Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

FÂTİHATÜ'L-KİTAB (Fâtiha Sûresinin Meâlî ve Faziletleri) (1 Kullanıcı)

tolgacelebi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2012
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Yazan: Tolga ÇELEBİ

MUKADDİME

Bu çalışmamızda; Fâtiha Sûresinin meâlinden yani anlamından, sûreye verilen diğer isimlerinden ve okumanın faziletlerinden bahsedeceğiz.

Fâtiha Sûresi; Mekke'de, Peygamber Efendimizin S.A.V peygamberliğinin ilk zamanlarında nâzil olmuştur. Yedi ayettir. Tam olarak inen ilk sûredir. Kur'ân-ı Kerim'in önsözü, başlangıcı durumunda olduğundan; "bir yeri veya bir şeyi açan, başlatan" anlamına Fâtihatü'l-Kitab veya el-Fâtiha adı verilmiştir. (Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Aydüz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.)

Konusu nedeniyle, Fatiha ile Kur'an arasındaki ilişkinin, bir giriş ve kitap ilişkisi değil, bir dua ve ona cevap niteliğinde bir ilişki olduğu görülmektedir. Fatiha, kulun duası, Kur'an ise Yüce Allah'ın kuluna verdiği cevaptır. Kul, kendisine doğru yolu göstermesi için Allah'a yalvarır; Allah da duaya cevap olarak, tüm Kur'an'ı onun önüne koyar ve sanki ona şöyle der: "İşte, benden dilediğin Hidayet!" O'nu oku, anla ve ona göre yaşa.

Fâtiha sûresi için Rabbimiz "Seb'ül Mesânî" buyurur. Tekrar edilen yedi mânâsına. Çünkü Fâtiha sûresi tüm namazların tüm rekatlarında tekrar edilir. Aslında namazın bir önceki rekatında okunan bir sûrenin bir sonraki rekatında okunması mekruhtur. Ama Fâtiha böyle değildir. Fatiha'yı her rekatta okuruz. Fâtiha sûresinin yedi âyeti vardır. Yedi, İslâm'da sonsuzluk ifade eder. Cennetin yedi kapısı vardır. Kâbe'nin etrafındaki tavafın sayısı yedidir. Safa ve Merve arasındaki say'in sayısı da yedidir. Yedi kat sema vardır. Allah'ın günlerinin sayısı yedidir. Bunlar hiç durmadan nasıl sürekli devam edip dururlarsa Fâtiha da hiç durmadan sürekli okunur durur. Dünyada Fatiha'nın okunmadığı hiçbir zaman yoktur; O dâima okunur da okunur. (Fâtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Günay Sıddıkoğlu, 2010.)

Hazreti Ali R.A. Hazretleri, Fâtiha Sûresi için şöyle buyurmuştur: "Eğer bana Fâtiha Sûresini tefsir et deseler, 40 deve yükü kitap yazabilirim."

Yine Hazreti Ali R.A. Hazretleri; "Kur'an Fâtiha Sûresi ile başlar. Fâtiha Sûresi, Besmele ile başlar. Besmele "B" harfi ile başlar. Ben "B" harfinin noktasıyım" buyurmuştur. Burada kastedilen; harfin Arapça yazılışında, altında yer alan noktadır. Bir düşünün! Hazreti Ali R.A. Hazretleri gibi büyük bir sahabi, kendisini "B" harfinin noktasına benzetiyor. Allâh'ın ilminin sonsuzluğunu çok iyi kavradığı bu sözünden anlaşılıyor.

Namaz; kul ile Allâh arasında günde 5 kez gerçekleştirilen bir sohbet, bir ahitleşme ve bir miraçdır. Fâtiha' özü itibariyle kulun Allâh'a soz vermesi ve ahd ü misakta bulunmasıdır. O halde Fâtiha ve namaz arasında oldukça kuvvetli birirtubat söz konusudur ve Fâtihasız namaz düşünülemez. (Namaz Bir Tevhid Eylemi, Abdullah Yıldız, Pınar Yayınları, İstanbul, 2005.)

Nitekim birçok âyeti ve hadisi bir arada değerlendiren Bediüzzaman Hazretleri de özetle, nasıl insan şu koca kâinat kitabının bir küçücük misâli, bir özü ve özeti ise, bir çekirdeği ve meyvesi ise; Fatiha Sûresi de, Kur’ân-ı Azimüşşan’ın bir münevver timsalidir, nurlu bir özüdür, özetidir, nuranî bir çekirdeğidir ve meyvesidir diyor. (Sözler, Sahife 45.)

Hayrı en çok olan sûre Fatiha’dır, her derde şifadır. [Beyheki]
En faziletli sûre Fatiha’dır. [Hâkim]
Fatiha sûresi Allahü teâlânın gazabını önler. [Şir’a]
Fatiha sûresi zehirlere şifadır. [Ebu-ş-şeyh]

Dua okuması bildirilen yerlerde, Fatiha okumak daha iyidir. Fatiha sûresi, duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. İmam, el-Fatiha dediği zaman, herkesin sessizce okuması iyi olur, çünkü duaların sonunda hamd etmek müstehabdır. Hamd etmenin en iyisi de, Fatiha okumaktır. (Berika, Sahife 137.)

Enes R.A. dediki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir yolculukta idi. Bineğinden indi, bir adam da Onun yanında indir.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adamın tarafında dönerek buyurdu ki: “Sana Kuran’ın en faziletli (suresini) haber vereyim mi?” diye sordu Adam: “Elbette” deyince. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) el-Hamdu lillahi Rabbil Alemin’i okudu. (Hakim, el-Müstedrek, 1/560; Nesai, Amelül-Yevm vel-Lyl, 723; İbni Hibban, Sahih, 774)

FÂTİHA SÛRESİNİN MEÂLİ

Bu büyük sürenin meâlini, Mahmud Usta Osmanoğlu Hazretlerinin hazırladığı, "Kur'an-ı Mecid ve Tefsirli Meâl-i Âlîsi" isimli eserden sizlere aktarıyorum.

1. O Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın ismiyle!
2. Bütün hamdler (ve övgüler) tüm âlemlerin Rabbi (, yaratıcısı ve yöneticisi) olan Allâh'a mahsustur;
3. (Dünyada mümin-kafir ayırmaksızın her bir kuluna son derece acıyan ve gerçek manada sadece Kendisi nimet vermekte olan) O Rahmân'a; (âhirette yalnız iman edenleri son derecede esirgeyecek olan hakiki nimet sahibi) O Rahîm'e!
4. O dîn gunünün Mâliki (ve ceza gününün yegâne sahibi)ne!
5. (O yüce Allâh'a itaat eden kullar) "(Ey Rabbimiz!) Ancak Sana ibadet (ve kulluk) ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!" (derler)
6. (Buna mukabil Allâh-u Te'âlâ: "Peki Benden ne tür bir yadım istiyorsunuz?" buyurunca, onlar söyle dua ederler) "Bizi o dosdoğru yola hidâyet et!..
7. Kendilerine (ikram ve) in'âm etmiş bulunduğun o (peygamberlerin, sıddîkların, şehitlerin ve salih) kimselerin yoluna! (Senin tarafından) kendilerine gazap edilen (Yahudi)lerin (yoluna) degil, (doğru yoldan sapıtarak) dalâlete düşen (Hristiyan tâife)lerin(in izine) de değil!" (Kur'an-ı Mecîd ve Tefsirli Meâl-i Âlîsi, Mahmud Ustaosmanoğlu, İstanbul, 2007)

Ebû Hüreyre R.A.'dan rivayet edilen bir hadîs-i kutsîde Allâh-u Te'âlâ şöyle buyurmuştur:

"Namazı(; Fâtiha'yı) Kendimle kulum arasında iki parçaya böldüm. İstediği şey kuluma verilecektir.

Kul: 'Hamd âlemlerin Rabbi Allâh'a aittir!' dediğinde, Allâh-u Te'âlâ: 'Kulum Bana hamd etti!' buyur(arak memnuniyetini ifaded buyur)ur.
Kul: 'O Rahmân; O Rahîm!' dediği zaman Allâh-u Te'âlâ: 'Kulum Bana övgüde bulundu!' buyurur.
Kul: 'Ceza gunünün Mâliki' dediği vakit Allâh-u Te'âlâ: 'Kulum Bana tazimde bulundu!' buyurur.
Kul: 'Ancak Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!' deyince de Allâh-u Te'âlâ: 'İşte bu, Benimle kulum arasındadır. İstediği şey kulumundur!' buyurur.
Kul: 'Bizi, gazaba uğrayanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) degil de, kendilerine in'âm etmiş bulunduğun kimselerin o dosdoğru yoluna hidâyet buyur!' dediğinde ise, Allâh-u Te'âlâ: 'İşte bu kuluma ait bir taleptir. İstediği şey kulumundur!' buyurur." (Müslim, Salât:11, No:395, 1/296.)

HOCAMIN DİLİNDEN FÂTİHA SÛRESİ

Hocam Abdûllatif Topcu Efendi Hazretleri, bir sohbetinde Fâtiha Sûresi ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

"Fâtihasız namaz olmaz. Allâh C.C. Hazretleri, Fatiha okurken yaptığımız dualarımızı kabul etsin. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allâh’a mahsustur.

Allâh C.C Hazretleri 18.000 âlemin yaratıcısıdır. Bizi yaşatan, rızıklandıran Allâh’dır ve ona hamd etmeliyiz, ibadet etmeliyiz.

Allâh C.C. Rahmân'dır, Rahîm’dir. Kullarına karşı çok merhametlidir.

Din gününün sahibidir. Din günü ise yevm-i mahşerdir. Allâh yaşadığımız her gününde sahibidir.

Kâinat her an ölüdür. Bizi yaşatan, rızıklandıran, akıl veren Allâh’dır. Allâh bütün kâinatı yönetir. Bundan bir an vazgeçse bütün kâinat yok olur.

Biz yalnızca Allâh’a ibadet ederiz ve yalnız Allâh’tan isteriz. Kuvvet, kudret, saltanat ve mülk Allah’ındır.

Allâh C.C. Hazretleri bizleri doğru yoldan ayırmasın. Bizleri nimetlere şükredenler arasına alsın. Gazaba uğrayanlardan ve delalete düşenlerden uzaklaştırsın. Âmin"

Hocam, ellerini açarak Fâtihayı Şerif okuduktan sonra; ellerini yetişebildiği kadar vücudunun yer yerine sürerdi.

Hocam “Fatihâyı Şerif şifadır. Sıkıntısı olan, derdi olan, hasta olan Fâtiha okumaya devam etsin" buyurmuştur. Özellikle sohbet ve ders yapılan günlerde, her bir müridine on adet Fâtiha Suresi okutmadan cemaati göndermezdi.

MEZHEP İMAMLARINA GÖRE FÂTİHA SURESİ

Fâtiha'yı her gün her müslüman en az onyedi defa farz olan beş vakit namazda okumaktadır. Kütüb-i Sitte ve Ahmed b. Hanbel'de, Ubâde b. es-Sâmit'ten rivayet edilen ''Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" ve Ebu Hüreyre'den rivayet edilen "Kim kıldığı namazda Fâtiha okumazsa, onun namazı eksiktir, eksiktir, eksiktir" hadisleri namazda Fâtiha okumanın şart olduğunu göstermektedir.

Cumhûr'un bu şekildeki ictihadına karşı Ebû Hanife; namazda üç kısa veya bir uzun âyet okumanın farz olduğunu, Fâtiha'nın ise vacip olduğunu söylemiştir. Cumhûr da kendi arasında namazın her rekâtında Fâtiha'yı farz (Şâfiî, Mâlik) veya yalnız bir rekâtında farz olduğunu söylemişlerdir. Ebû Hanife, "Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyunuz" hadisine göre amel etmiştir. (Buhâri, İman, 15; Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 132; Tirmizî, Salât, 1 10, 1 16)

Geçerli olan görüş Cumhûr'un görüşüdür. İmama tabi olan, Şâfiî veya Hanbeli'ye göre; imam sesli yahut sessiz de okusa Fâtiha'yı okur, Hanefi'ye göre susar, Mâliki'ye göre sesli okumada susar, sessiz okumada o da içinden okur. (Sait Kızılırmak.)

Buradan da anlaşılacağı üzere, Hanefi mezhebine tabi olanlar cemaat ile namaz kılarken; imam efendi sesli de okusa, sessiz de okusa tekrar etmez ve susar.

FÂTİHA SÛRESİNİN DİĞER İSİMLERİ

Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için; açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir. Diğer adları şunlardır:

Kur'an'ın anası manasına "Ümmül Kur'ân", Ana kitap manasına "Ümmü'l-Kitâb", dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-Esâs", ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Kâfiye" ilk defa inen yedi âyet manasına "es-Seb'u'l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz."

"Ümmü'l Kitap" Kitabın anası ve "Fâtihatu'l Kitab" kitabın açıcısı, kitabın anahtarı sayılan bu sûre, hemen hemen Kur'ân'ın tümüne bir bakıştır. Onun içindir ki bu sûreyi anlayabilmek ve anlatabilmek için Kur'ân'ın tümünü anlamayı, Kur'ân'ın tümüne vâkıf olmayı gerektirecektir.

Sûre-i Şükür: "El hamdülillah" demek, bir bakıma şükür demektir. Fâtiha suresini okuyan kimse Allah'a şükretmiş olur. Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdular ki:

"el Hamdulillâhi Rabbil âlemîn dediğin zaman; Allah'a cidden şükretmiş olursun." (İbni cerir, Hâkim, Deylemî; İbni Umeyr R.A.'den)

İbni Abbas R.A.'den yapılan rivâyete göre, (Peygamber Efendimiz) şöyle demiştir:

'el Hamdulillâh', şükür kelimesidir. Kul; "el hamdulillâh" dediği zaman; Allah, "kulum bana şükretti" buyurur. (ed-Dürrü'l-Mensûr)

Sure-i Şâfiye, Sure-i Şifâ: Fâtiha'nın her türlü maddi ve manevi hastalıklara şifa olmasından dolayı bu sureye "Sûre-i Şâfiye ve Sûre-i Şifa" da denir.

Bir hadiste Peygamberimiz: "Fâtihatü'l-Kitab, Sam'dan başka her şeye şifa'dır. Sam ise, ölümdür." (Hulâi; Câbir R.A'den) buyurmuştur.

Yine Peygamber Efendimiz Fâtiha ile ilgili olarak: "Fâtihatü'l-Kitab, her hastalığa karşı şifâdır." (Beyhâki, Abdülmelik bin Umeyr'den) "Fâtiha sûresinde yetmiş türlü şifa vardır" buyurmuştur.

Sûre-i Rukye: Fâtiha'nın bir adı da "Sûre-i Rukye" dir. (Tedavide okunan suredir.) Çünkü ashâb-ı kİramdan bazıları; bu sûreyi yılan ve akrep tarafından ısırılmış kimselere, ağrı ve sızı duyanlara ve bir takım hastalıklara karşı okumuşlardır. (Fâtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Günay Sıddıkoğlu, 2010.)

MEKKÎ VE MEDENÎ SURELER

Fatiha suresi yedi âyettir ve Mekke´de nazil olmuştur. Kur´ân-ı kerimin âyetleri, nazil oldukları yer ve zamana göre "Mekkî" ve "Medenî" diye ikiye ayrılırlar. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla beraber, çoğunluğun görüşüne göre, yer ve zaman itibariyle nerede ve ne zaman nazil olurlarsa olsunlar, Hicretten önce nazil olanlara "Mekkî" yani, "Mekke´de nazil olmuştur." Hicretten sonra nazil olanlara da "Medenî" yani "Medine´de nazil olmuştur." denir. Görüldüğü gibi bu ayırımda hicret olayı esas alınmıştır.

Mekki ve Medeni âyetler, gerek muhteva gerekse diğer hususlarda bir kısım aynı özellikler taşırlar. Bu özellikleri bilenler, âyetin Mekki veya Medeni ol¬duğunu anlarlar.

Mekkî âyetler, Allah´a eş koşmaya ve putperestliğe karşı yoğun bir hücum ifadesi taşırlar. İnsanları, Allah tarafından gönderilen vahye, Peygamberin davetine ve Allah´ın hidayetine çağırırlar. İnsanları kötülüklerden sakındırıp hayra yöneltirler. İnkârı, fasıklığı, isyanı, cehaleti, huy kabalığını, kalb çirkinliğini, katı sözlülüğü ve benzeri menfî davranışları çirkin gösterirken, insanlara imanı, itaati, nizamı, ilmi, sevgiyi ve acımayı telkin ederler. Kalb ve dil temizliğini sevdirirler.

Mekkî âyetler şekil bakımından kısa fakat mânâ bakımından çok vecizdirler. Kur´ân-ı kerim, edebiyatın ve her çeşit söz sanatının ileri olduğu o dönemde bütün şair ve edipleri âciz bırakmıştır. Kur"an âyetlerinin bir benzerini kimse yapamamış ve onların anlamına yakın bir mânâyı da kimse bulup ifade edememiştir. Bunu şu ana kadar kimse yapamadığı gibi bundan sonra da yapamayacaktır.

Medenî âyetlere gelince: Bu âyetler, teşrii inceliklerden, hükümlerin tafsilatından, Medeni, cezai, iktisadi, siyasi hükümlerden bahsederler.

Devletler hukukundan, şahsi haklardan, ibadet ve muamelattan bahisle bu hususların nasıl yerine getirileceğini beyan ederler.

Medenî âyetler, ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanları İslam’a davet eder, onların batıl inançlarını reddederler. Onların, daha önce gönderilmiş olan ilahi kitaplarda yapmış oldukları tahrifatı haber verirler.

Medenî âyetlerde muamelatla ilgili meseleler detaylı olarak anlatılır. Tarihte yaşamış ümmetlerin durumları beyan edilir. Bunların, Allah tarafından gönderilen Peygamberleri inkâr etmeleri sebebiyle başlarına gelen ilahi azaplar açıklanır. Onların başlarına gelen felaketleri ibret olarak ortaya koyar ve bu âyetler, aynı hataya düşerek aynı korkunç akıbetle karşılaşmamız için bizi uyarırlar... (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/65-66.)

FÂTİHA SÛRESİNİN FAZİLETLERİ

Peygamber Efendimiz S.A.V "Fâtiha Sûresi her hastalığın şifasıdır" buyurmuşlardır. (Sûyutî, el-İtkân fi Ulûmi'l Kur'ân, Kahire, 1387, 2-137, e-Beyhakî'den.)

Diğer bir hadiste: "Fâtiha Sûresi, Kûr'an'ın en büyük sûresidir" denmiştir. (Bûharî, Fezâilü'l-Kûr'an 9.)

Baska bir hadiste: "Fâtiha ve Bakara Sûresinin sonu, bana Arş'ın altındaki bir hazineden verildi" buyurmuşlardır. (Zevâid, 1/159-170; Metâlib, 3/283, 300.)

Enes b. Malik'den rivâyete göre Resûlullah S.A.V.kendisine söyle buyurmuştur: "Yatağına yattığında Fâtiha ve Kul Hüvallahü Ehad sûrelerini okuduğun zaman, ölüm dışında kalan her şeyden emin olur, korunursun." (Zevâhid, 5/121.)

Bir gün mescidde Peygamberimiz S.A.V: "Mescidden çıkmadan önce, sana Kûr'an-ı Kerim'in en büyük sûresini öğreteyim mi?" buyurarak Ebû Saîd'in elinden tuttu.

Ebû Saîd, Resulullah S.A.V. Efendimiz ile ilerlerken bir yandan el ele tutumanın mutluluğu içindeydi.

Bir yandan da kendisine hangi sûreyi öğreneceğini merak ediyordu. Mescidin kapısına yaklaşınca EbuSaîd şöyle sordu: "Ya Resulallah! En büyük sûreyi öğreteceğim dememiş miydiniz?" efendimiz Cevap verdi: "O sûre Elhamdu lillahi Rabbi'l âlemîn'dir. O namazlarda tekrar tekrar okunan yedi ayet ve bana verilen yüce Kûr'an'dır" buyurdu. (Buhâri, Tefsir 1; Nesâî, İftihah 26; Ebû Davud, Vitr 15.)

İbb Abbâs R.A. Anlatıyor: "Cibril A.S, Peygamberimizin S.A.V. Yanında otururken yukarıdan kapi sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe dogru kaldırdı. Cibril A.S. dedi ki: 'İşte gökten bir kapı açıldı., bu güne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı.' Derken oradan bir melek indi. Cibril A.S. tekrar konuştu: 'İşte Aras bir melek indi. Şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti.' melek selam verdi ve Peygamber S.A.V. Efendimize: 'Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce hiç bir peygambere verilmemişlerdi: Onlardan biri Fâtiha Sûresi, digeri de Bakara Sûresinin son iki ayeti. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir." dedi. (Müslim, Mûsafirin 254; Nesâî, İftihah 25.)

Dua okuyacağımız zaman bir hadisi şeriften istifadeyle Fâtiha Sûresini okuyup; sonra da özetle: "Allâh'ım, iste bu şifa vesilesi Fâtiha'dır; Sen de Şâfi'sin, şifa veren yalnız Sensin. Senden baska şifa verebilecek kimse ve Senin şifandan başka da şifa yoktur. Hastalığımı gider; bu derdime deva ver. Hastalıktan hiç bir eser bırakmayacak bir şifa nasip et." diyebiliriz.

Evet, en güzel dua Fâtiha'dır. Samimi bir kalple hangi hastalığa okunursa okunsun biiznillah şifa vesilesi olur. Zaten Fatiha'nın isimlerinden biri de Şâfiye'dir.

Her türlü dert ve sıkıntımızın gitmesi için Fâtiha'yı okuyup, "Rabbim, iste bu sûre Kâfiyedir. Senin izin ve yardımınla her derde yetebilir. Sen Kâfisin. Okuduğum şu sûre hürmetine dert ve sıkıntılarım hususunda bana yardımcı ol." diyebiliriz. (Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Aydüz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.)

Yemin ederim ki, Allahü teâlâ, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da, ne de Furkan’da, o surenin benzerini indirmemiştir. O, namazlarda tekrar edilen yedi âyet olup, bana verilen Kur'an-ı azimdendir. (Tirmizi, Hadis)

Tefsir-i Hanefi’de geçtiği üzere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cebrail bana şöyle dedi: Ey Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)! ben daha önce senin ümmetine verilecek bir azaptan korkuyordum. Fatiha-i Şerife inince, artık onlara Allah’ın azap etmeyeceği güveni geldi”

Bunun üzerine Cebrail’e: “Neden?” diye sordum. Cebrail şöyle cevap verdi:

-”Çünkü Allah’u Teala cehennemi günahkarlar için vaat etmiş yani onlara bununla azap vereceğini hatırlatmıştır.. Kuranda bu husus şöyle beyan edilmiştir.: ‘Ve cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir. O cehennemin yedi kapısı olup her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise cennetlerde pınar başlarındadırlar. Oraya esenlikle gidiniz denilir’ (Hicr Suresi,43)” Cebrail (a.s.) sonra şöyle devam etti:

Fatiha’nın yedi ayeti vardır, kim onu okursa her ayet cehennemin kapısına bir perde yada kapak olur da böylece ümmetin cehennem üzerinden salimen geçerler.”

FÂTİHA SÛRESİNDEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

Cenab-ı Hak övgüye en layık olanıdır. Onun icin hem kendini övmeye ve hemde kullarının kendisini övmeleri gerektiğini bildirmektedir.

Bu sûrede dua âdabı öğrenilmiştir. Duayı yapacak olan, önce Allâh'a hamd ve şükreder.
Allâh'ın sonsuz merhametini hatırlayarak, daima rahmetinin tecellisini ister.

Daima Allâh'tan baskasına ibadet edilmeyeceğinin, Ondan basından yardım istemeyeceğinin bilincini taşır. Allâh'ın verdigi nimetler üzerinde sık sık düşünüp Ona şükreder.Allâh'ın, peygamberlerinin, Salih kimselerin yolunu takip eder ve bir hayat boyu bu yolda yürümeye çalışır.

Gazaba uğrayan zalimlerin, dine, Kur'an'a düşmanlık edenlerin, sapıkların yolunda yürümekten, onlar gibi hayat yaşamaktan kaçınır. Maddi manevi hastalıklarının şifası olarak Fâtiha'dan çokça istifade eder. Fatiha'yı namazdan olduğu gibi namaz dışında da çok okuyarak gönül aleminden açılımlar yaşar. (Namazı Yaşamak, Veysel Akkaya, Erkam Yayınları, İstanbul, 2012.)

Günde beş vakit namaz kılan bir insan her gün kırk(40) defa: Allah’a hamd etmenin mutluluguna erer. Allah’ın lütf ve ihsan ettiği nimetleri hatırlar. Gönül ve ruh huzuruna erer. Ahireti düşünür; bu sebeble hem dünya,hemde ahiret için çalşır Mükafatını da İlahi takdire bırakır.
Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ‘İmam ‘âmin’ deyince, siz de ‘âmin’ deyin. Zira kimin âmin’i meleklerin âmin’i ile birleşirse geçmiş günahları affedilir.” (Kütüb-ü Sitte, 8/2538.)

Fatiha sûre-i celilesi, bizlere vazifelerimizi telkin ve ilham ediyor. Buyurulmuş oluyor ki:

"Ey insanlar!, uyanınız, şu sonsuz kâinatın yaratıcısının büyüklüğünü düşününüz. O, ne büyük bir yaratıcıdır, ne muazzam bir besleyicidir. Bütün mahlûkatı için ne kadar rahmet ve merhameti vardır. Bütün âlemlerin müstakil sahibi ve hâkimi yalnız odur. Artık -Yarabbi! Yalnız sana ibâdet ederiz. Yalnız senden lütuf ve ihsan bekleriz- diyerek kulluğumuzu arz ederiz. Doğru yola gitmenizi muhterem kulların izlerini takibe muvaffakiyetinizi O Kerem sahibi Yaratıcıdan niyaz ediniz. Küfür ve isyan ile doğru yolu kaybetmiş, dalâlet içinde kalmış, insanlık için bir fitne, korkunç bir belâ mahiyetinde bulunmuş, dinsiz, ahlâksız, sapık kimselere uymaktan, onların iğfallerine kapılmaktan emin olmanızı da O rahmet ve ihsanı sonsuz olan kerem sahibi ve merhametli mabudunuzdan istemeye devam ediniz. Ey insan toplulukları! Sizin için bundan başka selâmet ve saadet yolu yoktur."

Fatiha Sûre-i celilesi işte bizleri böyle bir uyanışa, bir yalvarış ve yakarışa ve bir yükselişe davet edip durmaktadır. (Ömer Nasuhi Bilmen)

Kaynakça

Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Aydüz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.
Fâtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Günay Sıddıkoğlu, 2010.
Namaz Bir Tevhid Eylemi, Abdullah Yıldız, Pınar Yayınları, İstanbul, 2005.
Sözler, Sahife 45. / Berika, Sahife 137.
Hakim, el-Müstedrek, 1/560; Nesai, Amelül-Yevm vel-Lyl, 723; İbni Hibban, Sahih, 774
Kur'an-ı Mecîd ve Tefsirli Meâl-i Âlîsi, Mahmud Ustaosmanoğlu, İstanbul, 2007.
Müslim, Salât:11, No:395, 1/296
Buhâri, İman, 15; Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 132; el-Müzemmil, 73/20.
Tirmizî, Salât, 1 10, 1 16; Nesâi, İftitah, 1 23, 7; İbn Mâce, İkâme, 11, 72;
Sait Kızılırmak.
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/65-66.
Sûyutî, el-İtkân fi Ulûmi'l Kur'ân, Kahire, 1387, 2-137, el-Beyhakî'den.
Bûharî, Fezâilü'l-Kûr'an 9.
Zevâid, 1/159-170; Metâlib, 3/283, 300. / Zevâhid, 5/121.
Buhâri, Tefsir 1; Nesâî, İftihah 26; Ebû Davud, Vitr 15.
Müslim, Mûsafirin 254; Nesâî, İftihah 25.
Namazı Yaşamak, Veysel Akkaya, Erkam Yayınları, İstanbul, 2012.
Tirmizi, Hadis.
Kütüb-ü Sitte, 8/2538.
Ömer Nasuhi Bilmen.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt