâr etme! Bu nimet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur.

Dünyaya niye sarılıyorsun? Bütün dünya senin olsa ve dünyadaki insanların hepsi sana secde etse, az zaman sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız! İsimleriniz unutulacak, hatırlardan silinecek. Geçmiş padişahları hatırlayan var mı? Halbuki sana dünyadan az bir şey vermişler. O da bozulmakta, değişmektedir. Bunlar için, sonsuz Cennet nimetlerini feda ediyorsun.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Es-Selamü Aleyküm Hanımefendiciğim...
Emeğinize sağlık ALLAH razı olsun...
ALLAHım vermiş olduğun nimetlere hakkıyla şükredenlerden ve Kazana razı olup sabrı isteyen kullarından Eyle...

ALLAHa emanet olunuz
Selam ve Dua ile...

Ve Aleykümselam dua arkadaşım Hikmet ehli buyuruyor ki:
“Dört şey vardır ki, kadrini, kıymetini ancak dört kimse bilir. Hayatın kıymetini ölüler, nimetin kıymetini azap çekenler, servetin kıymetini fakirler ve Cennet ehlinin kadrini de, Cehennem ehli bilir.”

Netice olarak, her şeyin geçici olanı değil, kalıcı olanı makbuldür. Nimetin de geçici olanı değil, kalıcı olanı kıymetlidir. Abdurrahman Cami hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Akıllılar, ölümle sona eren her nimeti, nimetten saymazlar. Ömür, ne kadar uzun olursa olsun ölüm yüz gösterince, o uzunluğun ne faydası olur? Nimetin değeri, sonsuz olmasında ve yok olmak tehlikesinden uzak bulunmasındadır.”
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Allah razı olsun.
Evet kafirlerde Allah düşmanlarıda sevilmez.Onlarada dikkat etsek keşke..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ümitsizlik, her şeyin bir kader üzerine geliştiğini kavrayamamanın sonucudur. Allah’ın beğendiği tavır, umut var olarak, her olayın hayırla yaratıldığının bilincinde, sabır ve tevekkül göstermektir.

Dünya hayatının bir imtihan mekânı olarak yaratıldığını düşünmeyen, Allah’ın her şeyi bir hikmet üzerine yarattığına iman etmeyen insanlar, şeytanın da telkinleriyle umutlarını tamamen yitirir, mutsuz yaşarlar.

Şeytan, insanı Allah’ın yolundan saptırmak, düşünmesini engellemek için her fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır. Şeytanın fırsat kolladığı durumlardan biri de, insanın karamsarlığa düştüğü zor zamanlardır.

Gerçekte şeytanın her zehrinin panzehiri vardır; ecza dolabında hiç eksik yoktur. İnsanın yapması gereken, Allah’a sığınmak, O’na güvenmek ve samimiyetle dua etmektir. Allah, insanlara rahmetinden umut kesmemelerini buyurur.

Allah’tan uzak yaşayan insanların umutlarını sürekli kılacak sağlam bir güvenceleri yoktur. Bu nedenle ufak bir olayda bile ümitsizliğe kapılırlar. İman edenler ise tüm kuvvet ve kudret sahiplerinin üzerinde olan Allah’a duydukları güven nedeniyle, en zor zamanlarda bile umutlarını diri tutarlar. Hep umutlu olabilmek de stres ve sıkıntıdan uzak, mutlu bir yaşam demektir.

Sahip olduğu nimetlerin Allah Katından bir lütuf olduğunu bilen bir insan için, sabah uyanabilmek dahi çok büyük bir nimettir. Adım atabilmek, yürüyebilmek, konuşup düşünebilmek insan için büyük bir mutluluktur. İnsan nimetlerin değerini genellikle kaybettiğinde takdir eder. Ancak samimi inanan insan bu nimetleri verenin Allah olduğunun ve dilerse geri alabileceğinin şuurunda olduğundan, elindekilere şükreder. Onun mutlu olmak için dünyevi nimetlere ihtiyacı yoktur.

Gerçek mutluluk yalnızca insanın kalbinin tatminiyle mümkündür. Bunun sırrı ise Allah’ı anmak ve güzel işler yapmaktır. Kalbini Allah’a tam olarak teslim eden insan, artık Allah’ın yönetimindedir. Allah’a duyduğu aşkın derinliği nedeniyle mutluluğu sürekli içinde hisseder.

Umut var olmak insanın inancı ölçüsündedir, imanının göstergesidir. İnsan imanı ölçüsünde Allah’ın nimetlerine, rahmetine ve rızasına kavuşmayı umut eder. Rabbine yakın olan ve O’na teslimiyeti yaşayan kimse, “neden böyle oldu”, “keşke olmasaydı” gibi düşüncelere kapılmaz. Bilir ki en kötü gibi görünen olayın bile ardında hayır ve hikmet vardır.

Sevgisiz insanlar hem ruhsal, hem bedensel, hem de maddi yönden çökerler. Sürekli hata yapan, suç işleyen ve şeytanın bataklığa benzer karanlık sisteminde yaşayan bu kimseler için de ciddi ve yararlı olacak işler yapmak gerekir. Güzel ahlaka davet etmek, Allah sevgisinin o kucaklayıcı sıcaklığına insanları yaklaştırmak, gerçek sevginin ve aşkın güzelliğini insanlara anlatmak önemlidir.


İman sahibi insan, görünürde her şeyini kaybetmiş de olsa, ümitsizlik ve karamsarlığa kapılmadan, her şeye yeniden başlayabilir. Allah’a duyduğu sevgi, güven, tevekkül ve O’nun hayırla yarattığı kadere imanı, yeni bir sayfa açarken umudunu ve coşkusunu diri tutacaktır. Umudu da zorluklar karşısında onun dayanıklılığını ve gücünü artıracaktır.


...Makale Kaynağı: Fuat Türker
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt