Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GAZANIZ MUBAREK OLSUN (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
S.A


Gazânız mübârek olsun






Bu sözleri işiten Hz. Nevfel, Resûlullah efendimizden, şehîd olmak için duâ istedi. Resûlullah efendimiz de duâ ettiler.

Bir müddet sonra, muhârebeye çıkıldı. Peygamber efendimiz de aralarında bulunuyordu. Bu muhârebe Hz. Nevfel'in duâsından sonraki ilk muhârebe idi. Ve bu muhârebede Hz. Nevfel şehîd düşerek, arzûsuna kavuştu.

Peygamber efendimiz ve Eshâbı, muhârebeden dönüyorlardı. Karşılamaya gelenler arasında, Hz. Nevfel'in hanımı, çocukları ve yaşlı annesi vardı.

Yaşlı annesi, “Gazânız mübârek olsun” dedikten sonra Resûlullaha, oğlunu sordu. Peygamber efendimizin gözleri nemlendi. Oğlunun şehîdlik haberini vermeye mübârek kalbi dayanamadı. Elleriyle arkayı işâret edip, yoluna devam etti.

Hz. Nevfel'in annesi, Peygamber efendimizin hemen arkasından gelen, Allahın arslanı Hz. Ali'ye de aynı şekilde oğlunu sordu. O da şehîdlik haberini veremeyip, arkayı işâret etti.

Yaşlı kadın daha sonra, Hz. Ömer'e ve Hz. Osman'a rastladı. Onlara da oğlunun durumunu sordu. Onlar da cevap veremeyip Resûlullahın yaptığı gibi arkayı işâret ettiler.

En son gelen Hz. Ebû Bekir idi. Kadıncağız büyük bir ümitle sevgili Peygamberimizin azîz arkadaşına yaklaşarak aynı şeyleri sordu.

Hz. Ebû Bekir kendi kendine düşündü:

“Yâ Rabbî! Ne kadar zor bir durumdayım. Eğer doğruyu söylersem, mahzûn kalbleri üzmüş olacağım. Bunu yapmaktan sevgili Peygamberimiz çekindi. O'na nasıl aykırı davranabilirim. Sen bana öyle bir şey ilhâm et ki, bu gariplerin yüreği daha fazla yanmasın Allahım!”

Yâ Allah!.. Yâ Nevfel!..

Daha sonra, Hz. Ebû Bekir, bütün kalbiy le:

- Yâ Allah!.. Yâ Nevfel!.. diye bağırdı.

İşte o sırada, yaydan fırlamış ok gibi bir atlı, yıldırım hızıyla yanlarına yetişerek dedi ki:

- Buyur yâ Sıddîk, beni mi çağırdın?

Bu atlı, Hz. Nevfel'den başkası değildi.

Sonra, Cebrâil aleyhisselâm gelip, Peygamber efendimize şunları söyledi:

- Yâ Resûlallah! Hak teâlânın selâmı var. “Eğer Peygamberin mağara arkadaşı Sıddîk, bir kere daha (ALLAH) deseydi, yüceliğim hakkı için, bütün şehîdleri diriltirdim. Çünkü, Ebû Bekir, câhiliyye devrinde bile yalan söylememiştir” buyurdu.

Bu hâdiseden sonra, Hz. Nevfel senelerce yaşadı. Nihâyet, “Yemâme” cenginde tekrar şehîdlik şerbetini içti.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt