Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Fıtratın Yeniden (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
......................
İnsan fıtratı, cahili değer ölçüleri çerçevesinde örtülmekte, aslına dönmesi engellenmektedir. Bu fertte başlayıp neticede toplumsallaşmakta, fert asli fıtratına dönemezken, toplumsal olarak da değişim gerçekleşememektedir. O halde fıtrat nedir? Neye, nasıl yönelmelidir?
Fıtratı kısaca yaradılış ve yaradılışta verilen kabiliyetler, yetenekler olarak tanımlayabiliriz. Kendini bilen Rabbini bilir. Dolayısıyla insan kendini tanımalı, yaradılışını, varolan yaradılış kabiliyetlerini ve bunları yönlendirdiği otoriteyi bilmeli, tanımalı ve buna göre hareket etmelidir.
Örneğin 200 cc'lik şişelerden oluşan bir meşrubat kasasını düşünelim. Kasadaki her bir gözü Rabbin insana yaradılışta verdiği kabiliyetler (sevmek, korku vb.) duygular olarak farz edelim. Kasanın gözlerine standardın dışında şişeler koymaya kalkarsanız kasaya girmez, ancak ve ancak bu kasaya orijinal şişeleri koyabilirsiniz. Bu örneklemede olduğu gibi, insan fıtratı da böyledir.
Öze dönüş yolu dirilişten geçer
Yaradılışta verilen kabiliyetlerimizi Allah'ın Kur'anda gösterdiği şekilde vahyin gölgesinde şekillendirmeli, ona yönelmeli, ondan beslenmeliyiz. Nasıl ki bir arı, bir karınca, kendisine tanzim edilen istikametin dışına çıkmıyorsa; insanoğlu da yaradılışta kendisine verilen hür iradesini teslimiyet noktasında kullanmalı ki, fıtrat özgürleşsin, mutmain olsun.
Tarih boyunca şeytan fıtratı hedef seçmiş, ona uygun kanunlar vaaz edip yönlendirmeye uğraşmıştır. Beşeri sistemlerin bu noktada oldukça eski, hatta ilk insanın yaratılışıyla başlayan bir mücadele içerisinde olduğunu görmekteyiz.
Şeytan ve yandaşları, bu mücadelede devamlı surette sapkınlığa düşülünce hakimiyeti sağlayacaklarını zannettiğinden fıtratı hedef almışlardır. Öyle ki şeytan ve yandaşları, fıtratı kuşatma noktasında Rabbani değerleri de motif olarak kullanarak sentez sistemler kurmuşlarsa da, bunlar insanlığı yanıltmaktan başka bir işe yaramamışlardır.
Tarih boyunca gelen peygamberler fıtratın üzerindeki cahili örtüleri kaldırıp, onu aslına döndürmeye çalışmış, Rabbin gösterdiği şekilde fıtratı muhatap almış, barış içerisinde, kale rabbani değerlerle fethedilip, aradığı değerleri bulmuş ve ona yönelmiştir.
Fıtratı bir deniz olarak düşünürsek, onu besleyen nehirleri, ırmakları, dereleri mercek altına almalıyız. Günlük hayatımızda sevgi kabiliyetimizi nelere has kılıyoruz? Sevmek yaradılışta verilen, insanı insan yapan önemli bir yetenektir. Sevilecek olan sevilmeye layık olandır. O da âlemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Fıtratın yeniden dirilişinden kastımız, insan fıtratının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu ise ancak fıtratın ne olduğunu bilmekle mümkündür. Fıtratta varolan sevgi, korku v.s kabiliyetlerimizi Rabbin boyasıyla boyamalı, sevgimizde de, korkumuzda da yalnız Allah olmalıdır. Yalnız ondan korkmalı ve onu sevmeliyiz. Yalnız sıkıntı, çaresizlik anlarında değil, her anımızda yüzümüzü yaradılışın sahibine çevirmeli, yaşantıdaki şirki unsurları bir bir temizlemeliyiz. Unutmayalım ki fıtrat ancak dirilişle aslına rücu eder. Ne mutlu pratik hayatlarında aslına rücu edenlere!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt