Tugbis
Kayıtlı Kullanıcı
Fatih ve halki
Henüz 21 yasinda bulunan hükümdar, Istanbul'un fethine girismeden önce halkin durumunu gözden gecirmek ister. Sabah'in erken saatlerinde kiyafet degistirerek taninmaz bir halde Edirne pazarina cikar. Girdigi dükkândan ikinci bir müsteri olarak mal almak isteyince, dükkan sahibi: "Ben sabah siftahimi yaptim. Istediginizi komsu dükkândan al" der.
Fâtih, memnuniyet ile öbür dükkâna gider. O tüccar da siftah yapmayan diger dükkândan almasini ister. Fâtih, böylece tüm carsiyi dolasir: her esnafin, bir mal sattiktan sonra ikinci bir mal satmadan diger komsu dükkâni düsünmesinden memnun olur ve cok etkilenir.
Hemen saraya dönerek sükür namazi kilar ve söyle der: "Ey Allahim! Sana hamdolsun. Bana böyle birbirini düsünen bir milleti idare etmeyi nasip ettin. Ben bu millet ile degil Bizans'i bütün dünyayi fethederim" diyerek fetih hazirliklarina baslar.
Fâtih, Sirbistan hududuna dayandigi zaman Ortodoks olan Sirp Krali Brankovic, elci göndererek, "Sirbistan idarenize terkedilirse hiristiyan halka ve mezheplerine karsi nasil davranirsiniz?'' diye sorar. Fâtih Sultan Mehmet ise, "Herkesin dini inanclarini yasamasina imkân tanirim" der. Fetih, bir silâh zoru ve bilek gücü degil Allah icin bir niyet ve gönül korudur.
Istanbul'un fethi ve sonrasi
Istanbul'un fethi, baslangicta Avrupa'da büyük bir korku uyandirdi. Osmanlilar'in bütün Avrupa'yi istilâ edeceginden korkan hiristiyan âleminde siyasetten sanata; günlük yasantidan toplum hayatina kadar, cemiyetin ve ferdin sorgulamasi yapildi. Papalik yeni Hacli seferleri pesine düstü. Fâtih Avrupa Hacli birligini bozmak icin Ortodokslarin ruhânî lideri patrike yeni bir statü taniyarak, Istanbul'u bir dünya baskenti haline getirmek icin yeni stratejiler gelistirdi.
Pâyitaht, Edirne'den Istanbul'a tasindi. Fâtih, harap olmus, ahalisi bosalmis sehri "Islâmbol" yapmak icin yeni imar ve iskân politikalari uyguladi. Bir taraftan Rumeli ve Anadolu'dan 5 bin ailenin Istanbul'a naklini saglarken, diger taraftan fetih sonrasi sehirden kacan Rum ve yahudileri geri cagirarak onlara ekonomik haklar verdi. Istanbul'a kendi adiyla anilan Fâtih Camii ve Semaniye Medreselerini kurdurarak, devrin âlim ve fâzil kisileriyle ilim ve irfan meclisleri olusturdu.
Ilmî"tartismalar baslatarak kendisi de "ulema sarigi" ile bu toplantilara katildi. Hiristiyan kültürünü de ögrenmek isteyen Fâtih, patrikten bu konuda bir risale isteyince onun bu davranisi, Avrupa'da saskinlik ve hayranlikla karsilandi.
Henüz 21 yasinda bulunan hükümdar, Istanbul'un fethine girismeden önce halkin durumunu gözden gecirmek ister. Sabah'in erken saatlerinde kiyafet degistirerek taninmaz bir halde Edirne pazarina cikar. Girdigi dükkândan ikinci bir müsteri olarak mal almak isteyince, dükkan sahibi: "Ben sabah siftahimi yaptim. Istediginizi komsu dükkândan al" der.
Fâtih, memnuniyet ile öbür dükkâna gider. O tüccar da siftah yapmayan diger dükkândan almasini ister. Fâtih, böylece tüm carsiyi dolasir: her esnafin, bir mal sattiktan sonra ikinci bir mal satmadan diger komsu dükkâni düsünmesinden memnun olur ve cok etkilenir.
Hemen saraya dönerek sükür namazi kilar ve söyle der: "Ey Allahim! Sana hamdolsun. Bana böyle birbirini düsünen bir milleti idare etmeyi nasip ettin. Ben bu millet ile degil Bizans'i bütün dünyayi fethederim" diyerek fetih hazirliklarina baslar.
Fâtih, Sirbistan hududuna dayandigi zaman Ortodoks olan Sirp Krali Brankovic, elci göndererek, "Sirbistan idarenize terkedilirse hiristiyan halka ve mezheplerine karsi nasil davranirsiniz?'' diye sorar. Fâtih Sultan Mehmet ise, "Herkesin dini inanclarini yasamasina imkân tanirim" der. Fetih, bir silâh zoru ve bilek gücü degil Allah icin bir niyet ve gönül korudur.
Istanbul'un fethi ve sonrasi
Istanbul'un fethi, baslangicta Avrupa'da büyük bir korku uyandirdi. Osmanlilar'in bütün Avrupa'yi istilâ edeceginden korkan hiristiyan âleminde siyasetten sanata; günlük yasantidan toplum hayatina kadar, cemiyetin ve ferdin sorgulamasi yapildi. Papalik yeni Hacli seferleri pesine düstü. Fâtih Avrupa Hacli birligini bozmak icin Ortodokslarin ruhânî lideri patrike yeni bir statü taniyarak, Istanbul'u bir dünya baskenti haline getirmek icin yeni stratejiler gelistirdi.
Pâyitaht, Edirne'den Istanbul'a tasindi. Fâtih, harap olmus, ahalisi bosalmis sehri "Islâmbol" yapmak icin yeni imar ve iskân politikalari uyguladi. Bir taraftan Rumeli ve Anadolu'dan 5 bin ailenin Istanbul'a naklini saglarken, diger taraftan fetih sonrasi sehirden kacan Rum ve yahudileri geri cagirarak onlara ekonomik haklar verdi. Istanbul'a kendi adiyla anilan Fâtih Camii ve Semaniye Medreselerini kurdurarak, devrin âlim ve fâzil kisileriyle ilim ve irfan meclisleri olusturdu.
Ilmî"tartismalar baslatarak kendisi de "ulema sarigi" ile bu toplantilara katildi. Hiristiyan kültürünü de ögrenmek isteyen Fâtih, patrikten bu konuda bir risale isteyince onun bu davranisi, Avrupa'da saskinlik ve hayranlikla karsilandi.