HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
FIKIH ÖĞRENİMİ
Hayatında gerekli olan Şer’î hükümleri bilmesi her Müslümana farzı ayındır. Çünkü Müslüman, amellerini Şer’iatın hükümlerine göre yapmakla emrolunmuştur. Zira Şari’nin/Şer’iat Koyucunun insanlara ve mü’minlere hitap ettiği “Teklif hitabı”/sorumluluk yükleme hitabı; hiçbir kişi için seçeneği olmayan kesin hitaptır. Bu hitap ister iman hakkında olsun ister ise insanın amelleri hakkında olsun fark etmez.
Allah’u Teâlâ’nın;
آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ “Allah’a ve Rasul’üne iman edin.”[1] وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا “Allah alış-verişi helal, faizi haram kıldı.”[2] sözü de teklif hitabıdır.
Bu, bize hitap ettiği konu bakımından değil de hitap olması bakımından bir kesin hitaptır.
Bunun delili Allah’u Teâlâ’nın şu sözüdür:
إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمْ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ “Allah ve Rasulü bir işte hükmettiğinde o işlerinde onlara bir seçenek yoktur.”[3]
Ayrıca her amelden sorgulanılacağına dair şu ayetler de bu konuda delildirler:
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَه (7) وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَه “Kim zerre miktarı hayır işlemişse onu görür, kim zerre kadar şer işlemişse onu görür.”[4] يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِنْ سُوءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمْ اللَّهُ نَفْسَهُ “Herkesin iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır olarak bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor.”[5] وَتُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ “Herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir.”[6]
İşte böyle teklif yükleme kesin bir şekilde gelmiştir. Müslüman herhangi bir iş yaparken Şer’iatın hükümlerine bağlı olmaktan kesin bir şekilde mükelleftir. Teklifin konusuna yani Allah’ın Müslüman’ı talep, terk ya da serbest bırakma şeklinde kendisiyle sorumlu kıldığı hususa gelince; o ya farz, ya mendub, ya mübah, ya haram veya mekruh olabilir. Ancak teklifi kesin bağlayıcıdır. Bu hususta serbestiyet ve seçenek yoktur. Tek bir hal vardır, o da ona bağlı kalmanın vacip oluşudur.
Bundan dolayı, dünya hayatında kendisine gerekli olan Şer’î hükümleri bilmesi her Müslüman’a farzdır. Hayatında kendisine gerekli olmayan Şer’î hükümleri bilmesi ise farzı ayın değil farzı kifâyedir. Müslümanların bir bölümü o hükümleri bilirlerse sorumluluk diğerlerinden düşer. Bunu Enes b. Malik’in şu rivayeti de teyid etmektedir:
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle demiştir: طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ “İlim talep etmek her Müslüman’a farzdır.”[7]
Her ne kadar burada, Müslüman’ın hayatında gerekli olan her ilim kasdolunmuş olsa da buna fıkıh da dâhildir. Çünkü Müslüman’ın hayatında gerekli olan ibadetler, muamelat ve diğer Şer’î hükümler fıkhı oluşturur.
Bundan dolayıdır ki, fıkıh öğrenimi Müslümanlar için gerekli hususlardandır. Hatta ister farzı ayın şeklinde olsun ister ise farzı kifâye şeklinde olsun fıkıh öğrenimi Allah’ın Müslümanlara farz kıldığı hükümlerdendir.
Fıkıh öğrenimine teşvik eden hadisler de varid olmuştur. Nitekim Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem fıkıh öğrenmeye teşvik etmiştir.
Buhari, Muaviye b. Ebi Sufyan yoluyla Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُفَقِّهْهُ فِي الدِّينِ “Allah kime hayır dilerse onu dinde fakih yapar.”[8]
Aynı hadisi İbn Mâce de Ebu Hüreyre kanalı ile rivayet etmiştir.
Bu hadisler, fıkhın önemini ve üstünlüğünü, fıkhın öğrenimine teşviki açıkça ortaya koymaktadırlar.
Ömer b. Hattab RadıyAllah’u Anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Geceleri ibadetle gündüzleri oruçla geçiren bin âbidin ölümü, Allah’ın helal ve haramını görebilen basiret ve idrak sahibi bir kişinin ölümünden daha önemsizdir.”[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Nisa: 136
[2] Bakara: 275
[3] Ahzab: 36
[4] Zilzâl: 7-8
[5] Ali İmran: 30
[6] Nahl: 111
[7] İbn-i Mace, K. Mukaddime,220
[8] Buhari, K. İlm, 69
[9] Ahmed b. Hanbel
Hayatında gerekli olan Şer’î hükümleri bilmesi her Müslümana farzı ayındır. Çünkü Müslüman, amellerini Şer’iatın hükümlerine göre yapmakla emrolunmuştur. Zira Şari’nin/Şer’iat Koyucunun insanlara ve mü’minlere hitap ettiği “Teklif hitabı”/sorumluluk yükleme hitabı; hiçbir kişi için seçeneği olmayan kesin hitaptır. Bu hitap ister iman hakkında olsun ister ise insanın amelleri hakkında olsun fark etmez.
Allah’u Teâlâ’nın;
آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ “Allah’a ve Rasul’üne iman edin.”[1] وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا “Allah alış-verişi helal, faizi haram kıldı.”[2] sözü de teklif hitabıdır.
Bu, bize hitap ettiği konu bakımından değil de hitap olması bakımından bir kesin hitaptır.
Bunun delili Allah’u Teâlâ’nın şu sözüdür:
إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمْ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ “Allah ve Rasulü bir işte hükmettiğinde o işlerinde onlara bir seçenek yoktur.”[3]
Ayrıca her amelden sorgulanılacağına dair şu ayetler de bu konuda delildirler:
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَه (7) وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَه “Kim zerre miktarı hayır işlemişse onu görür, kim zerre kadar şer işlemişse onu görür.”[4] يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِنْ سُوءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمْ اللَّهُ نَفْسَهُ “Herkesin iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır olarak bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor.”[5] وَتُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ “Herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir.”[6]
İşte böyle teklif yükleme kesin bir şekilde gelmiştir. Müslüman herhangi bir iş yaparken Şer’iatın hükümlerine bağlı olmaktan kesin bir şekilde mükelleftir. Teklifin konusuna yani Allah’ın Müslüman’ı talep, terk ya da serbest bırakma şeklinde kendisiyle sorumlu kıldığı hususa gelince; o ya farz, ya mendub, ya mübah, ya haram veya mekruh olabilir. Ancak teklifi kesin bağlayıcıdır. Bu hususta serbestiyet ve seçenek yoktur. Tek bir hal vardır, o da ona bağlı kalmanın vacip oluşudur.
Bundan dolayı, dünya hayatında kendisine gerekli olan Şer’î hükümleri bilmesi her Müslüman’a farzdır. Hayatında kendisine gerekli olmayan Şer’î hükümleri bilmesi ise farzı ayın değil farzı kifâyedir. Müslümanların bir bölümü o hükümleri bilirlerse sorumluluk diğerlerinden düşer. Bunu Enes b. Malik’in şu rivayeti de teyid etmektedir:
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle demiştir: طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ “İlim talep etmek her Müslüman’a farzdır.”[7]
Her ne kadar burada, Müslüman’ın hayatında gerekli olan her ilim kasdolunmuş olsa da buna fıkıh da dâhildir. Çünkü Müslüman’ın hayatında gerekli olan ibadetler, muamelat ve diğer Şer’î hükümler fıkhı oluşturur.
Bundan dolayıdır ki, fıkıh öğrenimi Müslümanlar için gerekli hususlardandır. Hatta ister farzı ayın şeklinde olsun ister ise farzı kifâye şeklinde olsun fıkıh öğrenimi Allah’ın Müslümanlara farz kıldığı hükümlerdendir.
Fıkıh öğrenimine teşvik eden hadisler de varid olmuştur. Nitekim Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem fıkıh öğrenmeye teşvik etmiştir.
Buhari, Muaviye b. Ebi Sufyan yoluyla Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُفَقِّهْهُ فِي الدِّينِ “Allah kime hayır dilerse onu dinde fakih yapar.”[8]
Aynı hadisi İbn Mâce de Ebu Hüreyre kanalı ile rivayet etmiştir.
Bu hadisler, fıkhın önemini ve üstünlüğünü, fıkhın öğrenimine teşviki açıkça ortaya koymaktadırlar.
Ömer b. Hattab RadıyAllah’u Anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Geceleri ibadetle gündüzleri oruçla geçiren bin âbidin ölümü, Allah’ın helal ve haramını görebilen basiret ve idrak sahibi bir kişinin ölümünden daha önemsizdir.”[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Nisa: 136
[2] Bakara: 275
[3] Ahzab: 36
[4] Zilzâl: 7-8
[5] Ali İmran: 30
[6] Nahl: 111
[7] İbn-i Mace, K. Mukaddime,220
[8] Buhari, K. İlm, 69
[9] Ahmed b. Hanbel