Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Fenadan Bekaya (!) (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
AHİRETTE iman, imanın temel şartlarından olup, inkarı, zannı, tereddüdü küfürdür. Kıvama eren ruh, kemale eren kalb, Ona sevdalı, zafiyetlerle malul dimağ, Onu kabulde marazi illetlere müptela. Onu idrak edememeye müdrik olmak en şerefli ve haysiyetli bir idraktir. Çünkü idrakin acziyetini müdrik olmak, idrakin ta kendisidir. O, buraların ötesi, O, nefes aldığımız taslağın esası...

Muvakkat ve muhakkak mekanın üçüncü unsuru insan; doğacak, yaşayacak ve ölecek... 'Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda bize dönersiniz.'
Bir başka ayet-i kerimede ise 'De ki: Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size işlediklerinizi haber verecektir' buyurulmuştur.

Milletlerin ve ülkelerin de terakki ve tedennileri, i'tila ve intihaları olacak ve belki tarihe karışacaklardır. 'Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler' mealindeki Kur'an fermanına 'her şey' ve 'herkes' muhatap olacaktır. Çünkü bu hakikat kaçınılması mümkün olmayan mukadder bir hayatın sonu, bir başka hayatın başlangıcıdır.
Ne güzel denmiş 'Her kemalin mutlak bir zevali vardır.' Gaye-İnsan- Ufuk Peygamber Hz. Muhammed'i kucağına alan anaların anası muazzez ana Amine Hatun: 'Yavrum! Her yeni eskir, her genç ihtiyarlar, her yaşlı göçer, ben de öleceğim. Ve fakat senin gibi tertemiz bir andaç bıraktığım için adım ebediyen ölmeyecektir.' Kimler ölmedi ki? Ona karşı koymak mümkün mü? Ondan kurtulmanın imkanı var mı?

Şair ne manidar ifade etmiş:

Gözlerim 'müebbed'de
Günü gelir elbet de
Gelir, melek nöbette
Safa geldi, hoş geldi.

Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

İşte Kainatın Efendisinin buyruğu: 'Kim Allah'a kavuşmayı sever ise Allah da ona kavuşmayı sever. Kim de Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.' Oralar için, öteler için, ebedi hayat için, gerçek alem için hazır olanlara, aşık olanlara, can atanlara ne gam, ne tasa, ne keder, ne ğussa...
Bir meçhul kahraman öyle diyor: 'Ölümden korkmuyorum. Ölüme hazırım. Çünkü sevgili ve şerefli Peygamberimi ve şanlı sahabe ordusunu, ehl-i beyti, tabiini, tebe-i tabiini, mezhep imamlarımızı, şühedayı çok seviyorum. Onlar beni yalnız bırakmazlar.'

Sultan'uş Şuara kalemin hokkasından ölümü vasfetmek icabederse:

Ölümden ilerde, varış dediğin
Geride ne varsa bırak utansın
Ey bin bir tanede solmayan tek renk Bayraklaşmıyorsan bayrak utansın.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Fenadan Bekaya (2)

Fenadan Bekaya (2)

EVET, ölmek, yok olmak demek değil, sevgilinin sevgiliye vuslatı, hasretin bitişi, masivadan maveraya varış. Ölmek, yeniden doğmak, asıl vatana dönmek, mütafaatlanmak, mücazaatlanmak... Ölüm, dünya ile ukba arasındaki köprü.. Ölüm, ömrü yiyip bitiren
törpü... Ölüm, nirengi tepe, piramidin son ucu. Bir yamacı dünya, diğer yamacı ukba. Ölüm sükut eden vaiz, evrensel ibretlere, hikmetlere, lahikalara haiz müessir bir hatip...
Tabiattaki bütün canlılar nesillerini muhafaza için, ölüm pahasına da olsa, gerekirse nefislerini de feda ve heba ederler. Her nebatat ve hayvanat neslinin hayatı için kendini helak eder. Başak, budak, ışkın, filiz için tohum çürür. Civcivlerini korumak uğruna tavuk ölümüne kartallara saldırır. İnsan ocağını tüttürmek adına yaşar, çalışır, çırpınır. Ve fıtratı bozulmayan insan, neslini yetiştirmeden,
davasını yüklenecek kadroyu görmeden, yerine koymadan, hayırlı bir halef bırakmadan ölmüyor, ölmek istemiyor. Anadolu'daki 'Artık gözüm arkada değil' tabiri ne muhteşem...
İşte gözü geride olmayan birisi, Allah'ın nebisi Hz.Muhammed'in en mesut günü... O, altmış üç yaşının sonunda on üç gün hastalık çekti. On gün hasta hasta imameti kimseye bırakmadı. Hastalığının son üç gününde mescide bile geçemedi. İmameti Ebu Bekir'e
teslim etti. Ebu Bekir, O'nun sağlığında on bir vakit namaz kıldırdı. Son üç günün birincisi Cumartesi: Cebrail geldi, hatırını sordu.
İkinci gün Pazar: Cebrail, Yemen'de hüküm süren yalancı peygamber Esvedi Ansi'nin Müslümanlar tarafından idam edildiğini müjdeledi. Kainatın Efendisi bu sevincini dostlarıyla paylaşmak üzere mescide geçti ve arkadaşlarına şöyle seslendi: 'Biliniz ki, sizler yine bana kavuşacaksınız. Buluşacağımız yer Kevser havuzudur. Orada kim benimle buluşmak isterse, elini ve dilini
lüzumsuz iş ve sözden korusun. Bu dünyadan göçme zamanının geldiği bana haber verildi. Allah'ıma kavuşacağıma seviniyorum.
Ümmetimden ayrılacağım için de üzgünüm. Ben haberimi aldım. Allah'a gidiyorum.' Üçüncü gün Pazartesi: Rebiülevvel ayının 12.
sabahı... Ebu Bekir'in peşinde sabah namazı... Kendisini iyi hisseden Peygamberimiz yine mescide geçiyor. Ebu Bekir imam...
Sahabe saf saf... Zaman durmuş, mekan donmuş, mutlu Resul bu kutlu cemaate gönül huzuruyla doya doya, kana kana bakıyor...
Ebu Bekir'e uyuyor, sabah namazını eda ediyor. Namazdan sonraki meserret görülmeye değerdi... Hz.Muhammed iyileşmişti... Ve fakat, geçici bir ifakat... O gün, öğlene doğru; 'Ya Rab! Ölüm şiddetine karşı bana kolaylık ver. Canımı tatlılıkla al' diye dua etti ve şahadet parmağını yukarı kaldırarak, iki kelimeden ibaret son sözlerini söyledi: 'Refik-i å'laya - Yüce dosta' diye, Cebrail ile gelen Azrail'e 'emanet'i teslim eyledi. 8 Haziran 2003 - Pazar günü, O'nun dünyamızı öksüz bırakışının 1371. sene-i devriyesidir. Selat O'na, selam O'nadır...
İnsanın vazifesi tohum ekmektir, emektir ve say'ü gayrettir. Gayrisi O'nundur ve O'na kalmıştır. Edibin dediği gibi:

Tohum saç bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen Çatlarsan doğuran kısrak utansın!

Necati Tayyar Taş
 

*ayşe*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2008
Mesajlar
1,076
Tepki puanı
41
Puanları
48
Allah razı olsun canım ablacım.her fani ölümü tadacak. ve annne rahminden bu dünyaya nasıl göç ettıysek bu dünyadan da ahiret alemine göç edecegiz.kurtuluşa erenlerden oluruz inşalllah.

Selametle...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Allah razı olsun canım ablacım.her fani ölümü tadacak. ve annne rahminden bu dünyaya nasıl göç ettıysek bu dünyadan da ahiret alemine göç edecegiz.kurtuluşa erenlerden oluruz inşalllah.

Selametle...

Amin Ayşecim inşallah :a14:
 

Zeki.42

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
447
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Allah razı olsun çok güzel bir paylaşım.
 

denizhkn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Mar 2009
Mesajlar
421
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
EVET, ölmek, yok olmak demek değil, sevgilinin sevgiliye vuslatı, hasretin bitişi, masivadan maveraya varış. Ölmek, yeniden doğmak, asıl vatana dönmek, mütafaatlanmak, mücazaatlanmak... Ölüm, dünya ile ukba arasındaki köprü..

Yunus Emre'nin de dediği gibi... Ölümden ne korkarsın? Korkma ebedi varsın!!!
emeğine sağlık Hafize Ablacım..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt