Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Filistin'li bir mültecinin hezeyanları (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Orada, vatandan uzakta ve hemşerileriyle beraber göçe zorlanmış olmanın verdiği özlem ateşiyle oturup onu babasının ve dedelerinin doğumunu görmüş vatanına götürecek bulutu beklemeye koyuldu. Ama belirtiler gelecek bir fırtınanın bulutunu alıp uzağa, deniz aşırı topraklara sürükleyeceğini gösteriyordu.
Kucağında ikinci göçten 5 ay sonra doğan oğluyla birlikte Kızılderililerin çadırlarını andıran çadırlar arasında bir yere oturdu. Çocuk annesinden emdiği sütü kustu. Babası da çocuğun ağzını ve giysilerini sildi, ona gülümsedi, küçük bir öpücük kondurup başını okşadı.
Tarih tekerrür ediyor. O, babasının Irak ordusunun eşliğinde Filistin’den çıkışından 10 sene sonra doğmuştu. Seneler önce, 28.000 Filistinli mülteciyle beraber sürdükleri müreffeh hayatın bir gün gelip hayal olacağını hiç düşünmemişti. Ama ne zaman ki; Gazze ve Batı Yaka kamplarının yerle bir edildiğini, oralarda katliamlar yapıldığını, halkının göçe zorlandığını gördü işte o zaman her şeyin olabileceğini anladı. Orada işgalci düşman burada da tehditler yağdıran kibirli düşman.
Çocuğuna şunları söyledi:
“İkinci sürgünden sonra bu kampta doğduğun için Allah’a hamd ediyorum. Aksi takdirde herhangi bir örgüte ait bir bombanın ya da hain bir kurşunun sana isabet etmemesini garanti edemezdim. Hatta acıktığın ya da ateşin çıktığı için attığın çığlıklar yürekleri parçalasa bile bu çığlıklar senin hayat görüşünü ve temel aldıklarını kontrol altına almak isteyenlerin gururunu okşayacak, en ufak bir rahmet damlası bile düşmeyecekti taşlaşmış kalplerine. Ahmet! bugün bizler mermi yiyip aşağılanma şarabı içmiyoruz. Ben de diğerleri gibi Brezilya’ya, Kızılderililerin ülkesine gitmek için sıramın gelmesini bekliyorum. Sen bilmezsin tabi Kızılderililerin kim olduğunu! Onlarda bizim gibi, Irak’ın kurtarıcısı ve oraya demokrasiyi getiren (ABD) tarafından toprakları işgal edilmiş ve kıyıma uğramış bir kavim. Yadırgama böyle!! Onlar yok edilmeyi hak ediyorlardı. Çünkü biz güçlünün zayıfı ezdiği orman kanunlarına göre yaşıyoruz. Bu yasada, senin servetini ve kaynaklarını tüketmek için olan kanunları güçlü koyar.
Oğlum, bilmiyorum buradan Kızılderililerin ülkesine mi gideceksin yoksa toprağa mı gireceksin? Eğer sonun burada senden önce bu çölün kum taneleri altına girmiş yaşıtlarınla beraber olmaksa Allah’a burada kanayan yaralar, yıkılan evler ve ruhunu teslim eden canlar olduğunu şikâyet edin. Yok, eğer oraya deniz aşırı ülkeye gitmek sana nasip olacak ise onlara Eş- Şatır Hasan’ı ve 4 kampın hikâyesini anlat: Çocukları, canları ve gelecekleriyle birlikte her gün üzerine ölüm yağan bu gölgelikten daha merhametli çöl sıcağına kaçan 2260 mültecinin hikâyesini. Sakın çadırını da yanında götürmeyi unutma oğlum. Çünkü bu iki anahtarla beraber ona da ihtiyacın olacak. Şaşırma böyle!! Bunlar tabiî ki çadır anahtarı değiller. Bu Irak’ın, büyük olan ise Filistin’in anahtarı. Bizim bir zamanlar orada Sam Amca’nın demokrasisinin mahvettiği evlerimiz, toprağımız ve anılarımız vardı.
Yüzünden sıkıldığını anlıyorum, hareketlerin ‘bu ahmak neler saçmalıyor’ diyor.
Annenin kucağında biraz kestirmenin, henüz arzu ve kinlerle kirlenmemiş temiz masum dünyanda mutlu bir şekilde uyumanın düşünü kuruyorsun.
Ama dur biraz… Sen bir gün bu uykudan rakip bellenmiş olarak uyanacaksın ve göreceksin ki oyunların çalınmış, sütün boyun eğişine bağlı, nefeslerin sayılıyor.
Yarın bir gün büyüdüğünde, babalarının Irak’ta kuşatılışlarının, başlarının demirlerle ezilip adlarının arananlar listesinde sıralanışının hikâyesini anlatacaksın çocuklarına. Onlara babalarının nasıl namuslarını ve hayatlarını müdafaa ettiklerini, milislerin geri çekilişlerini ve babalarını mağlup edebilmek için ordudan ve işgal kuvvetlerinden nasıl yardım istediklerini anlatacaksın.
Onlara korku ve tedirginlikten ve gözlerin oyulup toprakla doldurulmasından, kol ve bacakların kesilmesine, üzerlerine sülfürik asit döküp sigarayla dağlanmasına kadar kadın, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden herkesin maruz kaldığı en vahşi işkencelerin neticesinde sakatlıkla ya da ölümle sonuçlanan kaçırma olaylarından bahset.
Onları toplu yaşam alanlarına yapılan havan mermisi bombardımanını ve etrafa yayılan kadın ve çocuk leşlerinin oluşturduğu yığınlardan haberdar et.

Ölü ya da yaralı ikisinin de sonu bilinmez olunca hiç kimse ihanet sonucu ölmüş bir kimseyi kadavra masasından kaldırmaya cesaret edemez çünkü derhal yakalanır, yaralının ise hastanelerde tedavi edilmesine izin verilmez. Bunları da anlat.
Onlara dünyanın farklı yerlerindeki 7 milyon mülteciden, yeşil hat içindeki 450 kamptan, Gazze ve Şeria’daki küçük devletçiklerden bahset.
Yine onlara Kıbrıslıların bize karşı merhametli davrandıklarını, bizi güler yüzle karşıladıklarını, bizimle top oynayıp bize vatandaşlık ve kimlik verdiklerini anlat. Bunun için kimse seni kınamayacak çünkü sen ne Filistin’den ne de oraya dönüş hakkından vazgeçmeyeceksin. Şu an vatana giden yol kapalı ama senin dünyadaki varlığın zamanla unutulacak bir anı olarak kayıtlara geçmenden daha iyidir.
Biliyorum ki sözlerim sende karın ve bağırsak sancısına sebep oluyor. Canını çok sıkma. Söylediklerim Filistinli bir mültecinin hezeyanlarından başka bir şey değildi zaten.”
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Biliyorum ki sözlerim sende karın ve bağırsak sancısına sebep oluyor. Canını çok sıkma. Söylediklerim Filistinli bir mültecinin hezeyanlarından başka bir şey değildi zaten.



Selamün Aleyküm kardeşim..
Rabbimiz c.c razı olsun, ecrinizi yazsın inşallah.. Emeğinize sağlık.. Bugün tüm dünya nezdinde, Filistin davasının gördüğü gerçek değeri kaleme alan güzel bir eleştiri idi.. Sözkonusu olan, Müslümanlar olunca, tüm dünyanın, hatta kimi zaman bizlerdenmiş gibi olanların bile sergilemiş olduğu çifte standartı; İslam'la amel etmeyen, sözümona çağdaş toplumlar, hangi insan hakları ile izah edebilir? Ya da müslüman olduğunu söyleyenler yapılan zulme karşı sergiledikleri tepkisizliğin mahiyetini hangi ayetle, hangi hadisle veya hangi kardeşlik anlayışı ile açıklayabilirler? Dünya kamuoyunun gözleri önünde, tüm medyanın hergün şahit olduğu bu soykırım, mazlumlarca dile getirildiğinde malesef, yukarıda alıntıladığım tepkiden ziyadesi gösterilmiyor..
Allah c.c, bizlere uyanmayı ve dinimizi kendi elimizle yayabilmeyi nasip etsin..
Muvaffakiyet ve muzafferiyet dualarımızla inşallah..
Allah'a emanet olunuz..

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt