hayrunissa86
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 9 Nis 2007
- Mesajlar
- 612
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
"Hayatta onun kadar gamsız ve sorumsuz insan az çıkardı..dünya yansa umurunda değildi.Niye olsundu ki..şunun şurasında üç günlük dünya da her şeyi kendine dert etmeye ne gerek vardı( ! )..işe girer üçbeşgün ancak çalışırdı..ya kendisi çıkar ya da işten kovulurdu..çünkü o ‘’Gamsız Ömer ‘di’’..kısa zamanda namı mahalleyi aşmış tüm kasabayı sarmıştı..onu tanımayan,gamsızlığını bilmeyen yoktu..ünlü olmak güzel şeydi de biraz şikayetçiydi bu durumdan bizim gamsız..çünkü onu herkes tanıdığından iş bulamaz olmuştu..hatta sırf bu kötü namı yüzünden neredeyse evde kalıyordu..
hiçbir baba bu sorumsuz adama kız vermeye yanaşmıyordu..neyse ki onu sevenler devreye girmiş ve uzak köylerden birinden bizim gamsızı tanımayan bir ailenin kızının resmen başı yakılmıştı( ! ) ..
Evet,akraba ve arkadaşları belki düzelir umuduyla onu evlendirmişler ve elin kızının resmen başını yakmışlardı..
Söz almışlardı ağzından evlenince düzelecekti..aslında ona acımıyorlar,ihtiyar anasına ,babasına acıyorlardı..zavallı kadının bu sorumsuz oğlanla uğraşacak,onun yemeğini önüne koyacak,çamaşırını yıkayıp söküğünü dikecek gücü kalmamıştı..ihtiyar babasının ise çalışmaya dermanı yoktu..bir emekli maaşı da kendilerine yetmezken birde bu gamsız oğlana bakmak zorunda kalıyorlardı..işte akrabaları ve dostları sırf bu zavallı ihtiyarlara acıdıklarından’’evlilikte keramet vardır ‘’deyip baş göz ediverdiler bizim gamsızı..dedik ya ,söz vermişti,değişecekti evlenince..,ama nerde..verilen sözler unutulmuş,gene her şey eskisi gibi olmuştu.hatta daha da kötü..zavallı ihtiyarlar önceleri yalnızca bu gamsız oğullarına bakmak zorundayken,şimdi birde bu kızcağıza bakıyorlardı.boğaz çoğalmıştı yani..bereket kızcağız onlara karşı çok merhametli ve çok saygılıydı.. Hiç şikayet etmeden her işlerini görüyordu..Annesi sabahlara kadar dua ediyordu oğlunun düzelmesi için..babası ise iyice umudu kesmişti..bu çocuk adam olmaz diyordu..kime çekti çekmez olası diyordu..
Her gün bağırıp çağırıp söyleniyordu.ama kime ?.. ,duvardan ses geliyor bizim gamsız Ömer ‘den ses gelmiyordu..hanımı konuşmayı denedi,hiç faydası olmadı..o hep bildiğini okuyor,akşama kadar kahve köşelerinde geçiriyordu tüm vaktini..
Günler böyle geçip gidiyordu..ama bu fani dünyada her şey değişmek,başkalaşmak zorundaydı..kanun-u ilahi böyleydi çünkü..bir gün okey masasının başında verdiler acı haberi..bindikleri minibüs devrilmiş ve yaşlı annesi babası maalesef vefat etmişti..ilk kez hayatın tokatı bu kadar sert ve acımasız vuruyordu ömere,ve ilk kez gam çekmenin ,üzülmenin ne demek olduğunu anlıyordu..Hiç düşünmemişti onların öleceklerini,hiç aklına getirmemişti kendisini böyle öksüz ve yetim bırakacaklarını..
O kendisini bildi bileli vardı onlar.. ve,hep var olacaklarını sanıyordu.. Artık gamsız değildi Ömer..,ama sarhoştu..evet,maalesef alması gereken dersi hala alamamış, bu kez içkiye dadanmıştı..teselliyi içki kadehlerinde arar olmuştu..zavallı karısının yalvarmaları,tehditleri,bağırmaları hiç fayda etmiyordu..babalarının emekli maaşı da kesildiğinden acınacak durumdaydılar..bir müddet komşularının getirdiği yemeklerle idare eden kadıncağız en sonunda ömerden ümidini kesip çalışmağa karar verdi.. evlere temizliğe gidiyordu..çoğu kez kaderine lanet edecek oluyor fakat aileden aldığı din eğitimi imdada yetişiyordu ..hemen babasının ve annesinin nasihatleri aklına geliyordu..kızım derdi Babası,hiçbir zaman unutma ki biz,’’ hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine iman ederiz’’iyi günün olduğu gibi kötü günün de olacaktır..’’Yaradan bizi dilediği gibi imtihan eder,bize düşen şikayet etmek değil, kahrın da hoş,lütfunda hoş deyip sabretmektir’’derdi babacığı..
Annesinden ise kadının vazifesinin kocasını memnun etmek olduğunu,dahası yuvayı yapanın dişi kuş olduğunu öğrenmişti..kızım demişti anası onu uğurlarken hiçbir zaman unutma ki yuvayı dişi kuş yapar..Erkekler hiçbir zaman büyümeyen çocuklardır( ! ) eğer onları idare etmesini beceremezsen evliliğin yürümez..aynı çocuklara davradığın gibi şefkatli,sevecen,sabırlı davranacaksın onlara..Ne var ki hiçbir zaman saygıyı ve sabrı elden bırakmayacaksın.yönetildikleri hissine kapılmak çıldırtır erkekleri..sonunda hep senin dediğin olsa da hissettirmeyeceksin…
Gerçi her nasihatlerini tutamıyordu..özellikle saygı konusunda söylediklerini..bu adam onda sabır diye bir şey bırakmamıştı çünkü..ama verdikleri dini terbiye ona bu evliliği sonuna kadar sürdürme azmi veriyordu..
Bir de ihtiyar kayınvalidesinden dua etmenin önemini öğrenmişti..Evladım ben ona helal süt emzirdim,haram lokma yedirmedim..ama bu bir imtihan yüce Mevla bizi sınıyor.Dua etmek ve sabredip beklemek lazım derdi..Dua etmek çok önemli.,bizim cüz-i irademizle yapabileceğimiz en doğru şey..gerisi ise Allah’a kalmış..elbet o dilerse verir hem öyle güzel verir ki herkes parmak ısırır…
Önceleri Tek tük kılardı namazlarını,ama zavallı kayınpederi ve kayınvalidesi öldükten sonra hiç kaçırmadan kılmaya başlamıştı..Namazlarının arkasından sürekli el açıp dua, dua yalvarıyordu Rabbi’ne..Allah’ım ne olur kocamı bana ve karnımdaki yavrumuza bağışla ,onu şeytanın elinde oyuncak olmaktan kurtar diye..
Gamsız ve sarhoş Ömer ise eve her gün sarhoş gelmeye devam ediyordu.. Bu kadın ne yer ne içer hiç sormazdı.hatta birkaç kez:
‘’ Ben böyleyim kızım,beğenmiyorsan çek git babanın evine ‘’ bile demişti..Ama kararlıydı Emine hanım ,sonuna kadar savaşacaktı..’’şeytanla savaşında kocasını yalnız bırakmayacaktı ‘’( ! )..
Bu arada Emine’nin karnı iyice büyümüş çalışamaz olmuştu..komşuları kol kanat gerdiler gene..çalıştırmıyorlar,her ihtiyacını karşılıyorlardı..
Bu akşam bir şeyler vardı emine de ,değişik bir şeyler ..kendisini hiç iyi hissetmiyordu..biran önce gelseydi Ömer iyi olacaktı..böyle düşünürken birden sancı başladı..çok fazla tutamadı kendini ve bağırmaya başladı..
Hemen koşuştular komşuları sesine ..hemen bir araba buldular ve bindirdiler..
Arkasından endişeyle bakan komşuları söylendiler ‘’ALLAH YARDIMCISI OLSUN’’diye..
Araba hızla Doğumevine doğru yol alırken zavallı kadının çığlıkları hala sokakta yankılanıyordu ..
O gün içmemişti Ömer..Anası,babası öleli ilk kez içmiyordu..karar vermişti içmeyecekti de..gittiği yol ,yol değildi .Geçte olsa anlamaya başlamıştı bunu..bu gün gördüğü bir olay çok etkilemişti onu..,kafasında şimşekler çakmasına neden olmuştu..her zamanki gibi kahvenin yolunu tutmuştu.yolun kenarında bir kalabalık gördü. Merakla yaklaştığında gördüğü manzara karşısında donakaldı..akıl alacak gibi değildi..Adamın biri ayakkabı boyuyordu,ama elleriyle değil ayaklarıyla..Ve amacı şaklabanlık değildi adamın..AYAKLARIYLA BOYUYORDU,ÇÜNKÜ ELLERİ YOKTU ! ..
Herkes gibi dakikalarca şaşkınlık ve ibretle baktı ömer adama..yalnız kolsuz değil aynı zamanda cüceydi de adam..ömer ayrılamıyordu oradan..herkes gitmiş ikisi kalmışlardı..sonunda dayanamadı ve sordu ömer :
Arkadaş madem sakatsın ne çalışıyorsun ?
Gülümseyerek cevap verdi kolsuz adam:
Çalışmayıp ne yapacaksın arkadaş evde 3 çocuk,hanım,anam babam altı boğaz benim elime bakar..
Başka hiçbir şey konuşamadı ömer..o gün ne yaptı,nerelere gitti ne kendi biliyordu ne arkadaşları..akşama kadar kendini bilmeden dolaşıp durmuştu..sürekli ağlıyordu..Ben ne yaptım,elsiz cüce bir adam kadar olamadım..anama babama bakamadım,onlara yük oldum..,ya zavallı karım..onu elin evine temizliğe (hem de hamile bir vaziyette) gönderdim ben nasıl bir adamım ?..
Sel olmuştu gözyaşları..kararını vermişti o vefalı karısından özür dileyecek ve çalışmaya başlayacaktı..onu da çalıştırmayacaktı..Anlıyordu düşündükçe ..,etrafında örülen ağı fark ediyordu..Yanlış arkadaşlar,kötü bir çevre..öylesine bir girdabın içine düşmüştü ki battıkça, batıyordu..Tek masum tarafı ailesiydi..karısına yaptıklarını düşündükçe utanıyordu..kim çekerdi onun gibi birinin kahrını o melek kadından başka..evet kurtulmalıydı bu girdaptan..ve emindi,en büyük desteği karısından görecekti..başaracağım bunu inşa-ALLAH dedi..karım,doğacak çocuğum ve ben ..birlikte başaracağız..
Bu kararlılıkla eve doğru yürümeye başladı..içi içine sığmıyordu..biran önce bu kararını karısına söylemeli ve onun da o gülmeyen yüzünü güldürmeliydi..
Çok iyi biliyordu ki dünyalar onun olurdu bu haberi duyunca..hiç hak etmediği halde bir karısı seviyordu onu gerçekten..bunu şimdi daha iyi anlıyordu..
Eve geldiğinde birden fark etti sessizliği,içini bir sıkıntı kapladı..seslendi,ses veren olmadı..Bitişik komşunun annesi seslendi:
Oğlum ömer nerdesin karını hasta haneye kaldırdık..a benim sorumsuz,gamsız oğlum,yazık değil mi o kadına madem bakamayacaktın niye evlendin.. çoluk çocuk senin neyine a hayta oğlan…
Ömer duymuyordu hiçbir şey, çılgın gibi koşmaya başlamıştı Doğumevine doğru..bir yandan koşuyor ,bir yandan da dolu ,dolu göz yaşları dökülüyordu yanaklarından ..
Ve haykırıyordu çevredekilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan:
Allah’ım,ey büyük Allah’ım ne olur bağışla beni,ne olur geç kalmış olmayayım geç fark ettim elimdekilerin değerini ..Alma onları ne olur benden ,onları bana bağışla Allah’ım..
Çılgınca koşuyordu genç adam pişmanlık içinde kaderine doğru…
hiçbir baba bu sorumsuz adama kız vermeye yanaşmıyordu..neyse ki onu sevenler devreye girmiş ve uzak köylerden birinden bizim gamsızı tanımayan bir ailenin kızının resmen başı yakılmıştı( ! ) ..
Evet,akraba ve arkadaşları belki düzelir umuduyla onu evlendirmişler ve elin kızının resmen başını yakmışlardı..
Söz almışlardı ağzından evlenince düzelecekti..aslında ona acımıyorlar,ihtiyar anasına ,babasına acıyorlardı..zavallı kadının bu sorumsuz oğlanla uğraşacak,onun yemeğini önüne koyacak,çamaşırını yıkayıp söküğünü dikecek gücü kalmamıştı..ihtiyar babasının ise çalışmaya dermanı yoktu..bir emekli maaşı da kendilerine yetmezken birde bu gamsız oğlana bakmak zorunda kalıyorlardı..işte akrabaları ve dostları sırf bu zavallı ihtiyarlara acıdıklarından’’evlilikte keramet vardır ‘’deyip baş göz ediverdiler bizim gamsızı..dedik ya ,söz vermişti,değişecekti evlenince..,ama nerde..verilen sözler unutulmuş,gene her şey eskisi gibi olmuştu.hatta daha da kötü..zavallı ihtiyarlar önceleri yalnızca bu gamsız oğullarına bakmak zorundayken,şimdi birde bu kızcağıza bakıyorlardı.boğaz çoğalmıştı yani..bereket kızcağız onlara karşı çok merhametli ve çok saygılıydı.. Hiç şikayet etmeden her işlerini görüyordu..Annesi sabahlara kadar dua ediyordu oğlunun düzelmesi için..babası ise iyice umudu kesmişti..bu çocuk adam olmaz diyordu..kime çekti çekmez olası diyordu..
Her gün bağırıp çağırıp söyleniyordu.ama kime ?.. ,duvardan ses geliyor bizim gamsız Ömer ‘den ses gelmiyordu..hanımı konuşmayı denedi,hiç faydası olmadı..o hep bildiğini okuyor,akşama kadar kahve köşelerinde geçiriyordu tüm vaktini..
Günler böyle geçip gidiyordu..ama bu fani dünyada her şey değişmek,başkalaşmak zorundaydı..kanun-u ilahi böyleydi çünkü..bir gün okey masasının başında verdiler acı haberi..bindikleri minibüs devrilmiş ve yaşlı annesi babası maalesef vefat etmişti..ilk kez hayatın tokatı bu kadar sert ve acımasız vuruyordu ömere,ve ilk kez gam çekmenin ,üzülmenin ne demek olduğunu anlıyordu..Hiç düşünmemişti onların öleceklerini,hiç aklına getirmemişti kendisini böyle öksüz ve yetim bırakacaklarını..
O kendisini bildi bileli vardı onlar.. ve,hep var olacaklarını sanıyordu.. Artık gamsız değildi Ömer..,ama sarhoştu..evet,maalesef alması gereken dersi hala alamamış, bu kez içkiye dadanmıştı..teselliyi içki kadehlerinde arar olmuştu..zavallı karısının yalvarmaları,tehditleri,bağırmaları hiç fayda etmiyordu..babalarının emekli maaşı da kesildiğinden acınacak durumdaydılar..bir müddet komşularının getirdiği yemeklerle idare eden kadıncağız en sonunda ömerden ümidini kesip çalışmağa karar verdi.. evlere temizliğe gidiyordu..çoğu kez kaderine lanet edecek oluyor fakat aileden aldığı din eğitimi imdada yetişiyordu ..hemen babasının ve annesinin nasihatleri aklına geliyordu..kızım derdi Babası,hiçbir zaman unutma ki biz,’’ hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine iman ederiz’’iyi günün olduğu gibi kötü günün de olacaktır..’’Yaradan bizi dilediği gibi imtihan eder,bize düşen şikayet etmek değil, kahrın da hoş,lütfunda hoş deyip sabretmektir’’derdi babacığı..
Annesinden ise kadının vazifesinin kocasını memnun etmek olduğunu,dahası yuvayı yapanın dişi kuş olduğunu öğrenmişti..kızım demişti anası onu uğurlarken hiçbir zaman unutma ki yuvayı dişi kuş yapar..Erkekler hiçbir zaman büyümeyen çocuklardır( ! ) eğer onları idare etmesini beceremezsen evliliğin yürümez..aynı çocuklara davradığın gibi şefkatli,sevecen,sabırlı davranacaksın onlara..Ne var ki hiçbir zaman saygıyı ve sabrı elden bırakmayacaksın.yönetildikleri hissine kapılmak çıldırtır erkekleri..sonunda hep senin dediğin olsa da hissettirmeyeceksin…
Gerçi her nasihatlerini tutamıyordu..özellikle saygı konusunda söylediklerini..bu adam onda sabır diye bir şey bırakmamıştı çünkü..ama verdikleri dini terbiye ona bu evliliği sonuna kadar sürdürme azmi veriyordu..
Bir de ihtiyar kayınvalidesinden dua etmenin önemini öğrenmişti..Evladım ben ona helal süt emzirdim,haram lokma yedirmedim..ama bu bir imtihan yüce Mevla bizi sınıyor.Dua etmek ve sabredip beklemek lazım derdi..Dua etmek çok önemli.,bizim cüz-i irademizle yapabileceğimiz en doğru şey..gerisi ise Allah’a kalmış..elbet o dilerse verir hem öyle güzel verir ki herkes parmak ısırır…
Önceleri Tek tük kılardı namazlarını,ama zavallı kayınpederi ve kayınvalidesi öldükten sonra hiç kaçırmadan kılmaya başlamıştı..Namazlarının arkasından sürekli el açıp dua, dua yalvarıyordu Rabbi’ne..Allah’ım ne olur kocamı bana ve karnımdaki yavrumuza bağışla ,onu şeytanın elinde oyuncak olmaktan kurtar diye..
Gamsız ve sarhoş Ömer ise eve her gün sarhoş gelmeye devam ediyordu.. Bu kadın ne yer ne içer hiç sormazdı.hatta birkaç kez:
‘’ Ben böyleyim kızım,beğenmiyorsan çek git babanın evine ‘’ bile demişti..Ama kararlıydı Emine hanım ,sonuna kadar savaşacaktı..’’şeytanla savaşında kocasını yalnız bırakmayacaktı ‘’( ! )..
Bu arada Emine’nin karnı iyice büyümüş çalışamaz olmuştu..komşuları kol kanat gerdiler gene..çalıştırmıyorlar,her ihtiyacını karşılıyorlardı..
Bu akşam bir şeyler vardı emine de ,değişik bir şeyler ..kendisini hiç iyi hissetmiyordu..biran önce gelseydi Ömer iyi olacaktı..böyle düşünürken birden sancı başladı..çok fazla tutamadı kendini ve bağırmaya başladı..
Hemen koşuştular komşuları sesine ..hemen bir araba buldular ve bindirdiler..
Arkasından endişeyle bakan komşuları söylendiler ‘’ALLAH YARDIMCISI OLSUN’’diye..
Araba hızla Doğumevine doğru yol alırken zavallı kadının çığlıkları hala sokakta yankılanıyordu ..
O gün içmemişti Ömer..Anası,babası öleli ilk kez içmiyordu..karar vermişti içmeyecekti de..gittiği yol ,yol değildi .Geçte olsa anlamaya başlamıştı bunu..bu gün gördüğü bir olay çok etkilemişti onu..,kafasında şimşekler çakmasına neden olmuştu..her zamanki gibi kahvenin yolunu tutmuştu.yolun kenarında bir kalabalık gördü. Merakla yaklaştığında gördüğü manzara karşısında donakaldı..akıl alacak gibi değildi..Adamın biri ayakkabı boyuyordu,ama elleriyle değil ayaklarıyla..Ve amacı şaklabanlık değildi adamın..AYAKLARIYLA BOYUYORDU,ÇÜNKÜ ELLERİ YOKTU ! ..
Herkes gibi dakikalarca şaşkınlık ve ibretle baktı ömer adama..yalnız kolsuz değil aynı zamanda cüceydi de adam..ömer ayrılamıyordu oradan..herkes gitmiş ikisi kalmışlardı..sonunda dayanamadı ve sordu ömer :
Arkadaş madem sakatsın ne çalışıyorsun ?
Gülümseyerek cevap verdi kolsuz adam:
Çalışmayıp ne yapacaksın arkadaş evde 3 çocuk,hanım,anam babam altı boğaz benim elime bakar..
Başka hiçbir şey konuşamadı ömer..o gün ne yaptı,nerelere gitti ne kendi biliyordu ne arkadaşları..akşama kadar kendini bilmeden dolaşıp durmuştu..sürekli ağlıyordu..Ben ne yaptım,elsiz cüce bir adam kadar olamadım..anama babama bakamadım,onlara yük oldum..,ya zavallı karım..onu elin evine temizliğe (hem de hamile bir vaziyette) gönderdim ben nasıl bir adamım ?..
Sel olmuştu gözyaşları..kararını vermişti o vefalı karısından özür dileyecek ve çalışmaya başlayacaktı..onu da çalıştırmayacaktı..Anlıyordu düşündükçe ..,etrafında örülen ağı fark ediyordu..Yanlış arkadaşlar,kötü bir çevre..öylesine bir girdabın içine düşmüştü ki battıkça, batıyordu..Tek masum tarafı ailesiydi..karısına yaptıklarını düşündükçe utanıyordu..kim çekerdi onun gibi birinin kahrını o melek kadından başka..evet kurtulmalıydı bu girdaptan..ve emindi,en büyük desteği karısından görecekti..başaracağım bunu inşa-ALLAH dedi..karım,doğacak çocuğum ve ben ..birlikte başaracağız..
Bu kararlılıkla eve doğru yürümeye başladı..içi içine sığmıyordu..biran önce bu kararını karısına söylemeli ve onun da o gülmeyen yüzünü güldürmeliydi..
Çok iyi biliyordu ki dünyalar onun olurdu bu haberi duyunca..hiç hak etmediği halde bir karısı seviyordu onu gerçekten..bunu şimdi daha iyi anlıyordu..
Eve geldiğinde birden fark etti sessizliği,içini bir sıkıntı kapladı..seslendi,ses veren olmadı..Bitişik komşunun annesi seslendi:
Oğlum ömer nerdesin karını hasta haneye kaldırdık..a benim sorumsuz,gamsız oğlum,yazık değil mi o kadına madem bakamayacaktın niye evlendin.. çoluk çocuk senin neyine a hayta oğlan…
Ömer duymuyordu hiçbir şey, çılgın gibi koşmaya başlamıştı Doğumevine doğru..bir yandan koşuyor ,bir yandan da dolu ,dolu göz yaşları dökülüyordu yanaklarından ..
Ve haykırıyordu çevredekilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan:
Allah’ım,ey büyük Allah’ım ne olur bağışla beni,ne olur geç kalmış olmayayım geç fark ettim elimdekilerin değerini ..Alma onları ne olur benden ,onları bana bağışla Allah’ım..
Çılgınca koşuyordu genç adam pişmanlık içinde kaderine doğru…