FİLİSTİN, NEREDE KALBİMİZ?
Tanklardan korkmayan çocuklar, bilmiyorlardı geri kalanımızın onlar kadar cesur olmadığını. Bilmiyorlardı, avuçlarındaki taşlardan daha sertti dünya…
Birer birer ölüyorlardı, şimdi onar onar vuruluyorlar. On yaşında, onbir yaşında, oniki…
Ne çok yaşıyorlar Allahım!
Ne çok yaşıyorlar, öyle değil mi dünya, on yıl, onbir yıl... Tanklarla savaşarak, füzelerden kaçmaya çalışarak kaçamayarak, sahici kurşunlar toplayarak küçücük bedenlerinde... Toprağa bir kahraman gibi basmasını ne zaman ne çabuk öğrenmişlerdi böyle, topraklarına bir kahraman gibi gömülmeyi… Çocukları birer kahramana dönüştüren dünyanın zalimliğini, ikiyüzlülüğünü, ahlâksızlığını yüzlerimize çarparak…
Acıyla ısırdığımız yumruklarımızda sızlayan öfke, kurtarmaya yetecek mi insanlığımızı? Sindiğimiz sığınaklar yeterince uzak mı vicdanlarımızdan? Gazze’den, Kudüs’ten, Batı Şeria’dan… Refah’tan… İşte burada da “kapkara Çarşamba.” Vahşetin dişleri burada da batıyor tenimize. Filistinli çocuklar yanıbaşımızda da ölüyorlar.
Nerede Filistin.. Kalbimiz?..
Nerede kalbimiz gibi parçalanmış ülke? Nerede çocukları vurulan ülke?
O çocuklar bilmiyorlardı, küçücük avuçlarındaki taşlardan daha sert olduğunu dünyanın.
Onlar şimdi cennetteler; Ebedî bir Şefkâtin kucakladığı ebedî çocukluklarıyla Filistin’deymiş gibi mutlu, hâlâ çok güzeller.
Geri kalanımız.. Ey dünya!
Sen hangi cehennemdesin!..
Birer birer ölüyorlardı, şimdi onar onar vuruluyorlar. On yaşında, onbir yaşında, oniki…
Ne çok yaşıyorlar Allahım!
Ne çok yaşıyorlar, öyle değil mi dünya, on yıl, onbir yıl... Tanklarla savaşarak, füzelerden kaçmaya çalışarak kaçamayarak, sahici kurşunlar toplayarak küçücük bedenlerinde... Toprağa bir kahraman gibi basmasını ne zaman ne çabuk öğrenmişlerdi böyle, topraklarına bir kahraman gibi gömülmeyi… Çocukları birer kahramana dönüştüren dünyanın zalimliğini, ikiyüzlülüğünü, ahlâksızlığını yüzlerimize çarparak…
Acıyla ısırdığımız yumruklarımızda sızlayan öfke, kurtarmaya yetecek mi insanlığımızı? Sindiğimiz sığınaklar yeterince uzak mı vicdanlarımızdan? Gazze’den, Kudüs’ten, Batı Şeria’dan… Refah’tan… İşte burada da “kapkara Çarşamba.” Vahşetin dişleri burada da batıyor tenimize. Filistinli çocuklar yanıbaşımızda da ölüyorlar.
Nerede Filistin.. Kalbimiz?..
Nerede kalbimiz gibi parçalanmış ülke? Nerede çocukları vurulan ülke?
O çocuklar bilmiyorlardı, küçücük avuçlarındaki taşlardan daha sert olduğunu dünyanın.
Onlar şimdi cennetteler; Ebedî bir Şefkâtin kucakladığı ebedî çocukluklarıyla Filistin’deymiş gibi mutlu, hâlâ çok güzeller.
Geri kalanımız.. Ey dünya!
Sen hangi cehennemdesin!..